MEVZUAT HÜKÜMLERİ ve DEĞERLENDİRMELER
Hükümlü veya tutuklulara 5275 sayılı CvGTİHK kapsamında mazeret izni, özel izin, iş arama izni gibi izinler verilebilmektedir. Keza aynı kanuna 14/04/2020 tarih ve 7242 sayılı kanunun 53.maddesi ile getirilen geçici 9. maddenin 5. fıkrası şu şekildedir:
“Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle, açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler, 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen hükümlüler ve 106 ncı madde veya diğer kanunlar uyarınca denetimli serbestlik tedbirinden yararlanan hükümlüler, 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre, Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere üç kez uzatılabilir. Bu fıkra uyarınca izinli sayılanlar hakkında 95 ve 97 nci madde hükümleri uygulanır.”
Bu madde kapsamında olan hükümlülere COVİD 19 salgını nedeniyle 31/05/2020 tarihine kadar izin verilmiştir.
Verilen bu izinde geçen süreler hükümlülükte geçirilmiş sayılacaktır. (CvGTİHK m.97/1) Hükümlülükte geçecek sürenin dışarda geçirilmesi anlamında avantaj sağlayan bu hüküm karşısında izinden dönmeme ve geç dönmenin sonuçları ise 5275 sayılı kanunun 97.maddesinde düzenlenmiştir:
İzinden dönmeme, geç dönme
(1) İzinden dönmeyen veya iki günden fazla bir süre geçtikten sonra dönen hükümlüler hakkında Türk Ceza Kanununun 292 nci ve izleyen maddelerinde yazılı hükümler uygulanır. Salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik durumunda bu sebeplerden dolayı izinden dönemeyen veya geç dönen hükümlülere ceza verilmez.
(2) İzin süresini iki gün veya daha az bir süre geçiren hükümlüler hakkında disiplin işlemi yapılır.
(3) (Ek:14/4/2020-7242/40 md.) İzinden dönmeyen veya iki günden fazla bir süre geçtikten sonra dönen hükümlüler ile firar eden hükümlülere bir daha özel izin verilmez.”
Görüleceği gibi kanunda izinden dönmemenin yaptırımı olarak ikili ayrıma gidilmiştir. Kanuna göre verilen iznin bitimi tarihinden itibaren iki günden fazla geçenler hakkında TCK 292 ve devamı maddeleri uygulanacak, iki gün ve daha az süre geçenler hakkında ise yalnızca disiplin işlemi uygulanacaktır. Hükümlüye verilecek disiplin cezası bu çalışmanın konusu olmadığı için değinilmeyecektir. Atıfta bulunulan TCK 292.maddesi ise şu şekildedir:
Hükümlü veya tutuklunun kaçması
(1) Tutukevinden, ceza infaz kurumundan veya gözetimi altında bulunduğu görevlilerin elinden kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Bu suçun, cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun, silahlı olarak ya da birden çok tutuklu veya hükümlü tarafından birlikte işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir katına kadar artırılır.
(4) Bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin veya kasten öldürme suçunun gerçekleşmesi ya da eşyaya zarar verilmesi durumunda, ayrıca bu suçlara ilişkin hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(5) Bu maddede yazılı hükümler, ceza infaz kurumu dışında çalıştırılan hükümlüler ile hapis cezası adlî para cezasından çevrilmiş olanlar hakkında da uygulanır.
Görüldüğü gibi TCK 292.maddesinin bu hali ile hükümlünün tutukevinden veya görevlinin elinden kaçması durumunda bu suç oluşacaktır. Dolayısıyla bu suç ancak icrai hareketlerle işlenebilecektir. Oysa 5275 sayılı CvGTİHK m.97 ile bu suçun ihmali hareketlerle işlenebilmesinin de önü açılmıştır. Her ne kadar doktrinde suçun ihmali hareketlerle işlenmesi konusunda eleştiriler mevcut ise de mevzuat hükümleri ve Yargıtay uygulamaları, izinden yasal süresi içerisinde dönmeme fiilinin TCK m.292’ deki suçu oluşturacağı yönündedir. Dolayısıyla hükümlülere verilen iznin bitiş tarihinden itibaren 2 günden fazla süre geçtiğinde 5237 sayılı CvGTİHK 97.maddesinin yaptığı atıf nedeniyle hükümlüler TCK 292 ve devamı maddeleri gereğince cezalandırılacaktır.
Cezayı Kaldıran Şahsi Sebep Olarak Salgın Hastalık
Yukarıda da bahsedildiği üzere COVİD- 19 salgını nedeniyle 5275 sayılı CvGTİHK’ ye eklenen geçici madde ile bir kısım hükümlülere 31/05/2020 tarihine kadar izin verilmiştir. Belirtilen tarih uzatılmadığı takdirde hükümlülerin bu tarihe kadar bağlı bulundukları ceza infaz kurumuna dönmeleri gerekmektedir. Bu tarihten itibaren iki gün içinde dönmesi halinde disiplin cezası ile iki günden fazla geçmesi halinde ise TCK 292.maddesi hükümlerince cezalandırılacağı şüphesizdir. Ancak 14/04/2020 tarihinde 7242 sayılı kanunla 5275 sayılı CvGTİHK’ nın 97.maddesinin birinci fıkrasına eklenen cümle ile salgın hastalık, doğal afet, savaş veya seferberlik halinde hükümlünün cezalandırılmayacağı belirtilmiştir. Bu hüküm cezayı kaldıran şahsi sebeptir. Hükümlünün geç gelmesi durumunda eyleminin haksızlık teşkil edeceği açıktır. Fakat cezayı kaldıran şahsi sebebin varlığı halinde hükümlüye ceza verilmeyecektir. Dolayısıyla hükümlü izinden salgın hastalık nedeniyle geç döndüğü takdirde hükümlünün fiili haksızlık oluşturmakla birlikte hükümlü hakkında CMK m.223/4-c hükmü gereği ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir.
Yargıtay Uygulamaları
Cezayı kaldıran şahsi sebep getiren bu hükmün yeni olması ve bu kadar yaygın bir hastalık tehdidinin ülkemizde ilk kez görülmesi karşısında hükmün nasıl uygulanacağı, örneğin salgın hastalık nedeniyle yaşanacak kaç günlük bir gecikmenin cezalandırılmayacağı, hükümlünün salgın hastalık nedeniyle yaşanacak gecikmeyi bildirim yükümlülüğünün bulunup bulunmadığı hususları merak edilmektedir. Benzer nitelikte Yargıtay uygulamaları ile bu hususlara değinilecektir.
5275 sayılı CvGTİHK’ da yapılan son değişiklikten önce Yargıtay’ ın önüne gelen uyuşmazlıklarda hükümlünün hastalık nedeniyle zorunlu sebepten ötürü bağlı bulunduğu ceza infaz kurumuna dönmemesi halinde TCK’ nın 292. maddesindeki suçun oluşmayacağına karar verilmiştir.
“…Dosya kapsamına göre, açık ceza infaz kurumundan özel izinle ayrılıp izin bitim tarihi olan 5.3.2015 tarihini takip eden iki gün içerisinde infaz kurumuna teslim olmayan hükümlünün, 4.3.2015-10.3.2015 tarihleri arasında Devlet Hastanesinde yatarak tedavi gördüğünün adı geçen hastanenin 14.4.2015 tarihli yazısı ekinde gönderilen raporlardan anlaşıldığı, ayrıca hakkında firar sebebiyle yakalama kararı çıkartılan hükümlünün 10.3.2015 tarihinde bahse konu hastanede tedavi görmekte olduğunun tespit edildiğinin aynı tarihli yakalama evrakından da anlaşıldığı cihetle, hükümlünün itirazının kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, … CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” (YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ E. 2016/375 K. 2016/2152 T. 1.3.2016)
“…İncelenen dosya kapsamına göre somut olayda; Açık Ceza İnfaz Kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunan hükümlünün, 24.10.2012 günü saat 09.20'den itibaren 7 gün idari izne ayrıldığı, iznin bitim tarihi olan 31.10.2012 tarihinden itibaren 48 saat geçmesine rağmen ceza infaz kurumuna dönmediği, izinden dönmesi gereken 31.10.2012 tarihinden itibaren henüz iki gün geçmeden 02.11.2012 tarihinde tedavi için Araştırma Hastanesine yatışının yapıldığı tespit edildiğinden, sanığın üzerine atılı suçu oluşturmayacağı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinde,
İsabet görülmediğinden anılan kararın kanun yararına bozulmasına karar verilmesi uygun görülmüştür. …” (YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ E. 2016/1218 K. 2016/974 T. 23.2.2016)
Yargıtay kararlarında mazeretin suç oluşturmadığı yönündeki görüşü hatalıdır. Suçun unsurları itibariyle oluştuğu açıktır. Ancak bir mazeret hali varsa bu durum zorunluluk hali kapsamında değerlendirilmelidir.
Salgın hastalık durumunda da hükümlüye ceza verilmeyeceği açıktır. 5275 sayılı kanunun 97.maddesine eklenen cümle dolayısıyla verilecek karar ise beraat değil, ceza verilmesine yer olmadığı kararıdır. Salgın hastalık nedeniyle yaşanacak gecikmenin hangi noktaya kadar cezalandırılmayacağı kanunda açık değildir. Henüz bir yargı kararına konu olmadığı için uygulaması da yoktur. Ancak her halükârda, hükümlünün salgın hastalık nedeniyle belirtilen tarihte ceza infaz kurumuna dönmesi, dönmesinin mümkün olmadığı durumda, bulunduğu yer cumhuriyet savcılığına başvurması gerekmektedir. (Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük m.142)
Sürenin Son Gününün Resmî Tatile Denk Gelmesi
Burada önemli bir nokta da COVİD-19 nedeniyle verilen iznin bitiş tarihi olan 31/05/2020 tarihinin resmî tatile/ pazar gününe denk gelmesidir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun aşağıda verilen kararında sürenin son gününün Pazar gününe denk gelmesi durumunda sürenin pazartesi gününe uzayacağı ve bu süre içerisinde hükümlünün yakalanması durumunda TCK’ nın 292.maddesindeki suçun oluşmayacağı belirtilmiştir.
“…01.04.2013 tarihinde yakalanan sanığa, İnfaz Hakimliğinin “kapalı ceza infaz kurumuna iade” kararının 29.03.2013 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, sanığın 5275 Sayılı Kanun'un 105/A maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca Cumhuriyet başsavcılığına teslim olması gereken ve 31.03.2013 pazar günü dolacak olan iki günlük sürenin 5271 Sayılı CMK'nun 39. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca tatilin bitimi olan 01.04.2013 pazartesi gününe uzadığı ve sanığın bu süre dolmadan yakalandığı anlaşıldığından, atılı suçun yasal unsurlarının oluşmaması sebebiyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının bu değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.”
(YARGITAY CEZA GENEL KURULU E. 2014/9-352 K. 2017/243 T. 18.4.2017)
Sonuç
5275 sayılı kanunda getirilen geçici madde ile COVİD 19 salgını nedeniyle bir kısım hükümlülere 31/05/2020 tarihine kadar izin verilmiştir. Hükümlülerin süre uzatılmadığı takdirde bu tarihe kadar bağlı bulundukları ceza infaz kurumuna dönmeleri gerekmektedir. Kanuni süre içerisinde ceza infaz kurumuna dönmedikleri takdirde TCK 292 ve devamı maddelerince cezalandırılacaklardır. Ancak 7242 sayılı kanunla 5275 sayılı CvGTİHK m.97’ ye eklenen cümle ile salgın hastalık durumu mevcutsa hükümlülerin izinden dönememesi veya geç dönmesi halinde hükümlülere ceza verilmeyecektir. Her durumda hükümlü gecikme durumunu bulunduğu yer cumhuriyet başsavcılığına başvurarak bildirmelidir.
Av. Görkem DEMİRCİ