Uzlaştırma Kavramı, Uzlaştırmanın Türk Hukukundaki Yeri, Uzlaştırmaya Tabi Suçlar, Birden Fazla Kişinin Mağduriyetine veya Zarar Görmesine Sebebiyet Veren Bir Suçtan Dolayı Uzlaştırma
1) Uzlaştırma Kavramı
Ceza Muhakemesi Hukukunda uyuşmazlığın alternatif bir çözüm yolu olan uzlaştırmayı, tarafların bir edim karşılığında anlaşarak muhakemeyi sona erdirmeleri olarak tanımlayabiliriz. Diğer bir deyimle, ceza muhakemesinin taraflarından fail açısından ceza soruşturmasını/kovuşturmasını bitirmeleri, karşılığında da mağdur veya suçtan zarar göreni tatmin etmek suretiyle bir uzlaşı sağlanması söz konusudur.[1] Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 7/1. Maddesi’ne göre bu yola gidilebilmesi için mağdur ya da suçtan zarar görenin gerçek kişi veya özel hukuk tüzel kişisi olması gerekir.
2) Uzlaştırmanın Türk Hukukundaki Yeri
Uzlaştırma kurumu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) ile Türk hukuk sistemine dâhil olmuştur. Ayrıca 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun (ÇKK) 24. Maddesi, 5560 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilerek CMK’nın uzlaştırmaya ilişkin hükümlerinin suça sürüklenen çocuklar bakımından da uygulanması sağlanmıştır. Bu bağlamda, Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 8/2. Maddesi’nde Suça sürüklenen çocuklar bakımından üst sınırı 3 yılı geçmeyen hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda da uzlaştırma girişiminde bulunulacağı hükme bağlanmıştır.
3) Uzlaştırmaya Tabi Suçlar
CMK’nın 253 üncü maddesinin 1 inci fıkrası dikkate alındığında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan ve takibi şikayete bağlı olan suçlar ile özel olarak uzlaştırmaya tabi olduğu belirtilen aşağıdaki suç tipleri yönünden kurum tatbik edilebilir[2]:
a) Bir Türk vatandaşının 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında işlediği, Türk Kanunlarına göre aşağı sınırı 1 yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlar (m. 11/2),
b) Bir yabancının 13 üncü maddede yazılı suçlar dışında, Türk Kanunlarına göre aşağı sınırı en az 1 yıl hapis cezasını gerektiren yabancı ülkede Türk vatandaşının veya Türk Kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlediği suçlar (m. 12/2),
c) Kasten yaralama suçu (üçüncü fıkra hükmü hariç m.86/1-2; 88),
d) Taksirle yaralama suçu (m.89),
e) Tehdit (m.106/1),
f) Konut dokunulmazlığının ihlali suçu (m.116),
g) İş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu (m. 117/1),
h) Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu (m. 123),
ı) Kamu görevlisine görevinden dolayı işlenen hali hariç hakaret suçu (m. 125-131),
i) Haberleşmenin gizliliğini ihlal suçu (m.132, 139),
j) Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçu (m. 133, 139),
k) Özel hayatın gizliliğini ihlal suçu (m. 134, 139),
l) Hırsızlık suçu (m.141, 144),
m) Kullanma hırsızlığı suçu (m. 146),
n) Yağma suçunun kişinin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla işlenmesi halinde tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin TCK. m. 106/1, 86/1,2 uygulanması hali (m. 150/1),
o) Mala zarar verme suçu (m.151),
ö) Hakkı olmayan yere tecavüz suçu (m. 154/1),
p) Güveni kötüye kullanma suçu (m. 155/1),
r) Bedelsiz senedi kötüye kullanma suçu (m. 156/1),
s) Dolandırıcılık (m.157) ve dolandırıcılığın nitelikli halleri kapsamında da olsa bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi (m. 159),
ş) Kaybolmuş veya hata sonucu ele geçmiş eşya üzerinde tasarruf suçu (m. 160),
t) Yağma ve nitelikli yağma hariç malvarlığına karşı işlenen suçların haklarında ayrılık kararı verilmiş olan eşlerden birinin yahut aynı konutta beraber yaşamayan kardeşlerden birinin veya aynı konutta beraber yaşamakta olan amca, dayı, hala, teyze, yeğen veya ikinci derecede kayın hısımlarının zararına işlenmesi hali (m. 167/2),
u) Açığa atılan imzanın kötüye kullanılması suçu (m. 209/1),
ü) Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali suçu (m. 233/1),
v) Çocuğun kaçırılması ve alıkonulması suçu (m.234),
y) Ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması suçu (dördüncü fıkra hariç, madde 239).
z) Yabancı devlet temsilcisine karşı işlenen hakaret suçu (m.342/2).
4. Birden Fazla Kişinin Mağduriyetine veya Zarar Görmesine Sebebiyet Veren Bir Suçtan Dolayı Uzlaştırma
Mağdur, suçtan zarar gören varlığın ya da menfaatin sahibidir.[3] Suçtan zarar gören kişi kavramından CMK’da bahsedilmesine rağmen, bu kavram kanunda tanımlanmamıştır. Bu kavramı, suçtan doğrudan zarar gören hukuk süjeleri olarak ifade etmek mümkündür.[4] Uygulamada genellikle suçtan zarar gören kişi mağdur olarak karşımıza çıksa da, mağdurdan başka kişilerin de suçtan zarar görmesi mümkündür.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 253/7 maddesine göre, bir suçtan dolayı mağdur olanın veya suçtan zarar görenin çokluğu hâlinde uzlaşmanın sağlanabilmesi için mağdur veya suçtan zarar gören tüm kişilerin uzlaşmayı kabul etmesi gerekmektedir. Yine bu doğrultuda Uzlaştırma Yönetmeliği’nin 7/3. Maddesinde de bu husus yer almıştır.
İpek/Parlak’a göre bu düzenleme, mağdur ya da suçtan zarar görenlerden biriyle şüphelinin veya sanığın uzlaşmasının, uzlaşmayan diğer mağdurlar olması halinde soruşturmanın/kovuşturmanın devam etmesine engel olmaması nedeniyle uzlaştırmanın amaç ve mahiyetine uygun düşmektedir.[5] Çetintürk ise bu düzenlemenin uzlaştırma imkanını kısıtladığını savunur. Zira mağdurların hepsiyle olmasa bile bazılarıyla bozulan ilişkilerin düzeltilmesi, mağdurların tatmini ceza adaletinin öncelikli amacı olmalıdır.[6] Bu görüşe göre fail birden çok olduğunda uzlaşma bölünebiliyorsa, mağdur birden çok olduğunda da bölünebilmesi gerekir.
Mağdur veya zarar görenin maruz kaldığı eylem takibi şikayete bağlı bir suçu oluşturuyorsa, şikayet hakkını kullanmayanlar ve şikayetinden vazgeçenler CMK m. 253/7 kapsamında uzlaşılması gereken kişiler arasında sayılmamalıdır. Örneğin; takibi şikayete bağlı bir suçta beş mağdur varsa ve bunların üçü şikayet yoluna başvurduysa failin bu üç kişiyle uzlaşması yeterli olacaktır.
Yönetmelik’in 7/4. maddesinde yer alan hükme göre, birden fazla suç olmasına rağmen kanunda tek ceza öngörülen hâllerde her suç için ayrı ayrı uzlaştırma yapılacağı da ifade edilmiştir. İşte bu noktada, TCK m.43’te yer verilen, aynı neviden fikri içtima halinde uzlaştırma konusu tartışmalıdır. Örneğin tek bir fiille birden çok kişiye karşı hakaret suçunun oluştuğu bir olayda da mağdurların tümünün uzlaşmasının gerekli olup olmayacağı hususu yasada tam olarak ifade edilmemiştir. Akbulut/Aksan’a göre zaten birden fazla suç olmasaydı, suçların içtimaı kapsamında nitelendirilecek bir konu da olmazdı. Bu bağlamda suç tek bir fiille her bir mağdura karşı işlendiği için birden fazla suçun varlığı kabul edilerek, her bir suç için ayrı ayrı uzlaştırma süreci işletilmelidir.[7]
Gerçekleşen eylem sonucunda birden fazla mağdur veya zarar görenin oluştuğu ancak Türk Ceza Kanunu m.43/3’te sayılan istisna suçlardan birisi meydana gelmişse; uzlaştırma için tüm mağdur veya zarar görenlerin uzlaşmayı kabul etmesi mi gerekeceği sorusu da gündeme gelecektir. Daha da somutlaştırmak gerekirse, gerçekleşen eylemle, birden fazla kişi TCK m.89/4 (birden fazla kişinin taksirle yaralanması) suçunun mağduru olmuşsa, tüm mağdurların uzlaşma teklifini kabul etmesi mi gerekecektir? Kanaatimizce TCK m. 43/3’te bu suç için istisnai bir düzenleme yer aldığı ve 89/4 düzenlemesi de ‘birden fazla kişi’ hususunu özellikle belirttiği için er bir mağdur için ayrı ayrı suç oluşacağı düşünüldüğünde, failin her mağdurla ayrı ayrı uzlaşabilmesi mümkün değildir.[8]
Sonuç olarak gerçek içtimanın bulunduğu hallerde her bir suç için uzlaştırma hükümleri tüm mağdurlar için ayrı ayrı uygulanır. Görünüşte içtimada ise gerçekte birden fazla suç olmadığından, tek suç oluştuğundan tüm mağdurların birden uzlaşması gereklidir.[9]
Yargıtay bir kararında trafik güvenliğini tehlikeye düşürerek taksirle yaralama suçunun işlenmesi durumunda uzlaşmanın uygulanmasına ilişkin, eğer zarar suçu oluşmuşsa tehlike suçundan ceza verilemeyeceği, dolayısıyla uzlaştırma kapsamında olan taksirle yaralamadan dolayı uzlaşılırsa trafik güvenliğini tehlikeye düşürmek suçundan ceza verilemeyeceğine hükmetmiştir.[10]
Ayrıca CMK m.253/3’e göre, uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte işlenmiş olması hâlinde de uzlaşma hükümleri uygulanmayacağını da belirtmek gerekir.
Av. Kadri İNCE
KAYNAKÇA
AKBULUT, Berrin, AKSAN, Murat, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma, 2. Baskı, 2019
ÇETİNTÜRK, Ekrem, Onarıcı Adalet ve Ceza Adalet Sisteminde Uzlaştırma, 1.Baskı, 2017
EKİCİ ŞAHİN, Meral /YEMENİCİ, Kürşat, ‘6763 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler Işığında Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma’, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 13 Sayı: 2
ERİŞ, A. Uğur, ‘Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma ve Uzlaştırma Eğitimi’, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl:31, Sayı:138, Eylül-Ekim 2018
İPEK, Ali İhsan, PARLAK, Engin, Ceza Muhakemesinde Uzlaşma, 2. Baskı, 2011
KATOĞLU, Tuğrul, ‘Ceza Hukukunda Suçun Mağduru Kavramının Sınırları’, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 61 Sayı:2 Haziran 2012
YERDELEN, Erdal, ‘Uzlaştırmanın Esasları ve Benzer Kurumlardan Farkları’, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma Eğitim Kitabı
YENİDÜNYA, A.Caner, ‘Son Düzenlemeler Işığında Uzlaştırma Kurumu’, Hukuki Haber (CMK.m.253-255) (https://www.hukukihaber.net/son-duzenlemeler-isiginda-uzlastirma-kurumu-cmkm253-255-makale,5087.html Erişim Tarihi:06.12.2019)
---------------------------------
[1] ERİŞ, A. Uğur, ‘Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma ve Uzlaştırma Eğitimi’, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Yıl:31, Sayı:138, Eylül-Ekim 2018, s. 243
[2] YENİDÜNYA, A.Caner, ‘Son Düzenlemeler Işığında Uzlaştırma Kurumu’, Hukuki Haber (CMK.m.253-255) (https://www.hukukihaber.net/son-duzenlemeler-isiginda-uzlastirma-kurumu-cmkm253-255-makale,5087.html Erişim Tarihi:06.12.2019)
[3] YERDELEN, Erdal, ‘Uzlaştırmanın Esasları ve Benzer Kurumlardan Farkları’, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma Eğitim Kitabı, s. 35.
[4] KATOĞLU, Tuğrul, ‘Ceza Hukukunda Suçun Mağduru Kavramının Sınırları’, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 61 Sayı:2 Haziran 2012, s.660
[5] İPEK, Ali İhsan, PARLAK, Engin, Ceza Muhakemesinde Uzlaşma, 2. Baskı, 2011, s.108-109.
[6] ÇETİNTÜRK, Ekrem, Onarıcı Adalet ve Ceza Adalet Sisteminde Uzlaştırma, 1.Baskı, 2017, s.517.
[7] AKBULUT, Berrin, AKSAN, Murat, Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma, 2. Baskı, 2019, s.64-65.
[8] Karşıt görüşte bkz. EKİCİ ŞAHİN, Meral /YEMENİCİ, Kürşat, ‘6763 Sayılı Kanunla Yapılan Değişiklikler Işığında Ceza Muhakemesi Hukukunda Uzlaştırma’, Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt: 13 Sayı: 2, s. 488. YERDELEN, s.35 vd. Ayrıca Yerdelen’e göre: “Uzlaştırma süreci içerisinde uzlaşan mağdurlar bakımından şüphelinin yargılanması söz konusu olmamalıdır. Başka bir ifade ile sanık hakkında, uzlaşan mağdur sayısı hesaba katılmaksızın yargılama yapılmalı ve ceza tayini yoluna gidilmelidir.” YERDELEN, s.36
[9] AKBULUT/AKSAN, s.73
[10] “…Taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının sanığın tek bir eylemi ile meydana geldiği, taksirle yaralama suçunun zarar, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun tehlike suçu olduğu, zarar suçunun oluştuğu durumda, artık trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan ceza verilemeyeceği, taraflar arasında uzlaşmanın gerçekleşmesi nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olması karşısında ise uzlaşma ile fail ve mağdur arasında zararın giderilmesi konusunda anlaşma sağlanmış olmakta ve uzlaşma kurumu, uyuşmazlığı hukuki ve cezai tüm sonuçları ile ortadan kaldırmakla, böylece devlet ile fail arasındaki ceza ilişkisi sona ermekte ve fail cezalandırılmaktan kurtulmaktadır. Bu nedenle, CMK'nın 253/19. maddesi gereğince uzlaşma kurumunun uyuşmazlığı hukuki ve cezai tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırdığı gözetilerek, sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması…” Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2016/3846 E. 2016/10635 K. 21.06.2016 tarihli kararı