KARARLAR

AYM'nin 2022/61371 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 2/10/2024 tarihli ve 2022/61371 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BURAK AKBAY VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/61371)

 

Karar Tarihi: 2/10/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Ekin ÇANKAL

Başvurucular

:

1. Burak AKBAY

 

 

2. Veli TOPRAK

 

 

3. Estetik Yayıncılık A.Ş.

Vekili

:

Av. Fahri EMEKSİZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yayımladıkları bir haber sebebiyle aleyhlerine manevi tazminata hükmedilmesinin başvurucuların ifade özgürlüğünü ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu Burak Akbay, Sözcü gazetesinin kurucusu olup diğer gerçek kişi başvurucu Veli Toprak ise ihtilafa konu haberin yazarıdır. Başvurucu tüzel kişi, Sözcü gazetesinin yayın sahibidir. 11/7/2013 tarihinde Sözcü gazetesinde "Bakanın oğlu fakirlik bursuyla okuyor" başlığıyla bir haber yayımlanmıştır. Mezkûr haber şu şekildedir:

"Mübarek ramazanda gariban çocuğunun hakkını yediler.

Dışişleri Bakanı [A.D.nin] Türkiye Eğitim Derneği (TED) Koleji son sınıf öğrencisi olan oğlu [M.D’ye] fakirlik bursu çıktı.

ANAP’lı eski yönetici [S.P.nin] başkanlığını yaptığı TED Koleji, önümüzdeki eğitim döneminde tam burs kazanan isimleri belirledi. 28 Haziran tarihli yazıda, başarılı ve fakir olan 5 kişinin ismi yer aldı. Tam Eğitim Bursu kazanan isimler Ö.D., M.K., E.G., O.Y. ve M.D. olarak açıklandı.

5 kriterden 2’si tutmuyor

Bursu kazanan öğrencinin eğitim ücreti, servis ücreti, yemek gideri, giyim gideri, kitap-kırtasiye harcama ve harçlıkları kolej yönetimi tarafından karşılanıyor. TED’in 2003-2004 yılından itibaren başlattığı tam eğitim bursunu alabilmek için 5 ana kriter var: '1- T.C vatandaşı olmak, 2- 5,6,7,8, 9. sınıflara devam ediyor olmak 3- öğrencinin en son aldığı karne not ortalamasının 85-100 arasında olması 4- Gelir durumu itibariyle maddi desteğe kesinlikle ihtiyaç duyması 5- Başka kurum ve kuruluşlardan burs, ücret, kredi vb yardım almıyor olması.'

Babasının maaşı 20 bin lira

Bu kritere göre 12. sınıf öğrencisi burs alamaz. Ayrıca 4. kriter olan ‘kesinlikle ihtiyaç sahibi olması’ şartı da bakan oğlu için geçerli olmasa gerekir. Çünkü, [M.D.]’nun babası [A.D.], bakan, vekil ve emekli maaşı olarak ayda yaklaşık 20 bin lira kazanıyor. Ayrıca yayınlanmış kitapları olan [D.]’nun bu kitaplardan kazandığı yüklü bir telif geliri de mevcut.

Oturduğu konutun kirası 49 bin lira

Dışişleri Bakanı [A.D.], 2013 bakanlık bütçesi görüşülürken oturduğu konut nedeniyle muhalefetin sert eleştirisini aldı. Oturduğu konuta aylık 49 bin liradan 3 yılda 1 milyon 769 bin 450 TL kira ödendiğini hatırlatan CHP’li [M.T.nin] eleştirisine [D.] şu cevabı vermişti: “Bu konut benim şahsi konutum değil. Bir damla suyun parası devlet kasasından çıkmaz. Bu boğazdan haram geçeceğine, Allah bu boğazı, bu canı alsın.”

Bakan oğluna burs inceleniyor

TÜRK Eğitim Derneği Genel Başkanı [S.P.], Bakan [D.nin] oğluna önümüzdeki yıl tam eğitim bursu verilmesiyle ilgili “Genel Müdürüm şu anda ABD’de, okulla da konuştum, evrakları inceletiyorum” dedi. SÖZCÜ’ye açıklamalarda bulunan [P.], şunları söyledi: “Belgeleri inceletiyorum. Genel Müdürüm şu anda ABD’de bulunuyor. Hem bizdeki hem de okuldaki evrakları inceletiyorum. Bir yerde tahribat filan var mı, baktırıyorum. Eklendi diye düşünüyorum. Burs verecek olsam YÖK Başkanı’nın çocuğu da bizde ona veririm.”

3. Dışişleri Bakanlığının aynı gün yaptığı resmî açıklamaya, haberde şu şekilde yer verilmiştir:

[D. ]: BİZE FAKİRLİK ŞARTINDAN BAHSEDİLMEDİ

İddialarla ilgili Dışişleri Bakanlığı'nın resmi internet sitesinde bir açıklama yapıldı.

Açıklamada 'Bugün bazı basın yayın organlarında yayınlanan ‘Bakan oğlu fakirlik bursuyla okuyor’ başlıklı haberler hiç bir şekilde gerçekleri yansıtmamaktadır. Söz konusu haberlerde yer aldığı şekilde Sayın Bakan’ın oğluna bir burs verilmesi, 'Bakanın oğlunun fakirlik bursu ile okuması' kesinlikle söz konusu değildir. Haberlerde geçen '[M.D.ye] yüzde 100 burs verdi', 'torpilin belgesi', '[M.nin] servis, yemek, eğitim, kitap, kırtasiye tüm ihtiyaçları okuldan' ibarelerinin tümü asılsızdır.

[M.D.] 4 yıldır aynı okula devam etmektedir ve okulca belirlenen ücreti düzenli olarak Sayın Bakan tarafından ödenmiştir. Bugüne kadar hiç bir şekilde bir burs talebi olmamıştır ya da burs almamıştır. Bu durum gelecek eğitim-öğretim yılı için de aynen geçerlidir.

Okul yönetimi, her hangi bir burs talebi olmamasına rağmen, [M.D.nin] gösterdiği başarı sebebiyle burs almaya hak kazandığını bildirmiş, ancak bunun için gelir seviyesi ile ilgili bir şarttan bahsetmemiştir. Bu konuda okul tarafından nihai bir bildirimde ya da aile tarafından kabulde de bulunulmamıştır. Haberde adı geçen bursun kullanımı söz konusu değildir.[M.D.nin] 2013-2014 eğitim-öğretim yılı için de okul kaydı henüz yenilenmemiştir.

Sayın Bakan'ın ikisi yüksek lisansta olmak üzere dört çocuğu eğitim görmektedir. Sayın Davutoğlu, bugüne kadar hiç bir çocuğu için hiç bir dönemde hiç bir şekilde eğitim yardımı ya da burs talep etmemiş, böyle bir başvuruda bulunmamıştır.

Bu tür etik konularda son derece hassas olan Sayın Bakan'ı yıpratmaya yönelik bu tür çarpıtma ve yalan haberler her şeyden önce basın ahlakına aykırıdır. Bu yayınlarla ilgili hukuki haklar sonuna kadar kullanılacaktır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.' denildi."

4. Söz konusu iddianın aynı tarihte farklı basın organları tarafından da haberleştirildiği görülmüştür. Bununla birlikte meselenin Türkiye Eğitim Derneği (TED) camiasında da ses getirdiği ve dernek tarafından açıklama yapıldığı anlaşılmışsa da başvuru dosyası kapsamında buna ilişkin bilgi bulunmamaktadır.

5. 18/7/2013 tarihinde, "Bakanın oğluna bursun orijinal belgesi çıktı" başlığıyla başvurucular ikinci bir haber yapmıştır. İlgili haberde şu ifadeler kullanılmıştır:

"Türk Eğitim Derneği, “Bursla ilgili bir karar yok” dedi ama...

Sözcü Dışişleri Bakanı [A.D.nin] oğluna verilen yüzde 100 eğitim bursunu gösteren belgenin orijinaline ulaştı. İşte gizlenmek istenen gerçekler... Dışişleri Bakanı [A.D.nin] oğlu [M.D.ye] Türk Eğitim Derneği (TED) tarafından verilen tam eğitim bursunun yankıları sürüyor. TED Genel Başkanı [S.P.], SÖZCÜ’ye noter kanalıyla ‘cevap ve düzeltme’ metni gönderdi. [P.], bakanın oğluna burs sağlandığına dair bir karar olmadığını vurguladı. Ancak SÖZCÜ’nün geçen hafta yaptığı haberde bursu gösteren belgenin fotokopisi yer almıştı. Burs verilen öğrenci listesini gösteren orijinal belge de ortaya çıktı. TED Genel Başkanı [P.nin] haberimize verdiği yanıt ile SÖZCÜ’nün manşeti arasında bakın hangi farklar var...

İŞTE TED’İN AÇIKLAMASI

1- Öğrencimiz [M.D.'ye] burs sağlandığı şeklinde bir habere konu olacak herhangi bir karar olmadığı görülecektir.

2- Ayrıca öğrencimizin okul ücretlerinin TED Ankara Koleji’ne girdiği 2009-2010 eğitim yılından itibaren düzenli olarak banka hesabına yatırıldığı ekteki banka dekontları ile ortadır.

3- Dahası, ne TED’in ne de TED Ankara Koleji’nin ‘fakirlik bursu­’ adıyla bir uygulaması yoktur.

4- Ayrıca yine TED Ankara Koleji’nin tam eğitim bursu olmadığı gibi, öğrencilerine böyle bir burs teklifinde bulunamaz. Bu burs TED Genel Merkezi tarafından yukarıda anılan koşullarda verilmektedir.

İŞTE SÖZCÜ’NÜN CEVABI

1- Haberimizde yayınladığımız belge, TED’in Ankara Koleji’ne gönderdiği ‘Tam Eğitim Bursu Öğrencileri Listesi’ni göstermektedir. Peki karar yoksa [M.D.] listeye nasıl ‘eklendi­’.

2- Biz geçmişe dönük ‘ücretsiz, burslu okudu­’ iddiasında bulunmadık. 2013-2014 öğretim yılında ‘ilk kez’ verilecek bursu haber yaptık.

3- Tam Eğitim Bursu alabilmenin 5 şartından 4’üncüsü ‘gelir durumu itibariyle maddi desteğe kesinlikle ihtiyaç duyması’ diye yazıyor. Bu ifade fakirlik tanımı değil de nedir?

4- Bursu TED Ankara Koleji değil Genel Merkez olarak siz veriyorsunuz. Listeyi belirleyen, Ankara Koleji’ne gönderen de TED Genel Başkanlığı’dır.

İŞTE BELGENİN ORİJİNALİ

[...]"

6. Mezkûr belgenin antetli olduğu, sağ üst köşede derneğin ambleminin bulunduğu, "EK-1: TED Ankara Koleji Tam Eğitim Bursu Öğrencileri Listesi" başlığının altında, "2013-2014 yılından itibaren tam eğitim bursu kapsamında TED Ankara Koleji'nde eğitim almaya hak kazanan öğrenciler" denilerek beş kişinin isminin sıralandığı, beşinci sırada ise davacının oğlunun isminin yazılı olduğu anlaşılmıştır.

7. 11/7/2013 tarihli haberle ilgili, o dönem dışişleri bakanı olan A.D. (davacı), haberin gerçek olmadığı bilinmesine rağmen yayımlandığını ve kişilik haklarına saldırıldığını ileri sürerek 20.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Başvurucular ise söz konusu haberin TED'e ait 28/6/2013 tarihli belgeye dayanarak hazırlandığını, haberin gerçeğe aykırı olmadığını, ayrıca haberde bakanın oğlunun gelecek dönem için burs aldığı bilgisinin verildiğini, geçmiş yıllara dair herhangi bir iddianın mevcut olmadığını savunmuştur. Başvurucular habere dayanak teşkil eden belgenin sahte olup olmadığının araştırılması için mahkemeye başvurulabileceğini TED'e iletmelerine rağmen bu hususta bir adım atılmadığını, taraflarına bilgi verilmediğini de belirtmiştir.

8. Asliye Hukuk Mahkemesi manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, 8.000 TL manevi tazminatın başvuruculardan tahsiline karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde, Türk Eğitim Derneğinin basın duyurusu ve ekindeki 28/6/2013-36 sayılı burslu öğrenci tespit komisyon kararı ve yönetim kurulu kararı ile davacının yaptığı ödemelere ilişkin faturalar dikkate alındığında, haberin gerçeğe aykırı olduğunu değerlendirmiştir. Mahkeme aynı zamanda, haberin yazarı başvurucu Veli Toprak'ın yargılandığı ceza davasına atıf yapmıştır.

9. Bahsi geçen davada Asliye Ceza Mahkemesinin yargılama sürecinde TED Ankara Koleji Vakfı yönetimine müzekkere yazdığı, Sözcü gazetesinin haberine konu belgenin gerçek olup olmadığını, 2013/2014 eğitim öğretim yılları arasında söz konusu bursun kim tarafından karşılanıldığını, 2013/2014 eğitim öğretim yılında M.D.nin burslu öğrenciler arasında olup olmadığını, S.P.nin TED Başkanı olup olmadığını, şayet öyleyse hangi yıllar görev yaptığını, yetkisinin ne olduğunu sorduğu görülmüştür. Müzekkere cevaplarında, davacının oğlunun 10/9/2013 tarihinde kaydını başka bir okula aldırdığının ve TED Ankara Kolejinde öğrenim gördüğü süreçte burs almadığının bildirildiği anlaşılmıştır. Mahkeme ihtilafa konu haberle hakaret suçunun sübuta erdiğini değerlendirmiş ve 1.740 TL adli para cezasına hükmetmiştir. Gazeteci başvurucunun iddia konusu haberde belirtilen belgenin gerçekliğini ilgili kurumdan sorarak araştırmak zorunda olduğunun altını çizen mahkeme, soyut suçlamaların yazıyı hukuka aykırı hâle getirdiğini, haberin gerçeklik unsuru taşımadığını değerlendirmiştir.

10. Asliye Hukuk Mahkemesinin manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne dair kararının istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesi istinaf isteminin reddine karar vermiştir. Bölge adliye mahkemesi, davacı tarafından yapılan başvuru üzerine Sulh Ceza Mahkemesinin tekzip metninin Sözcü gazetesinde yayımlanmasına karar verdiğine dikkat çekmiş; haberi hazırlayan Veli Toprak hakkında adli para cezasına hükmedildiğini belirtmiştir. Konuyla ilgili olarak TED'in basın duyurusunda davacının oğlu hakkında burs sağlandığına dair bir kararın olmadığının, davacının oğlunun 12. sınıfa geçme hakkını elde ettiği TED Kolejindeki öğretim hayatı boyunca tüm giderlerinin banka hesabına yatırılmış olduğunun ve 12. sınıf kaydının henüz yenilenmediğinin altını çizen mahkeme ihtilaflı haberin gerçek olmadığı, kamu yararı taşımadığı, görünür gerçekliğe aykırı asılsız haber yapıldığı kanaatine varmıştır. Karar kesin niteliktedir.

11. Başvurucular 8/6/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucular, söz konusu haberin belgeye dayalı hazırlandığını, ayrıca haberde TED Genel Başkanı S.P.nin ifadelerine de yer verildiğini, bu kapsamda haberin görünür gerçeğe aykırı ve uydurma olduğu iddiasının doğru olmadığını savunmuştur. Bir ülkenin bakanının siyasi bir kişiliği olması sebebiyle basının yakın merceğinde olmasının son derece doğal olduğunu vurgulayan başvurucular, kişilik haklarına saldırı teşkil edecek herhangi bir ifadeye haberde yer verilmediğinin de altını çizmiştir. Kendilerinin belgede tahrif yapmadıklarını ve bu iddianın ispata muhtaç olduğunu belirten başvurucular, resmî basın açıklamasında "Okul yönetimi, herhangi bir burs talebi olmamasına rağmen, [M.D.]nun gösterdiği başarı sebebiyle burs almaya hak kazandığını bildirmiş, ancak bunun için gelir seviyesi ile ilgili bir şarttan bahsetmemiştir. Bu konuda okul tarafından nihai bir bildirimde ya da aile tarafından kabulde de bulunulmamıştır. Haberde adı geçen bursun kullanımı söz konusu değildir. [M.D.]nun 2013-2014 eğitim-öğretim yılı için de okul kaydı henüz yenilenmemiştir." şeklindeki ifadelerin açıkça davacının oğluna burs verilmesi yönünde bir irade olduğunun ikrarı teşkil ettiğini ifade etmişlerdir. Başvurucular haberin kaynağında 28/6/2013 tarihli belge olmasına rağmen ilk derece mahkemesinin kararında bu belge hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığını belirtmişler; dernek başkanının dahi konuyu doğrudan reddetmeyip, araştıracağını belirtmesinin haberin asılsız olmadığını ortaya koyar nitelikte olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu kapsamda başvurucular, ifade özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasındadırlar.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığı, mahkeme kararlarının bariz takdir hatası veya açık keyfîlik içerip içermediği dikkate alınarak inceleme yapılması gerektiği ifade edilmiştir.

14. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

15. İfade özgürlüğüne yönelik müdahalenin dayanağı olan 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 58. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu noktada müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü yönünden incelenmesi gerekir.

16. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir ihtiyacı karşılayan orantılı bir müdahale olması gerekir (Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 53-55; Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, §§ 70-72). Somut olaya benzer uyuşmazlıklarda bir gazetecinin yaptığı haberin gerçek olmadığı iddiası yönünden öncelikle haberin konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48, 49; Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50) ele alınmalıdır. Şayet somut olayda olduğu gibi haberde olgusal bir iddia mevcutsa, söz konusu iddianın doğru olmadığının ortaya konması hâlinde gazetecinin hukuki bir yaptırıma maruz kalması toplumsal bir ihtiyacı karşıladığından meşru görülebilir. Zira habercilik salt bilgiye erişimi değil aynı zamanda güvenilir kaynaklardan elde edilmiş doğru bilgiye erişimi kapsamaktadır.

17. Demokratik bir toplumda basının işlevlerini tam anlamıyla yerine getirebilmesi için özgür olması kadar sorumluluk bilinci ile hareket etmesi şarttır. Basın özgürlüğünde belli ölçüde abartıya ve hatta tahrik yoluna başvurmak mümkün olsa da bu özgürlük aynı zamanda ilgililerin meslek ahlakına saygı göstererek doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etmelerini de zorunlu kılmaktadır (İlhan Cihaner (2), B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 60; Orhan Pala, B. No: 2014/2983, 15/2/2017, § 48; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2013/2623, 11/11/2015, §§ 42; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, § 53).

18. Olgusal isnat içeren ifadeler kapsamında basının gazetecilik etik ve ilkelerine uygun olarak ve iyi niyetle topluma doğru ve güvenilir bilgi sağlama ödev ve sorumluluğunu yerine getirip getirmediği belirlenirken, ileri sürdüğü olgusal iddiaların doğruluğu konusunda yeterli araştırmayı yapıp yapmadığı denetlenmelidir (benzer değerlendirmeler için bkz. Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, §63; Mehmet Doğan Uğurlu ve diğerleri, B. No: 2015/954, 12/9/2018, § 54). Bu denetleme gazetecinin olgusal isnatlar konusunda yeterli bir kaynak gösterip göstermediğine, gösterilen kaynağa yayının yapıldığı zamanda ne dereceye kadar güvenebileceğine ve bu güvenle orantılı olarak kaynağın doğruluğunu teyit etmek açısından imkânları dâhilinde harekete geçip geçmediğine ilişkin bir değerlendirme içermelidir. Şu hâlde somut olayda incelenmesi gereken esas mesele başvurucuların haberde ileri sürdükleri olgusal iddianın doğruluğu konusunda gerekli araştırmayı yapıp yapmadıkları, gazetecilik etik ve ilkelerine uygun hareket edip etmedikleridir.

19. İhtilafın merkezindeki haberde TED'in, davacının oğluna bir sonraki yıl burs verilmesi yönünde karar aldığı bilgisi mevcuttur. Olgusal isnat niteliğindeki bu bilgiye dayanak olarak okul tarafından yayımlandığı iddia edilen 28/6/2013 tarihli belge gösterilmektedir. Haberin devamından anlaşıldığı üzere haberin hazırlık sürecinde başvurucu gazeteci, TED Genel Başkanı S.P. ile mezkûr iddiayı görüşmüştür. Haberde bu kapsamda S.P.nin ifadelerine de yer verilmiştir. Son olarak haberin güncellenmiş hâlinde aynı gün Dışişleri Bakanlığının habere cevaben yaptığı resmî duyuru da yayımlanmıştır.

20. Görüldüğü üzere haberin temel iddiası davacının oğlunun isminin bir sonraki yıl burs verilecek öğrenciler listesinde bulunduğudur. Öte yandan, davacının oğlunun geçmiş yıllarda burslu okuduğu iddia edilmediği gibi, verileceği iddia edilen bursun davacı tarafından kabul edildiğine dair bir bilgi de bulunmamaktadır. Şu hâlde ihtilafın odağında TED'in davacının oğluna bir sonraki eğitim dönemi için burs vereceği isnadı ve bu isnadın kaynağında ise TED tarafından hazırlanan ve yayımlanan bir belge bulunmaktadır. Bu iddiaya cevaben Dışişleri Bakanlığının aynı gün yaptığı resmî açıklamada (bkz. § 3) ise davacının, oğlunun gösterdiği başarı sebebiyle burs almaya hak kazanmış olduğunu ikrar ettiği açıktır.

21. Buna rağmen yargılama süresince davacı bu meseleye ilişkin başka bir beyanda bulunmamış, habere dayanak teşkil eden 28/6/2013 tarihli belgenin başvurucularca değiştirildiğini iddia etmiştir. Öte yandan, başvurucuların sahte bir belgeye dayanarak haberi yapıp yapmadığı mahkemece değerlendirilmemiştir. Gerçekten de ceza yargılamasında mezkûr evrakın gerçek olup olmadığına dair TED'e yazılan müzekkere cevabında belgenin gerçek olup olmadığına dair herhangi bir netlik bulunmamaktadır. Ne var ki, habere dayanak belgenin sahteliği henüz aydınlığa kavuşturulmadan gazeteci hem ceza hem de tazminat yaptırımına maruz kalmıştır.

22. Üstelik haber metninden anlaşıldığı üzere gazeteci bizzat S.P. ile görüşerek belgenin doğru olup olmadığını sormuştur. S.P. ise davacının oğluna burs verildiği iddiasını reddetmediği gibi kabul de etmemiştir. S.P.nin cevabı olduğu hâliyle habere işlenmiş, buna herhangi bir yorum eklenmemiştir. TED Ankara Kolejinden 1981 yılında mezun olan S.P.nin, 2003 yılından bu yana TED Genel Başkanı, 2012 yılından bu yana ise TED Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı olarak hizmet ettiği anlaşılmakla, konuya ilişkin gazetecinin yetkili bir kimse ile iletişime geçerek meseleyi araştırma yükümlülüğünü yerine getirdiğini kabul etmek gerekir.

23. Burada asıl cevaplanmaya muhtaç mesele ise bir gazetecinin haberin doğruluğunu araştırma yükümlülüğünün sınırlarıdır. Anayasa Mahkemesi daha önce gazetecinin ispat yükünü yerine getirirken kendisinden bir beyanın doğruluğunu kanıtlayan savcı gibi hareket etmesinin beklenemeyeceğinin altını çizmiştir. Burada sözü edilen araştırma yükümlülüğü somut gerçeklik anlamında değil yayının yapıldığı andaki olayın beliriş biçimine uygunluk olarak anlaşılmalıdır. Başvurucunun haber kaynaklarının söz konusu iddialar bakımından makul olarak güvenilir olup olmadığı ile doğru ve güvenilir bilgiler sunmak için iyi niyet çerçevesinde çaba gösterip göstermediğini ortaya koyması yeterlidir (benzer değerlendirmeler için bkz. Orhan Pala, § 51; Uğurlu Gazetecilik Basın Yayın Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti. (2) [GK], B. No: 2016/12313, 26/12/2019, § 52). Bu çerçevede somut olayda başvurucuların söylentiye dayanarak ve olguların doğruluğuna dair hiçbir araştırma yapmaksızın haberi yayımladığı söylenemez. Nitekim, belgeye dayalı yapılan bir haber yönünden habere dayanak belgenin gerçek dışı olduğu objektif bir şekilde ortaya konmadan sırf haberden hakları haleldar olanlar aksini iddia ettiği için gazetecilerin yaptırıma maruz kalmalarının ifade özgürlüğü üzerinde caydırıcı etki yaratacağı şüphesizdir.

24. Yukarıdaki tespitlere rağmen yargı mercilerinin uyuşmazlığın özü olan habere dayanak belgenin gerçek olup olmadığı sorusunu çözüme kavuşturmadan başvurucular aleyhine manevi tazminata hükmetmesi bakımından ileri sürdüğü gerekçeler, başvurucuların ifade özgürlüğüne yapılan müdahale için ilgili ve yeterli kabul edilemez. Sonuç olarak yargı mercilerinin ifade özgürlüğü ile davacının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurduğundan bahsedilemeyeceği değerlendirilmiştir.

25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

26. Başvurucular ihlalin tespiti, yeniden yargılama ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği mahkemece yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

28. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvuruculara manevi zararları karşılığında ayrı ayrı 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesine (E.2013/357, K.2019/609) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvuruculara ayrı ayrı net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE,

E. 664,10 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.464,10 TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.