Sizlerle derste “haksız rekabet”e ilişkin konuları işlerken anlattığım bir hikaye idi.

Paulo Coelho'nun, Şeytan ve Genç Kadın isimli romanından bir alıntı. Daha sonra nette de bu hikayeyi gördüm. Aşağıda aktarıyorum size.

…”Yolları oldukça uzunmuş, yokuş yukarı gidiyorlarmış. Güneş yakıcıymış, ter içinde kalmışlar, susamışlar. Bir dönemecin ardında harika bir mermer kapı görmüşler; kapı ortasında bir çeşme bulunan altın döşeli bir meydana açılıyormuş. Çeşmeden berrak bir su akıyormuş. Yolcu kapıdaki bekçiye dönmüş:

  -İyi günler, burası harika bir yer, adı ne?

  -Burası cennet.

  -Ne iyi cennete gelmişiz. Çünkü çok susadık.

  -İçeriye gidip dilediğiniz kadar su içebilirsiniz.

  -Atımla köpeğim de susadılar.

  -Kusura bakamayın buraya hayvanlar giremez, demiş bekçi.

  Yolcu çok üzülmüş, çok susamış olmasına rağmen suyu tek başına içmek istememiş. Yoluna devam etmiş. Epeyce gittikten sonra ağaçların altında bir adama rastlamış.

  -İyi günler, atım, ben ve köpeğim çok susadık.

  -Şuralarda taşların arasında bir pınar var, oradan isteğiniz kadar su içebilirsiniz.

  Yolcu bekçiye teşekkür etmiş. Bekçi:

  -İsteğiniz zaman gelebilirsiniz, demiş.

  Yolcu “Buranın adı ne?” diye sormuş.

  -Cennet.

  -Cennet mi? Ama mermer kapıdaki bekçi bana orasının cennet olduğunu söyledi.

  -Orası cehennemdi.

  Yolcunun aklı karışmış.

  -Sizin adınızı kullanmalarına niye izin veriyorsunuz? Yanlış bilgi vermeleri büyük karışıklığa sebep olur.

  -Hiç de değil. Aslında onlar bize büyük bir iyilikte bulunuyorlar. En iyi dostlarına sırt çevirenlerin hepsi orada kalıyor çünkü…”

Sevgili öğrencilerim,

Hayatın yalnız yaşanmayacağını unutmayın. Sizlerle gönül bağı kurmuş arkadaşlarınızla dostluklarınızı koparmayın.

Herkesin dediği gibi demiyorum ben. Dar zamanlarınız için değil, gönül darlığına düştüğünüz zaman gereklidir dost.

Modern zamanların empoze ettiği, aşırı bireyselcilik, katlanamamazlık, umursamazlık, sadece sefanın paylaşılması ve cefaya tahammülsüzlük, hakiki dostlukların önündeki en büyük engel. Bazen siz üzülün arkadaşınız üzüleceğine, siz onun derdini çekin, kimsenin hatırlamadığında siz yanında olun. Sevgiyle kucaklayın.  Söylemek istediğim, zor zamanlarınızda size yardımcı olması için dost bulmaya çalışmak, bu niyetle yola çıkmak, aslında hizmetçi aramamak anlamına gelir. Siz dost olun, sizin ışığınıza zaten etrafınızda dostlarınız olacaktır.

Hayatınızda arkadaşım dediğiniz, dostum dediğiniz insanları kolay bulamazsınız, bulduğunuz zaman da ömrünüzün sonuna kadar bırakmayın.

Geçmiş hikayeleri incelerseniz, her büyük insanın etrafında halelenmiş dostları bulunur, Hz. İsa’nın yanında Havarileri, Hz. Peygamber’in yanında Sahabileri.

Çankırı kültüründe de “Yaran Meclisi” vardır. Bu meclis, bir birlerine yar olan dostların topluluğunu temsil eder.

Ne zaman gerçek dostsunuz?

Sadece yukarıdaki hikayede olduğunda değil, her üzüldüğünde yanında iseniz, karşılık beklemiyorsanız, yeri geldiğinde kendinize tercih edebiliyorsanız, işte o zaman dostsunuz.

Son bir şey daha…

Hayat, güzel yaşanacaksa sadece dostlarınızla güzel yaşanır.