Haberi ilk olarak CNN Türk’ün web sitesinde okudum ve bitirdikten sonra aklıma ilk olarak, kanalın üst yönetiminde yapılan son değişikliklere muzip bir editörün tepkisi olabileceği geldi.
Haberin başlığı “Türkücü olmak için hakimliği bıraktı” şeklindeydi.
Ne yalan söyleyeyim, başlığı okuyunca bende, son yıllarda yargıda yaşanan garip gelişmelere tepki olarak, bir hakimin protesto eylemi gibi bir izlenim doğdu.
***
Çünkü bir kaç günce, başka bir mecrada “ Hakim ve savcılar korktuğunda bir ülke korkar” başlıklı haber yer almıştı.
Aydın Başar adlı bir hakim, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla ilgili bir davada verdiği beraat nedeniyle soruşturmaya uğramış ve önce Balıkesir’den Zonguldak Hakimliği’ne, oradan da Erzurum’a tayin edilmiş.
Hakim Aydın Başar, sosyal medya hesabından yargı ve hakim-savcılara ilişkin yayınladığı mesajda “ Hakim, savcı korktuğunda bir şehir korkar. Hakim ve savcılar korktuğunda bir ülke korkar. Adalet elden gider. Asker, polis korktuğunda, ülke elden gider. Siyasetçi korktuğunda, demokrasi elden gider.” demişti.
Başar’ın sözleri aslında çok çarpıcı değil, aynı veya benzer tespitlerde bulunmak için illa hakim olmak gerekmiyor. İlginç olan halen görevini sürdürdüğü halde, bir hakimin bu yoğunlukta dolup taşmış olması ve kendini ortaya koymuş olması.
***
Türkücü hakim haberinde, sırtında hakimlik cübbesi, elinde 6 şarkılık albümünün kapağı olduğu halde çektirdiği resmi görünce “ Madem istifa etmiş, protestosunu daha etkin kılmak için, cübbesini niye bakanlığa iade etmemiş acaba” diye de, düşünmedim değil.
Belki biraz saf olabilirim ama, böyle bir başlığı Selçuk Kozağaçlı, Ahmet Altan, Osman Kavala, Sırrı Süreyya Önder, Mustafa Kemal Güngör de okuyacak olsa, onlarda kesinlikle devamını okumaktan geri kalmazlardı.
Tahmin edebiliyorum, Kozağaçlı’nın gözleri hayretle büyürdü. Altan sakalını sıvazlar, Kavala bir yandan gülümserken, bıyıklarıyla oynardı. Önder’in haberi okuduktan sonra, o anda yanında kim varsa, benzer bir olaya ilişkin fıkrayı anlatmaya başlayacağını düşünenler, fena halde yanılırlar, sevmez böyle konuları o... Güngör ise çok şaşırmaz, uzun baro yöneticiliği döneminde kimbilir ne avukatlar tanımıştır.
Görüldüğü gibi halen cezaevinde olan ‘ünlü’ ve sürekli gündemde olan epeyce arkadaşım var. Maalesef gündemde olmaları ünlü olmalarından değil, cezaevinde bulunma nedenlerinden ileri geliyor. Gün geçmiyor ki, hukuksuz yargılamaları, aldığı cezalar, mesnetsiz cezaevinde tutulmaları, haklarında verilen yüksek mahkeme kararlarına uyulmayışı gibi konular internet ve sosyal medyada yer almasın. Hukukçu olduğumu bilen arkadaşlarımla karşılaştığımda, sanki bu kararların müsebbibi benmişim gibi, “ Bu kadarı da olmaz ama, ayıptır” imasında bakıyorlar yüzüme, utanıyor insan. Cezaevinden çıksalar da, derin bir oh çeksem.
***
“Türkücü olmak için hakimliği bıraktı” haberinin spotunda, “İzmir Barosuna kayıtlı avukat Özkan Yıldırım, yaklaşık 8 yıl hakim olarak görev yaptıktan sonra türkücü olmak için istifa etti” açıklaması yer alıyor.
Bir dakika, kahramanımız hakim değil miydi, şu anda avukatlık mı yapıyor?
Evet, spotun devamında “Hukuk yaşamına avukat olarak devam eden Yıldırım, özel günlerde de eline mikrofonu alarak türkülerini seslendiriyor” diye pekiştirilmiş üstelik.
CNNTürk’ün günahını almışım diyeceğim, haber meğerse İHA’nınmış (İhlas Haber Ajansı). Haberi kullanan herkes, İHA’nın haberindeki çelişkiyi farketmeyip, yaptığı asparagas haberi çekici kılmak için yaptığı ali-cengiz oyununa, tek ayak üstü düşüvermişler.
***
Tamam yine biz saf olalım, kandıran değil de, kandırılan olalım. Varsın, türkücü olmak isteyen kişinin aslında hakim olmadığı, haber başlığı bir aldatmaca olsun...
Lakin bu ülke de, mahkemelerin, sürekli onların adına hüküm verdiğini söyledikleri milletin vicdanında yer bulmayan ve o kararlara açıkça tepki gösteren şarkıcılar var.
Bu karşı çıkışların sahipleri, eğer mümkün olsa sanatsal faaliyetlerini bırakıp hakimlik cübbesi giymek ve yasaları varoluş nedenine uygun olarak bir sanatçı titizliği ve duyarlılığı içinde uygulayacaklarından eminim.
Bunu düşünmek bile, bazen insanların yüreklerini biraz da olsa ferahlatmaya yetebiliyor, bütün kara parçalarında, Afrika dahil.