nefretin dilinden vazgeçmek zorundayız..
yüzleşmek zorundayız..
en başından beri yürütülmesi olanaklı görünmeyen, oy hesaplarıyla, karanlık oyunlarla, gizli kapaklı görüşmelerle ortaya atılan sözde "barış süreci", akp'nin önlenemez düşüşü sonrasında, tam da uyardığımız gibi kan ve gözyaşına dönüştü..
özellikle sosyal medya kullananlar bilirler; insanlar, birbirlerinin yüzlerini görmedikleri için, öyle düzeylerde "tartışırlar(!)" ki, karşı karşıya geldiklerinde birbirlerini öldüreceklerini zannedersiniz.. sosyal medya üzerinde, ölüm hakkında, ölüm'ün ne olduğu hakında bile fikri olmayanlarca öyle şeyler söylendi ki, insanın insana yabancılaşması ve özüne yabancılaşması da tam olarak bu olmalı!..
basın öyle haberler yapıyor ki, fırsatçılıkları insanı ürpertiyor!..
düşmanlık üreten, nefret eken, öfke doğuran, haksızlık ve hukuksuzluğu meşru kılan yoz siyaset, lumpen ve barbar ruhları sokaklara çekiyor ve terör getiriyor!..
peki, daha ne kadar savaşabiliriz, birbirimizle?.. savaşın çözümsüzlüğünü anlamak için daha kaç can gerekir?.. yaşanmış onca deneyim, çekilmiş o kadar acı varken, insanlar'ı hâlâ savaşa iten nedir?.. cehalet ve hayvani düşmanlık güdüleri!..
savaşın, nefretin kazananı olmaz; bunu neden anlamak istemezler?..
hangi ahlaksız çıkar, hangi hain duygu, ölüm'ü teşvik eder?.. ölüm'ün övgüsü olur mu?..
itidal!.. ihtiyacımız olan tek şey, itidal ve olanları görebilmek!..
birilerinin alçak saltanatı sürsün diye ocaklara düşen ateş yetmiyor mu?..
barış!.. barış istemeliyiz ve kararlılıkla bunu haykırmalıyız!..
tek kurtuluş, tek çare, barış' tır, bu coğrafyada!..
barış, lütfen!.. barış, hemen!..