1. ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA VE NEDENLERİ
Kooperatif ortağının ortaklıktan çıkarılması hali Koop. K. m.16/1 ve m.27’de düzenlenmiştir. Koop. K. m.16’ya göre bir ortağın kooperatif ortaklığından çıkarılması ana sözleşmede gösterilen nedenlerin gerçekleşmesi halinde mümkündür. Ortağın ana sözleşmede belirtilmeyen bir sebeple ortaklıktan çıkarılması mümkün değildir. Örneğin; haklı sebeple ortaklıktan çıkarma söz konusu olamaz[1]. Koop. K. m.27’de ise ortağın parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde ortaklığının kendiliğinden düşeceği düzenlenmiştir.
Koop. K. m.16/2’de “Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre çıkarılma kararı vermeye yetkili organ esas olarak genel kurul olmakla beraber, genel kurul tarafından yetkilendirilmiş olmak kaydıyla yönetim kurulu da ortaklıktan çıkarılma kararı verebilir.
1.1. Ana Sözleşmede Belirtilen Nedenlerle Ortaklıktan Çıkarılma
Kooperatif ortağının ortaklıktan çıkarılabilmesi için gerekli sebepler kanunda açıkça sayılmamıştır. Kanun ortaklıktan çıkarılma nedenlerinin ana sözleşmede belirtilmesi gerektiğini düzenlemiştir. Buna göre çıkarılma nedenleri kooperatif türüne göre değişiklik gösterebilecektir[2]. Ortak ancak ana sözleşmede sayılan sebeplerle ortaklıktan çıkarılabilir. Ana sözleşmede sayılmayan bir sebep ile ortaklıktan çıkarma kararı veren yönetim kurulu üyelerinin cezai sorumluluğu bulunmaktadır (Koop. K. ek m.2/2).
Ortaklıktan çıkarılma sebeplerinin ana sözleşmelerde tereddütten uzak şekilde düzenlenmesi gerekmektedir[3]. Kanun açıkça çıkarılma sebeplerinin ana sözleşmede belirtilmesi gerektiğini ve ana sözleşmede belirtilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarma kararı verilemeyeceğini düzenlediği için ana sözleşemeye konulacak bir hükümle dahi çıkarılma sebeplerini belirleme yetkisinin genel kurula veya yönetim kuruluna bırakılması mümkün değildir.
1.2. Parasal Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi Nedeniyle Ortaklıktan Çıkarılma
Koop. K. m.27 gereğince parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortağın ortaklıktan çıkarılması mümkündür. Söz konusu hükümde her ne kadar parasal yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde ortaklığın kendiliğinden düşeceği düzenlenmişse de hem doktrinde hem de Yargıtay kararlarında ortaklığın kendiliğinden düşmesinin söz konusu olmadığı, ortak hakkında çıkarılma kararı verilmesi gerektiği ifade edilmektedir[4].
Koop. K. m.27’de belirtilen parasal yükümlülükler; sermaye yükümleri ve sair ödemelerdir. Buna göre sermaye yükümleri; ortaklık payları olup Koop. K. m.4 gereğince ortakların taahhüt ettikleri nakdi sermayenin ¼ ü’nü peşin olarak ödemeleri gerekmektedir. Sair ödemeler ise; kooperatifin amacına ulaşabilmesi için ortaklardan talep edilebilecek ödemelerdir. Örneğin; aidatlar, arazi ve yapım giderleri, şerefiye ödemeleri, kredi borçları vb. ödemeler sair ödemelerdir[5].
Ortağın parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde Koop. K. m.27 gereğince ortağa iki ayrı ödeme bildirimi gönderilmelidir. Koop. K. m.27’de bu bildirimin elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilan yoluyla yapılması gerektiği belirtilmiştir. Yargıtay ortağa yapılacak bu bildirimin Tebligat Kanunu hükümleri gereğince usulüne uygun yapılması gerektiğini belirtmiştir[6].
Ortakların parasal yükümlülüklerini ne kadar süre geciktirmeleri halinde bu yola başvurulacağı konusunda Koop. K.’da herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Kooperatif ana sözleşmesi ile bu sürenin belirlenmesi mümkündür. Örneğin; Konut Yapı Kooperatifi Örnek Ana Sözleşmesi m. 14/ 1/ b. 2’de “parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığıyla yapılacak ihtarı takip eden 10 gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır” şeklinde belirtilmiştir.
Ödeme bildirimine ortağın ödemesi gereken borç miktarı açık ve net bir şekilde yazılmalı ve ayrıca ödeme için bir süre verilmelidir. Kanunda ortağa gönderilecek ilk ödeme bildirimde ortağa verilmesi gereken sürenin “münasip süre” olması gerektiği belirtilmekle yetinilmiş buna karşın net bir ödeme süresi belirtilmemiştir.
Ödeme bildiriminde yazılı borç miktarları gerçeğe uygun olmalıdır. Örneğin henüz vadesi gelmemiş bir borcun ödeme bildirimine yazılması veya faiz miktarlarının gerçeğe uygun olmaması ödeme bildiriminin geçersizliği sonucunu doğurur. Yargıtay bir kararında; ortağın ödemediği aidatların hangi aylara ait olduğunun ödeme bildiriminde açıkça gösterilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Ortağın ilk ödeme bildirimine rağmen yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde ortağa ikinci ödeme bildirimi yapılır. Bu ödeme bildiriminde ortağın parasal yükümlülüklerini 1 ay içerisinde yerine getirmesi gerektiği bildirilir(Koop. K. m.27). İkinci ödeme bildirimine de borç miktarı açık ve net bir şekilde yazılmalı ve ödeme bildirimine uyulmaması halinde bunun sonuçları belirtilmelidir[7]. Ortağın ikinci ödeme bildiriminde belirtilen 1 aylık sürenin sonunda parasal yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde ortak hakkında ortaklıktan çıkarılma kararı alınır.
2. ÇIKARILMA KARARININ ORTAĞA TEBLİĞİ
Koop. K. m.16/3’te; “Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Çıkarılma kararının gerekçeli olması ve tutanağa veya ortaklar defterine yazılması geçerlilik koşuludur[8].
Kanunda çıkarılma kararının ortağa tebliğ edilmesi için 10 gün içerisinde notere tevdii edileceği belirtilmişse de, bu süre geçerlilik şartı olmayıp belirtilen süre geçtikten sonra da ortağa tebligat yapılabilmesi mümkündür[9]. Yargıtay’a göre; ortağın çıkarılma kararını haricen öğrenmiş olması yeterli olmayıp çıkarılma kararının ortağa tebliği zorunludur[10].
Kanununda tebliğin noter aracılığı ile yapılacağı belirtilmişse de, Yargıtay’a göre bu geçerlilik koşulu değildir[11]. Buna göre tebliğin taahhütlü mektupla veya elden imza karşılığında yapılabilmesi mümkündür. Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığını ispat yükü kooperatife aittir.
3. ÇIKARILMANIN SONUÇLARI
Çıkarılma kararının yönetim kurulu tarafından alınmış olması halinde ortağın bu karara karşı başvurabileceği iki tane seçimlik yol bulunmaktadır. Ortak çıkarılma kararına karşı genel kurula itirazda bulunabileceği gibi, dava açma yoluna da gidebilir (Koop. K. m.16/3). Ortak kendisine çıkarılma kararının tebliğinden itibaren Koop. K.m.16/3’te düzenlenen 3 aylık süre içerisinde genel kurula itirazda bulunabilir veya dava açabilir. Söz konusu 3 aylık süre hak düşürücü süredir[12]. Ortağın karara karşı genel kurula itirazda bulunması halinde ve genel kurulun itirazın reddine dair karar vermesi halinde ortağın bu karara karşı dava açma hakkı vardır.
Ortağın aynı anda hem genel kurula itirazda bulunması hem de dava açması mümkün değildir. Bu konuda Yargıtay Y. 23. HD, E.2014/5916, K.2014/5840, T.22.09.2014 kararında; “1163 Sayılı Koop. K. 16/3 maddesinde ihraç kararı yönetim kurulunca verilmiş ise ortağın üç aylık süre içinde itiraz davası açabileceği ayrıca genel kurula da itiraz edebileceği, aynı anda hem itirazın hem de dava açmanın mümkün olmadığı düzenlenmiştir. Somut olayda, yönetim kurulunca verilen ihraç kararının davacılara tebliği üzerine, davacıların süresi içerisinde genel kurula itirazda bulundukları, bunun üzerine yönetim kurulunun 16.08.2012 tarihli kararı ile ana sözleşmenin 22. maddesi uyarınca çıkarma kararının ilk yapılacak genel kurul gündemine sunulacağı yönünde karar alındığı, ancak genel kurulca bu konuda herhangi bir karar alınmadan 30.12.2012 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda 1163 sy. Kanunun 16/3. maddesi amir hükmü karşısında davanın, ihraçla ilgili genel kurul kararı beklenilmeksizin açıldığı konusu üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” şeklinde belirtilmiştir.
Çıkarılma kararının genel kurul tarafından alınmış olması halinde ortak bu karara karşı 3 ay içerisinde dava açabilir. Yargıtay’a göre çıkarılan ortağın çıkarılma kararının iptali davası açabilmesi için Koop. K. m.53 gereğince muhalefet şerhi aranmaz[13].
Hakkında çıkarılma kararı alınan ortağın çıkarılma kararı kesinleşene kadar kooperatife yeni bir ortak alınamaz(Koop. K. m.16/5). Çıkarılma kararı kesinleşene kadar ortağın hak ve yükümlülükleri devam eder. Çıkarılma kararının kesinleşmesiyle ortağın ortaklık sıfatı sona ermiş olur.
Av. Tuğçe BURHAN ARIK
KAYNAKÇA
Burhan Arık, Tuğçe/Özkul, Burcu, Konut Yapı Kooperatiflerinde Sabit Fiyatlı Satış Sözleşmesi, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020.
Çelik, Aytekin, Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkarılma, Güncellenmiş 4. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2016.
Kaçak, Nazif, Açıklamalı-İçtihatlı-Örneklerle Konut Yapı Kooperatifleri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2011.
Kurtulan, Ahmet, Kooperatifler Kanunu ve Açıklaması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2007.
Olgaç, Samet Can/Ruhi, Ahmet Cemal, Kooperatif Ortaklığından İhraç ve İtiraz Usulü, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015.
Tekinalp, Ünal, Kooperatiflerde Ortakların Kişisel Niteliklerinin Önemi, Ortaklık Sıfatının Kazanılması ve Yitirilmesi, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1972.
Uygun, Fatma, Kooperatifler Hukukunda Çıkma ve Çıkarılma, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Mayıs 2021.
Üstün, Yusuf/Aydın, Muhittin, Kooperatifler Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017.
---------------------
[1] Çelik, Aytekin, Anonim Şirketlerde Ortaklıktan Çıkarılma, Güncellenmiş 4. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2016, s. 78
[2] Örneğin Konut Yapı Kooperatifleri Örnek ana sözleşmesin ortaklıktan çıkarma başlıklı 14. maddesinde ortaklıktan çıkarma nedenleri şu şekilde düzenlenmiştir:
1) 10 uncu maddede yazılı ortaklık şartlarını kaybedenler.
2) Parasal yükümlülüklerini 30 (Otuz) gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden 10 (On) gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden 1 (Bir) ay içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler.
3) Kura çekimi sonunda kendilerine düşen konutları kabul etmeyenler.
4) Tapuda kendi adlarına tescilinden önce konutlarında yaptıkları tahribat veya tadilatı yazılı ihtara rağmen düzeltmeyenler.
5) Kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı mahkum olanlar.
[3] Burhan Arık, Tuğçe/Özkul, Burcu, Konut Yapı Kooperatiflerinde Sabit Fiyatlı Satış Sözleşmesi, Adalet Yayınevi, Ankara, 2020,s. 73; Olgaç, Samet Can/Ruhi, Ahmet Cemal, Kooperatif Ortaklığından İhraç ve İtiraz Usulü, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2015, s.21; Kurtulan, Ahmet, Kooperatifler Kanunu ve Açıklaması, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2007, s.103.
[4] Yargıtay bir kararında ; “Kooperatif ortaklığı kendiliğinden düşmez. Yönetim kurulu veya genel kurulca çıkarma kararı verilmesi gerekir. Aksi halde ortağın ortaklığı devam eder. Gerek 1163 sayılı Koop. K.’ nın 27. maddesi ve gerekse ana sözleşmenin 9. maddeleri hükümlerinde, kooperatife karşı yükümlülüklerini verilen önellere rağmen yerine getirmemekte direnen ortakların, kooperatif üyeliklerinin (kendiliğinden düşeceğinden) söz edilmişse de ortaklığın düşmesi, ortaklıktan çıkarma sonucunu doğuracağından, niteliği itibariyle ortaklıktan çıkarılmadır. Nitekim milletvekillerinin Kooperatif kanunu teklifleri ve Hükümetin sevk ettiği yasa tasarısının 27. maddesinde, ‘ … ilk isteğe uymayan ve ikinci istemden sonra da bir ay içinde yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortağın ortaklık hak ve sıfatı elinden alınır …’ hükmü getirildiği halde, Millet Meclisi geçici komisyonunda, bu madde komisyonca (Ana mukavele) kelimesinin (ana sözleşme) olarak düzeltilmesi 3. Satırdaki (ortaklarından) deyiminden sonra (elden yazılı olarak veya) kelimelerinin eklenmesi suretiyle değişiklik yapıldığında işaret edilmekle yetinilmiş ve (ortaklık hak ve sıfatları elinden alınır) dizesi yerine (ortaklığı kendiliğinden düşer) dizesinin madde metnine girmesinin nedeni açıklanmamıştır (Millet Meclisi Tutanağı, yıl 1968, devresi:2, toplantı:2, S. Sayısı:315. Sahife 555). Bu durumda, kanun yapıcının (ortaklık hak ve sıfatı elinden alınır) dizesi ile (ortaklığı kendiliğinden düşer) hükmünü aynı nitelikte gördüğünün ifadesi şeklinde yorumlanması gerekir. Böyle bir yorum ise, ortaklık hak ve sıfatının ortağın elinden alınmasının, kooperatif yetkili organlarının (genel kurul ve yönetim kurulu) kararı ile olacağına ve böyle bir kararın da ortaklıktan çıkarma ile eş değer bulunacağına göre, Koop. K. m.27 hükmünde ortaklığın kendiliğinde düşeceği belirtilse dahi, kooperatif tarafından usulüne uygun çıkarılma kararı alınmalıdır.” şeklinde belirtilerek açıkça ortaklığın kendiliğinden düşmesinin söz konusu olmadığını, ortak hakkında çıkarılma kararının alınmasının gerekliliğini belirtmiştir (Y. 11. HD, E.1978/923, K.1978/1454, T.23.03.1978. Olgaç/ Ruhi, s.25, Burhan Arık/Özkul, s.75)
[5] Uygun, Fatma, Kooperatifler Hukukunda Çıkma ve Çıkarılma, Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Mayıs 2021, s.70.
[6] Y. 23. HD, E.2012/4224, K.2012/5162, T.17.09.2012.
[7] Üstün, Yusuf/Aydın, Muhittin, Kooperatifler Hukuku, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2017, s.106.
[8]Tekinalp, Ünal, Kooperatiflerde Ortakların Kişisel Niteliklerinin Önemi, Ortaklık Sıfatının Kazanılması ve Yitirilmesi, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1972, s.155.
[9] Burhan Arık/Özkul, s.77.
[10] Yargıtay 23. HD., E. 2012/5363 K. 2012/6501 T. 7.11.2012 kararında; “Çıkarma kararının onaylı örneğinin tebliği ile kararın niteliğinin ve üyenin hangi gerekçelerle ihraç edildiğinin öğrenilmesi sağlanmış olur. Ortağın ihraç kararının tüm unsurları ile içeriğini bildiğini kanıt yükü davalı kooperatiftedir. İhraç kararının sadece varlığını ortağın haricen öğrenmesi tebliğ zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Mahkemece ihraç kararının davacı tarafından Emniyet Müdürlüğü'ne başvururken öğrenildiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de bu öğrenmede ihraç kararının tüm unsurları yer almadığından ve ihraç kararının sadece varlığından davacı haberdar olduğundan ihraç kararının yasanın aradığı şekilde öğrenildiğinden söz edilemez.” şeklinde hüküm vermiştir.
[11] Yargıtay 23. HD., E. 2011/99, K. 2011/4 , T. 07.07.2011 kararında; “sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunludur. Bu tebliğin noter kanalıyla da yapılması şart değildir. Ortağın haricen öğrenmesi, hatta kararın yüzüne karşı verilmesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Tebliğin yapılmamasının veya usulsüz tebliğin müeyyidesi, ihraç edilen ortağın iptal davası açması için gerekli hak düşürücü sürenin başlamamasıdır.” şeklinde belirtmiştir.
[12] Kaçak, s.78.
[13] Yargıtay 11. HD., E. 2001/5948 K. 2001/8943 T. 12.11.2001.