Adalet kavramının tam da içini doldurabildiğimiz anda belki de erişebileceğiz “adil olmak” ve “adil bir şekilde yönetilme” isteği duymaya, belki o zaman arzu ettiklerimiz artık ekmek, su ve bir parça da olsa adalet isteği olmayacak iktidarlardan; işte o zaman sanata, spora ve daha birçok farklı alana bakabileceğiz özgürce, sonsuza kadar.
İnsan olmanın değerini daha çok anlamladırabileceğiz belki de adalet geldiği vakit. Bu bahsettiğim “sadece” mahkemelerdeki adalet değil, yanlış anlaşılmasın; sosyal yaşam ve toplumsal düzendeki adaletten de bahsediyorum aslında. Yaşamın her alanında ve her zamanda adaletli olabilmeyi hazmetmek, adaletle yönetilmeyi tercih etmemizden bahsediyorum. Görmek ve bakmak kavramlarının farkını bilmek, ona göre davranmak belki de bizi adalete daha kolay sevk etme yolunda bir araç olacak, empati denilen şey belki de bizi adil kılma adına rehberlik edecek her birimize. Senden, benden, ondan değil de bizden diyebildiğimiz ölçüde adalete olan inanç artacak Ülkemizin her bir köşesinde belki de…
Birlikte yaşamayı becerip ucuz siyasi kavgalardan kurtulduğumuzda, insanlara ne düşündüğü, ne yediği, ne içtiği, neye ne şekilde inandığı, hangi millete mensup olduğu gibisinden ucuz ve bayat perdelerden değil de sadece insan oldukları ve sadece insanca yaşamak istedikleri için saygı gösterdiğimizde belki de adil olma yolunda ilk adımı atmış olacağız toplumca. Sadece insan değil tabi ki doğadaki tüm canlılara, yaşayan tüm organizmaya saygı duymaya mecburuz, çünkü biz birlikte bütünüz. Sokakta apartmanımızın önünde bekleyen beyaz renkli kedi mırmır veyahut hemen ilerdeki seyyar kokoreççinin gözünün içerisine bakan mahallemizin köpeği limon ve daha nicelerine, bahçemizdeki ıhlamur ağacına ve nefes alan tüm her şeye saygı duymaya başladığımızda, bizlerin olduğu kadar onların da bu dünyada özgür, mutlu ve huzurla yaşamaya hakları olduğunu beyinlerimize kazıdığımız vakit Sümerlerin UTU’su, Eski Roma’nın JUSTITIA’sı ve Eski Yunan’ın THEMİS’i her birimize hafif bir tebessümle bakacak yukarıdan bir yerden, işte o zaman adalet adına kutsanmış olacak insanlık ! Gözümüzle gördüğümüzün ötesinde de ışık olduğunu unutmayalım yeter ki ve adalete ulaşmanın asla mümkün olmayacağının bilincinde hareket edelim, çünkü bence “gerçek adalete ulaşma” denilen şey var mı bilmiyorum ancak insanlığın bu duyguyu asla tadamayacağının kesin olduğunu söyleyebilirim. İnsanlığın doğasında bir çatışma var olduğundan ve her zamanda var olacağından dolayı adaletsiz bir ortam insanoğlu için her zaman daha cazip olacaktır; ancak önemli olan da tam da bu noktada adaleti arama çabasıdır kanımca. Adalete ulaşma arzusu bizleri yukarıya taşıyacak ve insanlığın ilerlemesi yolunda adeta bir kilometre taşı teşkil edecektir.
Hak, hukuk, adalet, mahkeme, büyük koca sütunlu binalar…
Hukuk fakültesine yeni başlayan öğrencilere girdikleri ilk sınavda yukarıdaki kelimelerden elde edecekleri tek kelimeyi sormalı değerli hocalarımız kanımca. Cevabın hakkı haklıya adalet terazisinde tartarak dağıtan mahkeme salonlarını bünyesinde barındıran büyük koca sütunlu adalet sarayları olduğu bu sorunun niteliğiyle ilgilenilmeli sonra; hak ile, hukuk ile, adalet ile ilgilenmeli hukuk adına çalışmak isteyenler. Vakfetmeliler kendi düşünce dünyalarını bu engin denize. Bahsettiğim aslında çok ders çalışmak veyahut sınıfta her zaman en önde olmak değil elbette. Hukuk insanı olmak adına düşünmeye çalışmaktan bahsediyorum, bunun da aslında çok kolay bir başlangıcı var muhatap kişi açısından; adil olmayı kendine şiar edinme ve yukarıda da ifade etmeye çalıştığım üzere adaletli bir biçimde davranmayı hazmetme, adaletli bir biçimde yönetilmeyi de her fırsatta, ne olursa olsun dile getirme arzusunda olmalı hukuk insanı olmak isteyen kişi. Adaletin önem ve değerini anladığımız takdirde emin olalım ki yediğimiz ekmek ve içtiğimiz su daha kıymetli gelecek her birimize, adaletin önemini anladığımızda her zaman umut olacak daha da ileriyi görmek adına! Tekrar ve önemle ifade etmek istiyorum; gözümüzle gördüğümüzün ötesinde de ışık var ve bunu görmek istiyorsak öncelikle adalet merceğini takmalıyız düşünce optiğimizin önüne…
İşte o zaman THEMİS hafif bir tebessümle bakacak yukarıdan bir yerden bizlere…