1. Giriş
Son dönemde Türkiye futbol kamuoyunda gündeme gelen hakemlik skandalları, sporun yalnızca saha içinde değil, idari ve etik boyutlarıyla da düzenlenmesi gerektiğini bir kez daha göstermiştir. Hakemlerin tarafsızlığına gölge düşüren bu tür olaylar, sporun adalet duygusuna ve kamu güvenine zarar vermekte; spor federasyonlarının denetim mekanizmalarının etkinliğini sorgulatmaktadır.
Bu makalede, hakem skandallarının hukuki çerçevesi 7405 Sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu bakımından ele alınacak; ilgili kanunun getirdiği şeffaflık, hesap verebilirlik ve disiplin hükümlerinin spor hukukundaki uygulama alanı tartışılacaktır.
Olayın Özeti ve Hukuki Nitelendirme
TFF Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun 27 Ekim 2025 tarihinde yaptığı açıklamaya göre, profesyonel liglerde görev yapan 571 hakemden 371’inin bahis hesabı bulunduğu, bunların 152’sinin aktif şekilde bahis oynadığı tespit edilmiştir. Bir hakemin 18.000’in üzerinde bahis işlemi gerçekleştirdiği belirtilmiştir.
Bu tespitler, FIFA Etik Kodu’nun 25. maddesi ve TFF Etik Kuralları’nın 10. maddesi uyarınca açık bir ihlal niteliğindedir. Her iki düzenleme de, hakemlerin herhangi bir futbol müsabakası ya da sportif etkinlik üzerinde bahis oynamasını kesin şekilde yasaklamaktadır. Dolayısıyla, bu fiil disiplin suçu olmanın ötesinde, futbolun temel etik ilkelerine yönelmiş bir saldırı olarak değerlendirilmelidir.
2. Spor Hukuku Perspektifinden Hakemlik ve Disiplin Düzeni
Hakemlik müessesesi, sportif faaliyetin adil yürütülmesinin temel unsurudur. Hakem, sporun yargıcıdır ve bu sebeple görevini bağımsızlık ve tarafsızlık ilkelerine uygun şekilde yürütmelidir. Ancak son dönemde ortaya çıkan iddialar (bazı hakemlerin bahis faaliyetlerine karışması, federasyon içi atamalarda keyfilik, hakem performans ölçütlerinin şeffaf olmaması) sporun özüne zarar veren olgulardır.
Spor hukukunda hakemlerin disiplin sorumluluğu, öncelikle federasyonun Disiplin Talimatı ile düzenlenmiştir. Bununla birlikte, 7405 sayılı Kanun’un federasyonlara yüklediği görev ve denetim sorumlulukları, hakemlik faaliyetlerinin sadece idari değil kamu güveni boyutuyla da değerlendirilmesini gerekli kılmaktadır.
3. 7405 Sayılı Kanun’un Getirdiği Esaslar
a) Kurumsal Şeffaflık ve Hesap Verebilirlik:
Kanunun 5. ve devamı maddeleri, spor federasyonlarının idari ve mali yönden şeffaf olmasını zorunlu kılar. Federasyon organlarının kararları, harcamaları ve denetimleri kamuya açık şekilde yürütülmelidir.
b) Federasyonların Görev ve Yetkileri:
Kanun’a göre spor federasyonları, spor dallarının yönetimi, denetimi ve geliştirilmesinden sorumludur. Bu yetki, hakemlerin atanması, denetlenmesi ve disiplin işlemlerinin yürütülmesini de kapsar.
c) Disiplin ve Etik Kurulları:
Kanun, federasyonlarda bağımsız Disiplin ve Etik Kurullarının varlığını öngörür. Hakemlik skandalı gibi olaylarda bu kurulların devreye girmesi, spor hukukunun “kendi içinde adalet” mekanizmasını işletir.
d) Mali ve İdari Sorumluluk:
Kanun’un getirdiği bir diğer önemli yenilik, federasyon yöneticilerinin ve spor kulübü yöneticilerinin müteselsil sorumluluğudur.
4. Hakem Skandalı Bağlamında Hukuki Sorumluluk
Hakemlerin bahis faaliyetlerine katılması veya tarafsızlıklarını zedeleyecek davranışlarda bulunmaları, hem Disiplin Hukuku hem de Ceza Hukuku yönünden sonuç doğurur. Disiplin bakımından; federasyon talimatları uyarınca görevden el çektirme, lisans iptali veya men cezaları uygulanabilir.
Ceza hukuku bakımından ise Türk Ceza Kanunu’nun “güveni kötüye kullanma” ve “bahis ve şans oyunları mevzuatına aykırılık” hükümleri gündeme gelebilir. Bu noktada 7405 sayılı Kanun, federasyonların bu tür olaylarda pasif kalmamasını zorunlu kılar.
5. Spor Federasyonlarının Denetimi
Kanun, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na geniş denetim yetkileri tanımaktadır. Bakanlık, federasyonların işlem ve kararlarını mevzuata uygunluk açısından inceleyebilir; gerekirse geçici yönetim atayabilir. Hakemlik skandalı gibi olaylarda bakanlığın bu yetkisini etkin kullanması, sporda kamu güveninin yeniden tesis edilmesi açısından önemlidir.
Bağlayacak Olursak;
Bu skandalın salt bireysel kusurlardan kaynaklandığını söylemek yetersiz olur. Zira yüzlerce hakemin aynı fiili işlemiş olması, sistemsel bir denetim eksikliğini işaret etmektedir. TFF’nin, hakemlerin mali ve dijital faaliyetlerini izleme, düzenli etik denetim uygulama ve risk analizi sistemleri kurma konusunda ciddi eksiklikleri olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca, futbol hakemliğini yalnızca sportif bir görev değil, kamusal güven ilişkisine dayalı bir meslek olarak görmek gerekir. Bu bağlamda, etik eğitimlerin zorunlu hale getirilmesi, dijital denetim mekanizmalarının kurulması ve disiplin süreçlerinin şeffaf yürütülmesi spor hukukunun geleceği açısından zorunludur.
Türk futbolunda yaşanan bahis skandalı, sadece hakemlerin değil, tüm spor kurumlarının etik altyapısının yeniden inşası gerektiğini göstermektedir. Spor hukuku açısından bu olay, aşağıdaki temel sonuçları doğurmuştur:
1) Hakemlerin bahis oynaması disiplin suçu olduğu kadar etik ve adli sorumluluk doğurabilecek bir eylemdir.
2) TFF, denetim ve disiplin yetkisini etkin kullanmakla yükümlüdür.
3) Sistemsel reform yapılmadığı takdirde benzer olayların tekrar etmesi kaçınılmazdır.
4) Federasyonum “şeffaflık ve dürüstlük ilkeleri” çerçevesinde soruşturmayı kamuoyuna açık şekilde yürütmesi gerekir.
Sporun meşruiyeti, yalnızca oyun sahasında değil, yönetim, denetim ve yargılama süreçlerinde de adaletin varlığıyla mümkündür. Hakemlerin bahis oynaması olayı, Türk spor hukukunda bir milat olmalı; disiplin sistemleri yalnızca cezalandırma değil, önleme ekseninde yeniden kurgulanmalıdır. Toplumun ortak eğlence ve dayanışma alanı olan sporu da yozlaştırmayın; bırakın en azından sahada adalet duygusu yaşasınlar.
Av. Özgür Turan ÖZTÜRK






