Arnavutluk, diğer Balkan ülkelerinden tamamen farklı bir yer.
     

Türkçe’de Arnavut kelimesi, bir güney Arnavut aşireti olan Arnavit’lerden gelmektedir.  Arnavutlar ülkelerine, kartallar ülkesi anlamına gelen Şipria derler. Avrupa ve diğer çoğu ilkeler ise Albania olarak adlandırırlar.
     

Osmanlı İmparatorluğunun asılar boyunca egemen olduğu Arnavutluk diğer Balkan ülkeleri gibi, 1912 Balkan Savaşı sonrasında bağımsızlığına kavuşmuş. 
     

Bir süre sonra yönetimi ele geçiren Enver Hoca 1944 den 1985’e kadar, 41 yıl boyunca ülkeyi kendine özgü bir kömünizmle ama asıl olarak baskıcı bir dikta rejimi ile yönetti. Diğer Balkan ülkelerinden çekinen Enver Hoca, ülkeye giriş çıkışı yasakladığı gibi, Arnavutluk içinde doğan ve yaşayan kişilerin bulundukları köy veya bölge dışına çıkmaları bile zor koşullara bağlı ve yasaktı. Enver Hoca’nın en çok ve en sık yaptırdığı şey “korugan” denen ve dışardan gelecek yabancı güçlere karşı koymak üzere inşa ettirdiği, içinde silahlı askerlerin bulunduğu irili ufaklı sığınaklardı. Ülkenin her yerinde bulunan bu koruganların büyük olanlarında bu gün mantar yetiştiriliyor.
 

1.- Arnavutluk, Tiran'da, Etem Bey Camii ve Cuma Namazı kılan cemaat (Enver Hoca zamanında yıkılmayan ve ateist müzesi yuapılan tek cami,)
   

Enver Hoca’nın bir diğer icraatı ise dinin yasaklanmasıydı. Cami, kilise gibi her çeşit ibadethaneyi yıktırdı ancak Başkent Tiran’da bulunan Ethem Bey Camii yıktırılmadı çünki bu cami bir nevi ataeizm yani dinsizlik müzesi haline getirilmişti. 
     

Bir Cuma günü ve Cuma namazı saatine rastlayan Tiran ziyaretimizde, Cuma namazı kılan cemaat bu caminin dışına taşmıştı. Arnavutluk’da resmi belgelere göre % 70 ataeist var denildiği zaman dahi gerçekte nüfusun en az % 50’si müslümandı.
     

Arnavutluk’da milli kahraman olarak kabul edilen, Tiran ve Lezhe kentinde heykeli bulunan İskender Beyin hikayesi ise ayrı bir alem. İskender, bir devşirme olarak toplanır ve İstanbul’a götürülür. Müslüman olur, Sarayda yetişir, iyi bir tahsil alır, Padişah çocukları ve Padişahla arkadaşlık eder ve yetişkin hale gelince, görevli olarak Arnavutluğa yollanan İskender isyan eder. Önemsenmediği için, kendisine karşı yollanan bir iki küçük birliği yener ve böylece kahraman olur. Yollanan daha büyük bir kuvvet karşısında şehrin kalesine sığınan İskender, kaleyi saran bir salgın hastalık sonucunda ölür, şimdi bazı meydanlarda heykeli bulunmaktadır.
   



2.- Arnavutluk'tan genel bir görünüş


Arnavutluk kökenli asıl önemli şahsiyet ise, Türk milliyetçilerinden ve Türk dili araştırmacılarından biri olan Şemsettin Sami’dir. Arnavut asıllı Osmanlı yazar, Türkçe ansiklopedi ve sözlükler yanında, Türk harfleriyle yazılan ilk Türkçe roman olan Taaşşuk-i Talat ve Fitnat isimli kitabın yazarı ve Galatasaray Spor Kulübü’nün kurucusu Ali Sami Yen’in babasıdır.
     

Arnavutluğun para birimi Lek’tir.
     

140 Lek, 1 euro etmektedir.
     

Fakir bir ekonomi ve yoksul bir halka sahip olan ülkede en çok bulunan şey Mercedes arabalardır. 
     

Arnavutluk’da Enver Hoca zamanında tamamı yönetici ve üst bürokratlara ait toplam 200 araç varken, bu gün bu sayı 200.000 e ulaşmıştır. 
     

Mercedesin dışındaki diğer araçlar, adeta araba çöplüğüne atılan arabalar gibi, sokak aralarında, evlerin bahçelerinde çürümeye terkedilmiş durumdadır. Araçların % 80’ini oldukça yeni model Mercedes’ler oluşturmaktadır.
     

Bu nasıl olmaktadır.
     

Arnavutluk’da Mercedes kaçakçılığı bir sektör haline gelmiştir. Özellikle İtalya’dan çalınan ve kaçak olarak Arnavutluğa getirilen arabalar burada satılmaktadır. Öğrendiğimize göre 15-20 bin liraya yeni model bir Mercedes almak mümkündür. Parayı verip ısmarlamanız (!) halinde kısa bir süre sonra, İtalya’da çalınarak getirilen araba size teslim edilmektedir.
   
 
Gene söylendiğine göre, bu işten; alan da, satan da, malı çalınan da memnundur. Malı çalınan İtalyan, sigortadan aldığı para ile yeni bir Mercedes almakta, primleri yüksek tutan sigorta şirketi zararını karşılamakta, Arnavut vatandaş (!) da Mercedes arabaya binmektedir.
     

Balkan Turunun en güzel, en ilginç bölümlerinden birini Üsküp ve civarı oluşturmaktadır. Burası adeta, güzel bir yemeğin üzerine yenilen enfes bir tatlı gibidir.

Av.A.Erdem Akyüz
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı




(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)