Tüzel kişilerin hakaret suçunun mağduru olup olmaması konusu doktrinde tartışmalı bir konudur. Bir görüşe göre, TCK’da hakaret suçunun düzenleneme amacı gerçek kişilerin şerefi ve öz saygısı korunması olduğundan dolayı tüzel kişilere karşı (dernek, vakıf, şirket, spor kulübü, siyasi parti vs.) hakaret suçu işlenemez. “TCK’nın 125. maddesinde düzenlenen hakaret suçunun mağdurunun ancak gerçek kişi olabileceği, bir tüzel kişilik olan Nevo Şalom Musevi Vakfının bu suçun mağduru olamayacağı bu nedenle atılı suçun oluşmayacağı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi, bozma nedenidir (Y18CD-K.2019/36).” Ancak başka bir görüşe göre ise tüzel kişiler de hakaret suçunun mağduru olabilmektedirler. Tüzel kişilerin fail olamayacağı durumunun mağdur olamayacağı anlamına gelmeyeceği ve devletin tüzel kişiliği ve organlarını aşağılamanın suç olarak düzenlendiği kanunda başkaca kamu ya da özel hukuk tüzel kişilerini aşağılamanın da suç sayılabileceği belirtilmiştir.
TCK’da hakaret suçunun düzenleneme amacı gerçek kişilerin şerefi ve öz saygısı korunması olduğundan dolayı ölülere karşı sövme şeklinde söylenen sözler hakaret suçunu oluşturmaz. Ölü hakkında söylenen sözler ve cesedine yönelik davranışlar, “Kişinin hatırasına hakaret” suçunu oluşturmaktadır.
Hakaret suçu mağdurun yüzüne karşı, sözel, ileti yolu ile ve mağdurun yokluğunda olarak işlenebileceği gibi sosyal medya aracılığı ile de işlenebilmektedir. Özellikle günümüzde sosyal medya mecralarının kullanımının artmasında dolayı sosyal medya aracılığı ile işlenen hakaret suçları artmaktadır. Mağdurun yokluğunda hakaret suçu ise, mağdurun yokluğunda hakaret eden kişinin söz ve davranışlarını en az 3 kişinin öğrenmesiyle oluşabilir. İleti yoluyla hakaret suçunun oluşabilmesi için iletiyi gönderenin fiili icra ederken mağduru hedeflemesi veya mağdurun fiilini öğrenmesini istemesi gerekir. İnternet/sosyal medya araçlarıyla doğrudan mağdurun hedef alınarak hakaret edilmesi de hakaret suçunu oluşturur.
Hangi kelimelerin hakaret suçunu oluşturduğu kanunda detaylı olarak belirtilmemiştir. Bu nedenle kişinin onur, şeref veya saygınlığını rencide edecek somut bir fiil veya olgu isnat edilmesi veya sövme yoluyla kişinin onur, şeref veya saygınlığına saldırılması durumunda suçun oluştuğundan bahsedebiliriz. Görüldüğü üzere, hakaret suçunda önemli olan kişiyi rencide eden, toplum içinde değersizleştiren fiillerin cezalandırılmasıdır.
Bir kişiye “şerefsiz”, “haysiyetsiz”, “geri zekalı”, “aptal”, “salak”, “hayvan”, “müsvedde” , “pislik” , “alçak” , “fahişe” “Hırsız”, “rüşvetçi”, “adi” , “sahtekar”, “Eşek”, “köpek”, “öküz” “it”, “gerizekalı”, “aptal”, gibi kelimeler de hakaret suçu oluşturur
Kelimeler kişinin mevcut fiziksel ya da psikolojik bir özelliğini vurgulamışsa, mesela; aksayarak yürüyen birine “topal adam” demek, gözü göremeyen kişiye “kör” demek hakaret unsur oluşturmaz. Ayrıca kaba ve nezaketsiz kelimeler hakaret sayılan kelimeler arasında sayılmamaktadır. Örneğin; terbiyesiz, riyakâr, yalancı, saygısız, şişman gibi kelimelerdir.
“Nankör, Adın batsın, Defol git, Terbiyesiz, Nankör, Görgüsüz, Sana diploma verenin, Suratsız seni, Siz polis misiniz, Allah belanı versin, Savcıysanız savcılığınızı bilin, Beceriksiz seni, Dört gözlü, Karaktersiz, Görmemiş, Allah senin canını alsın, Eğitimsiz, Dinsiz” gibi kelimeler de hakaret sayılmaz.
Bir kişiye beddua etmek de hakaret sayılmamaktadır. Örneğin; “Allah’ından bul, Allah belanı versin, cehenneme kadar yolun var, Allah seni bildiği gibi yapsın, Allah canını alsın, yarını göremezsin inşallah, yaktın çırada kavrul inşallah” gibi kelimeler hakaret unsuru barındırmazlar.
Birçok Yargıtay, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarına göre, isim, soy isim, sıfat, takma isim belirtmeden, sosyal medyada ise fotoğraf, etiket koymadan hakaret unsuru içeren kelime yazmak, söylemek hakaret suçu sayılmaz. Çünkü, mağdurun kim olduğunun belli olmaması, yani hakaretin kime yöneltildiğinin açık olmaması halinde hakaret suçu cezasız kalmaktadır.
Dilekçe hakkı ve eleştiri, basının haber yayımlama hakkı, iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında söylenen söz ve yapılan davranışlar hakaret suçunu oluşturmaz.
Birçok Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına göre, kamuoyu tarafından yaptıkları işler nedeniyle bilinen, tanınan kişilere (futbolcular, sanatçılar, politikacılar) yönelik eleştiriler, normal kişilere yöneltilen eleştirilerden daha sert ve ağır olabilir. Bu kişilerin normal kişilere göre eleştiriye daha açık olmaları ve eleştiriye tahammül etmeleri gerekir. Bu nedenle bu kişilere yöneltilen söz konusu kelimeler ağır eleştiri olarak nitelendirilmelidir.
Basit hakaret suçunun cezası TCK’ya göre 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır.
Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikayetine bağlıdır. Şikayete tabi suçlarda, suçun mağduru, hakaret edeni ve hakareti öğrendiği tarihten başlamak üzere 6 ay içerisinde şikayet hakkını kullanmak zorundadır.
Hakaretin alenen (topluluk önünde, sosyal medyada vb.) işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
Hakaret içerikli paylaşımların beğenilmesi suç teşkil etmezken, hakaret içerikli paylaşımların tekrar paylaşılması/alıntılanması suç teşkil etmektedir. Fakat somut olayda farklılık gösterebilen bazı durumlarda ise hakaret içerikli paylaşımın retweetlenmesi/alıntılanması paylaşan kişinin, o paylaşımın içeriğine ilişkin nasıl bir düşünceye sahip olduğunun bilinememesi dolayısıyla suç teşkil etmeyebilir.
Hakaret suçu birden fazla kişiye karşı işlendiyse veyahut bir kişiye karşı birden çok hakaret içerikli kelime söylendiyse bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır. Zincirleme suç hükümlerine göre ise hükmolunan suçun cezası dörtte birden dörtte üçüne kadar arttırılır.
Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu TCK’da düzenlenmemiş olup 25/7/1951 tarihinde kabul edilen 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun’da düzenlenmiştir. Kanunun ilk maddesinde “Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” Hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm gereği Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret etme ve sövme fiili suç olarak kabul edilmiştir.
Atatürk’ün hatırasına hakaret suçu re’sen soruşturulan suçlardan olduğu için şikayete tabi değildir. Bu suçun cezası ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası olarak belirtilmiştir. Ayrıca bu suçu işlemek için teşvik eden kimsenin asli fail gibi cezalandırılır. İki veya daha fazla kimse ile alenen ve basın vasıtası ile suçun işlenmesi hâlinde suçun cezasının yarı oranında arttırılır.
Cumhurbaşkanına Hakaret suçu TCK’da ayrı bir madde olarak düzenlenmiştir. Bu suç ile Cumhurbaşkanının toplumsal değeri konusunda toplumun sahip olduğu duygu ve düşünceleri sarsan fiil ve sıfatların isnat edilmesi cezalandırılmaktadır ve devletin başı olan Cumhurbaşkanının şerefinin korunması amaçlanmıştır.
Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır. Cumhurbaşkanına hakaret suçu re’sen soruşturulan bir suç olduğundan dolayı şikayete tabi bir suç değildir.
Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Bir ölünün kısmen veya tamamen ceset veya kemiklerini alan veya ceset veya kemikler hakkında tahkir edici fiillerde bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
İki taraf da karşılıklı olarak birbirlerine hakaret içeren kelimeler sarf etmişlerse hakaret suçu vuku bulur. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.
Haksız tahrik, kişinin zor durumda bırakılması, kışkırtılması veya üzerine gidilmesi sonucu insan davranışı gereği yapılan fiillere karşı verdiği tepkidir. Hakaretin haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi durumunda, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir ya da hiç ceza uygulanmaz. Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez.
Hakaret suçunda, iki yıl veya daha az ceza alan sanık hakkında, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) koşulları oluşursa, sanık hakkında HAGB’ye hükmolunabilir. HAGB ise, sanığın 5 yıl gözlenmesi ve sanık hakkında verilen hükmün bu süre boyunca hiçbir sonuç doğurmaması, sanığın bu sürede yeni bir suç işlememesi halinde hakkındaki davanın düşmesi olarak açıklanabilir.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan yeni düzenlemeler ile uzlaştırma müessesesi düzenlenmiştir. Buna göre soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda uzlaştırmanın uygulanması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle basit hakaret suçunda, sosyal medya üzerinden işlenen hakaret suçunun şikâyete bağlı hâllerinde uzlaştırma devreye girecektir.
Av. Ecem ŞAHİN
Muğla Barosu