TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M. T. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/1216)

 

Karar Tarihi:17/12/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Cafiye Ece YALIM

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Ece TOKAT ONURSAL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, gece vakti alkollü içecek satışı yapıldığı gerekçesiyle idari para cezası verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu Muğla'nın Milas ilçesinde alkollü içecek satışı da yapan bir market işletmektedir.

3. Milas İlçe Jandarma Komutanlığında görevli kolluk kuvvetleri 22/3/2020 tarihinde saat 22.30'da G.O.Y.nin başvurucunun işlettiği marketten siyah bir poşetle dışarı çıktığını tespit etmiş; G.O.Y.yi durdurarak siyah poşetin içinde ne olduğunu sormuştur. G.O.Y.ninpoşetin içinde bira olduğunu, başvurucunun işlettiği marketten aldığını belirtmesi üzerine kolluk kuvvetleri tutanak düzenlemiştir. Aynı gün saat 23.15'te düzenlendiği belirtilentutanağı kolluk görevlileri ve G.O.Y. imzalamış, başvurucu ise tutanağı böyle bir satış yapmadığını belirten bir şerh koyarak imzalamıştır.

4. Tarım ve Orman Bakanlığı Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığınca (İdare) 7/5/2020 tarihinde başvurucu aleyhine 8/6/1942 tarihli ve 4250 sayılı İspirto ve İspirtolu İçkiler İnhisarı Kanunu’nun 6.maddesinin beşinci fıkrasına göre alkollü içeceklerin saat 22.00'den sonra satılamayacağı hükmüne dayanılarak 63.815 TL idari para cezası uygulanmıştır. İdari para cezası tutarı 4250 sayılı Kanun'un 7. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile aynı hükmün üçüncü fıkrası çerçevesinde 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün, Tütün Mamülleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8. maddesinin (k) bendine göre belirlenmiştir.

5. Başvurucu, bu idari para cezası kararına karşı 30/6/2020 tarihinde Milas Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliğine (Hâkimlik) başvuruda bulunmuştur. Başvurucu, başvuru dilekçesinde kolluk kuvvetlerince tanık olarak ifadesi alınan G.O.Y.nin ertesi gün işyerine gelip baskı altında ifade verdiğini ve ifadesini değiştireceğini söylediğini, kolluk kuvvetlerinin olayı kurguladığını, G.O.Y.nin nakit olarak ödeme yaptığına dair herhangi bir yazılı delilin olmadığını, fiş, fatura gibi bir belgesunulmadığını, kolluğun her türlü teknik imkânı olmasına rağmen olay anında fotoğrafçekmediğini, tutanağın şeklî olarak hukuka aykırı olduğunu iddia etmiştir.

6. Hâkimlik 6/10/2020 tarihinde itirazı reddetmiş; karar gerekçesinde, ihlalin görevli kolluk memurları tarafından tespit edilerek tutanak altına alındığını, söz konusu tutanağın aksi ispat edilinceye kadar geçerli belgelerden olmasına rağmen başvurucunun tutanağın aksini ortaya koyan herhangi delil ibraz etmediğini belirtmiştir. Hâkimlik ayrıca kolluk kuvvetlerinin işyeri güvenlik kamera kayıtlarını incelemek istemesine rağmen işletme sahibinin kameraların çalışmadığından bahisle kayıtların incelenmesine izin vermediğini, bu durumun tutanak altına alınarak tutanağın işletme sahibi tarafından da imzalandığını, olaya ilişkin tutanakta alkol satın aldığı belirtilen kişinin de imzasının olduğunu değerlendirmiş; 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin beşinci fıkrasının ihlal edildiğinin sabit olduğu sonucuna varmıştır.

7. Başvurucu, Hâkimlik kararına itiraz etmiştir. Başvurucunun itirazını değerlendiren Bodrum 1. Sulh Ceza Hâkimliği 27/11/2020 tarihinde itirazın reddine karar vermiş; karar gerekçesinde 22/3/2020 tarihli kolluk tutanağında saat 22.30 sıralarında G.O.Y.ye ait aracın başvurucunun işlettiği marketin önünde durduğunun, G.O.Y.nin markete girip beş dakika sonra elinde siyah poşetle çıktığının, kolluk görevlilerince durdurularak tanık sıfatıyla beyanlarının alındığının belirtildiğini ifade etmiştir. Kararda ayrıca G.O.Y.nin tutanak ekinde yer alan ifadesinden söz etmiştir. İfade Tutanağı'nda G.O.Y.nin olay günü saat 22.30 sıralarında markete gelip başvurucudan T. marka bir bira istediği, birayı alıp parasını nakit olarak verdiği, fiş almadığı belirtilmiştir. Bodrum 1. Sulh Ceza Hâkimliği kolluk görevlilerince düzenlenen tutanak ve ekinde yer alan tanık beyanlarını değerlendirerek itiraz eden tarafından üzerine atılı kabahat fiilinin işlendiğinin sabit olduğu sonucuna vardığını, itiraz eden vekilinin soyut beyanları dışında idarece düzenlenen tutanakların aksini ispata yarar her türlü şüpheden uzak, kesin ve somut herhangi delilin bulunmadığını, idarece düzenlenen tutanakların aksi ispat edilinceye kadar resmî delil niteliğinde olduğunu belirtmiştir.

8. Nihai karar, başvurucuya 19/12/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, başvuru 11/1/2021 tarihinde yapılmıştır.

II. İLGİLİ HUKUK

9. 4250 sayılı Kanun’un 24/5/2013 tarihli ve 6487 sayılı Kanun'un 2. maddesi ile yeniden düzenlenen 6. maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi şöyledir:

“Alkollü içkiler, 22:00 ila 06:00 saatleri arasında perakende olarak satılamaz.”

10. 4250 sayılı Kanun’un 6487 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile yeniden düzenlenen 7. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi şöyledir:

 “Bu Kanunun 6 ncı maddesinin;

...

e) Beşinci fıkrasındaki yasaklara aykırı hareket edenlere, 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 8 inci maddesinin beşinci fıkrasının (k) bendinde öngörülen,

idari para cezası verilir.”

11. 4733 sayılı Kanun’un 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

“...

Tütün, tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve alkollü içkiler piyasasında Gıda, Tarım ve

Hayvancılık Bakanlığından gerekli izinleri alarak veya almadan mal veya hizmet üreten, işleyen, ihraç veya ithal eden, pazarlayan, alan veya satan gerçek ve tüzel kişilere aşağıda yazılı idarî yaptırımlar uygulanır:

...

k) Tütün mamulleri veya alkollü içkilerin tüketicilere satışını; internet, televizyon, faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları ya da posta ile sipariş yöntemi kullanarak yapmak üzere satış sistemi kuran veya faaliyette bulunanlara yirmibin Yeni Türk Lirasından yüzbin Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir. (Ek ikinci cümle: 13/2/2011-6111/175 md.) Satışın internet ortamında yapılması halinde, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda öngörülen usullere göre erişimin engellenmesine karar verilir ve bu karar hakkında da anılan Kanun hükümleri uygulanır. "

12. 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 17. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) İdarî para cezası, maktu veya nispi olabilir.

 (2) İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.

...

 (7) İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz. Bu fıkra hükmü, nispi nitelikteki idarî para cezaları açısından uygulanmaz."

III. DEĞERLENDİRME

13. Başvurucu; kolluk görevlileri tarafından düzenlenen tutanaktaki ifadelerin gerçek dışı olduğunu ve tanık sıfatıyla ifadesine başvurulan G.O.Y.nin baskı altında ifade verdiğini, itiraz üzerine yapılan yargılamada tanığın dinlenilmesini talep ettiği hâlde dinlenmediğini belirterek özgürlük ve güvenlik, adil yargılanma ve mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. Başvurucunun iddialarının özünün gece vakti alkollü içecek satışı kabahatinden ötürü idari para cezası verilmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olduğu anlaşıldığından şikâyetleri mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka neden bulunmadığı anlaşılan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

16. Somut olayda İdare, başvurucunun saat 22.00'den sonra alkollü içecek satışı kabahatinden dolayı başvurucuya idari para cezası vermiştir. İdari para cezasıyla cezalandırma neticesinde başvurucudan tahsil edilen paranın başvurucunun mal varlığına dâhil olduğu ve verilen idari para cezasıyla mal varlığında eksilmeye yol açıldığı kuşkusuz olduğuna göre bu paranın başvurucu açısından mülk teşkil ettiği açıktır.

17. Başvurucuya idari para cezası verilmesi şeklinde gerçekleşen müdahaleyle alkollü içecek satışının belirli koşullar dâhilinde düzenlenerek kontrol edilmesi amaçlanmıştır. Bu durumda başvuru konusu olayda başvurucunun idari para cezasıyla cezalandırılması yoluyla yapılan müdahalenin sonuçları yanında özellikle amacı dikkate alındığında başvurunun mülkün kamu yararına kullanılmasının kontrol edilmesine ilişkin kural çerçevesinde incelenmesi gerekir.

18. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlandırılabileceği öngörülmüştür. Mülkiyet hakkına müdahalede bulunulurken temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin genel ilkeleri düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesi gözönünde bulundurulmalıdır. Dolayısıyla mülkiyet hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'ya uygun olabilmesi için müdahale kanuna dayanmalı, kamu yararı amacı taşımalı ve ölçülülük ilkesi gözetilerek yapılmalıdır(Recep Tarhan ve Afife Tarhan, B. No: 2014/1546, 2/2/2017, § 62).

19. Başvuruya konu idari para cezası 4250 sayılı Kanun'un 6. maddesinin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi, 7. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 4733 sayılı Kanun'un 8. maddesinin ikinci fıkrasının (k) bendi hükümlerine göre verilmiş olup söz konusu kanun hükümlerinin açık, ulaşılabilir ve öngörülebilir mahiyette olduğu dikkate alındığında başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kanuna dayalı olduğu kuşkusuzdur.

20. Başvuruya konu idari para cezasını gerektiren kabahat düzenlemesiyle alkollü içecek satışı yapılması gece vakti belirli saatler dâhilinde yasaklanmış vecezai yaptırım belirlenmiştir. Kanun koyucunun gece saatlerinde alkollü içkilerin kontrollü ve güvenli bir şekilde tüketimini sağlamak için alınan tedbirler çerçevesinde söz konusu düzenlemeyi yaptığı dikkate alındığında müdahalenin kamu yararına dayalı meşru bir amacının olduğu kabul edilmelidir.

21. Müdahalenin kanuni ve meşru amaca uygun olduğu anlaşılmakla birlikte müdahalenin ölçülü olup olmadığının da değerlendirilmesi gerekir.

22. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşur. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahaleyle ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade eder (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

23. Somut olayda başvurucunun işlettiği markette saat 22.00'den sonra alkollü içecek satışı yaptığı kolluk görevlilerince tespit edilmiş, bu tespit üzerine başvurucuya 4250 sayılı ve 4733 sayılı Kanunların hükümleri uyarınca idari para cezası verilmiştir.

24. İdari para cezası uygulanmak suretiyle başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin kamu yararı amacını gerçekleştirmek bakımından elverişli olduğu ortadadır. Başvurucunun bu amacı gerçekleştirmeye daha uygun bir aracın varlığını gösteremediği, kamu makamlarının kamu yararı amacını gerçekleştirebilmeleri içinidari para cezalarının belirlenmesi şeklindeki müdahalenin gerekli olduğugörülmüştür.

25. Müdahalenin ölçülülüğünün değerlendirilmesi bakımından müdahalenin orantılılığı da değerlendirilmelidir. Öngörülen tedbirin maliki olağan dışı ve aşırı yük altına sokması durumunda müdahalenin orantılı ve dolayısıyla ölçülü olduğundan söz edilemez. Bu durumda uygulanan tedbir nedeniyle başvuruculara aşırı ve orantısız yük yüklenip yüklenmediğinin tespiti gerekir.

26. Başvurucunun mülkiyet hakkına yapılan müdahaleye karşı savunma yapamadığına veya itirazını etkin biçimde ortaya koyamadığına dair şikâyetinin bulunmadığı görülmüştür. Nitekim başvurucu idari para cezasına karşı iddia ve itirazlarını öne sürebilme imkânı bulabilmiştir.

27. Başvurucu itirazlarında söz konusu kabahatin işlenmediği hâlde kollukça kurgulandığını, tanığın baskı altında ifade verdiğini iddia etmiştir. Her ne kadar başvurucu, tanığın itiraz değerlendirmesi yapan Hâkimlikçe dinlenmediğini iddia etmişse de Hâkimlik kararında olaya ilişkin tutanakta alkol satın aldığı belirtilen tanığın imzalı ifadesinin bulunduğunu belirterekaksi ispat edilinceye kadar geçerli belgelerden olan tutanakta tanık ifadesine yer verildiğini, başvuran tarafından tutanağın aksini ortaya koyan herhangi delil ibraz edilmediğini belirtmiştir. Ayrıca başvurucunun tanığın baskı altında ifade verdiğine dair iddiası herhangi bir somut delille desteklenmemiş, başvurucunun soyut beyanı dışında dosya kapsamında hiçbir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır.

28. Delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanması kural olarak ilk elden bu delillere ulaşma imkânı bulunan mahkemelerin takdirinde olmakla birlikte mülkiyet hakkına müdahaleye yol açan tedbirlerin keyfî veya öngörülemez biçimde uygulanmaması gerekir. Kamu makamlarınca başvurucunun eylemi ile yaptırıma yol açan kanuna aykırılık arasında bağlantı olduğunu gösterir makul bir değerlendirme yapıldığı durumlarda keyfîlikten söz edilemeyecektir.

29. Olayda idari ve yargısal makamlar özellikle resmî bir belge niteliğindeki kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağı ve tanık beyanını esas alarak başvurucunun söz konusu kabahati işlediği kanaatine varmıştır. Bu tutanakta tanık olarak beyanda bulunan G.O.Y.nin gece vakti alkollü içecek satın aldığının görüldüğü tespitine yer verilmiş olup tutanak tanık ve kolluk görevlilerince de imzalanmıştır. Her ne kadar başvurucu; tutanağın kollukça yapılan kurgu sonucu ortaya çıktığını, tanığın baskı altında ifade verdiğini iddia etmişse dekolluğun kurgu yapmasını gerektirir bir durumun olup olmadığına dair herhangi bir bilgi vermediğigibi tutanak ve yazılı tanık beyanının aksini ispat eder nitelikte somut bir delil de ortaya koymamıştır.Bu durumda söz konusu idari ve yargısal süreçte varılan sonucun keyfî olduğu veya bariz bir takdir hatası içerdiği söylenemez.

30. Diğer taraftan başvurucu alkollü içecek satışı yapan marketin işletmecisi olup olay günü markette bulunmaktadır. İdari yaptırıma konu eylemi kendisinin gerçekleştirdiği belirtilmiş, eylem ile kabahat arasında uygun bir illiyet bağı olduğu da değerlendirilmiştir.

31. Bu durumda başvurucuya gece vakti alkollü içecek satışı nedeniyle idari para cezası verilmesi şeklindeki mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin içerdiği kamu yararı amacıyla karşılaştırıldığında başvurucuya şahsi olarak aşırı ve olağan dışı bir külfet yüklemediği, dolayısıyla başvurucunun mülkiyet hakkının korunması ile kamu yararı arasında olması gereken adil dengenin bozulmadığı ve müdahalenin ölçülü olduğu sonucuna varılmıştır.

32. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.