Öncelikle belirtmek isterim ki, bu konu başlığında hukuki bilgilendirmede bulunmamın tek nedeni, anlaşmalı boşanmaya karar veren eşlerin boşanmaya ilişkin mutabık kaldıkları hususları tekrardan gözden geçirerek boşanma sürecini avukat eşliğinde yürütmelerini sağlamaktadır. Maalesef, günümüzde anlaşmalı boşanmaya karar veren eşler avukata danışmak yerine "google araması" sonucunda edindikleri bilgiler ile anlaşmalı boşanma protokolü hazırlamaktadırlar. Bu durum, anlaşmalı boşanma gerçekleştikten sonra eşler arasında yeni ihtilaflar doğmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. Eşler arasında boşanma gerçekleştikten sonra hukuki ihtilaflar doğmasını engellemek adına anlaşmalı boşanma protokolünün avukat tarafından hazırlanması gerekmektedir.
Anlaşmalı boşanma davası Türk Medeni Kanununun 166/III. Maddesinde düzenlenmiştir. İşbu madde düzenlemesi gereği, anlaşmalı boşanmanın şartları;
I. Evlilik en az 1 yıl sürmüş olmalıdır.
II. Tarafların birlikte dava açmalarının yanı sıra bir eşin açtığı davayı diğer eş kabul edebilir.
III. Hakim, tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmelidir.
IV. Hakim, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulmalıdır.
Anlaşmalı boşanma davasında taraflarca mutabakat sağlanan anlaşmaya Türk Medeni Kanunununda " düzenleme" , uygulamada ise " protokol" denilmektedir.
I. EVLİLİK EN AZ 1 YIL SÜRMÜŞ OLMALIDIR.
TMK m. 166/III.' e göre evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması kaydıyla eşler anlaşma boşanabilirler. Bu sürenin başlangıç tarihi evlenme tarihidir. Yargıtayın değişik içtihatlarına rağmen genel içtihata göre eşlerin boşanma hükmünün verildiği celse tarihi itibariyle bir yıllık evli olmaları yeterlidir. Zira, madde metninde " Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. " denilmektedir. Eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi ancak ve ancak tarafların duruşmaya gelerek boşanma iradelerinin duruşma zaptına işlenmesi ile mümkündür.
II. TARAFLARIN BİRLİKTE DAVA AÇMALARININ YANI SIRA BİR EŞİN AÇTIĞI DAVAYI DİĞER EŞ KABUL EDEBİLİR.
Her iki eş boşanma isteklerini aynı dilekçede belirtip imzalayabilirler ve duruşmada imza ve taleplerini tekrarlayabilirler. Bir eşin açmış olduğu dava diğer eş tarafından kabul edilerek de anlaşmalı boşanılabilir.
TMK m. 166/1. ' e göre çekişmeli olarak açılan bir boşanma davası yargılamanın herhangi bir aşamasında tarafların protokol sunması ve hakimin sunulan protokolü uygun bulması halinde TMK m.166/III hükümlerine göre anlaşmalı boşanma sağlanabilir.
III. HAKİM, TARAFLARI BİZZAT DİNLEYEREK İRADELERİNİN SERBESTÇE AÇIKLANDIĞINA KANAAT GETİRMELİDİR.
Hakim, tarafları dinleyerek tarafların özgür iradeleriyle boşanmak istediği hususunda kanaat getirmelidir. Taraflar duruşmada hazır bulunarak hakim önünde özgür iradeleriyle boşanmak istediğini, anlaşmalı boşanma protokolünü onayladıklarını söylemelidirler. Önemli olan boşanma iradelerinin aynı anda ve duruşmada hakime beyan edilmesidir.
IV. HAKİM, BOŞANMANIN MALİ SONUÇLARI İLE ÇOCUKLARIN DURUMU HUSUSUNDA TARAFLARCA KABUL EDİLECEK DÜZENLEMEYİ UYGUN BULMALIDIR.
Boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu boşanma protokolünde detaylı bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Uygulamada taraflar arasında en çok hukuk ihtilaf yaratan konular boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumudur.
A) Boşanmanın Mali Sonuçları:
A-1: Maddi ve Manevi Tazminat:
Eşlerden birinin diğer eşten maddi/manevi tazminat talebi varsa ve bu talep diğer eş tarafından kabul edilmiş ise hangi eşin maddi/manevi tazminat talebinin olduğunun, maddi/manevi tazminat bedelinin, tazminat ödemeyi kabul eden eşin bu bedeli hangi banka hesabına ödeyeceğinin protokolde açık ve detaylı bir şekilde yazılmalıdır.
Örneğin; Eşlerden X, diğer eş Y' ye boşanma davası kesinleştikten sonra 10.000,00 TL maddi/manevi tazminat ödeyecektir. Eşlerden X, işbu 10.000,00 TL maddi/manevi tazminat bedelini diğer eş Y' nin ..... Bankasına kayıtlı ..... Iban numaralı hesabına havale edecektir.
Şayet eşler karşılıklı olarak maddi/manevi tazminat istemiyor iseler bu husus protokolde yazılmalıdır. Örneğin, " Her iki eşin birbirlerinden maddi/manevi tazminat talebi bulunmamaktadır." şeklinde düzenlemenin protokolde yer alması gerekmektedir.
A-2: Yoksulluk Nafakası
TMK m. 175' e göre boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Taraflar biri diğer eşten yoksulluk nafakası istiyor ve diğer eş bu talebi kabul ediyor ise hangi eşin yoksulluk nafakası talep ettiğinin, yoksulluk nafakası bedelinin, nafaka bedelinin hangi tarihte ve hangi banka hesabına ödeneceğinin anlaşmalı boşanma protokolünde belirtilmesi gerekmektedir.
Örneğin: Eşlerden X, diğer eş Y' ye boşanma davası kesinleştikten sonra diğer eş Y' nin ..... Bankasına kayıtlı ..... Iban numaralı hesabına her ayın 5. Günü, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir.
Eğer tarafların birbirlerinden yoksulluk nafakası talepleri bulunmuyor ise " Taraflar karşılıklı olarak yoksulluk nafakası talep etmemektedirler." şeklinde bir madde protokolde yer almalıdır.
A-3: İştirak Nafakası
Çocuğun velayeti kendisine verilmeyen eş, çocuğun eğitimi, bakımı, geçimi için giderlere katlanmak zorundadır. Anlaşmalı boşanmaya karar veren eşlerin reşit olmayan müşterek çocuklarının bulunması halinde iştirak nafakasının belirtilmiş olması zorunlu bir unsurdur.
İştirak nafakasına ilişkin protokol maddesinde, nafakanın kim tarafından ödeneceği, hangi çocuk için ödeneceği, ne kadar ödeneceği belirtilmelidir.
Bunun yanı sıra çocuğun giderlerinin yaşa bağlı olarak artma ihtimali vardır. Velayet sahibi eş, anlaşmalı boşanma davası gerçekleştikten sonra iştirak nafakası ödeyen eşe karşı " İştirak Nafakasının Artırılması Davası " açabilir.
Her ne kadar yeni bir dava ile nafakanın artırılması mümkün ise de anlaşmalı boşanma protokolünde "iştirak nafakasının her yıl artırılması" şeklinde bir düzenleme yapılması mümkündür. Ancak, bu konuda Yargıtayın çeşitli kriterleri mevcuttur. Nafaka miktarının artırılması konusunda TÜİK’in yayınladığı Yıllık ÜFE Oranı, Artış Tarihi olarak da kararın kesinleştiği tarih benimsenmektedir.
Örneğin: Eşlerden X, müşterek çocuk Z için diğer eş Y' nin ..... Bankasına kayıtlı ..... Iban numaralı hesabına her ayın 5. Günü, 1.000,00 TL iştirak nafakası ödemeyi kabul ve taahhüt etmiştir. Söz konusu nafaka miktarına kararın kesinleştiği tarihi takip eden yıllarda TÜİK’in yayınladığı yıllık ÜFE oranında artış uygulanacaktır.
A-4: Mal Rejimi Tasfiyesi
Yargıtay’ın yerleşmiş görüşüne göre, TMK madde 166/f.3’de yer alan boşanmanın mali sonuçları üzerinde anlaşma koşulu, TMK madde 174’de düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat, TMK madde 175’de düzenlenen yoksulluk nafakası ve TMK madde 182’de düzenlenen iştirak nafakasını kapsamaktadır. Yani Yargıtay mal rejiminin tasfiyesini
TMK madde 166/f.3’deki anlaşmanın zorunlu içeriğine dâhil görmemektedir. Bu açıdan taraflar, mal rejimi tasfiyesi hususunda anlaşmamış olsalar bile, gerekli olan diğer mali sonuçlar da anlaşmışlarsa, hâkim TMK madde 166/f.3’deki koşullarla boşanmaya karar verebilecektir.
Yargıtay, maddi ve manevi tazminat talepleriyle (TMK madde 174/1-2), yoksulluk nafakasını (TMK madde 175) boşanmanın fer’i niteliğinde görmektedir. Bununla birlikte mal rejiminin tasfiyesine yönelik talepleri boşanma davasının eki niteliğinde görmemektedir. Yargıtay genel olarak, TMK madde 166/f.3’de yer alan boşanmanın mali sonuçları üzerinde anlaşma koşulunun, TMK madde 174’de düzenlenen boşanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat; TMK madde 175’de düzenlenen yoksulluk nafakası ve TMK madde 182’de düzenlenen iştirak nafakası talep haklarına ilişkin olup mal rejiminin tasfiyesinin anlaşmalı boşanma kapsamında olmadığını kabul etmekle birlikte, kararlarında genel olarak mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenlemelerin boşanma davasına ait boşanma anlaşmasına alınmasını engelleyen bir durumun da bulunmadığını belirtmektedir.
Anlaşmalı boşanma protokolünde edinilmiş mal varlığı değerleri ile ilgili hususların çok detaylı bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Uygulamada birçok sorun anlaşmalı boşanma kapsamında eşlerin mal varlığı değerleri ile ilgili olarak yaptıkları düzenlemelerin çoğu kez açık olmaması ve bu nedenle katılma alacağı veya değer artış payı alacaklarını da kapsayıp kapsamayacağı hususunda çıkmaktadır.
Örneğin, Yargıtay 8. HD, eşlerin karşılıklı olarak boşanma nedeniyle nafaka, maddi ve manevi tazminat, yargılama gideri ve vekâlet ücreti istemedikleri ayrıca herhangi bir eşya ve başkaca alacakla ilgili haklarından feragat ettiklerine ilişkin anlaşmadaki “eşya” kavramının taşınır ve taşınmaz mallar ile boşanmanın fer’i niteliğinde olmayan mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan “değer artış payı ve katılma alacağı” taleplerini de kapsadığını ifade etmiştir. ( 8.HD, T. 12.4.2011; E. 2010/4983; K. 2011/2095, YKD, C. 37, S. 9, Eylül 2011, s. 1614-1618.)
Bu konu avukat tarafından özenli ve detaylı bir şekilde düzenlenmelidir. Şöyle ki;
Örneğin, anlaşmalı protokolde "Eşlerden X, diğer eş Y' ye bir taşınmazın tapuda devir edeceğini taahhüt etmekte" şeklinde yazılı olan madde gereği mahkemeler " ... Ada/parsel... Bağımsız bölümün, davacı... Ya davalı tarafından devrine" şeklinde hüküm kurmakta ancak boşanma kararı kesinleşip infaz edildikten sonra davacı bu taşınmazı devir etmemektedir. Alacaklı diğer eş Y tekrar dava açmak durumunda kalacaktır.
Bir diğer sorun ise anlaşmalı boşanma protokolünde " taşınmazın eşlerden Y lehine devrine" şeklinde bir ibare alması durumunda tapu müdürlükleri " satış harcı" üzerinden işlem yapmaktadırlar.
Tüm bu sorunların önüne geçilmesi adına Aile Mahkemelerine, devir edilecek taşınmazlara ilişkin "hükmen tescil" talebinde bulunulmalıdır. Anlaşmalı boşanma protokolünde tapuda devir ve tescil edilmesi kararlaştırılan taşınmazlara ilişkin mahkemece hükmen tescil kararı verilmesi halinde düşük oranda bir harç ile tapuda devri sağlanacaktır. Şayet, hükmen tescil kararı olmaksızın sadece " anlaşmalı boşanma protokolünün aynen onaylanmasına" şeklinde bir mahkeme hükmü ile tapu müdürlüklerine gidilirse tapu müdürlükleri " satış harcı" üzerinden işlem yapmaktadırlar. Bu durumda taraf, yüksek oranda bir harç ödeyerek taşınmazın devrini alabilmektedir. Kısacası, protokol konusu bazı devirler ya taraflarca sicillerinde gerçekleştirilmiş olarak mahkemeye başvurulmalı ya da böyle değerler nispi harçlandırılarak alacaklı lehine ilgili sicile ".... Tesciline.." şeklinde hüküm kurulmalıdır.
Uygulamada bazı mahkeme hakimleri anlaşmalı boşanma davalarında "hükmen tescil" kararı vermemektedirler. Bu nedenle boşanma davası açmadan önce boşanma davasını açmak istediğiniz aile mahkemesi kalemini arayarak mahkeme hakiminin anlaşmalı boşanmalarda hükmen tescil kararı verip vermediğini sormanızda fayda olacaktır
A-5: Dava ve Yargılama Giderleri/Avukatlık Ücreti
Anlaşmalı boşanma davası açılırken taraflarca ödenmesi gereken masraf ve giderler bulunmaktadır. Yine, kendisini vekil ile temsil ettiren tarafından vekalet ücreti talebi talep etmek hakkı bulunmaktadır. Anlaşmalı boşanma protokolünde dava masraf ve yargılama giderlerinden, avukatlık ücretinden hangi tarafın sorumlu olduğu açıkça belirtilmelidir.
A-6: Kadının Ziynet Eşyası Talebi
Anlaşmalı boşanmaya karar veren tarafların boşanmanın tüm unsurları üzerinde anlaşmış olmaları gerekmektedir. Kadının ziynet eşyası kadının kişisel malıdır. Kadının bu yönde bir talebinin olması halinde diğer eş tarafından bu talebin kabul edilerek protokolde düzenlenmesi gerekmektedir.
B-) Çocukların Durumu:
Taraf iradelerini TMK m. 184' e uygun bulan mahkeme tarafların çocukları varsa uzmanların raporlarına göre velayete ilişkin protokol hükmünü kabul eder veya değiştirilmesi için taraflara süre verir. Değiştirilmesine gerek görmez ise protokolün ilgili hükmünü onayladığını kararda belirtir. Çocukların velayeti ve iştirak nafakası ve varsa çocuk malları konusunda mahkeme için tarafların protokolleri ile bağlayıcı değildir. Mahkemece verilen süre içerisinde taraflar mahkemenin öngörülen değişikliği yapmaz ise boşanma davası kendiliğinden TMK m. 166/I. hükümlerine göre çözülmek üzere çekişmeli davaya dönüşür.
Müşterek çocuğun velayetinin hangi eşte kalacağı hususu protokolde düzenlenmelidir. Yine, velayet hakkına haiz olmayan eşin müşterek çocukla "kişisel ilişki kurması" yönünde düzenleme olması gerekmektedir. Çocuk ile kişisel ilişki anne veya babanın çocuklarını ziyaret hakkı olduğu kadar çocuk için de bir haktır.Kişisel ilişki düzenlenirken çocuğun yaşının, sağlık durumunun ve eğitim durumunun dikkate alınması, kişisel ilişki tesisi sırasında çocuğun özellikle sağlığının, eğitiminin ve kültürel faaliyetlerinin zarar görmemesi esastır. Mahkeme çocuk ile ilgili protokol düzenlemelerinde değişiklik yapma hakkına sahiptir. Protokolde yer alan çocuk ile olan düzenlemelerde " çocuğun üstün yararı" gözetilmelidir. Yani, işbu protokol düzenlemelerinde eşlerin menfaatinden ziyade çocuğun menfaatleri, üstün yararı gözetilmelidir. Kişisel ilişkiye ilişkin düzenleme yapılırken hangi gün, hangi saatler arasında çocuk ile kişisel ilişki kurulacağı, çocuğun yararına olmak üzere yaz tatilinde, sömestr tatilinde hangi günler arasında kişisel ilişki olacağı, çocuğun doğum günü, babalar ya da anneler günü gibi günler nazara alınarak ama saatler belirtilmek suretiyle kişisel ilişki hususu düzenlenebilecektir.
DİĞER HUSUSLAR
Müşterek konutta bulunan eşyaların kime ait olacağı, müşterek konutu hangi eşin kullanacağı gibi hususlar anlaşmalı boşanma protokolünde düzenlenmelidir.
Bunun yanı sıra, kadının boşanma gerçekleştikten sonra kocanın soy ismini kullanmaya devam etmesi yönünde bir talebi var ise bu husus anlaşmalı boşanma protokolünde düzenlenmelidir. Anlaşmalı boşanma protokolünde bu hususun düzenlenmemiş olması halinde kadın anlaşmalı boşanma davasının kesinleşmesinden sonra 1 yıl içerisinde dava açabilir. Kadının bu yönde bir dava açabilmesi için anlaşmalı boşanma protokolünde kadının kocasının soy ismini kullanamayacağı yönünde aksine bir madde bulunmamalıdır.