Konunun Özeti: Anayasa Mahkemesi, 11 Şubat 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 28.12.2021 tarih ve 2018/34548 başvuru numaralı kararı[1] ile çalışanın WhatsApp mesajlarının okunmasını ve bu yazışmalara istinaden iş akdinin feshedilmesini Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen “Özel Hayatın Gizliliği” ve Anayasa’nın 22. maddesinde düzenlenen “Haberleşme Hürriyeti” kapsamında Anayasa’ya aykırı bulmuştur.
Çalışan Whatsapp aracılığıyla, arkadaşları ile şirket/kurum yöneticilerine karşı iftira ve hakaret etmiş olup, çalışma arkadaşları ile birlikte örgütlü bir biçimde bilişim sistemini sekteye uğrattığı hususlarında savunması istenmiş, ertesi gün iş akdi bildirimsiz olarak feshedilmiştir. Çalışan, WhatsApp programının çok yaygın olarak kullanıldığını, bu yazışmaların kişisel veri olarak korunması gerektiğini, bu konuşmaların elde ediliş şeklinin muğlak olduğunu ve konuşmaların hukuka aykırı delil niteliğinde olduğunu belirtmiş olup, İşveren ise, çalışanın yöneticisinin açık bırakılan yazışmaları gördüğünü ve bu sebeple de işverenin çalışanın Whatsapp yazışmalarına işyerindeki bilgisayardaki programın açık olması nedeniyle ulaştığını savunmuştur. Mahkeme davanın kabulüne, feshin geçersizliğine ve çalışanın işe iadesine karar vermiştir.
Şirket, haklı nedenle derhal fesih hakkını kullandığını, bu nedenle yazılılık şartı aranmadığını, şirket/kurum yöneticilerine karşı iftira ve hakaret edildiği gerekçesiyle İstinaf Mahkemesine başvurmuş, mahkeme kararının kaldırılması ve davanın kesin olarak reddedilmesi kararını almıştır.
Öte yandan, benzer sebeple iş akdi feshedilen E.O.’nun Mahkeme nezdinde açtığı dava kabul edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararıyla dosyanın esası incelenmeden kaldırılmasına ve mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Yeniden yargılama yapılmış ve davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf başvurusu, esastan reddedilmesi üzerine karar kesinleşmiştir.
Anayasa Mahkemesi Devletin, Anayasa’nın 20. maddesinde düzenlenen “Özel Hayatın Gizliliği” ve Anayasa’nın 22. maddesinde düzenlenen “Haberleşme Hürriyeti” kapsamında pozitif yükümlülükleri uyarınca, kişilerin özel ve aile hayatına keyfi olarak müdahale etmemek ve üçüncü kişilerin haksız müdahalelerini önlemek ve haberleşmede kullanılan ifadelerin gizliliğinin sağlanmasını sağlamak ve haberleşmeye yönelik haksız müdahaleleri önlemek güvencelerini yerine getirmekle yükümlü olduğunu ifade etmiştir.
Kararda yargılama yapılırken, işveren ve çalışanlar arasındaki çıkar çatışmasının göz önünde bulundurulması, olası müdahalelerin meşru amaca dayalı ve ölçülü olması, hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulması hususlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. İncelenen başvuruda özel hayata saygı ve haberleşme hürriyetiyle ilgili anayasal güvenceleri gözeten bir yargılama yapılmaması nedeniyle, ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin maddi tazminata hükmedebilmesi için Çalışan’ın uğradığını iddia ettiği maddi zarar ile tespit edilen ihlal arasında illiyet bağı bulunmalıdır. Çalışan bu konuda herhangi bir belge sunmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, kararında işveren ve çalışanlar arasında çatışan çıkarların değerlendirilmesinde işverenin yönetim yetkisinin işyerinde işin yürütülmesi ve işyerinin düzeninin ve güvenliğinin sağlanması ile sınırlı olduğunu; dolayısıyla kurum bilgisayarı dahi olsa bu bilgisayarlar üzerinde işverenin mutlak gözetim ve denetim hakkının bulunduğunu kabul etmenin demokratik toplum ve temel haklar ile bağdaşmayacacağını vurgulamıştır. Ayrıca çalışanın kurum bilgisayarı üzerinden kişisel yazışmalar yapmasının olağan olduğunu, çalışana iletişim araçlarının inceleneceği hususunda açıkça bir bilgilendirme yapılmadığı (işveren aksini ispat edememiştir) takdirde çalışanların temel hak ve özgürlüklerine bir müdahalede bulunulmayacağı hususunda makul bir beklenti oluşturacağının kabul edilesi gerektiğini belirtmiştir.
Kararda, yargı makamları tarafından pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmeyerek çalışana hiçbir uyarı yapılmaksızın, çalışanın işveren tarafından kendine tahsis edilen bilgisayarda yaygın olarak kullanılan Whatsapp adlı yazılım üzerinden gerçekleştirdiği yazışmaların dayanak gösterilerek iş sözleşmesinin feshedilmesinin, Çalışan’ın özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyeti hakkını ihlal ettiğine, tazminat talebinin reddine karar verilmiş ve kararın bir örneği, yeniden yargılama yapılması için ilgili mahkemeye gönderilmiştir.
Hem kararda belirtildiği üzere hem de kişisel verileri koruma mevzuatı temel prensipleri uyarınca, özel hayatın gizliliği ve haberleşme hürriyetine yönelik iletişimin denetlenmesi suretiyle yapılacak olan müdahalelerde, işverenlerin çalışanları ve diğer ilgili kişileri önceden bilgilendirmeleri gerektiğini, temel hak ve hürriyetlere yönelik müdahalelerde çalışanlar ile aralarındaki menfaat dengesini gözetmeleri gerekmektedir.