TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÖNÜL MENGE VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/34287)

 

Karar Tarihi: 10/7/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucular

:

Gönül MENGE ve diğerleri [bkz. ekli tablonun (C) sütunu]

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, yeni koronavirüs (COVID-19) salgınına yönelik tedbirler kapsamında aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin birbirleriyle iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvuru tarihinde başvurucular ve eşleri aynı ceza infaz kurumunda bulunmaktadır. Başvurucular, COVID-19 salgını döneminde bulundukları ceza infaz kurumuna başvurarak aynı kurumda bulunan eşleriyle iç görüş yapma talebinde bulunmuştur. Kurumun İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığı COVID-19 salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında hem hastalığın bulaşma riskini hem de uygulamadaki fiziki yetersizlikleri gerekçe göstererek iç görüş yapma talebinin reddine karar vermiştir. Ayrıca kararda görüşme sağlanması esnasında hükümlü ve tutukluların izole edilmiş alanın dışına çıkmasının gerekeceği, bu durumun da salgın nedeniyle alınan önlemler açısından sorun teşkil edeceği ifade edilmiştir.

3. Başvurucular, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşleriyle görüşme yapmalarına izin verilmemesi nedeniyle mağdur olduklarını vurgulayarak infaz hâkimliğine şikâyette bulunmuştur. İnfaz hâkimlikleri 17/6/2005 tarihli ve 25848 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Hükümlü ve Tutukluların Ziyaret Edilmeleri Hakkında Yönetmelik'in (Yönetmelik) 9. maddesinde aynı ceza infaz kurumu içerisinde bulunan Yönetmelik'te sayılan kişilerden olan hükümlü ve tutukluların Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı emri ile birbirleriyle görüşebileceklerinin düzenlendiğini, somut talep bakımından Cumhuriyet Başsavcılığının yazılı bir emrinin bulunmadığını kararlarında belirtmiştir. Bunun yanında ceza infaz kurumu kararında kamu düzeni ve ceza infaz kurumunun disiplin ve işleyişinin sağlanması şeklindeki kamu yararı arasında makul bir dengenin kurulduğu ve bilim kurulu kararı gereğince ceza infaz kurumunda iç görüşlerin hükümlü ve tutuklu açısından tehlike oluşturabileceği vurgulanmıştır.

4. Ayrıca infaz hâkimlikleri aynı ceza infaz kurumunda bulunan hükümlü ve tutukluların salgının yayılmasını önlemek amacıyla birbirleriyle görüştürülmemesine ilişkin idarece karar alındığını, anılan kurum kararının ise usule ve yasaya uygun olduğunu belirterek başvurucuların şikâyetini reddetmiştir. Başvurucuların bu karara itirazları, infaz hâkimliği kararında usule ve yasaya aykırı bir husus bulunmadığı gerekçesiyle ağır ceza mahkemelerince reddedilmiştir.

5. Başvurular süresi içinde yapılmıştır.

6. Başvuruların kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Ekli listenin (B) sütununda gösterilen dosyaların konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle 2020/34287 numaralı bireysel başvuru dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekir .

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

9. Başvurucular COVID-19 döneminde aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşleriyle iç görüş yoluyla iletişim kurma taleplerinin reddedildiğini belirterek eşleriyle iletişim kuramamaları nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, başvurucuların şikâyetlerinin incelenmesinde Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadı ile somut olayın kendine özgü koşullarının, ayrıca Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden temin edilen görüş ve ilgili belgelerin dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

10. Başvurular, aile hayatına saygı hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Başvurucuların şikâyeti, aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşleriyle iletişim kurma taleplerinin COVID-19 salgınına yönelik tedbirler kapsamında reddedilmesine ilişkindir. Ceza infaz kurumunda bulunan kişilerin görüş hakkına yönelik kısıtlamaların aile hayatına saygı hakkına müdahale oluşturduğu değerlendirilmiştir (benzer yöndeki karar için bkz. Yunus Bulut, B. No: 2020/38826, 20/7/2023, § 42).

13. Ziyaret ya da görüş hakkı, 5275 sayılı Kanun'un 83. maddesinde yer alan açık bir düzenlemeyle hükümlülere tanınmıştır. Söz konusu düzenlemeye göre hükümlüler; eş, üçüncü dereceye kadar kan ve kayın hısımları ile vasisi veya kayyımı ile haftada bir kez görüşme yapma hakkına sahiptir. İlgili düzenlemede görüşlerin açık ve kapalı şekilde olacağı ifade edilmiş ancak görüşlere ilişkin şartların ve sürelerin ne şekilde belirleneceğine ilişkin hususların Bakanlık tarafından hazırlanan yönetmelikte yer alacağı açıklanmıştır. Ayrıca Anılan Kanun'un 116. maddesinde, ziyaret hakkını güvence altına alan düzenlemenin tutuklular yönünden de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır (Yunus Bulut, § 53). Yönetmelik'in 9. maddesinin (3) numaralı fıkrasında aynı ceza infaz kurumu ya da birden fazla ceza infaz kurumunun bir arada bulunduğu yerleşkedeki farklı kurumlarda barındırılmakta olan mahpusların Yönetmelik'in 9. maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişilerden olması şartıyla görüşme yapabileceği belirtilmiştir.

14. Bunun yanında farklı yerleşkelerde veya farklı şehirlerde bulunan ceza infaz kurumlarında barındırılan mahpusların birbirleriyle yüz yüze görüştürülmeleri beklenemez. Ancak yakın aile bağı olan bu durumdaki mahpusların birbirleriyle uygun vasıtalar aracılığıyla görüştürülmelerinin sağlanması gerekir. Öte yandan aynı yerleşke içindeki farklı ceza infaz kurumlarında tutulan yakın aile bireylerinin gerekli güvenlik önlemleri alınarak mümkün olduğunca belirli dönemlerde yüz yüze görüştürülmeleri aile hayatına saygı hakkının gerekli kıldığı yükümlülüğün bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Nitekim belirtilen son hâlde, aile bireylerinin yüz yüze görüştürülmeleri kamusal makamlara katlanılması mümkün olmayan bir külfet yüklememektedir (Hüseyin Ekinci, 2016/38867, 3/7/2019, § 58; Murat Aydın, B. No: 2016/58533, 3/7/2019 § 56).

15. Aile hayatına saygı hakkına yönelik bir müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel şartı ise müdahalenin kanuni dayanağının bulunmasıdır. Bu gereklilik, uyuşmazlıklarda uygulanacak hukuk kurallarının öngörülebilir olmasını zorunlu kılmaktadır. Türk anayasal sisteminde hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı düzenleme yapma yetkisi yasama organına aittir. Hak ve özgürlüğü kısıtlayıcı bir kanunun kapsamını genişletici yorum ve uygulamalar, kanun koyucunun getirmediği bir sınırlandırmanın idari ve yargısal makamlarca ihdas edilmesi sonucunu doğurabilir. Bu açıdan hak ve özgürlükleri sınırlandıran kurallara ilişkin yorum ve uygulamaların kuralın kapsamını genişletici nitelikte olmaması ve öngörülebilir sınırlar içinde kalması önem taşımaktadır. Diğer bir ifadeyle derece mahkemelerinin hak ve özgürlükleri sınırlayıcı kuralların kapsamının geniş yorumlanması hususunda oldukça ihtiyatlı davranması gerekir (M.B. [GK], B. No: 2018/37392, 23/7/2020, § 104; Mehmet Çetinkaya ve D.K. [GK], B. No: 2018/27392, 15/4/2021, § 45).

16. COVID-19 salgınının başlamasıyla birlikte ceza infaz kurumlarının toplu olarak yaşanan yerler olduğu ve bulaşıcı hastalıklar açısından risk oluşturduğu, bu bakımdan ceza infaz kurumlarında özel önlemlerin alınmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilerek 14/3/2020 tarihinden itibaren mahpusların açık ve kapalı görüş haklarına yönelik kısıtlamalar hayata geçirilmiştir. COVID-19 salgınına yönelik tedbirler kapsamında ceza infaz kurumundaki görüşlerin kısıtlanması nedeniyle aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkin olan Yunus Bulut kararında; Anayasa Mahkemesi kapsamı ve süresi öngörülebilir olmayacak şekilde idari makamlar tarafından ziyaret hakkının kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenlemenin olmadığı ve ziyaret hakkına ilişkin kısıtlamaların ceza infaz kurumlarına gönderilen idari talimat yazıları doğrultusunda uygulandığı tespitini yaparak aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari makamların kararlarına dayanması nedeniyle kanuni temelinin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır (Yunus Bulut, §§ 56-60).

17. Somut olaylarda başvurucuların aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşleriyle iç görüş yapma talebi, kurum kararıyla koronavirüs salgını nedeniyle alınan tedbirler kapsamında hem hastalığın bulaşma riski hem de uygulamadaki fiziki yetersizlikler gerekçe gösterilerek reddedilmiştir. Söz konusu kararlara yönelik şikâyetlerin ve itiraz başvurularının ise kurum kararı usule ve yasaya uygun bulunduğundan reddine karar verilmiştir.

18. Yukarıda belirtildiği üzere Anayasa Mahkemesi COVID-19 salgınının önlenmesi amacıyla ziyaret hakkının kısıtlanmasına ilişkin tedbirleri Yunus Bulut kararında incelemiştir (bkz. § 15). Anılan kararda da aile hayatına saygı hakkına yönelik müdahalenin Anayasa'nın öngördüğü güvencelere uygun kabul edilebilmesinin ilk ve temel şartı olarak kanuni dayanağının bulunması gerektiği belirtilmiştir. Başvuru konusu olaylarda ise başvurucuların aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşleriyle iç görüş yapma talebi koronavirüs salgını tedbirleri doğrultusunda verilen bir idari makam kararıyla reddedildiğinden aile hayatına saygı hakkına yapılan bu müdahalenin salt idari karara dayandığı görülmektedir.

19. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayların şartlarında kapsamı ve süresi öngörülebilir olmayacak şekilde idari makamlar tarafından aynı ceza infaz kurumunda bulunan eşlerin iç görüş hakkının kısıtlanmasına imkân veren açık bir düzenlemenin olmadığı ve ziyaret hakkına ilişkin bu kısıtlamaların ceza infaz kurumlarına gönderilen idari talimat yazıları doğrultusunda uygulandığı görülmüştür. Temel hak ve hürriyetleri sınırlandıran bir tedbir, demokratik toplum düzeninin korunması bakımından ne kadar gerekli ve ölçülü olursa olsun salt idari bir işleme dayanıyorsa bu tür bir müdahalenin kanunilik şartını sağladığından söz edilemez. Başka bir deyişle tedbire karar veren idarenin takdir alanı içinde olmayan bir konuda idari kararla temel hak ve hürriyetler sınırlandırılamaz. Böylelikle başvurucuların aile hayatına saygı hakkına yapılan anılan müdahalelerin salt idari kararlara dayandığı anlaşıldığından müdahalelerin kanuni temelinin bulunmadığı değerlendirilmiştir (Yunus Bulut, §§ 59, 60).

20. Yukarıda yer verilen tespitler uyarınca başvurulara konu müdahalelerin kanunilik şartını sağlamadığı anlaşıldığından söz konusu müdahaleler açısından diğer güvence ölçütlerine riayet edilip edilmediğinin ayrıca değerlendirilmesine gerek görülmemiştir.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

22. Başvurucuların tümü, ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur. Bunun yanında başvuruculardan üçü ayrıca tazminat talep etmiştir.

23. Başvurucuların bir kısmı bulunduğu ceza infaz kurumundan tahliye edilmiş olup halen hükümlü olan bir başvurucu açısından ise COVID-19 salgını dönemindeki kısıtlamalar ortadan kalktığından ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için tüm başvurucular bakımından yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

24. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için tazminat talep eden başvuruculara manevi zararları karşılığında net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Maddi tazminat talep eden başvurucular bakımından ise maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadıklarından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvuruların BİRLEŞTİRİLMESİNE,

B. Başvurucuların adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

C. Aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

D. Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

E. Ekli tablonun (G) sütununda belirtilen ve tazminat talebinde bulunan başvuruculara net 30.000 TL manevi tazminatın AYRI AYRI ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için ekli tablonun (D) sütunundaki ilgili Hâkimliklere ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 10/7/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.