19 Mart 2025 tarihinde sabaha karşı başlayan gözaltılar ile beraber bilgi almak için telefonu eline alan kişiler bir bant daraltma uygulaması ile karşılaşmıştır. Bant daraltma ile beraber X, Youtube, Instagram, Facebook, Tiktok, Telegram ve Signal gibi sosyal medya platformları ve haberleşme uygulamalarına erişimde sorunlar yaşanmaktadır. Ortalama 40 saat süren bu uygulamanın ardından ise uygulamanın hukukiliğine, uygulamanın şekline, kişilerin ifade özgürlüğünün, bilgi edinme ve haberleşme hakkının ihlâl edilmesine dair pek çok kişinin tepki verdiği görülmektedir.
Öncelikle internet bant genişliği, internet bağlantısı esnasında alıp gönderilen veri miktarının ölçüsüdür. Bant genişliğinin daraltılması veri akışını yavaşlatacağı ve azaltacağı için kişilerin internet sitelerine olan erişimi de yavaşlamakta ve azalmaktadır. Bu sebeple kişiler sosyal medya platformlarına girememekte ya da gönderileri, fotoğrafları, videoları görüntülemekte sorunlar yaşamaktadır. Bant daraltma uygulaması her zaman kişilerin internete olan bütün erişimini kapsamayabilmektedir. Bu uygulama sadece belirli uygulamalar yönünden gerçekleştirilebilmektedir. Örneğin 19 Mart 2025 tarihinde başvurulan bant daraltma uygulaması buna örnektir. Kişiler pek çok internet sitesine kolayca erişim sağlayabiliyorken popüler, sık kullanılan ve genellikle haber akışının sağlandığı sitelere erişmekte sorun yaşamaktadır. Bu durum bizlere bant daraltma uygulamasının belirli internet siteleri yönünden uygulandığını göstermektedir.
Bant Daraltması Uygulamasının Hukuki Dayanağı
24 Kasım 2016’da OHAL kapsamında çıkarılan 6757 sayılı Kanun’un 22’nci maddesi ile 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60’ıncı maddesine Bilişim Teknolojileri Kurumu’nun (BTK) bant daraltma yetkisine imkân sağlayan madde hükmü eklenmiştir.
Elektronik Haberleşme Kanunu’na eklenen bu 10’uncu fıkra hükmü ile Anayasa’nın 22’inci maddesinde sayılan sebeplerden biri veya birkaçına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhurbaşkanlığı tarafından alınması gereken tedbir kararları belirlenmekte ve bu kararlar uygulanmak üzere BTK’ya bildirilmektedir. BTK Başkanı ise kararı ilgili işletmelere, erişim sağlayıcılara, veri merkezlerine ve ilgili içerik ve yer sağlayıcılara bildirmektedir. Bu kararın gereğinin ise kararın bildirilmesi anından itibaren en geç iki saat içinde yerine getirilmesi madde hükmünde düzenlenmektedir. Ancak bu karar yerine getirilse dâhi 24 saat içinde Sulh Ceza Hâkimi onayına sunulması gerekmekte ve hâkim ise kararını 48 saat içinde açıklamakla yükümlü tutulmaktadır. Aksi halde kararın kendiliğinden kalkacağı hükmü madde kapsamında düzenlenmektedir.
Bant daraltma gibi bir uygulamaya başvurulabilmesi için gereken en temel şart Anayasa’nın “Haberleşme Hürriyeti” başlıklı 22’inci maddesinde sayılan millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçının olması gerekliliğidir. Ancak pek çok hukukçu, avukat, akademisyen tarafından en temel insan haklarını kısıtlamayı meşru zemine sürükleyen bu kamu düzeni gibi kavramların altının ne şekilde doldurulacağı bir belirsizlik teşkil etmektedir.
Bant daraltılması uygulanmasına başvurulduğunda BTK tarafından buna ilişkin herhangi bir açıklama yapılmadığı gibi neden uygulandığına dair de somut gerekçeler halka sunulmamaktadır. Bununla beraber alanda çalışan akademisyen ve avukatların yaptıkları bilgi edinme başvuruları mevcut olmakla beraber bu başvuruların sonucunda da somut bir bilgiye ulaşılamamaktadır. Ancak toplumun bilgi edinme, haberleşme ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan böylesine bir uygulamanın gerekçelendirilmesi ve kamuoyu ile paylaşılması da gerekmektedir. Aksi takdirde başvurulan bu uygulamanın hukuka uygunluğunun denetiminin yapılması mümkün olmamaktadır.
Bant Daraltılmasının İfade Özgürlüğüne Aykırılığı
AİHM’in en temel içtihatlarından biri demokratik toplumun vazgeçilmez temel koşullarından birinin ifade özgürlüğü olduğudur. İfade özgürlüğü şemsiyesi altında kişinin fikir sahibi olma, fikir ve bilgi verme, fikir ve bilgi alma, bilgiye erişme, basın özgürlüğü hatta toplanma özgürlüğü de yer almaktadır. İnternet ise dönüşen iletişim şekilleri içinde artık kişilerin ilk sırada bilgi aldığı, haberleştiği, kendini ifade ettiği bir mecra haline gelmektedir. Ancak bant daraltılması uygulamasının hukuka uygun, gerekçeli ve orantılı bir şekilde yapılmaması kişilerin en temelde ifade özgürlüğünün ihlâlini doğuracaktır.
AİHM, Cengiz ve Diğerleri/Türkiye kararında davaya konu bir sosyal medya platformuna erişime yönelik getirilen müdahalenin hukuka uygunluk şartını yerine getirmediğini, engelleme kararının bilgi ve fikir alma ve verme haklarını etkilediğini ifade etmiştir. Aynı kararsa söz konusu platformun siyasi ve sosyal konularda özel ilgi alanına giren bilgilerin yayınlanmasını ve yurttaş gazeteciliğinin ortaya çıkmasını sağlayan tek bir platform olduğunu ifade etmiştir. Söz konusu karardan bugüne bant daraltılması uygulanan sosyal medya platformları halkın haber aldığı ve gazeteciliğin ortaya çıkmasını sağlayan tek platform olma özelliklerini korumuş ve daha da güçlendirmiştir. Bu kapsamda doğrudan getirilen bir bant daraltma uygulaması gazetecilerin halka haber yapma ve halkın da bilgi alma özelliğini engellemiş, ifade özgürlüğünün ihlâlini doğurmuştur.
Bant daraltma uygulamalarının kamu güvenliğinin ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla gerçekleştirildiği ifade edilse de AİHM, Başkaya ve Okçuoğlu/Türkiye gibi kararlarında prima facie olarak genel nitelikte bir müdahaleyi sıkı bir meşru amaç testinden geçirmekte ve denetlemektedir. Bu kapsamda kamu güvenliğinin korunması beyanı tek başına yeterli olmamaktadır.
Bu kapsamda kamu kurum ve kuruluşlarının, yargı makamlarının bant daraltma gibi kişilerin haberleşme, bilgiye ve habere erişme, ifade özgürlüklerini ağır derecede ihlâl edecek uygulamalara başvurmaması, mecbur kalındığı takdirde ise son çare olarak başvurması gerekmektedir. Böyle bir uygulamaya başvurması halinde ise bunu keyfiyete dayandığı izlenimi yaratmayacak şekilde hukuki temellerle gerekçelendirmesi, kamuoyu ile paylaşması ve itiraz edilebilmesi için başvuru mekanizmalarına erişim imkânının sağlanması da gerekmektedir. Mevcut hukuki düzenlemenin ise orantılılık ve gereklilik ilkelerine de aykırılık taşıdığı değerlendirilmektedir.
Av. Gülşen BAŞARIR