CEZA MUHAKEMESİ HUKUKU
FİZİK KİMLİĞİN TESPİTİNDE PARMAK İZİ VE AVUÇ İZİ TESPİTİ
1.GİRİŞ
Ceza Muhakemeleri Kanununda (CMK) düzenlenmiş olan fizik kimliğin tespitinde parmak izi ve avuç içi verilerinin tespiti ile tespit sonrasında yapılan veri işleme ve saklama/imha etme faaliyetleri, bunlara erişim yetkisinin incelenmesi. Fizik Kimliğin Tespiti, öncelikle Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 81. maddesinde ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunu’nun 21. Maddesinde düzenlenmiştir.
2.FİZİK KİMLİĞİN TESPİTİ
Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 81- (Değişik: 25/05/2005-5353/5 md.) (1) Üst sınırı iki yıl ve daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması halinde Cumhuriyet Savcısının emriyle fotoğrafı, beden ölçüleri, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak diğer özellikleri ile sesi ve görüntüleri kayda alınarak, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konur. (2) Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hallerinde söz konusu kayıtlar Cumhuriyet Savcısının huzurunda derhal yok edilir ve bu husus tutanağa geçirilir. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Hükümlülerin Ceza İnfaz Kurumlarına Kabul İşlemleri Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılacak işlemler Kuruma alınma ve kayıt işlemleri Madde 21- (1) Haklarında kesinleşmiş hapis cezasını içeren mahkûmiyet ve ödenmeyen adlî para cezalarının hapse çevrilmesine ilişkin karar bulunanlar, Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emriyle ceza infaz kurumuna gönderilirler. Üstleri ve eşyaları arandıktan sonra kabul odalarına konulur ve hekim muayenesinden sonra kuruma yerleştirme işlemleri yapılır. (2) Ceza infaz kurumuna alınan hükümlülerin adı ve soyadı, işledikleri suç, cezalarının türü ve süresi, mahkûmiyet ilâmının tarih ve numarası ve infaza başlandığı gün "hükümlü defteri"ne kayıt olunur. Bu defterdeki sıra numarası, hükümlünün numarasını oluşturur. (3) Tanıya yönelik olarak hükümlülerin parmak ve avuç içi izleri alınır, fotoğrafları çekilir, kan grupları, vücutlarının dış özellikleri ve ölçüleri belirlenir. Kayıt altına alınan söz konusu bilgiler hükümlünün kişisel dosyasında veya elektronik ortamda saklanır. Bu bilgiler, Kanunun zorunlu kıldığı hâller dışında hiçbir kurum ve kişiye verilemez. |
Yine CMK 82. Maddesinde “öngörülen işlemlerin yapılması ile ilgili usuller yönetmelikte gösterilir” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik’te;
Fizik kimliğin tespiti
Madde 15 - Üst sınırı iki yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı şüpheli veya sanığın, kimliğinin teşhisi için gerekli olması hâlinde, Cumhuriyet savcısının emriyle, fotoğrafı, iris görüntüsü, beden ölçüleri, diş izi, parmak ve avuç içi izi, bedeninde yer almış olup teşhisini kolaylaştıracak eşkâl bilgileri, kulak, dudak gibi organların bıraktığı kimlik tespitine yarayabilecek vücut izleri ile sesi ve görüntüleri, fizik kimliğin tespitinde kullanılan diğer teknik yöntemler ile kayda alınarak, soruşturma ve kovuşturma işlemlerine ilişkin dosyaya konulur.
Fizik kimliğin tespitinde, öncelikli olarak elin iç yüzeyindeki derinin özel kıvrımlı şekilleri olan parmak ve avuç içi izleri, fotoğrafı ve eşkâl bilgileri kullanılır. Bu işlemler olay yeri inceleme ve kimlik tespit konusunda özel eğitim almış uzman kolluk mensubu tarafından yapılır.
Fizik kimliğin tespiti açısından, kişinin ağzındaki dişlerin incelenmesi ve diş izlerinin alınması diş tabibi tarafından yapılır.
Soruşturma veya kovuşturma aşamasında da hâkim veya mahkeme kararıyla fizik kimliğinin tespitine ilişkin işlemler yaptırılabilir.
Verilerin imhası
Madde 16 - Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde bu Yönetmeliğin 15 inci maddesi hükümleri uyarınca elde edilen veriler, Cumhuriyet savcısının huzurunda ve uygun göreceği usullerle derhâl yok edilir ve bu husus tutanağa geçirilir.
Verilerin korunması
Madde 17 - Mahkûmiyet kararı verilmesi hâlinde bu Yönetmeliğin 15 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları uyarınca elde edilen veriler kolluk tarafından, üçüncü fıkrasında belirtilen diş izleri ise bu işlemi yapan sağlık kuruluşu tarafından arşivlenir.
3. POLİS VAZİFE VE SALAHİYET KANUNU (PVSK) BAKIMINDAN KONUNUN İNCELENMESİ
Parmak izi ve fotoğrafların kayda alınması
Madde 5- (Değişik: 2/6/2007-5681/2 md.)
Polis;
a) Gönüllü,
b) Her çeşit silah ruhsatı, sürücü belgesi, pasaport veya pasaport yerine geçen belge almak için başvuruda bulunan,
c) Başta polis olmak üzere, genel veya özel kolluk görevlisi ya da özel güvenlik görevlisi olarak istihdam edilen,
ç) Türk vatandaşlığına başvuruda bulunan,
d) Sığınma talebinde bulunan veya gerekli görülmesi halinde, ülkeye giriş yapan sair yabancı,
e) Gözaltına alınan,
kişilerin parmak izini alır.
Birinci fıkraya göre alınan parmak izi, ait olduğu kişinin kimlik bilgileri ile birlikte, ne zaman ve kim tarafından alındığı belirtilmek suretiyle, bu amaca özgü sisteme kaydedilerek saklanır. Ancak, parmak izinin hangi sebeple alındığı sisteme kaydedilmez.
Olay yerinden elde edilen ve kime ait olduğu henüz tespit edilemeyen parmak izleri, kime ait olduğu tespit edilinceye kadar, ilgili soruşturma dosya numarası ile birlikte sisteme kaydedilir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 81 inci maddesi ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 21 inci maddesi hükümlerine göre alınan parmak izleri de bu sisteme kaydedilir.
(a) bendi hariç birinci fıkra ile dördüncü fıkra kapsamına giren kişilerin ayrıca fotoğrafları alınarak, ikinci fıkrada belirlenen esaslara uygun olarak parmak izi ile birlikte sisteme kaydedilir.
Bu sistemde yer alan bilgiler, kimlik tespiti, suçun önlenmesi veya yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma kapsamında maddî gerçeğin ortaya çıkarılması amacıyla “mahkeme, hâkim, Cumhuriyet savcısı ve kolluk” tarafından kullanılabilir.
Kolluk birimleri, kimlik tespiti yapmak ya da olay yerinden alınan parmak izini karşılaştırmak amacıyla doğrudan bu sistemle bağlantı kurabilir.
Sistemde kayıtlı bilgilerin hangi kamu görevlisi tarafından ve ne amaçla kullanıldığının denetlenebilmesine imkân tanıyan bir güvenlik sistemi kurulur.
Sistemde yer alan kayıtlar gizlidir; altıncı ve yedinci fıkralarda belirlenen amaçlar dışında kullanılamaz.
Sisteme kayıtlı olan parmak izi ve fotoğraflar, kişinin ölümünden itibaren on yıl ve her halde kayıt tarihinden itibaren seksen yıl geçtikten sonra sistemden silinir.
Parmak izi ile fotoğrafların sistemde kaydedilmesi ve saklanması ile bu kayıtlardan yararlanmaya ilişkin diğer esas ve usuller, İçişleri Bakanlığı tarafından Adalet Bakanlığının görüşü alınarak çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.
Maddenin birinci fıkrasında, parmak izi alınacak kişiler gösterilmiştir. Buna göre polis sadece suç sebebiyle değil, diğer her türlü görevi sırasında hakkında fıkrada sayılan bir işlem yaptığı kişilerin de parmak izini alabilecektir. Buradaki düzenlemenin temel felsefesi, maddenin ikinci fıkrasındaki “parmak izinin hangi sebeple alındığının sisteme kaydedilmemesine ilişkin” hükme dayanmaktadır. Yani parmak izi alınan kişilerin bu bilgilerinin kaydedildiği sistemde, alınmışsa ayrıca fotoğrafları ve açık kimlik bilgileri yer alacak; ancak parmak izinin hangi münasebetle alınmış olduğu bu sistemde görünmeyecektir. Dolayısıyla bu veriler kimlik tespiti amaçlı olarak kullanılabilecek; parmak izi sorgulaması sonrasında da yalnızca kişinin kimlik bilgilerine ulaşılabilecektir. Böylece kamuoyunda “fişleme” olarak yanlış bir inanışa neden olan işleme sebep olunmaması da sağlanmış olacaktır.
Ayrıca maddede, Polis Vazife ve Sâlahiyet Kanununun mevcut 5 inci maddesine paralel olarak yalnızca parmak izi ve fotoğrafların alınması düzenlenmiş; Ceza Muhakemesi Kanununun 81 inci maddesinde belirtildiği şekilde; avuç içi izi, beden ölçüleri gibi ayırt edici diğer fiziki özelliklerin alınması öngörülmemiştir. Dolayısıyla diğer kişisel özellikler, yalnızca Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında alınabilmektedir.
Açıklanan nedenlerle, maddenin birinci fıkrasında, yalnızca suç işleyenlerle ilgili değil; polisin hakkında, birinci fıkrada sayılan bir işlem yaptığı herkesin parmak izinin alınması kabul edilmiştir. Gözaltına alınanlarla ilgili hüküm eklenirken, yakalanan herkesin değil; Ceza Muhakemesi Kanununa göre gözaltına karar verme yetkisi Cumhuriyet savcısına ait olacağından, gözaltına alınacakların parmak izinin alınması öngörülmüştür. Yine gelişmeler doğrultusunda, örneğin ICAO (Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü) ve Avrupa Birliği Komisyonu tarafından alınan kararlar doğrultusunda 2010 yılına kadar pasaport tanziminde çipli sisteme geçilecek olması ve bu amaçla kişilerin parmak izlerinin alınmasının gerekmesi gibi sebepler de, birinci fıkranın tanziminde etkili olmuştur. Gönüllü olan kişilerden, aydınlatılmış rızaları üzerine alınacak parmak izleri de aynı sisteme aynı koşullarda kaydedilecektir.
Polis Vazife ve Salâhiyet Kanununun mevcut 5 inci maddesinde, yalnızca parmak izleri ve fotoğrafları alınacak kişiler sayılmakta, bunların saklanma ve kullanma esaslarına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna karşılık yeniden düzenlenen maddenin devam eden fıkralarında, alınan parmak izi ve fotoğrafların saklanmasına, kullanılmasına ve imhasına ilişkin esaslar gösterilmiştir.
Maddenin ikinci fıkrasında, alınan parmak izlerinin, münhasıran bu amaçla Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulmuş sisteme kaydedilerek saklanacağı; parmak izinin, ait olduğu kişinin kimlik bilgileri ile birlikte ve ne zaman ve kim tarafından alındığı belirtilmek suretiyle sisteme kaydedileceği; buna karşılık, yukarıda da açıklandığı gibi, “hangi sebeple alındığı belirtilmeksizin” bu kaydın yapılacağı gösterilmektedir. Yani parmak izi, alınma sebebi ile ilişkilendirilmeden kaydedilecek; sistemde herhangi bir şekilde suç bilgisi bulunmayacaktır. Ayrıca her ülkede parmak izlerinin polis tarafından alındığı ve kaydedildiği de, düzenleme yapılırken göz önünde bulundurulmuştur.
Üçüncü fıkrada, olay yerinden elde edilen ve kime ait olduğu henüz tespit edilemeyen parmak izlerinin, kime ait olduğu tespit edilinceye kadar, ilgili soruşturma dosya numarası ile birlikte sisteme kaydedilmesi düzenlenmektedir. Buna göre hırsızlık, cinayet gibi suç işlenen yerden alınan ve kime ait olduğu tespit edilemeyen parmak izleri; ileride ait olduğu kişi tespit edilinceye kadar soruşturma dosya numarası ile birlikte saklanacaktır.
Dördüncü fıkrada; Ceza Muhakemesi Kanununun 81 inci maddesi kapsamında, yürütülen soruşturmalarla ilgili olarak Cumhuriyet savcısının emriyle alınan parmak izleri ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 21 inci maddesi kapsamında ceza infaz kurumuna girişte hükümlülerden alınacak parmak izlerinin de aynı sisteme kaydedilmesi öngörülmüştür.
Beşinci fıkrada; gönüllü kişiler dışında, kanun gereğince parmak izi alınabilecek kişilerin fotoğraflarının da alınarak, aynı esaslarla sisteme kaydedilmesi öngörülmüştür.
Altıncı fıkrada, sistemde kayıtlı bilgilerin hangi amaçlarla ve kimler tarafından kullanılabileceği düzenlenmektedir. Buna göre bu veriler, kimlik tespiti, suçun önlenmesi veya yürütülmekte olan soruşturma ve kovuşturma kapsamında maddi gerçeğin ortaya çıkartılabilmesi amaçlarıyla ve bu kapsamda mahkeme, hâkim, Cumhuriyet savcısı ve kolluk tarafından kullanılabilecektir. Dolayısıyla alınan verilerin hangi amaçlarla kullanılabileceği açıkça belirtilmiş, Kişisel Verilerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 5 inci maddesine uygun bir düzenleme yapılmaya çalışılmıştır. Burada verilerin kullanımının, amacına yönelik olarak, ilgili mevzuatta düzenlenen usullere göre olacaktır.
Yedinci fıkrada, parmak izlerinin kolluk tarafından kullanılabilmesine yönelik özel bir hüküm yer almaktadır. Buna göre kolluk birimleri, kimlik tespiti yapmak (kimliği belirsiz cesedin kimliğini belirlemek; üzerinden farklı kişiler adına düzenlenmiş kimlikler çıkan bir kişinin kimliğini belirlemek; afetlerde kimlik tespiti yapmak gibi) veya olay yerinden alınan parmak izinin karşılaştırılması (hırsızlık olayının olduğu yerden alınan parmak izinin sorgulanması gibi) amaçlarla bu sistemle doğrudan bağlantı kurabileceklerdir. Halen mevcut parmak izi sisteminden sorgulama da, illerden online bağlantı kurulmak suretiyle sağlanmaktadır.
Sekizinci fıkra gereğince; sistemde kayıtlı verilerin hangi kamu görevlisi tarafından ve hangi amaçla kullanıldığının denetlenmesine imkân tanıyan bir güvenlik sisteminin kurulması gerekmektedir. Kullanılmakta olan parmak izi sisteminde de, erişim sağlayanlara ilişkin güvenlik sistemi kullanılmaktadır.
Dokuzuncu fıkrada, parmak izi sisteminde yer alan kayıtların gizli olduğu ve altıncı ve yedinci fıkralarda belirtilen amaçlar dışında kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Maddenin onuncu fıkrasında ise, sistemde kayıtlı parmak izi ve fotoğrafların, kişi öldükten itibaren on yıl sonra ve her halde sisteme kayıt tarihinden itibaren seksen yıl sonra silinmesi öngörülmüştür. Böylece, kişi öldükten sonraki süreç içinde de; örneğin sahte kimlik kullanımının tespitine yönelik bazı tespitlerin yapılabilmesi sağlanmış olacaktır.
Son olarak, onbirinci fıkrada da, maddenin uygulanmasına yönelik olarak diğer esas ve usullerin Adalet Bakanlığının görüşü alınarak İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir(1).
(1) (https://www.kisiselverilerinkorunmasi.org/mevzuat/2559-sayili-polis-vazife-ve-salahiyet-kanunu/)
4. AVRUPA KONSEYİ SÖZLEŞMESİ (108 SAYILI KİŞİSEL VERİLERİN OTOMATİK İŞLEME TABİ TUTULMASI KARŞISINDA BİREYLERİN KORUNMASI SÖZLEŞMESİ) IŞIĞINDA CMK ve PVSK DEĞERLENDİRİLMESİ:
PVSK’nın 5. maddesini değiştiren 5681 Sayılı Kanunun 2. maddesi, tüm dünyada son dönemde yaygınlaşan meşru bir sebepten hareketle hazırlanmıştır. Bu anlayışa göre, suçla mücadelede mademki suçludan delile değil delilden suçluya gidilecektir, o zaman mücadelede teknolojinin kullanılmasından daha doğal bir şey olamaz. Nitekim, 5681 sayılı Kanun’un gerekçesi de amacın olarak polisin suç öncesi alanda yeni ve çağdaş yetkilere olan ihtiyacını karşılamak olduğunu açıklamaktadır.
Bu talebin sonucu olarak teknolojik araçların kullanıma artmakta, çoğunlukla da bu kullanımı frenleyecek hukuksal araçlar göz ardı edilmektedir. Çeşitli ülkelerde, teknoloji yoluyla delile ulaşmanın ceza muhakemesini kolaylaştırdığına dair istatistikler bulunmaktadır. Ancak bu veriler, teknolojinin her halükarda kullanılabileceği anlamına gelmez. Kişisel verilerin depolanmasına ilişkin kurallar, temel hakların sınırlandırılmasına ilişkin rejimden bağımsız olarak işletilemez. Tam tersine, teknolojinin kullanıldığı alanlarda, temel haklar rejimini daha titiz bir şekilde uygulamak gerekir, çünkü teknoloji kullanarak delile ulaşmanın genel özelliği, bu önlemlerden ilgilinin haberinin olmamasıdır. Gerek polis hukukunda, gerekse ceza muhakemesi hukukunda bu yöntemlerin sıklıkla kullanılmasının bir nedeni de budur. Bu alanda getirilecek kuralların uygulama alanının ve idareye bırakılacak takdir yetkisinin çok sınırlı olması gerekir. Parmak izi uygulamasında da kişinin parmak izi bir kez alındıktan sonra, hangi amaçlarla kullanıldığının ilgilisi tarafından bilinmesi mümkün değildir. 80 yıllık bir saklama süresinde bu riskin daha da artacağı şüphesizdir.
Polisin bir kişinin özel hayatına ait bilgileri bir şekilde depolamasının özel hayatına müdahale anlamına geldiğine bir şüphe bulunmamaktadır. Avrupa Konseyi’nin, Kişisel Verilerin Otomatik İşleme Tabi Tutulması Karşısında Bireylerin Korunmasına İlişkin 108 Nolu Sözleşmesi’nin 2. maddesi, kişisel veriyi belirli veya belirlenebilir bir kişiye ait tüm bilgiler şeklinde tanımlamaktadır. AİHM’e göre, bu bilgileri kullanılmaksızın muhafaza edilmesi bile özel hayata müdahale niteliğindedir. Anayasa Mahkemesi’nin ayrıca konuyu, kişi özgürlüğünü düzenleyen 19. madde ile ilişkilendirdiği görülmektedir.
Kişisel veri niteliğinde olan parmak izi için de aynı durumun geçerli olduğuna şüphe yoktur. Aslında bu saptama mevcut anayasal rejim açısından her türlü kişisel veri toplanması ve muhafazasını Anayasa’ya aykırı hale getirmektedir. 2001 değişikliği sonrasında kademeli sınırlandırma rejimine geçen Anayasa’da temel haklar sadece ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak sınırlandırılabilecektir. Özel hayatın gizliliğine ilişkin 20. madde ise kişisel verilerin toplanması ve saklanmasına ilişkin hiçbir sebebe yer vermemektedir. Bu nedenle Anayasada bir değişiklik yapılmadan kişisel verileri elde edip saklamak hiçbir şekilde mümkün değildir. Ancak yukarıda belirtildiği üzere, yasanın hazırlanması sırasında bu yönde bir inceleme yapılmadığı için anayasa aykırılığın saptanması da mümkün olmamıştır.
Bununla birlikte, 5681 sayılı yasanın 2. maddesi, anılan Anayasa değişikliği olmasaydı da Anayasa ve AİHS’ye aykırı olacaktı. Kişisel verilerin polisiye amaçlarla toplanıp saklanmasını açıklamak için kullanılan genel gerekçeler kamu düzeni, kamu güvenliğidir. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, çok erken tarihli bir kararında, geçmiş ceza davalarına ilişkin fotoğraf ve parmak izinin saklanması yoluyla kamu güvenliğinin güvenceye alınacağını kabul etmiştir. Ancak veri toplamanın hukuka uygunluğunu tespit için iki temel sorunun sorulması gerekir:
1. Kişisel veri, toplanma sebebi ortadan kalkınca muhafaza edilmeye devam edilmekte midir?
Konuyla ilgili Strazburg içtihadı sınırlıdır. Bununla birlikte, bugüne kadar oluşan bu sınırlı içtihat PVSK değişikliklerinin bir değerlendirmesini sunmaya yeter düzeydedir. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu tarafından karara bağlanan, ilgililerin fotoğraf ve parmak izlerinin alınması ve depolanmasına ilişkin iki önemli vaka vardır. McVeigh, O’Neill ve Evans vakasında, Komisyon, başvurucuların gözaltına alınmaları nedeniyle fotoğraf ve parmak izlerinin alınmasının meşru olduğunu saptadıktan sonra, bu kişilerin salınmaları sonrasında da bu kayıtların tutulmasının meşru olup olmadığı konusunun daha ayrıntılı değerlendirilmesi gerektiği ve kovuşturmanın sonucunda ilgililer beraat ettiyse kayıtların tutulması için özel şartların bulunması gerektiği sonucuna ulaşmıştır. Friedl/Avusturya raporu bu ilkeyi teyit etmektedir. Bir başka deyişle, her ne kadar ceza kovuşturması sırasında suçların önlenmesi veya kamu düzeninin sağlanması amacıyla parmak izi alınabilirse de, bu kayıtların soruşturmanın sona ermesinden sonra saklı tutulması belli şartların varlığına bağlıdır. AİHM önünde esastan karara bağlanmış, konuya ilişkin karar bulunmamaktadır. Bununla birlikte, yakın tarihli bir kabul edilebilirlik kararı Mahkeme’nin konuyu ciddiye aldığını göstermektedir. S. ve Michael Marper/Birleşik Krallık vakasında, başvurucular hakkında takipsizlik kararı verilmesine rağmen, soruşturmanın başında alınan DNA ve parmak izi örnekleri yok edilmemiştir. Konuyu inceleyen Lordlar Kamarası, kişisel verilerin saklanmasının özel hayata müdahale niteliğinde olmadığını, müdahale olduğu varsayılsa bile bunun çok hafif bir müdahale sayılması gerektiğini ileri sürmüştür. AİHM, başvuruları ciddi görerek kabul edilebilir bulmuş, sorunun Lordlar Kamarası kararında görüldüğü kadar basit görülemeyeceğinin sinyallerini vermiştir. Mahkemenin bu karara ulaşırken, aşağıda değinilecek Bakanlar Komitesi’nin Polis Sektöründe Kişisel Verilerin Kullanılmasını düzenleyen R(87)15 sayılı Tavsiye Kararına yollama yapması ayrıca önemlidir.
PVSK değişikliğinde de, parmak izi sürekli olarak tutulduğundan istisna kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği tartışılmalıdır. Ancak, kamu düzeninin sağlanması ve suçların önlenmesi için parmak izi almanın, parmak izini bir ömür boyu saklamaya yeterli olmadığı açıktır. Kayıtların saklanabilmesi ek şartların varlığı aranmalıdır. Bu nokta bizi ikinci temel soruya götürmektedir.
2. Kişisel verinin toplanması, ceza kovuşturması veya belirli bir suç türüyle mücadele nedeniyle mi, yoksa genel bir önlem olarak mı uygulanmaktadır?
Yukarıda özetlenen vakaların tümünde parmak izi, fotoğraf veya DNA örneği bir kovuşturma kapsamında elde edilmiştir. Zaten aksini düşünmek mümkün değildir, çünkü özel hayatın gizliliği ancak 8. maddenin 2. fıkrasında sayılan meşru sebeplerden birinin varlığı halinde sınırlandırılabilir. Komisyona göre de bu kayıtların takipsizlik sonrasında saklanmasını ancak özel şartların varlığı halinde mümkündür. Örneğin, Komisyona göre, ilgili hakkında ceza davası açılmadıysa ve hakkında makul bir şüphe de yoksa örgütlü terörizmle mücadele kayıtların saklanması için bir gerekçe olabilir. Her ne kadar bu açıklamanın da Sözleşmeye uygun olmadığı ileri sürülebilirse de, en azından herkesin parmak izini almaya müsaade etmediği açıktır.
108 Nolu Sözleşme de bu doğrultudadır. Sözleşme’nin 5. maddesine göre kişisel veriler açıkça belirlenmiş meşru amaçlar için tutulabilir.(b bendi) Bu bilgiler, verilerin toplanması gerekçesiyle ilgili olmalı; amaca göre aşırı nitelikte olmamalıdır. (c bendi). Nihayet, bilgiler tutulma amacı için gerekli olandan daha uzun süre tutulmamalıdır. R(87)15 sayılı Tavsiye Kararına göre de; ana ilke, polisin kişisel veriyi, gerçek bir tehlike veya belli bir suçun kovuşturulması nedeniyle toplamasıdır. (İlke 2.1) Bunun istisnası kural haline gelemez.
Oysa 5681 sayılı Yasaya göre hemen herkesin parmak izi alınacak ve sisteme kaydedilecektir. Bu önleme başvurmanın sebebi parmak izi alınan kişinin suç işlemesi, hakkında ceza soruşturması yürütülmesi vs. değildir. Nitekim isteğe bağlı olarak parmak izi verilebilmesinin düzenlenmiş olması da bunu göstermektedir. Değişiklikle getirilen parmak izi depolama kurumunun Komisyon’un anladığı şekilde sınırlı bir uygulama olmadığı da açıktır. Bir başka deyişle, getirilen sistem, ulaşılmak istenen amaçla (kamu düzeni), feda edilen yarar (özel hayatın gizliliği hakkı) arasındaki dengeyi hiçbir şekilde gözetmemiştir. Bu öylesine ilginç bir uygulamadır ki, CMK uyarınca kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz süresinin dolması, itirazın reddi, beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilip kesinleşmesi hâllerinde parmak izi kayıtları Cumhuriyet savcısının huzurunda derhâl yok edilirken, pasaport başvurusunda bulunan kişinin parmak izi 80 sene muhafaza edilecektir. Oysa bir temel hakka müdahale, müdahale nedeni ortadan kalktığı durumda sona erdirilmelidir. Mevcut düzenleme, bunu imkânsız kıldığı için, hakkın özüne dokunmakta ve açıkça ölçüsüz bir müdahale niteliğini taşımaktadır.
3. Gönüllü parmak izi
5681 sayılı yasa, her çeşit silah ruhsatı, sürücü belgesi, pasaport veya pasaport yerine geçen belge almak için başvuruda bulunanların parmak izini almayı yeterli görmemiş, sistemi fiili bir fişleme sistemine çevirmek için gönüllü kişilerin parmak izinin de alınacağını belirtmiştir. Bu hüküm uygulamada zorunlu parmak izine dönüşmeyeceğinin hiçbir garantisi yoktur. Gönüllü olarak parmak izi vermek, “iyi vatandaş - kötü vatandaş” ayrımına yol açabileceği gibi kamu hizmetinden yararlananlardan bağış alınmasının bir süre sonra hizmetten yararlanabilmenin temel koşulu haline gelmesi yani “zorunlu bağış”a dönüşmesinde olduğu gibi “zorunlu parmak izi” alınmasına yol açabilecektir. Kanunda sayılmasa bile belli kamusal hizmetlerden faydalanmaya giden ya da belli kamu binalarına giren kişilerin “gönüllü” olarak parmak izi vermemeleri halinde hizmetten yararlandırılmama ya da binaya sokulmama veya genel olarak yararlanmanın geciktirilmesi veya zorlaştırılması (eskiden idarece uygulanan bağış makbuzunda “bağış yapmazsan, adli sicil kaydını almak için on beş gün beklersin” uygulamasında olduğu gibi) riski söz konusu olacaktır.
Dahası düzenleme yerleşik yargı kararlarını hiçe saymaktadır. Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin, hâkim kararı olmaksızın “rıza ile arama”yı mümkün kılan hükmünün yürütmesini iki kez durduran Danıştay, özel hayatın gizliliğinin “vazgeçilmez” ve “devredilmez” niteliğini belirterek bu hakkın sınırlama usulleri içinde “kişinin rızası”na yer verilmediğini vurgulamıştır.
Aynı kuralı farklı düzenlemelerle iki kez getiren idare, bu kez benzer bir hükmü yasaya koymak suretiyle Anayasa’nın, temel hakların ve hürriyetlerin devredilmezliği ve vazgeçilmezliğini vurgulayan 12. maddesini bir kez daha ihlal etmektedir.(2)
5. KABAHATLER KANUNU KAPSAMINDA UYGULAMALAR:
Kimliği bildirmeme
Madde 40- (1) Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(2) Açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması (2) (http://80.251.40.59/politics.ankara.edu.tr/karahan/makale/pvsk.htm)
dolayısıyla kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısı
haberdar edilir. Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır. Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usulü bakımından Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.
(3) Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir.
6. JANDARMA KRİMİNÂL DAİRE BAŞKANLIĞI VE JANDARMA BÖLGE KRİMİNÂL LABORATUVAR AMİRLİKLERİ KURULUŞ, GÖREV VE YETKİLERİ YÖNETMELİĞİ
Daire başkanlığı ve jandarma bölge kriminâl laboratuvar amirliklerin yetki ve sorumlulukları
MADDE 8 – (1) Kriminâl laboratuvarları, uzmanlık alanlarına giren idarî soruşturma veya adlî soruşturma ve kovuşturmalarda; savcılık ve mahkemeler, Jandarma Genel Komutanlığı ve bağlı birimleri, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve bağlı birimleri, askerî birimler ile adlî görevlerle ilgili olarak Emniyet Genel Müdürlüğü merkez ve taşra teşkilatı birimleri tarafından elde edilen ve ilgili muhakkik, savcı veya hâkimin yazılı oluru alınarak gönderilen bulguları, yapılan inceleme talepleri doğrultusunda değerlendirir ve sonucu rapor halinde doğrudan talepte bulunan birime gönderir. Ayrıca, mevzuatla verilen görevler kapsamında konusuyla ilgili rapor düzenler.
Ayrıca Misyon olarak; “Adli soruşturma ve kovuşturmalarla, idari soruşturmalar sırasında maddi bulgu ve delillerin bilimsel usullerle incelenmesi ve değerlendirilmesi suretiyle suç ve suçlunun tespit ve ispatında teknik hizmet yürütmektir.” Şeklinde tanımlanmıştır.(3)
7. SONUÇ
Suç analizi; olayı/suçu/faili, aydınlatmak veya delillendirmek için yapılan faaliyetler bütünüdür. Suç ve suçluyu delillendirmek için teknoloji ve bilim dallarının ilgili bölümleri kullanılır.
Kriminalistik; Suçun veya kabahatin ortaya çıkarılmasında ve tanısında, meydana gelen olaylarda, suç ve suçlunun/suçluların kimliğinin belirlenmesinde bilimsel yöntem ve araçların kullanılmasını, bilimsel yöntemlerle suç olgusunun ispatlanmasını
sağlayan bilim dalıdır.
Suç analizinde ve kriminalistikte deliler kullanılır. Özellikle maddi deliller.
Olaylarda kullanılan Maddi Delil Çeşitleri;
– Biyolojik deliller
– Kimyasal deliller
– İz delilleri:bireysel (insan), araç, alet, ayakkabı izleri. (4)
“Nereye bassa, nereye dokunsa, arkada ne bıraksa, farkında olmasa bile kendisi aleyhine sessiz bir tanıktır. Yalnızca parmak izleri, ayak izleri değil saçları, elbisesinin lifleri, kırdığı bardağın parçaları, kullandığı aletin izi, sıyırdığı boya, bıraktığı ya da üstüne bulaştırdığı kan ve artıklar, bütün bunlar ve dahası.
Aleyhine dilsiz birer tanıktır. Bunlar unutmayan tanıklardır. Heyecan anında aklı
(3) (https://www.egm.gov.tr/kriminal/misyonumuz-27-12-2012)
(4) (https://bilirkisiraporlari.com/idari-sorusturmada-delillendirme)
karışmayan tanıklardır. İnsan tanıkların varlığı bile onları yok edemez. Bunlar fiziksel delillerdir. Fiziksel delil yanılmaz. Yalan söylemez. Belki yalnızca yanlış yorumlanabilir.
Ancak ve ancak insanlar tarafından aranırken, incelenirken, ne olduğu anlaşılmaya çalışılırken yapılan hatalar yüzünden değerlerinden kaybedebilirler.” (5)
Kolluk Görevlileri Adli Yönden talimatları Cumhuriyet Başsavcılıkları ve Mahkemelerden almaktadır. Dolayısıyla, suça yönelik olarak yapılacak her işlem adli makamlar kontrolünde yapılacaktır. Parmak izi özellikli kişisel veri niteliğindedir. Parmak İzinin kullanılması mutlak suretle adli yargı tarafından verilecek talimatlar çerçevesinde kullanılmalı, bunun haricinde kural olarak hiçbir kurum, kişi tarafından kullanılmamalıdır.
İdari yönden yapılan soruşturmalar kapsamında ve kolluk kuvvetlerinin yürüttüğü kimlik tespitinin sağlanması maksadıyla parmak izi verilerine ulaşıma yönelik işlemler, yargı organları tarafından müsaade edilmedikçe kullanılmamalıdır. Günümüzde suçu aydınlatmak maksadıyla bir kamera kaydının bile savcılık talimatıyla alınabildiğini göz önüne aldığımızda, özel nitelikli veri kapsamında bulunan parmak izi verilerinin idare ve birimleri tarafından talep edilmesi halinde verilerin karşılanması kabul edilebilir değildir. Bunun sadece tek bir istisnası olabilir o da devletin güvenliğine ilişkin yapılacak araştırmalardır. Bu araştırmaları yapacak teşkilat zaten kanunlarımızda da bellidir. Başta CMK, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), PVSK olmak üzere ilgili kanunlarımızda ve yönetmeliklerimizde bu yönde birliktelik oluşturacak şekilde düzenleme yapılarak, Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 81’e parmak izinin özel nitelikte bir veri olduğundan bahisle “parmak izi verileri; depolama sisteminden, devlet güvenliğine ilişkin yapılan araştırmalar saklı kalmak kaydıyla sadece savcılık ve mahkeme tarafından talep edilebilir.” şeklinde ilave edilerek hüküm altına alınmalıdır.
Av. Selçuk ÇETİNKAYA
(5) E. Locard 1877
KAYNAKÇA
1. T.C. Anayasası
2. Ceza Muhakemeleri Hukuku Kanunu
3. Polis Vazifeleri ve Salahiyeti Kanunu
4. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
5. Kabahatler Kanunu
6. 108 No.lu Avrupa Konseyi Sözleşmesi
7. Jandarma Kriminâl Daire Başkanlığı ve Jandarma Bölge Kriminâl Laboratuvar Amirlikleri Kuruluş, Görev ve Yetkileri Yönetmeliği
8. http://80.251.40.59/politics.ankara.edu.tr/karahan/makale/pvsk.htm
9. https://www.egm.gov.tr/kriminal/misyonumuz-27-12-2012
10. https://bilirkisiraporlari.com/idari-sorusturmada-delillendirme
11. E. Locard 1877
12. https://www.kisiselverilerinkorunmasi.org/mevzuat/2559-sayili-polis-vazife-ve-salahiyet-kanunu/