TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AYSEL KAYA VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/28692)

 

Karar Tarihi: 17/9/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 31/12/2024 - 32769

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

Muhterem İNCE

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Murat İlter DEVECİ

Başvurucular

:

1. Aysel KAYA

 

 

2. Bülent AKBAŞ

 

 

3. Kemal AKBAŞ

 

 

4. Mehmet AKBAŞ

 

 

5. Mustafa AKBAŞ

Vekilleri

:

Av. Emine HARPUTLU

 

 

Av. Aydın IŞIK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kasten öldürme olayı hakkında yürütülen ceza yargılamasının makul süratle yürütülmemesi nedeniyle yaşam hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvuru formuna göre başvurucu Aysel Kaya'nın oğlu, diğer başvurucuların kardeşi olan E.A. 11/4/2008 tarihinde evinden ayrılmış; kendisinden haber alınamayan E.A.nın cesedi 24/5/2008 tarihinde evinden oldukça uzak bir yerde, kayalıklar arasında bulunmuştur.

3. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca (Cumhuriyet Başsavcılığı) başlatılan soruşturmada ölenin yakınları 2008 yılında verdikleri ifadelerde ölenin A.O.C.den alacaklı olduğu parayı almak için Antalya'ya gittiğini söylemiştir. Yürütülen soruşturmada olay yeri kolluk görevlilerince incelenmiş, ölü muayenesi ve otopsi işlemleri icra edilmiş, cesetten alınan kan örnekleri üzerinde moleküler genetik inceleme yapılarak cesedin E.A.ya ait olduğu tespit edilmiş ve A.O.C. ile ölenin ev arkadaşı da dâhil bazı kişilerin ifadeleri alınmıştır. Ayrıca ölenin mobil telefon hatları aracılığıyla kurduğu iletişimler tespit edilip A.O.C.nin mobil telefonunun internet geçmişi saptanmıştır.2012 yılı ile 2018 yılları arasında iki kişinin ifadesi alınmıştır. A.O.C. 12/4/2018 tarihinde, Antalya 2. Sulh Ceza Hâkimliğince tutuklanmıştır. Tutuklama kararında A.O.C.nin, E.A. ile en son en son 16/4/2008 tarihinde görüştüğünü beyan etmesine rağmen bu tarihten iki gün sonra A.O.C. ile E.A.ya ait mobil telefonların aynı baz istasyonundan sinyal vermesine, A.O.C.nin E.A.ya 42.000 Amerikan doları borcu olduğuna ilişkin beyanlara ve A.O.C.nin mobil telefondan parmak izinin nasıl yok edileceğine ilişkin araştırma yapmış olmasına işaret edilmiştir.

4. Cumhuriyet Başsavcılığı 10/7/2018 tarihinde şüphelinin kasten öldürme suçundan cezalandırılması talebiyle iddianame hazırlamıştır. Kamu davası, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) nezdinde görülmüştür. Başvurucular, yargılamada katılan sıfatıyla yer almıştır.

5. Ağır Ceza Mahkemesi 8/5/2019 tarihinde sanığın kasten insan öldürme suçundan 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiş; karar gerekçesinde 8/2/2017 tarihli iletişimin tespitine ilişkin düzenlenen bilirkişi raporunu, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığının 9/7/2018 tarihli yazısını, ilgili mobil telefon operatöründen alınan cevabı, sanığın GPRS wap bilgileri sorgulamasını, tüm HTS kayıtlarının analizini ve 19/12/2018 tarihli telefon kayıtlarının incelenmesine ilişkin bilirkişi inceleme raporunu mahkûmiyete dayanak yapmıştır.

6. Sanığın hükme karşı istinaf başvurusu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi tarafından esastan reddedilmiştir.

7. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı sanık ve katılanlar tarafından yapılan temyiz talebi ise Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 8/2/2021 tarihli ilamıyla esastan reddedilmiş, hüküm onanarak aynı tarihte kesinleşmiştir.

8. Başvurucular, onama ilamını 19/3/2021 tarihinde öğrenip 16/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucular, yakınlarının öldürülmesi ile ilgili olarak yürütülen ceza muhakemesinin makul ivedilikle yapılmadığını ileri sürüp yaşam hakkının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde olayla ilgili yargısal sürece ve konuyla ilgili Anayasa Mahkemesi kararları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına yer verilerek başvurunun sözü edilen kararlar çerçevesinde ele alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanlarında iddiasını yinelemiştir.

11. Başvuru, yaşam hakkının etkili soruşturma yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmiştir.

12. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

13. Yaşam hakkının usul boyutunun ceza soruşturmasını gerekli kıldığı hâllerde Cumhuriyet başsavcılıkları ile mahkemeler; olayların daha sağlıklı bir şekilde aydınlatılabilmesi, kişilerin hukukun üstünlüğüne olan bağlılığını sürdürmesi ve hukuka aykırı eylemlere hoşgörü gösterildiği ya da kayıtsız kalındığı görünümü verilmesinin engellenmesi adına soruşturma ve kovuşturmaları makul bir süratle yürütmelidir. Bu gereklilik yaşanan gecikmelerin yargılamaların etkinliği üzerinde bir etki yaratıp yaratmadığı meselesinden tamamen ayrıdır. Bu sebeple soruşturma ve/veya kovuşturmada yaşanan aşırı gecikme tek başına yargılamanın etkisizliğine neden olabilir (Adalet Ilık ve diğerleri, B. No: 2021/9541, 21/11/2023, § 154).

14. Somut olayda, olayın failine telefon iletişim kayıtlarından ulaşıldığı, yargısal mercilerin mahkûmiyet kararlarının gerekçesinde neredeyse tamamen telefon iletişim kayıtlarına dayandıkları ancak söz konusu kayıtlar ile ilgili olarak yapılan incelemelerin olayın üzerinden on yılı aşkın bir süre geçtikten sonra tamamlanabildiği, yargılamanın ise on üç yıla yakın bir sürede sonuçlandırılabildiği görülmüştür. Ölüm olayından doğan sorumluluk tespit edilerek fail cezalandırılmış olsa da bahsi geçen aşırı gecikme nedeniyle yargılama sürecinin makul bir süratle yürütüldüğünden söz edilemeyeceği sonucuna varılmıştır.

15. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

16. Başvurucular ihlalin tespiti ile ayrı ayrı 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

17. Başvuruculara manevi zararları karşılığında net 200.000 TL manevi tazminatın müştereken ödenmesine, tazminata ilişkin diğer taleplerin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvuruculara net 200.000 TL manevi tazminatın MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

D. 487,60 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.287,60TL yargılama giderinin başvuruculara MÜŞTEREKEN ÖDENMESİNE,

E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucuların Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin bilgi için Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor. No. 2008/28066) GÖNDERİLMESİNE,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/9/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.