TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M. K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/32057)

 

Karar Tarihi: 20/7/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Ayşe Didem ÖZDEMİR AKCA

Başvurucu

:

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulma nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu 12/5/2017 tarihinde Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklanarak Malatya E Tipi Ceza İnfaz Kurumuna yerleştirilmiştir. Başvurucu 29/8/2018 tarihinde Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) nakledilmiştir.

3. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda koğuş kapasitesinin üzerinde kişi ile birlikte tutulduğunu belirterek barınma koşullarının düzeltilmesi talebiyle 26/7/2019 tarihinde Osmaniye İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) müracaat etmiştir.

4. İnfaz Hâkimliği tarafından 29/7/2019 tarihinde başvurucunun talebinin reddine karar verilmiştir. Karar gerekçesinde, Kurumda tutuklu bulunanların barındırılmasıyla ilgili planlama doğrultusunda koğuş yerleştirilmesinin usulüne uygun olarak yapıldığı ve ülkede yaşanan olaylar sebebiyle tutuklu ve hükümlü sayısının çok fazla olduğu açıklanmıştır.

5. Başvurucu; 50 m²lik alanda yirmi dört kişi kaldığını, koğuşta on sekiz kişilik ranza bulunduğu için altı kişinin yerde yattığını ve yeterli havalandırma bulunmadığını belirterek karara 31/7/2019 tarihinde itiraz etmiştir.

6. Başvurucunun itirazı Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesince 5/8/2019 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir. Karar gerekçesinde, İnfaz Hâkimliğinin karar gerekçesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı açıklanmıştır.

7. Başvurucu, nihai kararı 8/8/2019 tarihinde öğrendikten sonra 20/8/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin olarak Ceza İnfaz Kurumuna yazılan yazıya verilen 29/7/2021 tarihli cevapta;

i. Başvurucunun Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan 29/8/2018 tarihinde nakil olarak alındığı,

ii. Başvurucunun kaldığı odada duş, tuvalet, mutfak, havalandırma penceresi ve havalandırma alanı bulunduğu,

iii. B-8 odasının kapasitesinin otuz kişi olduğu, odada fiilî olarak yirmi iki kişinin barındırıldığı, mutfak ve oturma alanının 23,81 m², hacminin 83,34 m³, yatakhane alanının 31,54 m², hacminin 90 m³, avlunun 28,84 m², hacminin 187,5 m³ olduğu,

iv. Başvurucunun kaldığı odanın insani yaşam şartlarının gerektirdiği kriterlere uygun, boyalı, temiz ve nezih olduğu, buna bağlı olarak başvurucunun beden ve ruh sağlığını olumsuz etkileyecek herhangi bir durumun bulunmadığı, hükümlülerin koğuşla ilgili bakım ve onarım taleplerini yazılı olarak dile getirdiği, sorunun tespiti sonrasında gerekli bakım ve onarımın yapıldığı,

v. A-21 odasında bir tuvalet ve bir banyo bulunduğu, kullanımında süre kısıtlaması olmadığı,

vi. A-21 odasında uyumak dışında faaliyette bulunulabilecek ortak veya kişisel alan olarak 28,84 m²lik havalandırma, 23,81 m²lik mutfak alanı ile bir televizyonun olduğu,

vii. A-21 odasının 28,84 m²lik açık havalandırma bölümünün bulunduğu,

viii. Başvuru tarihi itibarıyla başvurucunun B-8 odasında en fazla yirmi iki kişi ile kaldığı, odada otuza kadar kişi barındırılabildiği,

ix. A-21 odasına günlük kişi başı 150 litre olmak üzere haftalık 1.050 litre soğuk su, günlük 50 litre olmak üzere toplamda haftalık 350 litre sıcak su verildiği,

x. Başvurucunun kendi ranzasının bulunduğu, bundan 24 saat esasına göre faydalandığı,

xi. A-21 odasında barındırılmakta olan tutukluların kendilerine ait ranzalarının bulunduğu, yerde yatmak ya da dinlenmek zorunda kalmadıkları,

xii. Havalandırma bahçesinin saat 08.00'de sayımla birlikte açıldığı, akşamları kış mevsiminde hava kararınca, yaz mevsiminde en geç sayım saati olan 19.00'da kapatıldığı, dolayısıyla odanın yeteri kadar havalandırıldığı, odanın alt ve üst katında havalandırma pencerelerinin bulunduğu, bunları gün boyu açma imkânının olduğu,

xiii. 08.00'de ve 19.00'da olmak üzere günde iki defa koğuş bahçesinde sayım yapıldığı,

xiv. A-21 odasında tutukluların kıyafetini ve diğer özel eşyalarını muhafaza edebilmesi için kişisel olarak kullanabilecekleri dolaplarının bulunduğu,

xv. Başvurucunun 29/8/2018 tarihinde Kuruma alındığı, 31/8/2018 tarihinde psikolojik bir değerlendirilmeye tabi tutulduğu, yapılan ilk giriş muayenesinde herhangi bir kronik rahatsızlığının olmadığını beyan ettiği,

xvi. Kapalı görüşlerin haftada bir, açık görüşlerin ayda bir yaptırılmasına İdare ve Gözlem Kurulunca 10/8/2018 tarihinde karar verildiği,

xvii. Başvurucunun UYAP kayıt tetkiklerinde eğitim-öğretim faaliyetinde bulunmak amacıyla herhangi bir talebinin bulunmadığı bildirilmiştir.

9. Başvurucunun koğuşta kaç kişi ile birlikte tutulduğuna ilişkin olarak Ceza İnfaz Kurumuna yazılan yazıya verilen 10/8/2022 tarihli cevapta hangi tarihte kaç kişi ile tutulduğu tablo hâlinde belirtilerek en fazla kişi ile tutulduğu döneme ilişkin olarak B-7 koğuşunda 10/4/2019-12/4/2019 tarihleri arasında yirmi yedi kişi, A-21 koğuşunda 4/2/2020-6/2/2020 tarihleri arasında da yirmi yedi kişi ile birlikte tutulduğu bildirilmiştir.

10. Başvurucunun tutulduğu iki ayrı koğuşun fiziksel özelliklerinin ayrı ayrı belirtilmesi için Ceza İnfaz Kurumuna yazılan yazıya verilen 8/9/2022 tarihli cevapta;

i. Başvurucunun 29/8/2018 tarihinde asayiş ve güvenlik nedeniyle Malatya E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan nakil olarak geldiği, 21/1/2021 tarihinde Toprakkale Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğüne nakil olarak gönderildiği,

ii. Başvurucunun 29/8/2018-12/4/2019 tarihleri arasında B-7 odasında, 12/4/2019-21/1/2021 tarihleri arasında A-21 odasında kaldığı, B-7 ve A-21 odalarında duş, tuvalet, mutfak, havalandırma penceresi ve havalandırma alanının bulunduğu, B-7 odasının resmî kapasitesinin on kişi, A-21 odasının resmî kapasitesinin de on kişi olduğu, B-7 odasında yirmi iki, A-21 odasında yirmi beş kişinin barındırıldığı,

iii. B-7 ve A-21 odalarının yatakhane alanlarının (duvardan duvara 7,8 x 7,8 m) 60,84 m², hacimlerinin 182,52 m³; mutfak ve oturma alanlarının 36,78 m², hacimlerinin 121,37 m³, havalandırma alanlarının (duvardan duvara 7x6 m) 42 m²; merdiven boşluğunun 5,07 m², tuvalet ve banyo alanlarının 4,32 m² olduğu,

iv. B-7 ve A-21 koğuşları ile ilgili olarak Kurum teknisyeninin durum raporuna göre koğuşların insani yaşam şartlarının gerektirdiği kriterlere uygun, boyalı, temiz ve nezih olduğu, tutuklu ve hükümlülerin koğuşla ilgili bakım ve onarım taleplerini yazılı olarak iletebildikleri, sorunun tespiti sonrasında koğuşlarda gerekli bakım ve onarımın yapıldığı,

v. B-7 ve A-21 odasında ayrı ayrı ikişer tuvalet, birer banyo bulunduğu, süre kısıtlaması bulunmadığı,

vi. B-7 odasında uyumak dışında faaliyette bulunulabilecek ortak veya kişisel alan olarak 42 m²lik havalandırma ve 36,78 m²lik mutfak ve oturma alanı ile bir televizyon bulunduğu,

vii. A-21 odasında uyumak dışında faaliyette bulunulabilecek ortak veya kişisel alan olarak 42 m²lik havalandırma, 36,78 m²lik mutfak ve oturma alanı ile bir televizyon bulunduğu,

viii. B-7 ve A-21 odalarının açık havalandırma bölümü alanının ayrı ayrı 42 m²olduğu,

ix. Başvurucunun başvuru tarihi itibarıyla B-7 odasında en fazla 27 kişiyle, başvuru tarihinden sonra kaldığı A-21 odasında da 27 kişi ile barındırıldığı,

x. Koğuşlarda kalan tutuklu ve hükümlülere günlük kişi başı 150 litre olmak üzere haftalık 1.050 litre soğuk su, günlük 50 litre olmak üzere toplamda haftalık 350 litre sıcak su verildiği,

xi. B-7 ve A-21 koğuşlarında uyumak ve dinlenmek için kullanıma tahsis edilmiş çiftli ranza sayısının sekiz, yatak sayısının koğuş mevcudu kadar olduğu, hükümlü ve tutukluların kapasitenin aşılması nedeniyle yer yataklarında yatmak zorunda kaldığı, başvurucuya ranza verildiği ancak tutukluların kendi aralarında yer değişikliği yaparak yer yatağında ve ranzada dönüşümlü olarak yattıkları, yerde ve ranzada yatma süresini tutuklular kendileri belirlediğinden ne kadar süre yer yataklarında yattıklarının tespitinin mümkün olmadığı,

xii. Kurum ilk açıldığında fiziki kapasitesinin yaklaşık 700 kişi olarak planlandığı, yaşanan darbe girişiminden dolayı tutuklama sayısının artması sebebiyle hükümlü ve tutukluların suç gruplarına ayrılarak odalar planlandığı, ranza ve dolap sayısının artırıldığı, bu sebeple farklı suç gruplarına ait hükümlü ve tutukluların bir arada barındırılmasının mümkün olmadığı, hâlihazırda 1.190 hükümlü ve tutuklu bulunduğu,

xiii. Havalandırmanın saat 08.00'de sayımla birlikte açıldığı, akşamları kış mevsiminde hava kararınca, yaz mevsiminde en geç sayım saati olan 19.00'da kapatıldığı, dolayısıyla odanın yeteri kadar havalandırıldığı, odanın alt ve üst katında havalandırma pencerelerinin bulunduğu, bunları gün boyu açma imkânının olduğu,

xiv. B-7 ve A-21 koğuşlarında kullanımına sunulmuş yatakhane penceresi sayısının dört, açılır pencere kanadının dört ve sabit pencere kanadının dört olduğu, ayrıca mutfak ve oturma alanındaki pencere sayısının iki, açılır pencere kanadının iki ve sabit pencere kanadının iki olduğu, her bir pencere yüksekliğinin 119 cm, eninin 100 cm olduğu, pencerelerin açılır kısmının yüksekliğinin 119 cm, eninin 45 cm olduğu, diğer kısmının ise sabit olduğu, bahsi geçen altı pencerenin toplamda 7,14 m²olduğu,3,57 m²lik kısmının açılıp kapanabilen, diğer 3,57 m²lik kısmının ise sabit pencere olduğu, pencerelerde fens teli ve demir parmaklıklar mevcut olmakla birlikte tutukluların/hükümlülerin gün içinde güneş ışığından faydalandıkları ve fens teli ve demir parmaklıkların ışığın içeri girmesini engellemediği, ayrıca tuvalette yüksekliği 60 cm, eni 60 cm olan, açılabilen bir pencere, banyoda da aynı ebatlarda olan ve açılabilen bir pencere olmak üzere iki pencere daha bulunduğu,

xv. Odalarda ranzaların çiftli olup sayısının 8, her birinin boyunun 1,97, eninin ise 0,89 m olduğu, yatak sayısının koğuş mevcudu kadar olduğu, hükümlü ve tutukluların kapasitenin aşılması nedeniyle yer yataklarında yatmak zorunda kaldığı ancak tutukluların kendi aralarında yer değişikliği yaparak yer yatağında ve ranzada yattıkları, yerde ve ranzada yatma süresini tutuklular belirlediğinden ne kadar süre yer yataklarında yattıklarının tespitinin mümkün olmadığı,

xvi. Yatakhane kısmında bazı ranzaların pencere tarafında bulunduğu ancak bu durumun ışığı ya da pencerenin açılmasını engellemediği, mutfak ve oturma yerindeki ortak alanda pencerenin havalandırma bahçesinin üst kısmının açık olduğu, bu nedenle gün içinde güneş ışığından faydalanıldığı,

xvii. Kurumun doğal gaz kalorifer sistemi ile ısıtıldığı, kış aylarında koğuşlardaki oda sıcaklığının hava şartlarına göre belirlendiği, yaz aylarında ise oda sıcaklığının düşürülmesi için mevcudun on kişiye kadar olduğu koğuşlara iki vantilatör, on kişiden fazla olduğu koğuşlara üç vantilatör verilmesine İdare ve Gözlem Kurulunca 22/2/2016 tarihinde karar verildiği, karar doğrultusunda B-7 ve A-21 koğuşlarında üç vantilatör bulunduğu, odanın alt ve üst katında havalandırma pencerelerinin olduğu, bunları gün boyu açma imkânının olduğu,

xviii. B-7 ve A-21 odalarında; alt katta ve odadan tamamen ayrı iki tuvalet, bir banyo bulunduğu, bunların kullanımında süre kısıtlaması olmadığı,

xix. B-7 ve A-21 koğuşlarında havalandırma bahçe kapılarının saat 08.00'de açılıp saat 17.00'de kapatıldığı bildirilmiştir.

11. Başvurucunun tutulma koşullarına ilişkin olarak cevabi yazılar arasında çelişki bulunması nedeniyle Ceza İnfaz Kurumuna yazılan yazıya verilen 20/12/2022 tarihli cevapta;

i. Başvurucunun B-8 odasında kalmadığı, buna ilişkin yazının sehven yazıldığı,

ii. B-7 ve A-21 odalarının yatakhane alanlarının (duvardan duvara 7,8 x 7,8 m) 60,84 m², hacimlerinin 182,52 m³; mutfak ve oturma alanlarının 36,78 m², hacimlerinin 121,37 m³, havalandırma alanlarının (duvardan duvara 7x6 m) 42 m²; merdiven boşluğunun 5,07 m², tuvalet ve banyo alanlarının 4,32 m² olduğu bildirilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Adli yardım talebinin kabulüne, başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten geçici olarak muaf tutulmasına karar verilmesi gerekir.

13. Başvurucu, tutulduğu ceza infaz kurumunun kalabalık olması nedeniyle kişisel alanın azaldığını belirterek kötü muamele yasağının ihlal edildiğinden şikâyet etmiştir.

14. Bakanlık görüşünde; tutulma koşullarının uygun olmaması nedeniyle doğan zararların adli yargı nezdinde asliye hukuk mahkemesinde tazminat davasına konu edilmesinin mümkün olup olmadığının dikkate alınması gerektiği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM) ceza infaz kurumunda tutulanların 3 veya 4 m² arasında kişisel alana sahip olduğu durumlarda başvuranın fiziki tutulma koşullarının diğer yönlerinin yeterliliğini incelediği belirtilerek bu konudaki AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihadına değinilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

15. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir. Başvurucu, başvuru formunda Malatya E Tipi Ceza İnfaz Kurumu ve Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulma koşullarının uygun olmadığından bahsetmiş ise de Osmaniye 1. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddi kararı üzerine başvuruda bulunduğunu belirttiğinden sadece Osmaniye 2 No.lu T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutulma koşulları yönünden inceleme yapılmıştır.

16. Ceza infaz kurumunda kalabalık odada tutulmadan kaynaklı kişisel alan azlığıyla bağlantılı olarak kötü muamele yasağına ilişkin ilkelere Mehmet Hanifi Baki, B. No: 2017/36197, 27/6/2018, §§ 40-51) ve Cengiz Yetgin [GK] (B. No: 2019/39068, 14/6/2023, §§ 53-69) kararlarında yer verilmiştir.

17. Devletin bireyin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına saygı gösterme yükümlülüğü, öncelikle kamu otoritelerinin bu hakka müdahale etmemelerini yani anılan maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen şekillerde kişilerin fiziksel ve ruhsal zarar görmelerine neden olmamalarını gerektirir. Bu, devletin bireyin vücut ve ruh bütünlüğüne saygı gösterme yükümlülüğünden kaynaklanan negatif ödevidir (Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 81).

18. Diğer taraftan Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) 3. maddesi herhangi bir sınırlama öngörmemekte ve işkence, insanlık dışı ve onur kırıcı muamele ve cezaların yasaklanmasının mutlak mahiyetini belirtmektedir. Kötü muamele yasağının mutlak mahiyeti Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında belirtilen savaş veya ulusun varlığını tehdit eden başka bir genel tehlike hâlinde dahi istisna öngörmemiştir. Aynı şekilde Sözleşme’nin 15. maddesi de benzer bir düzenleme ile kötü muamele yasağına ilişkin herhangi bir istisna öngörmemiştir (Turan Günana, B. No: 2013/3550, 19/11/2014, § 33).

19. Tutulma koşulları, tutulanlara yapılan bazı uygulamalar, ayrımcı davranışlar, devlet görevlileri tarafından sarf edilen hakaretamiz ifadeler, kişiye normal olmayan bazı şeyleri yedirme, içirme gibi muameleler kötü muamele olarak ortaya çıkabilir (Cezmi Demir ve diğerleri, § 90). Mahpuslar, Anayasa’nın 19. maddesi kapsamında hukuka uygun olarak kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkından mahrum bırakılabilirken (İbrahim Uysal, B. No: 2014/1711, 23/7/2014, §§ 29-33) genel olarak Anayasa ve Sözleşme’nin ortak alanı kapsamında kalan diğer temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bununla birlikte ceza infaz kurumunda tutulmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi ceza infaz kurumunda güvenliğin sağlanmasına yönelik kabul edilebilir makul gerekliliklerin olması durumunda sahip olunan haklar sınırlanabilir (Turan Günana, § 35).

20. Ceza infaz kurumlarında kötü muamele olarak kabul edilecek hususlar farklı şekillerde tezahür edebilir. Bunlar ceza infaz kurumu idaresi ve görevlilerinin kasıtlı davranışlarından kaynaklanabileceği gibi yönetim hataları veya yetersiz kaynaklar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Bu nedenle mahpuslar için bir ceza infaz kurumundaki yaşam tüm yönleriyle değerlendirilmelidir. Ceza infaz kurumlarındaki yaşam, bunlara sağlanan aktivitelerin genişliğinden, mahpuslar ve ceza infaz görevlileri arasındaki ilişkilerin genel durumuna kadar geniş bir alanda değerlendirilmelidir (Turan Günana, § 37). Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu şartların insan onuruna yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. İnfazın yöntemi ve infaz sürecindeki davranışların mahpusları özgürlükten mahrum kalmanın doğal sonucu olan kaçınılmaz elem seviyesinden daha fazla sıkıntılı veya eziyetli bir duruma sokmaması gerekir (Turan Günana, § 39).

21. Yukarıda ifade edilen tüm hususlara ilave olarak bir muamelenin Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasının kapsamına girebilmesi için asgari bir ağırlık derecesine ulaşmış olmasının gerektiğini ifade etmek gerekir. Her olayda asgari eşiğin aşılıp aşılmadığı somut olayın özellikleri dikkate alınarak değerlendirilmelidir. Bu bağlamda muamelenin süresi, fiziksel ve ruhsal etkileri ile mağdurun cinsiyeti, yaşı ve sağlık durumu gibi faktörler önem taşımaktadır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 23).

22. Tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesi yönünden yapılacak asgari ağırlık seviyesi değerlendirmesinde tutulma süresi, açık havada egzersiz yapma olanakları, koşulların fiziksel ve zihinsel etkileri, bazı durumlarda mahpusun yaşı, cinsiyeti, sağlığı ve davanın tüm koşulları gibi bir çok faktörün önemli rol oynadığı belirtilmelidir. Bunlarla birlikte tutulma koşullarının kötü muamele oluşturup oluşturmadığı belirlenirken kişisel alan faktörünün temel bir unsur olarak dikkate alınması gerektiği vurgulanmalıdır (Cengiz Yetgin, § 58).

23. Anayasa’nın 17. maddesine uymak için bir mahpusa sağlanması gereken net bir metrekare sayısı kesin olarak belirlenemeyecek ve yukarıda belirtildiği gibi birçok faktör dikkate alınacaktır. Ancak Anayasa Mahkemesinin daha önceki içtihadı ve alan faktörünün önemi çerçevesinde dörtten fazla mahpusun barındırıldığı çok kişilik koğuşlarda bir mahpus için asgari yaşam alanının 4 m² olmaya devam edeceği açıklanmalıdır. Bu standart benimsenirken ilgili koğuştan bağımsız olmayan ve sadece o koğuşun kullanımına açık olan, gün ışığıyla açılıp hava kararınca kapatılan ve bu sürede bireysel veya grup olarak faaliyet yapılabilen, faaliyet konusunda kısıtlama olmayan havalandırma bahçesinin yaşam alanına dâhil edilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ancak havalandırma bahçesinin kullanımının anılandan farklı olduğu veya kısıtlamalara tabi olduğu durumlarda alan faktörüne dâhil edilmeme yönünde değerlendirme yapılabileceği hesaba katılmalıdır. Ayrıca alan standardına uysa bile dar ama uzun veya alçak tavanlı koğuşların istenen standardı sağlayamayacağı, duvarlar arasında minimum 2 metre, taban ve tavan arasında 2,5 metre mesafe olması şartının aranacağı belirtilmelidir. Çok kişilik koğuşlarda kişisel alan hesabına mobilyaların kapladığı alan dâhil edilirken banyo/tuvalet gibi sıhhi tesis bölümü bu hesaptan ayrı tutulmalıdır. Ayrıca birden fazla mahpusun barındırıldığı her koğuşta en az bir banyo ve tuvalet bulunmalı, bu sıhhi tesisler koğuştan tamamen bölünmüş (tavana kadar) bir alanda bulunmalıdır (Cengiz Yetgin, § 59).

24. Aşırı kalabalıklaşma ve kişisel alan eksikliğine ilişkin şikâyetlerde üç faktör gözönünde bulundurulacaktır:

i. Her mahpus için en az 4 m² zemin alanı olmalıdır.

ii. Her mahpusun ayrı bir uyku yeri olmalıdır.

iii. Koğuşun genel yüzeyi, mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesine izin verecek şekilde olmalıdır. Bu üç faktörden birinin yokluğu -kendi başına- tutulma koşullarının kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde güçlü bir karine oluşturacaktır (Cengiz Yetgin, § 60).

25. Kişisel yaşam alanı büyüklüğünün asgari standardı karşılaması her zaman tek başına yeterli değildir. Bir mahpus için olan minimum 4 m²lik yaşam alanının sağlandığı infaz kurumlarında tutma koşullarının diğer yönleri incelenecek; temel sıhhi ve hijyen gereklerine uygunluk, tuvalet ve banyonun mahrem kullanılması, açık hava egzersizine, doğal ışığa ve havaya erişim, havalandırma ve ısıtma sistemlerinin yeterliliği konusundaki eksikliklerin bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda ihlal kararı verilebilecektir (Cengiz Yetgin, § 61).

26. Kötü muamele yasağı bağlamında ihlale sebebiyet verdiği değerlendirilen tutulma koşulları arasında yeterli uyku imkânına sahip olunmamasına da işaret edilebilir. Her mahpusa düzenli biçimde muhafaza edebileceği ayrı bir yatak ile yatağı temiz tutması için gerekli sıklıkta değiştirebileceği ayrı ve uygun bir yatak takımı sağlanmalıdır. Bu bakımdan bir yatağı aynı anda başka mahpuslarla birlikte kullanmak ya da nöbetleşe olarak paylaşmak veya yataksız zeminde uyumak zorunda kalınmasının kabul edilemez olduğu değerlendirilmektedir (Cengiz Yetgin, § 62).

27. Bununla birlikte koğuş boyutlarına ilişkin bu standartların mutlak şekilde anlaşılmaması gerektiği de vurgulanmalıdır. Farklı bir ifadeyle çok kişilik koğuşlarda bir kişi için olması gereken asgari yaşam alanının 4 m²nin altına düşmesi hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin ihlaline yönelik ortaya çıkacağı değerlendirilen güçlü karine aşağıda sayılan üç unsurun bir arada bulunması durumunda ortadan kaldırılabilecektir:

i. Asgari kişisel alanın 4 m²nin altına inmesi kısa süreli, küçük çaplı ve ara sıra olmalıdır.

ii. Bu tür azalmalar yeterli koğuş dışı dolaşım özgürlüğü ve koğuş dışı etkinliklerle desteklenmelidir.

iii. Mahpus genel olarak uygun nitelikte olan ve tutulma koşullarını ağırlaştırıcı başka bir unsur taşımayan bir ceza infaz kurumunda tutuluyor olmalıdır (Cengiz Yetgin, § 63).

28. Bir kişi için 3 m²den daha az bir alanın olması hâlinde ise alan darlığı tek başına tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesinin ihlali sonucunu doğurmasına neden olabilecektir. Anayasa Mahkemesi daha önce geri gönderme merkezleri hakkında verdiği bir kararında geliştirdiği bu standardın her bir somut olayın kendi özel koşulları açısından ayrı olarak incelenmesi gerektiğine hükmetmiştir (K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015, §§ 97-99).

29. Tutulma süresinin kısalığı, bir mahpusun yetersiz tutulma koşulları nedeniyle maruz kaldığı ızdırabın veya aşağılanmanın ciddiyetinin değerlendirilmesinde ilgili bir faktör olsa da bu süre -tek başına- şikâyet edilen muameleyi, diğer unsurların söz konusu hükmün kapsamına sokmak için yeterli olması hâlinde otomatik olarak kötü muamele yasağı kapsamından çıkarmaz. Ağır derecedeki olumsuz tutulma koşulları kısa süreli olsa bile ihlal sonucunu değiştirmeyecektir (Cengiz Yetgin, § 65).

30. Mahpusların tahsis edilen alanın darlığı nedeniyle maruz kaldıkları sıkıntılar, koğuş dışında zaman geçirebilecekleri alanların bulunması suretiyle kısmen azaltılabilecek olup tutulma koşullarının Anayasa’nın 17. maddesi açısından incelenmesinde bir unsur olarak dikkate alınabilir (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. K.A., § 104). Ceza infaz kurumlarındaki tüm mahpusların makul ölçüde geniş ve mümkün olduğunda kötü hava koşullarından korunma sağlanan açık hava tesisinde en az bir saat egzersiz yapmasına izin verilmelidir. Bunun dışında mahpusların daha geniş bir koğuş dışı aktivite programının parçası olması tercih edilmektedir. İlgili uluslararası standartlara göre mahpuslar, günün makul bir bölümünü koğuşlarının dışında çeşitli amaçlara yönelik faaliyetlerle (çalışma, eğlence, eğitim) meşgul olarak geçirebilmelidir (Cengiz Yetgin, § 66).

31. Kötü muamele yasağı kapsamında ilk iki unsurla birlikte başvurucuların genel tutulma koşullarına ilişkin olarak ağırlaştırıcı başka bir durumun ortaya çıkıp çıkmadığı da değerlendirmelidir. Bu noktada öncelikle koğuşlarda mahpuslara engelsiz ve yeterli gün ışığı ile temiz havaya erişimin sağlanmasının önemi belirtilmelidir. Çeşitli amaçlarla pencerelere metal panjurlar veya eğimli plakalar yerleştirilmesi mahpusların doğal ışığa erişimini engelleyeceği gibi bir durumun koğuşa temiz hava girmesini önleyerek hastalıkların ortaya çıkmasına veya yayılmasına elverişli koşulların oluşmasına neden olacağı muhtemeldir. Ancak bir mahpusa tutulduğu sürede ciddi solunum yolu hastalığı teşhisi konulduğu ve hastalığa ceza infaz kurumunda tutulması aşamasında yakalandığı tespit edilse de (tedavi gördüğü veya tamamen iyileştiği gözününe alınarak) havalandırma, ısıtma, aydınlatma veya sağlık koşullarının kendi başına kötü muamele kavramını haklı çıkarmayacağı da belirtilmelidir. Panjurların olumsuz etkisi, havalandırma sisteminin ve suni aydınlatmanın sağlanması durumunda tek başına asgari eşiği aşmayacaktır. Yine de bu hususlar aşırı kalabalığın ve alan yetersizliğinin odak faktörüne ek olarak başvurucuların tutulma koşullarının kötü muamele yasağı bakımından tolere edilen eşiğin ötesine geçtiğini göstermek için önemlidir (Cengiz Yetgin, § 67).

32. Genel tutma koşullarına ilişkin son olarak uygun şekilde donatılmış hijyenik sıhhi tesislere erişimin sağlanması gerektiği ifade edilmelidir. Bu bakımdan koğuş içindeki sıhhi tesislerin hem hijyen açısından hem de mahremiyet açısından yaşam alanından tamamen ayrılması gereklidir. Haftada bir defadan fazla duş imkânı sunulmaması uygun vücut hijyeninin sağlanması için yeterli olmayacaktır. Gerekli sağlık önlemleri kemirgen, pire, bit, tahtakurusu ve diğer haşarat istilasına karşı önlemleri içermelidir (Cengiz Yetgin, § 68).

33. Anayasa Mahkemesinin tutulma koşullarına ilişkin başvurularda yerleşik olan ispat standardı burada da dikkate alınacaktır. Anayasa Mahkemesi başvurucuların tutulma koşullarına ilişkin iddialarını kanıtlamak için delil toplamada yaşadıkları nesnel zorlukların farkındadır. Yine de başvurucular, şikâyet edilen olguların ayrıntılı ve tutarlı açıklamasını yapmalı ve bazı durumlarda farklı kanıtlar sunabilmelidir. Bu aşamadan sonra kişisel alan darlığını yeterince telafi edebilecek faktörlerin bulunduğunu ispat yükü kamu makamlarına geçecektir (Cengiz Yetgin, § 69).

34. Somut olayda başvurucu, tutulduğu Ceza İnfaz Kurumundaki koşullardan şikâyet etmektedir. Başvurucu, şikâyetine konu ettiği koşulların ortaya çıkmasını tutulduğu koğuşun aşırı kalabalık olmasına bağlamakta; kalabalıktan kaynaklandığını ileri sürdüğü eksiklikler dışında başkaca bir eksiklik veya yetersizlikten ya da kamu görevlilerinin kasıtlı uygulamasından şikâyet etmemektedir. Dolayısıyla başvurucu, aşağılanmasını amaçlayan bir muameleye maruz kaldığını ileri sürmediği gibi somut olayda bu yönde bir belirti de bulunmamaktadır. Bunun yanında Anayasa’nın 17. maddesi, ceza infaz kurumunda tutulan bir mahpusun içinde bulunduğu koşulların insan haysiyetine yakışır bir şekilde olmasını da koruma altına almaktadır. Dolayısıyla böyle bir amacın (aşağılama) yokluğu, başvuruda söz konusu koşulların kötü muamele yasağı kapsamında incelenmesine engel değildir (Mehmet Hanifi Baki, § 40).

35. Başvurucu, Osmaniye 2 No.lu T Tipi Ceza İnfaz Kurumunda tutulduğu süre içinde koşullardan şikâyet ederek başka bir infaz kurumuna naklinin sağlanmasını isteyip istemediğini açıklamamıştır.

36. Somut olayda başvurucu, Ceza İnfaz Kurumunda kaldığı 2 yıl 4 ay boyunca asgari 5,1 m² ve üzerinde, değişen ölçülerde kişisel alanda barındırılmıştır.

37. Başvurucu, kaldığı odalarda yeterli alan olmadığını iddia etmiştir. Başvurucunun barındırıldığı koğuşların yatakhane bölümleri 60,84 m²dir ve burada iki katlı sekiz ranza bulunmaktadır. Ranzaların her birinin kapladığı alan 1,75 m²dir. Koğuşların yatakhane bölümü dışında mutfak ve oturma alanı 36,78 m²dir ve koğuştan bağımsız olmayan 42 m² büyüklüğünde havalandırma bahçesi bulunmaktadır. Mahpuslar, havalandırma bahçesini havanın aydınlanmasından kararmasına kadar ve bir süre sınırlaması olmaksızın kullanabilmektedir. Tüm mahpusların gün içinde koğuşun yatakhane, ortak alan veya havalandırma bahçesi gibi bölümünü aynı anda kullanmak zorunda olduğundan veya aynı anda kullanmalarının sağlanması gerektiğinden bahsedilemeyecektir. Koğuşa ait (sıhhi tesisatlar hariç) her bölümün duvarları arasında en az 2 metre, zemini ile tavanı arasında da 3 metre mesafenin olduğu görülmektedir. Bu durumda koğuşun yapısı ve genel yüzeyi, mahpus sayısı ve mevcut eşyalar dikkate alındığında gün içinde mahpusların mobilyalar arasında serbestçe hareket etmesinin mümkün olmadığı söylenemeyecektir.

38. Başvurucunun yataksız bir zeminde veya yatağında başka mahpuslarla aynı anda uyumak zorunda kalmadığı ya da her kişiye bir yatak verilmemesinden dolayı belirli saat aralıklarıyla diğer mahpuslarla nöbetleşe uyumak zorunda bırakılmadığı tespit edilmiştir. Bu bakımdan başvurucunun kişisel bir uyku yerinin ve uyumak için yeterli imkânının olduğu anlaşılmıştır.

39. Başvurucunun havalandırmanın yetersiz olduğu iddialarının Ceza İnfaz Kurumunun ilgili yazısı ile doğrulanmadığı anlaşılmıştır (bkz. §§ 8, 10). Başvurucunun tutulduğu koğuşlarda müşterek olarak iki tuvalet ve bir banyoyu kullanımında gün içinde süre kısıtlamasına tabi tutulmadığı, birden fazla lavabonun bulunduğu, bu bölümlerin temizliğinde sorunlar yaşadığını belirtmediği, özellikle tuvalet ve banyonun odadan ayrı bir bölümde olmadığını, bu nedenle kişilerin önünde tuvaleti kullanmak veya banyo yapmak zorunda kaldığını ileri sürmediği dikkate alındığında kötü muamele yasağı bakımından bu durumun gerçek bir sorun teşkil etmediği ortadadır. Başvuruda Anayasa Mahkemesi, tuvalet ve banyonun mahremiyetin bulunmadığı pis ve bakımsız bir yer olduğunun ileri sürülmediğini özellikle dikkate almaktadır. Öte yandan her mahpusun kendisinin ve içinde yaşadığı ortamın temizliğine uygun davranışlar göstermek zorunda olduğu da hatırdan çıkarılmamalıdır (Mehmet Hanifi Baki, § 43).

40. Başvurucu, havalandırmanın yetersiz olduğunu ileri sürmüştür. 42 m²lik havalandırma alanının havanın aydınlanmasından kararmasına kadar ve bir süre sınırlaması olmaksızın kullanılmasına izin verildiği dikkate alındığında tüm mahpusların bu alandan aynı anda faydalanmak zorunda kalması sonucunda bile başvurucunun şikâyetinde ileri sürdüğü gibi bir sıkışıklık olmayacağı değerlendirilmiştir. Tüm mahpusların bunu isteyip istemeyecekleri bir yana istedikleri takdirde alanı aynı anda kullanmalarının mümkün kılınmasının gerektiği de söylenemez. Alanın birden fazla mahpusun açık hava imkânından birlikte istifade edebileceği büyüklükte olması ve mahpusların bu imkândan diğer mahpuslarla birlikte faydalanabilmelerine gündüz saatlerinde bir süre sınırlaması da olmaksızın izin verilmesi bu konudaki değerlendirme bakımdan yeterli görülmüştür (Mehmet Hanifi Baki, § 44).

41. Anayasa Mahkemesi mahpusların asgari kişisel alana sahip olduğu hâllerde kötü muamele yasağı kapsamında bir değerlendirme yaparken kişisel yaşam alanı büyüklüğünün asgari standardı karşılamasının her zaman tek başına yeterli olmadığını, tutulma koşullarının diğer yönlerinin yeterliliğinin/yetersizliğinin incelenmesi gerektiğini belirtmektedir. Bu durumda alan faktörü asgari standardı karşılasa da açık hava egzersizine, doğal ışığa veya havaya erişim, havalandırmanın mevcudiyeti, ısıtma düzenlemelerinin yeterliliği, tuvaleti özel olarak kullanma, temel sıhhi ve hijyen gerekliliklere uygunluk gibi diğer unsurların eksikliğiyle birleştiğinde 17. maddenin ihlal edildiğine karar verilebilecektir (Cengiz Yetgin, § 82).

42. Somut olayda başvurucunun 5,1 m² asgari kişisel yaşam alanına sahip olduğu 2 yıl 4 aylık sürede açık hava egzersizi imkânına erişebildiği, doğal ışığa ve doğal havaya erişimde de bir sorun yaşamadığı, tuvalet ve banyoyu mahrem kullanabilme, temel sıhhi ve hijyen kurallarına uygunluk konusunda bir eksiklik yaşamadığı tespit edilmiştir. Sonuç olarak tutulma koşullarının fiziksel ve zihinsel etkileri ayrı ayrı ve başvurucu üzerindeki toplu etkileri hesaba katılarak değerlendirildiğinde söz konusu kötü muamele yasağı için aranan asgari eşik derecesinin altında kalmadığı, sonucuna varılmıştır (bkz. aynı yönde Cengiz Yetgin, § 83).

43. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağına ilişkin bir ihlalin olmadığının açık olduğu anlaşıldığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 20/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.