Kişi hak ve hürriyetlerinin koruyucusu olan, istisnai olarak da siyasi parti davalarına bakan ve "Yüce Divan" sıfatıyla ceza yargılaması da yapan Yüksek Mahkeme, dershanelerin kapatılmasına dair kanunla ilgili verdiği iptal kararı ile gündemde yer aldı. Peki nedir bu iptal kararı ve sonuçları ne olacak? Elbette kararın gerekçesi yazılıp Resmi Gazete'de yayımlanmadan bu konuda bağlayıcı bir açıklamada bulunmak mümkün değildir. Ancak bir doğru vardır ki, o da ilgili kanunun dershane ile ilgili olan kısmı iptal edildiğidir. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi’nin kanunlarla ilgili incelemesine dair kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanmayacağı Anayasa m.153/1'de söylense de, uygulamada bu kuralın gereğinin yerine getirilemediği görülmektedir.
Ana Muhalefet Partisi olarak Cumhuriyetçi Halk Partisi, dershaneleri kapatan kanunu Anayasaya aykırılık iddiası ile Yüksek Mahkemeye götürmüş ve Anayasa m.2, 13, 42 ve 48'e aykırı olduğundan bahisle kanunun iptalini talep etmiştir. İptali talep edilen kanunun yürürlüğünü durdurmayan Yüksek Mahkeme, kanunun esastan görüşülmesi amacıyla inceleme sırasına almıştır. Kamuoyuna yansıdığı kadarı ile Yüksek Mahkeme; dershanelerin okula dönüşmesini, 1 Eylül 2015 tarihi itibariyle kapanmasını ve dershanelerde çalışan öğretmenlerin geleceği ile ilgili hükümler içeren kanunu iptal etmiştir.
İptali talep edilen kanun hangi değişikliğe neden olmuşsa, iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar uygulanır ve o ana kadar yürürlüğüne son verdiği bir kanun veya kanun hükmünde kararname varsa, Yüksek Mahkeme tarafından kanunun iptal edilmesi ile tekrar yürürlüğe giremez.
İptal edilen kanunla ilgili gerekçeli karar yayımlanıncaya kadar, iptal edilen kanunla kazanılan haklar ve meydana gelen değişiklikler korunur, kayıplar varsa yeni bir kanun çıkarılmadıkça eski hale dönmez ve iptal edilen kanun veya kanun hükmünde kararname de tekrar yürürlük kazanmaz. Çünkü Anayasa m.153/2'ye göre, Yüksek Mahkeme kanun koyucu gibi hareket etmek suretiyle yeni bir uygulamaya yol açacak şekilde karar veremez.
Esasında müktesep/kazanılmış hak tartışması dershanelerle ilgili kanun değişikliği yapılırken de gündeme geldi ve biz de bu konuda uyarılarda bulunduk. Müktesep hakkın uluslararası kabul gördüğüne, "hukuk devleti" ilkesinin ve hukuk güvenliği hakkının bir gereği olarak, yapılan yasal değişikliklerde müktesep haklara saygı gösterilmesi gereğine işaret ettik, ancak Türk Hukuku'nda bu müessesenin korunmasında bir istikrar olmadığını ve keyfi hareket edildiğini ifade etmek isteriz.
Anayasa Mahkemesi, ortaya çıkabilecek hukuki boşluğun veya karışıklığın önüne geçebilmek amacıyla verdiği iptal kararının yürürlüğe giriş tarihini ayrıca kararlaştırabilir. Bu süre, iptal hükmünün Resmi Gazete'de yayımı tarihinden itibaren bir yılı geçemez.
Anayasa Mahkemesi, iptali talep edilen kanunla ilgili yerindelik, yani bir hiyerarşik üst gibi kanunun çıkarılmasının isabetli olup olmadığı incelemesi yapamaz. Yüksek Mahkeme, "kuvvetler ayrılığı" ilkesi çerçevesinde hukukilik denetimi yapar.
Yüksek Mahkeme; Anayasaya, bağlı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ile hukukun evrensel ilke ve esaslarına aykırı olduğunu tespit ettiği kanunu iptal eder ve bu karar kesin olup herkesi bağlar. Ancak bu iptal kararı geriye yürümez, yani iptal edilen kanunun uygulandığı dönemde gerçekleşen tasarruf ve sonuçları hukuka aykırı duruma getirmez. Bu kural, Anayasa m.153'ün emridir.
Yüksek Mahkeme, iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlandığında derhal yürürlüğe girmesiyle ortaya çıkabilecek hukuki boşluğu dikkate alıp, yürürlük tarihini en geç bir yıla kadar erteleyebilir. Esasında iptal kararı yayımla yürürlüğe girmelidir, fakat doğabilecek yasal boşluk veya mağduriyetler sebebiyle kanun koyucunun yeni kanun çıkarması için bu tür yol öngörülmüştür. Çünkü Anayasa Mahkemesi, kanun koyucu gibi davranamaz. Yasama ve yürütme organları, iptal kararının yayımlanıp yürürlüğe girmesi ile ortaya çıkabilecek sorunları ve mağduriyetleri giderebilecek yasal ve idari tedbirler almalıdır.
Bu tespitler ışığında; Yüksek Mahkemenin, dershaneleri 1 Eylül 2015 tarihinde kapatan kanun hükmünü iptal ettiğinden bahisle eski sisteme dönüleceği düşüncesi doğru değildir. Bunun için TBMM, hukuki boşluk doğmaması ve mevcut dershaneler ile dershaneden okula dönüşmek üzere olanların ve dönüşenlerin yasal dayanaktan yoksun kalmamaları, müktesep hakların korunması, hizmet veren ve alanların mağduriyetlerinin önlenmesi veya giderilmesi, fırsat eşitliğinin sağlanması amacıyla yeni kanun çıkarmak zorundadır. Aksi halde, her kafadan farklı bir ses çıkmaya devam edecek, bu da eğitim-öğretim alanında güvensizliği ve belirsizliği körükleyecektir.
(Bu köşe yazısı, sayın Prof. Dr. Ersan ŞEN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
Trend Haberler
Yargıtay’ın 3 Gün Kuralı
KARŞI DAVA AÇMA SÜRESİ (HMK m. 133)
AVUKATIN TARAF OLDUĞU (MESLEKTEN KAYNAKLI OLMAYAN) DOSYALARINDA E-TEBLİGAT ZORUNLULUĞU VAR MIDIR?
Kiracının Haklı Tahliyesi
TEVKİL YAPILIRKEN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
SORUŞTURMAYA YER OLMADIĞI KARARI (SYOK) ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER: KABAHATLER KANUNU (MADDE 23) AÇISINDAN SYOK’UN DURUMU