Bugün ben ve benim gibi hiçbir siyasi örgütlenmeye üye olmayan ve tek gerçek bağımsız örgütü Barolar Birliği olan avukatlar, canla başla adaletin tecellisi için uğraşmakta, araya kimseyi koymadan bir mücadeleyi sürdürmektedir. Örneğin, Kanunla düzenlenecek bir mevzuunun Yönetmelikle düzenlenmesi, Kanun Hükmünde Kararnameye konu olamayacağını avazımız çıktığı kadar dilekçelerimizle bağırırken, halen Bakanlar Kurulu Yönetmelik düzenlemekte ve TBMM sadece onay mercii olarak çalışmaktadır. Bu durum avukat sayısı bu kadar yüksek TBMM’den çıkmaktadır. Danıştay’da Yönetmelik iptali için davalar ise oldukça zaman almakta ve geç gelen adalete artık dilimizde tüy bitmektedir.
Peki bizler ne olacağız? Türkiye Barolar Birliği mensubu olan, bağımsız bir örgütlenme içerisinde var olmaya çalışan, sadece yasalara güvenen, anayasayı temel kitap benimseyen bizler ne olacak?
Türkiye’de iki hukuk dili var ve hukukçular artık anlaşamıyorlar. Birisi hukuka göre konuşuyor, insan hakları sözleşmelerini yüceltiyor, bir diğeri ise ahret dili kullanıyor. Günaha girdiğimin farkındayım, -Elhamdülillah müslümanım ve müslüman olarak kendimi hiç azınlık gibi hissetmedim- ancak hukuk kurallarına göre hareket etmesi gereken bir kesim var ki diğer dünya diye başlıyor söze ve sizi manevi baskı altına alarak yenmeye çalışıyor. Peki bu durum ne olacak, hukuk dili tek değil midir? Kanunlar, anayasa matematik değil midir? Neden bu kadar yanılır olduk ve kişiye göre içtihatlar doğmaya başladı?
TBMM’de avukat sayısı çok diyorlar ve ben buna sevinemiyorum.
Hep şunu tekrarlıyorum, başörtüsü mü tek sorun? Yani bende Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okurken başörtüsü taksaydım ve fakülte önünde eylem yapsaydım, Amerika’ya okumaya gönderirler miydi beni? Dil avantajı ile ülkeme dönüp, bir de ezildim, hor görüldüm, dışlandım diye TBMM’ye alırlar mıydı? Sonra ben de Anayasa’ya ve Kanuna aykırı olduğunu bile bile bazı şeylere göz mü yumardım? Bilemiyorum.
Şu soru ise kafamı kurcalıyor? Bir avuç Türk neden bu durumda ve neden haklarını almak için ağlamıyorlar? Düşündünüz mü?
Bu köşe yazısı, sayın Av. Sabire Sanem YILMAZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için gönderilmiştir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.