Bilindiği üzere, son yıllarda geleneksel medyanın yerini almaya namzet birçok dijital/online platform, kişilerin daha çok tercih ettiği bir eğlence aracı haline gelmektedir. Bu doğrultuda, farklı türlerde içerikleri üreten, satın alan bu platformlar, kullanıcıları ile üyelik sözleşmesi akdederek bu hizmeti sağlamaktadırlar.
Netflix, bu dijital içerik sağlayıcılarının öncülüğünü üstlenmiş, bir nevi sektöre yön veren karar ve uygulamaları ile bilinen bir şirket unvanına sahiptir. Özellikle, kişilerin eğlence anlayışı ve davranış biçimleri bu uygulamalarla derinden etkilenmiştir. Öyle ki, konvansiyonel medyanın sunduğu içerikler kişilerin dolaylı yoldan tercihlerine bağlı iken, Netflix vb. uygulamalar, kullanıcılarına bu anlamda bir tür “özgürlük” sunmuşlardır. Kişiler, sunulan hizmet karşılığında seçecekleri üyelik türüne göre ödemelerde bulunmaktadırlar.
Söz konusu üyelik türlerine bakılacak olursa, Netflix şirketi, kullanıcılarına, farklı fiyatlandırmalar sunmakta, bu doğrultuda kullanıcılarının üyeliklerinin kapsam ve içeriğini genişletmekte veya daraltmaktadır. Kullanıcılar tarafından en çok tercih edilen üyelik türü ise tek bir şifre kullanılarak birçok kişi tarafından erişime açık “Aile Hesabı” türüdür. 4 (dört) farklı kullanıcının kendilerine ayrılmış bölümlerde istedikleri içeriğe ulaşmaları bu uygulama ile mümkün olmaktadır.
Üyeler açısından oldukça kullanışlı olan bu üyelik türü Netflix şirketi açısından ise yeniden gözden geçirilmesi gereken bir şirket politikası olarak görülmeye başlanmıştır. Buna sebep olarak ise şirket yöneticilerinin yapmış oldukları açıklamada; üyelerin, oturuma erişmek için kullandıkları şifreleri başka kişiler ile paylaşıyor olması gösterilmiştir. Birçok dizi, film, belgesel vb. içeriklerin üretimi konusunda finansman sağlayan şirket, hesap türleri ve fiyatlandırmaları konusunda değişikliğe gitmeyi amaçlamaktadır.
Bu kapsamda, söz konusu durumun hukuki boyutu ele alınacak olursa; denilebilir ki, şirket sağlamakta olduğu içerikleri başta merkezi olan Amerika Birleşik Devletleri ve faaliyet gösterdiği tüm pazarlarda ilgili mevzuatın hak sağladığı hukuki korumalar ile teminat altına almaktadır. İçeriklerin kopyalanması, izinsiz dağıtılması, çoğaltılması, paylaşıma açılması, erişiminin illegal yollarla sağlanması hususunda gün geçtikçe daha katı politikalar üreten Netflix şirketi, “şifre paylaşımı” ile uğradığını iddia ettiği finansal zararı gidermek adına kullanıcılarının hizmet sözleşmesi kapsamında edindikleri hakları ihlal etme noktasına gelmiştir. Öyle ki, kullanıcı, sözleşme ile yüklendiği edimleri ifa ve sorumlulukları yerine getirme konusunda herhangi bir hukuka aykırılık durumu oluşturmazken, sözleşmenin diğer tarafında yer alan şirketin, tek taraflı bir uygulama geliştirmesi kullanıcılar açısından sözleşmenin sona erdirilmesi konusunda haklı bir sebep teşkil edecektir.
Amerikan Fikri Mülkiyet Ofisi (Intellectual Property Office) tarafından yapılan açıklamada, “Korsanlık, eğlence ve yaratıcı endüstriler için önemli bir konudur. İnternet görüntülerini izinsiz olarak sosyal medyanıza yapıştırmak veya Kodi kutuları, saldırıya uğramış Fire Sticks veya uygulamalar aracılığıyla filmlere, TV dizilerine veya canlı spor etkinliklerine abonelik ödemeden erişmek, telif hakkı ihlalidir ve bir suç işliyor olabilirsiniz”[1] denilmiş ve konunun kullanıcı açısından oluşabilecek sorumluluk hali ele alınmıştır. Ancak, kullanıcıların, herhangi bir suç isnadı içermeyen eylemleri ile kişisel verilerinin korunmasını isteme hakları bir arada değerlendirildiğinde Netflix şirketinin yeni yayım politikası kullanıcıların hukuki hakları ile çelişmektedir.
Bilindiği üzere, kullanıcılar, kendilerine sunulan içeriklere belli bir bedelin ödenmesi karşılığında verilen kullanıcı adı ve parola ile giriş yapmaktadırlar. Hangi kullanıcının hangi cihaz ve ip/dns adresi üzerinden sisteme giriş yapacağı ise herhangi bir sınırlandırmaya tabi tutulamaması gerekmektedir. Her ne kadar şirket, kullanıcı sayısını arttırmak adına birtakım düzenlemeler getirmek istese de kullanıcıların, sahip oldukları hakları kısıtlamak suretiyle geliştirilen politikalar gerek kullanıcılar ile akdedilen sözleşmeler açısından gerekse de sözleşmeler hukukuna dair evrensel hukuk normları açısından tümüyle hak ihlali niteliğindedir.
Kaldı ki, şirketin farklı pazarlarda uyguladığı ücret ve içerik yönünden planlaması farklılık arz etmektedir. Bu kapsamda, doğacak uyuşmazlıklarda her ülkenin kendi iç hukuk sistemi uyuşmazlığın giderilmesinde aktif rol oynamaktadır.
Parola paylaşımının sözleşmeyi ihlal ettiği düşüncesi ise farklı açılardan değerlendirilebilir. Kullanıcılar, tek bir kullanıcı adı ve parola ile uygulamaya giriş yapabilmektedirler. Şifre paylaşımı ise sisteme illegal bir yoldan erişilmeye çalışılması anlamına gelmeyecektir. Nitekim, şirket ile yapılan hizmet sözleşmesi ile söz konusu kullanıcı adı ve şifre belirlenmekte, kullanıcı olarak belirlenen kişiye bu oturum bilgileri verilmektedir. Sözleşmenin tarafı olan gerçek kişinin sözleşme ile belirlenen ücreti ödediği takdirde kullanıcı adı ve şifresini başka bir gerçek kişinin kullanıyor olması şirket yönünden herhangi bir hak ihlali oluşturmayacaktır. Kullanıcı olarak görünen kişinin kim olduğunun fiili olarak tespit edilebilmesi için oturuma hangi ip/dns adresi üzerinden erişildiğinin tespiti gerekir. Bu halde dahi, bir kullanıcının farklı elektronik cihazlar üzerinden söz konusu sisteme erişmesi mümkündür. O halde, parola kullanıcı tarafından paylaşılmamış olup, yalnızca erişim sağlayan araç değiştirilmiş olacaktır. Dolayısıyla, şirketin test etmeye başlayacağı değişiklik kullanıcılar açısından gerek ücret gerekse hizmete erişim noktasında güçlük doğuracaktır.
Sonuç olarak, binlerce kullanıcısının ve potansiyel müşterilerinin sahip oldukları yasal hakları kısıtlayıcı değişiklikler yapmayı amaçlayan Netflix şirketi, söz konusu politikalarını uygulamaya koymaktan vazgeçmediği takdirde birçok hukuki uyuşmazlığın doğmasına sebep olacaktır.
Av. Gökhan AĞZIKARA
----------------
[1] Sharing TV streaming passwords is illegal, says UK copyright watchdog | Media law | The Guardian





