Eser sözleşmesi TBK ‘ nın 470 ile 486. Maddeleri arasında düzenlenmiştir. Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde,“Eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.” şeklinde tanımlanmıştır. Eser sözleşmesi taraflarına karşılıklı borç yükleyen bir tür iş görme sözleşmesidir. Bu sözleşmede sözleşme konusu işi yapıp teslim etmeyi üstlenen kişiye yüklenici, bu iş karşılığında bedel ödeme borcu olan tarafa ise iş sahibi denilmektedir. İnşaatta yüklenilen birtakım işler, boyacının boyama işleri, marangozun imalat işleri gibi emek unsurunun ağır bastığı, bir eserin yapılarak teslim borcunu içeren işler eser sözleşmesinin konusunu oluşturmaktadır. Yüklenici iş sahibine bağlı olmaksızın ve genellikle yaptığı işlerin masraflarını ve malzemelerini de kendi üstlenerek eseri meydana getirir.

Ücret götürü ücret (yapılan işin sonucuna göre hesaplanan bir akort ücret biçimidir) olarak belirlenebileceği gibi yaklaşık olarak da belirlenebilir. Örneğin yapılacak işin teslim zamanında yüklenicinin yaptığı masraflara göre belirlenmesi mümkün olduğu gibi, başlangıçta net bir ücret belirlenmesi ve yüklenicinin eseri teslim zamanında ne kadar masraf yapmış olursa olsun bu net ücreti talep etmesi de mümkündür. Ücret ödeme borcu eserin sözleşmeye uygun bir şekilde yapılıp iş sahibine teslim edilmesiyle muaccel hale gelir. Bu andan itibaren yüklenici ücretini iş sabinden talep edebilir. Uygulamada genellikle yükleniciler ile iş sahipleri arasında yazılı bir anlaşma yapılmamakta sözlü olarak anlaşmanın kapsamı belirlenmektedir. Bu açıdan ücretini zamanında alamayan yüklenicinin mağduriyet yaşamaması adına noter aracığıyla ihtar çekerek muaccel olmuş alacağını talep etmesi önemlidir. Zira ihtar çekmediği takdirde borçlu iş sahibi temerrüde düşmeyecek ve bu da faizin başlangıç tarihini geciktirecektir.  Bu sebeple ücretini alamamış olan yüklenicinin faiz alacağını muacceliyet tarihi itibariyle alabilmesi için ödeme zamanında bir ihtarla talep etmesi haklarını korumasını sağlayacaktır. Eğer ki noter aracılığıyla ihtar çekilmez ve yüklenici ücret borcunu almak için mahkeme yoluna başvurursa bu sefer faiz başlangıç tarihi dava tarihi olacaktır.

GÖREVLİ MAHKEME SORUNU

Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davalarında yetkili mahkemenin belirlenmesinde tarafların sıfatı ve işin mahiyeti önem taşımaktadır. Kural olarak genel yetkili mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri olmakla birlikte tarafların sıfatı gereği davanın özel yetkili mahkemelerin görev alanına girip girmediği irdelenmelidir. Özel görevli mahkemelerden hiçbirinin kapsamına girmemesi halinde ise dava genel yetkili Mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülecektir.

TÜKETİCİ MAHKEMESİNİN GÖREV ALANINA GİREN ESER SÖZLEŞMELERİ

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 3/1. Maddesi “Tüketici İşleminin” kapsamını açıklamıştır. “Tüketici işlemi, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.

Bu kapsamda Taraflardan birinin tüketici diğer tarafın ise satıcı ve sağlayıcı olduğu her türlü sözleşme ve hukuki işlem tüketici işlemidir.

Aynı yasanın 73/1. Maddesi ise “ Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir” demektedir. Sonuç olarak Eser Sözleşmesinin taraflarından biri tüketici diğer tarafı ise satıcı veyahut sağlayıcı ise görevli mahkeme Tüketici Mahkemeleri olacaktır. Tüketici mahkemelerine başvurmadan önce dava konusu miktarın parasal sınır aşması halinde Tüketici Hakem Heyetine Başvurunun zorunlu olduğu unutulmamalıdır.

---------

Davacı taraflar arasında davalıya ait villada cam balkon yapılması için eser sözleşmesi bulunduğunu iş bedelinin 15.750,00 TL olup işin yapılıp teslim edildiği halde bakiye 4.200,00 TL iş bedelinin ödenmediği belirterek bu alacağın tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı işin eksik ve ayıplı yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece işin sözleşmeye uygun ifa edildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, TBK’nın 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu cam balkon yapılması işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış alacak davasıdır.

6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun 3/1. maddedeki tanımlara göre tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, sağlayıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.

Aynı Yasa’nın 73/1. maddesine göre tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir… 6502 sayılı Yasa ile eser sözleşmesi de bu yasa kapsamına alınmış olup ticari ve mesleki amaçlarla hareket etmeyen iş sahibinin yaptığı eser sözleşmesi de tüketici işlemidir. Davacı taraf tüketici işlemi niteliğindeki eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağına ilişkin talepte bulunduğu için, tüketici işleminden doğan bu davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir. (15. Hukuk Dairesi 2016/3240 E.  ,  2017/2563 K.) (karararama.yargitay.gov.tr)

---------

TİCARET MAHKEMESİNİN GÖREV ALANINA GİREN ESER SÖZLEŞMELERİ

Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. (TTK md.5). Ayrıca, bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan ve ticari sayılan davalarla, özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılır.

TTM m.4 Ticari Davaların Kapsamını açıklamaktadır.

MADDE 4- (1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın;

a) Bu Kanunda,

b) Türk Medenî Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar

hakkındaki 962 ilâ 969 uncu maddelerinde,

c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ilâ 580 inci maddelerinde,

d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta,

e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin

özel hükümlerde,

f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme

işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.

Bu kapsamda iş her iki tarafında ticari işletmesini ilgilendirmiyor veyahut maddede sayılı işlerin kapsamına girmiyorsa ticari davaya vücut vermeyecektir. Burada yanılgıya düşmemiz gereken bir husus da işin ticari iş olmasıdır. Her ticari iş ticari davaya konu olmamaktadır. Bu sebeple sözleşme konusu iş ticari iş olsa dahi ticari davaya konu olmayabilir. Örneğin bir sözleşme ticari iş olamkla birlikte taraflardan yalnızca birinin ticari işletmesiyle ilkgiliyse ticari Davanın konusunu oluşturmayacak dolaysııyla Asliye Ticaret Mahkemelerinin Görev alanı dışında kalacaktır.

Eser Sözleşmesi Bakımından İncelediğimizde ise Eser Sözleşmesinin Ticari Davaya konu olabilmesi için sözleşmenin her iki tarafınında ticari işletmesiyle ilgili olması gerekmektedir. Bu kapsama giren Eser sözleşmelerinde Ticaret Mahkemesinde dava yoluna gitmeden önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.

---------

Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir.

Asliye Ticaret Mahkemesince; uyuşmazlığın eser sözleşmesinden kaynaklandığı belirterek görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur.

Asliye Hukuk Mahkemesi ise tarafların tacir olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4/1. maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir.

Somut olayda uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası niteliğinde olup, davacı tacir olmadığı gibi davanın da mutlak ticari nitelikte bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (17. Hukuk Dairesi 2014/17205 E., 2014/18510 K.) (karararama.yargitay.gov.tr)

---------

Av. Esra KOÇAN