KARARLAR

AYM'nin 2020/34394 başvuru numaralı kararı

Anayasa Mahkemesi'nin 2/10/2024 tarihli ve 2020/34394 başvuru numaralı kararı

Abone Ol

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

AHLAM MUHAMED BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/34394)

 

Karar Tarihi: 2/10/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucu

:

Ahlam MUHAMED

Vekili

:

Av. Cumali ŞİMŞEK

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma başvurusunun iptal edilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 30/10/2020 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Suriye uyruklu olan başvurucu 2003 yılında Suriye'de bir Türk vatandaşı ile evlenmiştir. Başvurucu ve ailesi Suriye'de yaşanan iç savaş sonrası 2010 yılında Türkiye'ye gelmiş ve burada yaşamaya başlamışlardır. Başvurucu ve eşinin Türkiye'de iki çocuğu dünyaya gelmiştir.

6. Başvurucuya Türkiye'de geçici koruma kimlik belgesi verilmiş ve başvurucunun belgede uyruğu Suriye olarak belirtilmiştir. Başvurucu, Gaziantep İl Göç İdaresi Müdürlüğüne (Göç İdaresi) başvurarak uyruk bilgisinin "vatansız" olarak düzeltilmesini talep etmiştir. Göç İdaresi anılan talebi olumlu değerlendirerek geçici koruma kimlik belgesinde ve idari kayıtlarda başvurucunun uyruğunu vatansız olarak güncellemiştir.

7. Başvurucu 8/2/2018 tarihinde evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma başvurusunda bulunmuştur. Bu başvuruya istinaden geçici koruma kimlik belgesi sahibi olan başvurucuya, geçerli bir ikamet izin belgesi alması gerektiği bildirilmiştir. Bunun üzerine başvurucu, ikamet izin belgesi başvurusunda bulunmuş ve kendisine insani ikamet izni verilmiştir. Başvurucuya insani ikamet izni ile vatandaşlık başvurusuna devam edemeyeceği ve aile ikamet izni veya kısa dönem ikamet izni alması gerektiği bildirilmiştir.

8. Akabinde başvurucu 12/11/2018 tarihli dilekçeyle vatandaşlık işlemlerinin insani ikamet iznine istinaden devam ettirilmesini talep etmiştir. Buna cevaben İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 7/12/2018 tarihli işlemiyle, geçerli ikamet izni ibraz edilmediğinden, 6/4/2010 tarihli ve 27544 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik'in (Yönetmelik) 25. maddesinin (ç) bendi uyarınca başvurucunun evlenme yoluyla Türk vatandaşlığı kazanma başvurusunun karar öncesi iptal edilerek işlemden kaldırılmasına karar vermiştir.

9. Başvurucu bu işlemin iptali talebiyle dava açmıştır. Dava dilekçesinde başvurucu 12/7/2003 tarihinden beri kanunlara ve Türk kültürüne uygun şekilde aile birliğini devam ettirdiğini belirtmiştir. Bununla birlikte evlilik nedeniyle vatandaşlık kazanmanın şartları arasında ikamet hususunun geçmediğini ifade eden başvurucu, insani ikamet izninin de evlilik yoluyla vatandaşlık başvurusunda geçerli olarak sayılması gerektiğini ve vatandaşlık başvurusunun iptal edilmesinin hukuka aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

10. Ankara 12. İdare Mahkemesi (Mahkeme) 29/11/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda başvurucuya geçici koruma kimlik belgesi ve insani ikamet izni verildiği, geçici koruma kimlik belgesinin sadece Türkiye'de kalış hakkı sağladığı belirtilmiştir. Bunun yanında bahse konu belgenin mevzuatta düzenlenen ikamet izni veya bunun yerine geçen belgelere eş değer sayılmadığı, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı tanımadığı ve Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamadığı vurgulanmıştır. Netice itibarıyla geçerli ikamet tezkeresini ibraz edememesi nedeniyle başvurucunun vatandaşlık başvurusunun karar öncesi iptal edilerek işlemden kaldırılmasında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varmıştır.

11. Başvurucu bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi (Daire) 9/9/2020 tarihinde İdare Mahkemesi kararının usule ve hukuka uygun olduğu ve kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.

12. Nihai karar 1/10/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

IV. İLGİLİ HUKUK

13. 9/5/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun "Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması" kenar başlıklı 10. maddesi şöyledir:

"(1) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.

 (2) (Ek: 19/10/2017-7039/28 md.) Bu Kanun uyarınca sonradan Türk vatandaşlığının kazanılmasında uygulanacak temel ilke ve esaslar ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri alınmak suretiyle Bakanlıkça belirlenir."

14. 5901 sayılı Kanun’un "Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması" başlıklı 16. maddesi şöyledir:

 “(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;

a) Aile birliği içinde yaşama,

b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,

c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.

 (2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz.

 (3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler."

15. 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun "İnsani ikamet izni"kenar başlıklı 46. maddesi şöyledir:

"(1) Aşağıda belirtilen hâllerde, diğer ikamet izinlerinin verilmesindeki şartlar aranmadan, Bakanlıkça belirlenen sürelerle sınırlı olmak kaydıyla ve Genel Müdürlüğün onayı alınarak valiliklerce insani ikamet izni verilebilir ve bu izinler uzatılabilir:

a) Çocuğun yüksek yararı söz konusu olduğunda

b) Haklarında sınır dışı etme veya Türkiye’ye giriş yasağı kararı alındığı hâlde, yabancıların Türkiye’den çıkışları yaptırılamadığında ya da Türkiye’den ayrılmaları makul veya mümkün görülmediğinde

c) 55 inci madde uyarınca yabancı hakkında sınır dışı etme kararı alınmadığında

ç) 53 üncü, 72 nci ve 77 nci maddelere göre yapılan işlemlere karşı yargı yoluna başvurulduğunda

d) Başvuru sahibinin ilk iltica ülkesi veya güvenli üçüncü ülkeye geri gönderilmesi işlemlerinin devamı süresince

e) Acil nedenlerden dolayı veya ülke menfaatlerinin korunması ile kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından Türkiye’ye girişine ve Türkiye’de kalmasına izin verilmesi gereken yabancıların, ikamet izni verilmesine engel teşkil eden durumları sebebiyle diğer ikamet izinlerinden birini alma imkânı bulunmadığında

f) Olağanüstü durumlarda

 (2) İnsani ikamet izni alan yabancılar, iznin veriliş tarihinden itibaren en geç yirmi iş günü içinde adres kayıt sistemine kayıt yaptırmak zorundadır."

16. 6458 sayılı Kanun'un "Geçici koruma" kenar başlıklı 91. maddesi şöyledir:

"(1) Ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılara geçici koruma sağlanabilir.

 (2) Bu kişilerin Türkiye’ye kabulü, Türkiye’de kalışı, hak ve yükümlülükleri, Türkiye’den çıkışlarında yapılacak işlemler, kitlesel hareketlere karşı alınacak tedbirlerle ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar arasındaki iş birliği ve koordinasyon, merkez ve taşrada görev alacak kurum ve kuruluşların görev ve yetkilerinin belirlenmesi, Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir."

17. 22/10/2014 tarihli ve 29153 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Geçici Koruma Yönetmeliği'nin "Ülkede kalış hakkı" kenar başlıklı 25. maddesi şöyledir:

"(1) Geçici koruma kimlik belgesi, Türkiye’de kalış hakkı sağlar. Ancak bu belge Kanunda düzenlenen ikamet izni veya ikamet izni yerine geçen belgelere eşdeğer sayılmaz, uzun dönem ikamet iznine geçiş hakkı tanımaz, süresi ikamet izni toplamında dikkate alınmaz ve sahibine Türk vatandaşlığına başvuru hakkı sağlamaz."

V. İNCELEME VE GEREKÇE

18. Anayasa Mahkemesinin 2/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

19. Başvurucu; Türk vatandaşı ile evli olduğunu, 2010 yılından beri Türkiye'de ikamet ettiğini ve hayatının geri kalanını Türkiye'de geçirmek istediğini ifade etmiştir. Eşi ve çocukları için ileride Türkiye'de kalmak konusunda bir engel bulunmasa da kendisi için aynı durumun söz konusu olmadığını belirten başvurucu, bu engelin ortadan kalkması için geçici hukuki koruma statüsünden vatandaşlık statüsüne geçmesi gerektiğini belirtmiştir. Vatandaşlığın ancak kanunda gösterilen hâllerde kazanılıp kaybedilebileceğini vurgulayan başvurucu, yönetmelik ile getirilen şart nedeniyle Türk vatandaşlığını kazanamadığını belirterek özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

20. Bakanlık görüşünde; ilgili mevzuat hükümleri ile Anayasa Mahkemesi içtihadına yer verilmiş ve mevcut başvuruda bunların dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.

21. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı önceki beyanlarını tekrar etmekle birlikte Türk vatandaşlığı almasının kanuni hakkı olduğunu ve bunun devletin pozitif yükümlülüğünün gereği olduğunu beyan etmiştir.

B. Değerlendirme

22. Anayasa’nın iddianın değerlendirilmesine dayanak alınacak "Özel hayatın gizliliği" kenar başlıklı 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz."

23. Anayasa'nın "Ailenin korunması ve çocuk hakları" kenar başlıklı 41. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.

Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ... için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar..."

24. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda başvurucunun ihlal iddialarını temellendiremediği, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24). Bu bağlamda başvurucular tarafından ihlal iddiasına konu idari işlem veya eylemin temel haklarını ne şekilde etkilediğinin ikna edici surette bireysel başvuru formunda ortaya konulması gerekmektedir.

25. Vatandaşlık kavramı; kişiyi belirli bir devlete bağlayan, sadakat ve vefa bağları ile saran ve kişinin devlet tarafından diplomatik koruma elde etmesini sağlayan siyasi ve hukuki bir bağ olarak tanımlanmaktadır. Devletler yabancılara, genellikle bazı şartların mevcut olması ve/veya yerine getirilmesi koşuluyla, salt egemenlik yetkileri kapsamında ve geniş takdir alanı içinde vatandaşlığı sonradan kazanma imkânı sunabilmektedir. Bu bağlamda yabancılara vatandaşlık kazanma olanağını sunan bizatihi devletin kendisi olduğundan, vatandaşlığın kazanılması için gerekli şartların ve yöntemlerin de öncelikle o devletin iç hukukuna göre belirlenmesi tabidir.

26. Başvurucu, yaşamını ailesiyle yıllardır yaşadığı Türkiye'de sürdürmek istediğini ancak geçici koruma statüsünde olmasının dolaylı olarak Türk vatandaşlığını kazanmasına engel teşkil ettiğini belirtmiştir. Bununla birlikte özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yönelik ihlal iddiasını ileri sürerken başvurucu, Türk vatandaşı ile evli olduğunu ve 2010 yılından beri Türkiye'de yaşadığını da vurgulamak suretiyle vatandaşlık talebinin kabul edilmesinin kanuni hakkı olduğunu ifade etmiştir. Bu kapsamda belirtmek gerekir ki belirli şartların sağlanması durumu kişiye vatandaşlık talebinin kabul edilmesi yönünde bir hak sağlamamaktadır. Nitekim bu durum vatandaşlık kavramının mahiyeti gereği olmakla birlikte ilgili mevzuatta da aynı yönde bir düzenleme yer almaktadır (bkz. § 13). Keza yabancıların Türk vatandaşlığını kazanması hususu, Anayasa'da da ayrıca ve açıkça bir hak olarak düzenlenmemiştir.

27. Öte yandan kişilerin vatandaşlık talebinin özel hayatlarına ilişkin bir sebebe dayanılarak reddedilmesi yahut vatandaşlık talebinin reddedilmesinin sonucu itibarıyla özel hayata ve aile hayatına bir etkisinin bulunması hâlinde özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı yönünden bir inceleme yapılması gerekebilir (bu yönde bir karar için bkz. A.S., B. No: 2018/31431, 3/3/2022).

28. Somut olayda ise başvurucunun vatandaşlığa alınma talebinin iptal edilmesi sonucunda ikamet tezkeresinin de iptal edildiğine veya hakkında sınır dışı etme işlemleri başlatıldığına ilişkin bir iddiası bulunmamaktadır. Başvurucunun vatandaşlığa alınma talebinin iptal edilmesinin Türkiye'deki mevcut sosyal yaşamına yönelik herhangi bir etkisinin olmadığı, mevcut ikamet tezkeresiyle Türkiye'de yaşamaya devam ettiği anlaşılmıştır. Bununla birlikte vatandaşlık talebinin iptal edilmesinin başvurucunun aile hayatına ilişkin bir etkisinin de olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla somut olayın koşullarında özel hayata ve aile hayatına saygı hakkına yönelik herhangi bir müdahalenin bulunmadığı değerlendirilmektedir.

29. Açıklanan nedenlerle başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

C. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.