Türkiye`de son zamanlarda, Anayasa değişikliği ile birlikte tartışılan konuların en başında hiç şüphesiz ´´ölüm cezasının tekrardan yürürlüğe girip girmemesi `` yer almaktadır. Türkiye`deki bu tartışmanın yapılmasına karşı çıkan ülkeler incelendiğinde, ilk sırayı Almanya`nın çektiği görülecektir. Bilindiği üzere, Federal Almanya 16 eyaletten, diger bir deyişle 16 devletçikten teşekkül etmektedir. Eyalet sisteminde her devletçiğin aynı zamanda kendine münhasır birer Anayasası bulunmaktadir.
Bu 16 Eyaletten bir tanesi de Hessen eyaletidir. Halihazırda yürülükte bulunan Hessen eyalet anayasasının 21. maddesi, aşagıdaki şekildedir:
``Madde 21. Cezai bir eylemden dolayı sorumlu bulunan kişi, ceza kanunu uyarınca hakim kararı ile özgürlüğü ve medeni hakları elinden alınabilir veya sınırlandırılabilir. Ağır kabahatlerde ölüm cezası ile yargılanabilir.
Fiilin ağırlığına göre ceza verilir.(Ceza, fiilin ağırlığına göre belirlenir.)
Bütün mahkumlar/sanıklar insani muameleye tabidir.``[1]
Işbu madde`nin birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki ``Ağır kabahatlerde ölüm cezası ile yargılanabilir`` ifadesinden, ölüm cezasının Almanya`nin Hessen eyaletinde halen yürürlükte olduğu sonucu çıkmaktadır.
Fakat her ne kadar ölüm cezası Hessen Anayasasında halen yer almis olsa da, ölüm cezası ile ilgili bu mezkur hüküm, Federal Alman Anayasasının 102. maddesi ile açıkça çelişmektedir.
Zira Federal Alman Anayasasının 102. maddesinde ``ölüm cezası kaldırılmıştır`` hükmü yer almaktadır. Hessen Eyalet Anayasasının 21. maddesi ile Federal Alman Anayasasının 102. Maddesi ölüm cezasının uygulanıp uygulanmadığı ile ilgili farklı sonuçlara varmaktadırlar. Bu durumda sorulması gereken diger bir soru ise, aynı konuda bir biri ile çelişen bu hükümlerden hangisinin uygulancağı sorusudur.
Bu sorunun cevabı, Federal Alman Anayasasının 31. maddesindeki hükümde yer almaktadır. Zira Federal Alman Anayasasının bu hükmüne göre; ``Federal Hukuk, Federe Hukuku(Eyalet Hukukunu) bozar`` diyerek, Federe (Eyalet) devletin Anayasasının, Alman federal anayasası ile çatıştığı durumlarda, federal alman hukukunun uygulanacağını işaret etmektedir.
Kisaca yukarıda arz ve izah olunan hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Alman`yanın Hessen Eyaletinde halen ölüm cezasının yürürlükte olduğu, ancak bunun uygulanmasının yine yürürlükte olan başka bir kanun hükmü ile engellendiği sonucu çıkmaktadır.
Bu hususta sorulması gereken diger bir soru ise, Almanya`nin Hessen Eyaletindeki bu hükmün neden halen yürürlükte olduğu ve halen mezkur Anayasa`da yerini koruduğu sorusudur?
Ölüm cezası ile ilgili bu hükmün tarihi gelişiminin kısaca açıklanması, konunun anlaşılması açısından yararlı olacaktır. Hessen Eyaletindeki ölüm cezası ile ilgili hüküm, 1946 yılından kalma bir hükümdür ve aynı zamanda ikinci dünya savaşından sonra, referandum ile yürürlüğe giren, Hessen Eyaletinin ilk anayasasında yer almıştır.
Hessen halkının % 76`sı bu hükmün lehine oy kullanmıştır. Keza Hessen Eyalet Anayasasının mezkur bu hükmü, ´´idamin kaldırıldığını´´ işaret eden, Alman Federal Anayasasının 102. maddesinden daha eski bir hükümdür.
Ayrıca 1946 yılından beri, Hessen Eyalet Anayasasında da hemen hemen hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bunun aksine sadece ufak tefek dönüşümler yapılarak yetinilmiştir. Hessen Eyalet Anayasasında yapılacak her değişiklik, Hessen eyalet meclisinin kararını ve halkın onayını gerekli kılmaktadır. Yapılacak olan her hangi bir değişikliğin, böylesine çetrefilli bir süreçten geçmesi, Hessen Eyalet Anayasasının bugüne kadar hemen hemen hiç değişmemesine sebep olmuştur.
Ancak Hessen Eyalet Anayasasının 21. maddesindeki ölüm cezasını düzenleyen hükmün, bütün bu uzun sürece ragmen yine de kaldırılmak istenmemesinin asıl sebebi, halkın, referandumda ölüm cezasının lehine oy kullanma riskinin göze alınmak istemeyişinden kaynaklanmaktadır.[2]
Alman devletinin kendi kanunlarındaki ölüm cezasının izlerini tamamen silmeden, Türkiye`de ölüm cezasının tekrardan yürürlüğe sokulup sokulmaması konusunda görüş bildirmeleri ya da çeşitli dayatmalarda bulunmak istmeleri, sözlerinin ne kadar etkili ve samimi olacağı sorusunu akla getirmektedir. Kişinin eleştirdiği bir hükmü kendi hukukundan silmeden, başkasından istemesinin samimi olup olmayacağı sorusunun şu aşağıdaki kıssadan hisse ile açıklanması, yazımızın ana temasının anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.
Vakti zamanında mutlu bir aile yaşarmış. Bir tane de çocukları varmış. Epey bir süredir oğullarının sürekli bal yemesinden aile şikayetçiymiş. Zira fazla bal yemesinden dolayı vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar meydana gelmiş. Bir gün çocuğun annesi, eşine, demiş ki;
-``Al bu çocuğu falan Alime götür.. Nasihat etsin bu böyle olmaz..`` demiş.
Adam razı olmuş ve oğluyla birlikte varmışlar, duası makbul pek muhterem o alime ve anlatıvermişler dertlerini,..
O Gönül ehli, az hüzünlü ve buruk alim,
-``Siz şimdi götürün bu yavruyu, tam 40 gün sonra getirin..`` buyurmuş.
Bir nasihat icin 40 gün bekletileceginden dolayi haliyle adam şaşırıverse de “hikmetinden suâl olunmaz” diyerek dönmüş.
Tam 40 gün sabırla beklemiş.. Tabii bu arada çocuk hırsla bal yemeye devam ediyormuş.
Varıp çalmışlar kapısını o alimin. Buyur edilmişler. Ve mütebessim güzel yüzüyle gelmiş, çocuğun yüzünü avuçları arasına almış, gözlerinin içine bakarak;
-Yavrum! Bundan sonra sakın fazla bal yeme!..
O kadar.....
E şimdi adam tam 40 gün beklemiş, zannediyor ki uzun bir seans olacak; fakat bir cümleyle tedavi bitivermis. Buna dayanamayan cocugun babasi:
-Efendi Hazretleri, şu bir cümleyi deyivermek için mi bizi 40 gün beklettiniz.. O zaman söyleseydiniz ya..
Muhterem Alim:
-O zaman söyleseydim, TESİRİ OLMAZDI Kİ.. Çünkü ben senelerdir, her gün bir miktar bal yerim. Haliyle kendim bal yerken, başkasına “yeme” deseydim tesiri olur muydu hiç bu sözümün?[3]
Son olarak ifade etmem gerekir, kanaatim Türkiye`de ölüm cezasının tekrardan yürürlüğe girmeyeceğidir. Bir hukukçu olarak, bu yazıda ölüm cezasının Türkiye`de yürürlüğe girmesi gerektiği görüşü savunulmayıp, başka ülkelerin Türk hukukuna müdahale etmesindeki celişki ortaya konmak istenmiştir.
Bu köşe yazısı, sayın Av. Osman Ali Usal tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.
-----------------------------------------Bu 16 Eyaletten bir tanesi de Hessen eyaletidir. Halihazırda yürülükte bulunan Hessen eyalet anayasasının 21. maddesi, aşagıdaki şekildedir:
``Madde 21. Cezai bir eylemden dolayı sorumlu bulunan kişi, ceza kanunu uyarınca hakim kararı ile özgürlüğü ve medeni hakları elinden alınabilir veya sınırlandırılabilir. Ağır kabahatlerde ölüm cezası ile yargılanabilir.
Fiilin ağırlığına göre ceza verilir.(Ceza, fiilin ağırlığına göre belirlenir.)
Bütün mahkumlar/sanıklar insani muameleye tabidir.``[1]
Işbu madde`nin birinci fıkrasının ikinci cümlesindeki ``Ağır kabahatlerde ölüm cezası ile yargılanabilir`` ifadesinden, ölüm cezasının Almanya`nin Hessen eyaletinde halen yürürlükte olduğu sonucu çıkmaktadır.
Fakat her ne kadar ölüm cezası Hessen Anayasasında halen yer almis olsa da, ölüm cezası ile ilgili bu mezkur hüküm, Federal Alman Anayasasının 102. maddesi ile açıkça çelişmektedir.
Zira Federal Alman Anayasasının 102. maddesinde ``ölüm cezası kaldırılmıştır`` hükmü yer almaktadır. Hessen Eyalet Anayasasının 21. maddesi ile Federal Alman Anayasasının 102. Maddesi ölüm cezasının uygulanıp uygulanmadığı ile ilgili farklı sonuçlara varmaktadırlar. Bu durumda sorulması gereken diger bir soru ise, aynı konuda bir biri ile çelişen bu hükümlerden hangisinin uygulancağı sorusudur.
Bu sorunun cevabı, Federal Alman Anayasasının 31. maddesindeki hükümde yer almaktadır. Zira Federal Alman Anayasasının bu hükmüne göre; ``Federal Hukuk, Federe Hukuku(Eyalet Hukukunu) bozar`` diyerek, Federe (Eyalet) devletin Anayasasının, Alman federal anayasası ile çatıştığı durumlarda, federal alman hukukunun uygulanacağını işaret etmektedir.
Kisaca yukarıda arz ve izah olunan hükümler birlikte değerlendirildiğinde, Alman`yanın Hessen Eyaletinde halen ölüm cezasının yürürlükte olduğu, ancak bunun uygulanmasının yine yürürlükte olan başka bir kanun hükmü ile engellendiği sonucu çıkmaktadır.
Bu hususta sorulması gereken diger bir soru ise, Almanya`nin Hessen Eyaletindeki bu hükmün neden halen yürürlükte olduğu ve halen mezkur Anayasa`da yerini koruduğu sorusudur?
Ölüm cezası ile ilgili bu hükmün tarihi gelişiminin kısaca açıklanması, konunun anlaşılması açısından yararlı olacaktır. Hessen Eyaletindeki ölüm cezası ile ilgili hüküm, 1946 yılından kalma bir hükümdür ve aynı zamanda ikinci dünya savaşından sonra, referandum ile yürürlüğe giren, Hessen Eyaletinin ilk anayasasında yer almıştır.
Hessen halkının % 76`sı bu hükmün lehine oy kullanmıştır. Keza Hessen Eyalet Anayasasının mezkur bu hükmü, ´´idamin kaldırıldığını´´ işaret eden, Alman Federal Anayasasının 102. maddesinden daha eski bir hükümdür.
Ayrıca 1946 yılından beri, Hessen Eyalet Anayasasında da hemen hemen hiçbir değişiklik yapılmamıştır. Bunun aksine sadece ufak tefek dönüşümler yapılarak yetinilmiştir. Hessen Eyalet Anayasasında yapılacak her değişiklik, Hessen eyalet meclisinin kararını ve halkın onayını gerekli kılmaktadır. Yapılacak olan her hangi bir değişikliğin, böylesine çetrefilli bir süreçten geçmesi, Hessen Eyalet Anayasasının bugüne kadar hemen hemen hiç değişmemesine sebep olmuştur.
Ancak Hessen Eyalet Anayasasının 21. maddesindeki ölüm cezasını düzenleyen hükmün, bütün bu uzun sürece ragmen yine de kaldırılmak istenmemesinin asıl sebebi, halkın, referandumda ölüm cezasının lehine oy kullanma riskinin göze alınmak istemeyişinden kaynaklanmaktadır.[2]
Alman devletinin kendi kanunlarındaki ölüm cezasının izlerini tamamen silmeden, Türkiye`de ölüm cezasının tekrardan yürürlüğe sokulup sokulmaması konusunda görüş bildirmeleri ya da çeşitli dayatmalarda bulunmak istmeleri, sözlerinin ne kadar etkili ve samimi olacağı sorusunu akla getirmektedir. Kişinin eleştirdiği bir hükmü kendi hukukundan silmeden, başkasından istemesinin samimi olup olmayacağı sorusunun şu aşağıdaki kıssadan hisse ile açıklanması, yazımızın ana temasının anlaşılmasını kolaylaştıracaktır.
Vakti zamanında mutlu bir aile yaşarmış. Bir tane de çocukları varmış. Epey bir süredir oğullarının sürekli bal yemesinden aile şikayetçiymiş. Zira fazla bal yemesinden dolayı vücudunun çeşitli yerlerinde yaralar meydana gelmiş. Bir gün çocuğun annesi, eşine, demiş ki;
-``Al bu çocuğu falan Alime götür.. Nasihat etsin bu böyle olmaz..`` demiş.
Adam razı olmuş ve oğluyla birlikte varmışlar, duası makbul pek muhterem o alime ve anlatıvermişler dertlerini,..
O Gönül ehli, az hüzünlü ve buruk alim,
-``Siz şimdi götürün bu yavruyu, tam 40 gün sonra getirin..`` buyurmuş.
Bir nasihat icin 40 gün bekletileceginden dolayi haliyle adam şaşırıverse de “hikmetinden suâl olunmaz” diyerek dönmüş.
Tam 40 gün sabırla beklemiş.. Tabii bu arada çocuk hırsla bal yemeye devam ediyormuş.
Varıp çalmışlar kapısını o alimin. Buyur edilmişler. Ve mütebessim güzel yüzüyle gelmiş, çocuğun yüzünü avuçları arasına almış, gözlerinin içine bakarak;
-Yavrum! Bundan sonra sakın fazla bal yeme!..
O kadar.....
E şimdi adam tam 40 gün beklemiş, zannediyor ki uzun bir seans olacak; fakat bir cümleyle tedavi bitivermis. Buna dayanamayan cocugun babasi:
-Efendi Hazretleri, şu bir cümleyi deyivermek için mi bizi 40 gün beklettiniz.. O zaman söyleseydiniz ya..
Muhterem Alim:
-O zaman söyleseydim, TESİRİ OLMAZDI Kİ.. Çünkü ben senelerdir, her gün bir miktar bal yerim. Haliyle kendim bal yerken, başkasına “yeme” deseydim tesiri olur muydu hiç bu sözümün?[3]
Son olarak ifade etmem gerekir, kanaatim Türkiye`de ölüm cezasının tekrardan yürürlüğe girmeyeceğidir. Bir hukukçu olarak, bu yazıda ölüm cezasının Türkiye`de yürürlüğe girmesi gerektiği görüşü savunulmayıp, başka ülkelerin Türk hukukuna müdahale etmesindeki celişki ortaya konmak istenmiştir.
Bu köşe yazısı, sayın Av. Osman Ali Usal tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.
[1] http://lawww.de/hlv/Aktuell/hv_text.htm, (çevrimiçi) 25.12.2016.
[2] http://www.noz.de/deutschland-welt/gut-zu-wissen/artikel/625429/in-hessen-steht-die-todesstrafe-noch-in-verfassung#, (çevrimiçi) 25.12.2016.
[3] http://www.ikrateam.de/balhikayesi.html , (çevrimiçi) 25.12.2016