TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
K.Y. BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2019/14739) |
|
Karar Tarihi: 31/10/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Muhterem İNCE |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Muhammed Cemil KANDEMİR |
Başvurucu |
: |
K.Y. |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, subay adaylığına alınmama işlemine karşı açılan davada sınava katılan tüm adaylara ilişkin işlemlerin yasal düzenlemeyle iptal edilmesi dolayısıyla davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle uyuşmazlığın esasına yönelik talebin karara bağlanmaması nedeniyle karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) subay olmak amacıyla girdiği 2016 yılının Mayıs ayında yapılan sınavlarda başarılı olmuştur. Subay temel askerlik ve subaylık anlayışı kazandırma eğitimine başlaması öncesinde Kara Harp Okulu Geçici Sağlık Kurulunca yapılan sağlık muayenesinde başvurucunun subay olamayacağı yönünde rapor verilmiştir.
3. Başvurucu, sağlık raporu alamadığı gerekçesiyle subay adayı olarak kabul edilmemesine ilişkin işlemin iptali talebiyle dava açmıştır.
4. Ankara 1. İdare Mahkemesi (Mahkeme),dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, 2016 yılında dış kaynaktan muvazzaf/sözleşmeli subay temin faaliyetine katılan bütün adayların -davacı ile beraber söz konusu sınava girerek başarılı olan ve sağlık kontrolü aşamalarından geçerek sınav aşamalarını tamamlayan kişilerin- işlemlerinin 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (675 sayılı KHK) 6. maddesinin (1) numaralı fıkrası gereğince iptal edildiği belirtilmiştir.
5. Mahkeme kararına karşı yapılan istinaf başvurusu temyiz yolu açık olmak üzere reddedilmiştir. Başvurucunun temyiz talebi de Danıştay Onikinci Dairesinin 7/2/2019 tarihli kararıyla incelenmeksizin reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, davanın istinaf incelemesinden geçtikten sonra temyiz incelemesine tabi tutulacak davalar arasında sayılmadığı belirtilmiştir.
6. Nihai karar başvurucuya 29/4/2019 tarihinde tebliğ edilmiş ve başvurucu aynı gün bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Komisyonca, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu, davasını 675 sayılı KHK'nın yayımlandığı tarihten önce açtığını, davanın konusunun anılan KHK ile ilgisinin bulunmadığını, yargılama mercilerinin gerekli incelemeleri yapmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yargı mercilerinin kararlarında bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik oluşturan bir durum bulunmadığı, başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Bakanlık görüşünün ekinde yer alan Millî Savunma Bakanlığı yazısında; 675 sayılı KHK'nın 6. maddesinin idareye başka yönde işlem tesis etme hakkı tanımadığı, başvurucunun dolaylı olarak mezkûr kuralın Anayasa'ya aykırılığını iddia ettiği, yasama işlemine karşı yapılan bireysel başvurunun reddedilmesi gerektiği ileri sürülmüştür. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmayacağını bildirmiştir.
10. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun şikâyetlerinin özü; iptal davasına konu edilen, sağlık raporu alamaması nedeniyle subay adaylığının sona erdirilmesine ilişkin işlemle ilgili olarak yargı merciince uyuşmazlığın esasına ilişkin bir değerlendirme yapılmak suretiyle konunun bir çözüme kavuşturulmamış olmasıdır. Bu sebeple belirtilen ihlal iddiaları mahiyeti itibarıyla karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Anayasa’nın 36. maddesinin ikinci fıkrasında hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağı belirtilmiştir. Bu bağlamda Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı, kişilere davanın görüldüğü mahkemeden uyuşmazlığa ilişkin bir karar verilmesini isteme güvencesini de sağlar. Öte yandan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (Sözleşme) yorumlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Sözleşme'nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasının mahkeme hakkı şeklinde genel bir hakkı düzenlediğini kabul etmekte ve bu hakkın karar hakkını da içerdiğini ifade etmektedir (İbrahim Demiroğlu, B. No: 2017/15698, 26/7/2019, § 54).
13. Adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan mahkeme hakkı; mahkemeye erişim hakkı, karar hakkı ve kararın icrası haklarını içerir. Karar hakkı genel itibarıyla mahkeme önüne getirilen uyuşmazlığın karara bağlanmasını isteme hakkını ifade eder. Zira dava hakkını kullanan bireyin asıl amacı davanın sonunda, uyuşmazlık konusu ettiği talebinin esasıyla ilgili olarak bir karar elde edebilmektir. Bir başka ifadeyle dava sonucunda şayet bir karar elde edilemiyorsa dava açmanın da bir anlamı kalmayacaktır. Öte yandan karar hakkı bireylerin sadece yargılama sonucunda şeklî anlamda bir karar elde etmelerini güvence altına almaz. Bu hak aynı zamanda dava konusu edilen uyuşmazlığa ilişkin esaslı taleplerin yargı merciince bir sonuca bağlanmasını da gerektirir (İbrahim Demiroğlu, § 55).
14. Kuşkusuz söz konusu dava, yargılama usulü kuralları gereğince uyuşmazlığın esasının incelenemediği birtakım kararlarla da neticelenmiş olabilir (düşme/açılmamış sayılma/karar verilmesine yer olmadığı/süre aşımı vb.). Bu durum kural olarak karar hakkı yönünden bir sorun teşkil etmez. Zira söz konusu hakkın sağladığı güvence bakımından önemli olan husus; açıldığı sırada davanın -usule ilişkin sorunlar hariç- uyuşmazlığın esasını çözüme kavuşturma potansiyeline sahip, bir başka ifadeyle dava açılmasındaki asıl amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasıdır (İbrahim Demiroğlu, § 56).
15. Anayasa Mahkemesinin Bayram Ali Devecioğlu (B. No: 2017/39387, 15/9/2020) kararında Danıştay içtihadına da atıfla, kamu görevlileri hakkında tesis edilen işlemler hakkında açılan davaların yargılama sırasında kamu görevlisi statülerinin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda dahi idari işlemle olan menfaat bağının ortadan kalkmayacağı belirtilmiş, böylece alınacak yeni bir idari kararla davacının iptalini istediği işlemle ilişkisini kesmek suretiyle dava konusu işlemin yargı denetimi dışına çıkarılmasının engellenmiş olacağı ifade edilmiştir. Kararda kamu görevinden çıkarılan başvurucunun OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonuna başvurabileceği (OHAL Komisyonu), OHAL Komisyonunun kararlarına karşı yargı yolunun açık olduğu, bu durumda başvurucunun yeniden kamu görevlisi statüsünü kazanabileceği ihtimalinde dava konusu işlemin başvurucu üzerinde bir etkisinin bulunacağı vurgulanmıştır. Kararda belirtilen nedenlerle davanın esasının incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Sonuç olarak yargılama mercilerinin davanın esasının incelenebilmesine ilişkin değerlendirmesi konusunda 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda düzenlenen usul kurallarının uygulanmasıyla ilgili bu şekilci yorumunun başvurucunun hukuksal durumunu etkileyen idari işlemden doğan uyuşmazlık hakkında karar verilmemesi sebebiyle başvurucuya ağır bir külfet yüklediği, bu sebeple başvurucunun karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır (benzer kararlar için bkz. Şenol Arslan, B. No: 2017/40261, 15/9/2020; Kürşat Oğuz Yaykaşlı, B. No: 2017/34297, 4/11/2020; Süleyman Filiz, B. No: 2018/26987, 16/12/2020).
16. Başvuru konusu olayda Mahkeme, başvurucu ile aynı sınavı kazanıp -sağlık raporu dâhil- bütün aşamaları geçen tüm adayların işlemlerinin 675 sayılı KHK gereğince iptal edilmesini başvurucunun da subay adaylığının her hâlükârda sonlandırılacağı şeklinde değerlendirmiştir. Mahkeme başvurucunun sağlık raporu alamaması nedeniyle subay adaylığının sona erdirilmesi işlemine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmadan, söz konusu raporu almış olsaydı dahi adaylığının sonlandırılacağı kabulüne dayanarak davanın konusuz kaldığı sonucuna varmıştır.
17. Anayasa Mahkemesinin Ayhan Orhanlı ([GK], B. No: 2019/7991, 23/2/2023) kararına konu olayda, başvurucunun subay olmak için kurs aldığı ancak temin faaliyetlerinin 675 sayılı KHK'nın 6. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ile iptal edilmesi üzerine nasbedilmediği ve TSK ile ilişiğinin kesildiği görülmektedir. Anılan kararda, 1/2/2018 tarihli ve 7075 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'la kanunlaşan 685 sayılı KHK'nın 2. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca olağanüstü hâl (OHAL) kapsamındaki KHK'larla gerçek kişilerin hukuki statülerine ilişkin olarak doğrudan düzenlenen ve aynı maddenin (1) numaralı fıkrası kapsamına girmeyen işlemlerin de OHAL Komisyonunun görev alanında olduğunu belirtmiştir (Ayhan Orhanlı, § 77).
18. Anılan kararda, yargılama mercilerinin başvurucunun hukuki statüsüne ilişkin olan ve doğrudan KHK ile tesis edilenbaşvuru konusu işleme ilişkin olarak 7075 sayılı Kanun'un 2. maddesi kapsamında bir değerlendirme yapmadan davayı incelemeksizin reddetmelerinin öngörülemez nitelikte olduğu değerlendirilmiştir (Ayhan Orhanlı, § 81). Kararda, başvurucunun temin faaliyetinin 675 sayılı KHK ile iptal edilmesi ve nasbının yapılmaması üzerine açtığı davanın keyfîliğe karşı başvurucuya anayasal güvenceler sağlayacak yorumla OHAL Komisyonuna gönderilmek yerine incelenmeksizin reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır (Ayhan Orhanlı, § 84).
19. Anayasa Mahkemesinin Ayhan Orhanlı kararından da anlaşılacağı üzere, temin faaliyetleri KHK ile iptal edilen ve TSK ile ilişiği kesilen kişilerin bu işlemlerin iptali talebiyle açtıkları davaların mahkemelerce değerlendirilerek OHAL Komisyonuna gönderilmesi ve işlemleri yargı denetimine açık olan Komisyonca karar verilmesi sonrasında açılacak davalarda yargılama mercilerince esasa ilişkin inceleme yapılması söz konusu olabilecektir. Ayrıca yine Ayhan Orhanlı kararında belirtildiği üzere OHAL Komisyonunun görev süresi 22/1/2023 tarihinde sona ermişse de 7075 sayılı Kanun'a eklenen geçici 5. maddede görev süresinin sona ermesinden sonra Komisyonun görevleri kapsamındaki hususlarda mahkemelerce verilecek kararlar üzerine yapılması gerekli iş ve işlemleri yürütecek kurum ve kuruluşlar belirlenmiştir.
20. Somut olayda, başvurucu sağlık raporu alamadığı için subay adaylığına kabul edilmemiştir. Başvurucu bu işlemin iptali talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, esasa ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmaksızın salt başvurucu ile aynı sınava girip tüm aşamaları geçen kişilerin de temin faaliyetlerinin 675 sayılı KHK ile iptal edilmesi sebebiyle davanın konusunun ortadan kalktığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
21. Başvurucunun -açtığı davanın sonucuna göre- yeniden subay adaylığına alınması söz konusu olduğunda aynı sınava katılan diğer adaylar gibi KHK ile temin faaliyetinin iptal edilmesi ve TSK ile ilişiğinin kesilmesi durumunda başvurucu, işlemleri yargı denetimine açık olan OHAL Komisyonuna başvurabilecektir (benzer nitelikteki kararlar arasından bkz. Mehmet Şimşek, B. No: 2019/23998, 12/6/2024). Bu itibarla başvurucunun sağlık raporu alamadığı gerekçesiyle subay adaylığına kabul edilmemesine ilişkin işlemin iptali talebiyle açtığı davanın esasının incelenmesi gerektiği değerlendirilmektedir. Bu itibarla somut olayda uyuşmazlığın esasının incelenmemesi sonucunu doğuran, davanın konusunun kalmadığı yönündeki yorumun başvurucunun karar hakkını ihlal ettiği kanaatine ulaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
23. Başvurucu, ihlalin tespit edilmesi talebinde bulunmuştur. Başvuruda tespit edilen karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,
B. Karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
C. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
D. Kararın bir örneğinin karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 1. İdare Mahkemesine (E.2016/3741, K.2017/1308) GÖNDERİLMESİNE,
E. 364,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 31/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.