Özel hukuk davaları ve avukatlık yönünden çok tehlikeli olabilecek Arabuluculuk Kanunu düzenlenmek isteniyor. Bu hususa önemle dikkatinizi çekmek isterim. Kanun Tasarısı ekte gönderilmiştir. Diğer avukat arkadaşları da bilgilendirelim, Tasarıyı okuyalım, meseleyi tartışalım. Kanaatimce, bu iş icra takiplerini de etkileyecektir. Çünkü bu Tasarı kapsamında, kişilerin alacak-verecekleri de arabulucular tarafından çözülebilecektir.

Yeni çıkan HMK, yargının hızlandırılacağı ve dava yükünün azaltılacağına dair gerekçeler, dava masraflarının artırılması ve tahsilatların kesin sürelere bağlanması, maalesef 100 saat kursla ihtilaf çözmek konusunda yetkili kılınacak olanların önünü açacak, fakat avukatlık mesleğine zarar verecektir. O halde avukatlar da, 100 saat kurs görmek suretiyle hekimlik, elektrik ve elektronik mühendisliği ya da sosyal bilimler alanında çalışabilmelidir. Özel hukuk ihtilafları ile alacak-verecek ihtilaflarının çözümünün yargı dışına taşınması, ihtilafların çözümünde bilinen hukuk kurallarının dışında farklı yöntemlerin ve farklı sosyal düzen kurallarının çözüm aracı olarak kullanılmasını gündeme getirecektir. Ülkemizde, hem hukuk kuralları ve hem de yargı teşkilatlanması açısından birliğin savunulup sağlanmasının gerektiği bir yerde, bu tip farklılaşmalara gidilmesi isabetli sonuçlar vermeyecektir. Arabuluculuk müessesesinin özel hukuk yargısının hızlandırılması, dava yükünün azaltılması ve hakemlik usulünün zaten hukuk sistemimizde var olduğu gerekçeleri ile savunabilmek isabetli değildir. Herşeyden önce Tasarıda öngörülen arabuluculuk ile klasik hakemliğin bir ilgisi bulunmamaktadır.

Bu sebeplerle; avukatlık mesleğine, hukukçuluk nosyonuna, hukuk ve yargı birliğine telafisi mümkün olmayacak zararlar verebilecek, 100 saatlik dersle özel hukuk ihtilaflarını çözebilecek kişiler olabileceğini iddia ederek, hukukçuluğu ve yargı görevi ifa eden avukatlığı gözardı eden bir anlayışın ve maalesef bu anlayışla kanunlaştırılmaya çalışılan Arabuluculuk Kanun Tasarısı'nın kabulü mümkün değildir. Özel hukuk ihtilaflarının çözümünde, hukuk nosyonuna sahip meslekten hukukçular, yani avukatlar görev alabilir. Bu anlayış, çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren her alanda bu şekilde kabul edilmelidir. Özel hukuk ihtilaflarının çözümünde görev alacak kişilerin, hukuk nosyonuna sahip meslekten hukukçular olması gerekir. "Her işi yaparım" düşüncesiyle bazı meslekler herkes tarafından yapılmaya çalışıldığında, ortaya ne gibi kötü sonuçların çıktığı konusunda fazla örnek vermeye gerek duymamaktayız.

Bu Kanun Tasarısını yasalaştığında hukuka, hukukçuluğa ve avukatlığa zarar vermeyeceğini iddia etmek ise, meseleye sadece şekilci bakılması halinde mümkün olabilir, bunun kabulü mümkün değildir. Bir sistemin izlendiği, bir hukuk düzeninin bulunduğu ve devam ettiği ülkelerde, bazı sorunları çözmek adına sistem ve düzenin kökten değiştirilmesi yarar yerine zarar getirecektir. Ayrıca, hukuk güvenliği de bozulacaktır.

 

Hukuk Uyuşmazlıklarına Arabuluculuk Kanunu Tasarısı'nın 15., 22. ve 23. maddelerine dikkatinizi çekmek istiyorum. Tasarının 15. maddesinde, arabuluculuk faaliyetlerinin istenilen usul ve şartlarda yürütülebileceği öngörülmekte,  22. maddesinde, avukatların da 150 saat psikolojik eğitim almak kaydıyla arabulucu olabilecekleri ifade edilmekte (bu eğitim lisans öğrenimi sırasında verilmek yerine her nedense sonrada ve hatta avukatlık stajından sonra alınacak, hukukçu olmayanlar ise 100 saat hukuk öğrenimi bu 150 saatin yanında görecekler) ve 23. maddesinde, bu tür eğitim verilecek eğitim-öğrenim kuruluşlarına izin verilmesi düzenlenmektedir.

Arabulucu kim? Sıfatı ne? Kamu görevlisi mi yoksa yargı görevini ifa eden mi? Rüşvet aldığı veya görevini kötüye kullandığı iddiaları durumunda ne ile suçlanacak? Arabuluculuk mesleğini hangi meslek etik kuralları içinde yerine getirecek? Tasarı incelendiğinde, bu soruların cevabını bulabilmek mümkün değildir.

Kötüye kullanılabilecek arabuluculuk usulünün kabulü mümkün değildir. Arabuluculuk gibi avukatlık mesleğinin de kötüye kullanılabileceğini söylemek tüm hukukçuları, hukuk nosyonu ve öğrenimini, hatta yargıçları haksız ithamlarla karşı karşıya bırakabilecektir. Çünkü hukukçuluk, hakimlik ve avukatlık mesleği, çok önemli ve zor mesleklerden olup, hukuk nosyonuna ve özel niteliklere sahip olmayı gerektirmektedir. Taraflar arasındaki özel hukuk ihtilaflarının çözümünde, 150 saat, 100 saatlik kursların yeterli görülmesi ve bazı kişilere bu yönde yetki verilmesi yarar değil, zarar getirecektir.

Arabuluculuk müessesi bir ihtiyaçsa ve yasallaştırılması düşünülmekte ise, arabulucuların yalnızca hukukçulardan oluşması gerekir. Bir başka ifadeyle, hukuk fakültesi mezunlarının ek özel bir eğitim ve öğrenimden (kurs veya staj niteliğinde) geçtikten sonra arabuluculuk yapabilmelerine hak tanınmalı, ancak bu hak hukuk fakültesi mezunu olmayanları kapsamamalıdır. Avukatlık Kanunu uyarınca, avukatların arabuluculuk olarak nitelendirilebilecek uyuşmazlıkla ilgili dava dışı görüşme, yapma ve sulh sağlama yetkileri olduğundan, her arabulucu avukat olamayacağı halde her avukatın arabulucunun kullandığı yetkiye sahip olması mümkün olabilecektir.

Türkiye'de birçok hukuk fakültesi açıldığına göre, buradan mezun olacak insanları mağdur etme ve hukuk sistemine zarar verme ihtimali bulunan bu Kanun Tasarısının ekteki yazıda işaret ettiğim noktaları itibariyle mutlaka gözden geçirilmesi gerekmektedir. Çünkü Avrupa'da uygulandığı söylenen arabuluculuk usulünün, bu Kanun şekli ve Ülkemizin sosyolojik yapısı sebebiyle başarılı olacağı söylenemez. Ayrıca, her yenilik ve değişiklikle ve bunun yanında sırf kanun değişikliği yapmak suretiyle de başarı elde edileceği savunulamaz.
 

İyi çalışmalar dilerim.

Prof. Dr. Ersan Şen


(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan Şen tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)