Bir ülkede yasalar, kurallar niçin yapılır ?
     İnsanların “neyi, nasıl yapacaklarını ve bu durumda başlarına ne geleceğini” bilmeleri için.
     Ama Türkiye’de öyle değil.
     Bir şey yaptığın zaman da, yapmadığın zaman da yani durduk yerde, başına neler geleceğini, sana nasıl bir kural uygulanacağını bilemezsin.
 
     CUMHURBAŞKANI’NIN GÖREV SÜRESİ
 
     Eğer bir ülkede, “Cumhurbaşkanı görev süresini bilmiyorsa”, hiç kimse, hiçbir şeyi bilmiyor demektir. Anayasa’da yapılan değişiklik ile Cumhurbaşkanlığı süresi yedi yıldan beş yıla indirilmiştir. Cumhurbaşkanı 28.8.2007 yılında seçilmiştir.Yeni Anayasa’ya göre görev süresi beş yıl ise, görevi 28.8.2012 tarihinde yani bu yıl bitecektir. Yok eğer eski yasaya göre yedi yıl ise görevi 2014 yılında bitecektir. Mevcut Cumhurbaşkanı’nın süresinin beş yıl mı, yedi yıl mı olduğu ve ikinci kez seçilip seçilemeyeceği “bilinmezliğini” korumaktadır.
 
     GENELKURMAYBAŞKANI NEREDE YARGILANACAK
 
     Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı tutuklandı. Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanı olarak uzun seneler görev yaptıktan sonra emekli olan bir Orgeneral’in tutuklanması kadar vahim olan bir durum, yargılamasının nerede yapılacağının bilinmemesi ve tartışmalara neden olmasıdır. Anayasa’da yapılan değişiklik sonrası, Anayasa’nın bir maddesine göre; asker kişilerin işledikleri suçlarda yargılama yeri ‘Adli Mahkemeler’ bir diğer maddesinde ise ‘Anayasa Mahkemesi’ olarak gösterilmektedir. Genelkurmay Başkanı’nın nerede yargılanacağı hususu halen “bilinmezliğini” korumaktadır.
 
     TUTUKLAMA SÜRELERİ NE KADARDIR

 
     Tutuklama sürelerinde de aynı tartışmalar ve bu konudaki sıkıntılar giderek artarak yaşanmaktadır. Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun değiştirilmesi üzerine, tutukluluk sürelerini bir yıldan iki yıla ve uzatma ile üç yıla kadar çıkaran maddeler üzerine bir kısım sanıklar tahliye edilmiş ancak daha sonra yapılan değişik yorum ve hesaplarla bu süre 10 yıla kadar uzatılarak toplumsal bir yara hasıl olmuştur. Tutuklama süreleri halen “bilinmezliğini” koruyor.
 
     İNSANLAR NİÇİN TUTUKLANIR
 
     Bir insanın davası devam ederken yani suçlu olup olmadığı belli olmadan, o kişi niçin tutuklanır. Bunun cevabını artık herkes öğrendi. Şüpheli kişinin “kaçması” veya “delilleri yoketmesi” ihtimali varsa, belli bir süre için tutuklanır. Ama bu ülkede, seneler önce olduğu iddia edilen olaylar için, bütün delilleri toplanan veya seneler boyu toplanamayan ve suçlu olup olmadığı belli olmayan ve hatta kaçmak bir yana, ifade vermek için ülkeye dönen insanlar tutuklanıyor. Demek ki, tutuklanma sebepleri “bilinmezliğini” koruyor.
 
     SORUNUN KÖKENİ
 
     Bu ülkede bilinen şey “hiçbir şeyin bilinmediği”dir. Her şeyin; “yerine, zamanına, adamına göre” uygulandığıdır. Bütün bu tartışma ve kaosa neden olan husus; temel yasaların hiç bir neden olmaksızın ve bir bütün olarak değiştirilmesidir. Değişikliğin kanun hükmünde kararnameler ile yapılmasıdır. “Yeni bir toplumsal düzenin yaratılmak istenmesi” ve değişik yorumlar yapılarak her olayda aynı uygulamanın değil, olaya ve kişiye göre uygulama yapılması isteğidir. Yasalar, yeterli bilgi ve bilinçle yapılmamaktadır.
 
     CEVAPLAR
 
   - “Cumhurbaşkanlığı süresinde” Anayasa’nın maddesi açıktır ve süre beş yıl olarak belirlenmiştir. Kamusal görevlerde kazanılmış hak olamaz. Millet Meclisinin görev süresinin beş yıldan dört yıla indirilmesinde de aynı yöntem kullanılmıştır. Anayasa’da yer alan bir husus, yasa ile değiştirilemez yani yeni bir kanun ile görev süresi uzatılamaz. Eğer uzatılırsa yetki sorunu doğar. Beş mi, yedi mi derken, nerdeyse pazarlık yapılarak “hadi altı da anlaşalım” denecek kadar kaos ortamı yaratılmıştır.
 
   - Anayasa’da yapılan değişiklik ile “asker kişilerin” işledikleri suçlar askeri mahkemelerin görevinden çıkarılarak adli yargıya verilmiştir.Buradaki adli yargıdan kasıt, yargılamanın askeri mahkemede değil, sivil mahkemelerde yapılacak olmasıdır. “Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının” yargılanmasında ise Anayasa Mahkemesi görevli ve yetkili kılınmıştır. Buna rağmen diğer mahkemeler tutuklamalar yapmakta ve Anayasa Mahkemesi susmaktadır.
 
   - “Tutukluk sürelerinde” ise sanki bir nevi pazarlık yöntemi ile bir takım toplama ve çıkarma hesapları yapılarak neticeye gidilmesi ise tamamen yanlış olmuş ve sürelerin kabul edilemez ölçülere varmasına sebep olunmuştur. Yasaya göre; “sulh ve asliye ceza” mahkemelerinde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Bu süre zorunlu nedenlerle en fazla altı ay uzatılabilir. “Ağır ceza” mahkemelerinde tutukluluk süresi en çok 2 yıldır. Bu süre en fazla bir yıl uzatılır ve tutukluluk süresi üç yılı geçemez. “Özel yetkili” mahkemelerde tutukluluk süresi için; ağır cezadaki iki yıllık süre iki kat olarak uygulanır. Yani burada tutukluluk süresi en çok dört yıl, bir yıl da uzatma halinde toplam beş yılı geçemez. Değişik çarpma, bölme, toplama suretiyle 10 yıllık sürelerin bulunmasına akıl sır erdirilemez. On yıl tutuklu kaldıktan, hayatından on yıl gittikten sonra beraat eden kişiye -eğer sağ kalmışsa-  devlet ve mahkemeler “kusura bakma” mı diyecekler, yoksa “yaptık bir hata, bari biraz mahkum edelim de ödeşelim” mi diyeceklerdir.
 
     Ülkenin temeli olan adalet, bir arap saçı gibi karmakarışık ve çözülemez ilişkiler yumağı haline getirilmiştir.
     Bütün bu yanlışlardan dönülmemesi halinde Türkiye’yi daha büyük sıkıntı ve açmazlar beklemektedir.
 

Av.A.Erdem Akyüz, 
Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)