Bilindiği üzere, 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebecilik Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu hükümlerine göre ruhsat almış meslek mensubunun ölümü halinde işi terk etmiş sayılmaktadır. Ayrıca 213 sayılı VUK 373. md hükmüne göre ölüm işi terk sayılmaktadır. Ve ölüm halinde de vergi cezası düşmektedir.
Ölüm dolayısıyla meslek mensubunun devam etmekte olan bütün soruşturmaları, davaları ve disiplin ile ilgili bütün takibatları son bulur.
Diğer yandan, asıl konumuz 3568 sayılı yasaya göre unvan almış bir meslek mensubunun ölümü durumunda ne gibi işlemlerin yapılması gerektiği konuları aşağıda tartışılacaktır.
Öncelikle belirtmek gerekirse 3568 sayılı yasaya göre ruhsat almış meslek mensubunun ölümü halinde buna düşen görevlerin kim veya kimler tarafından yerine getirileceği konusu değerlendirilecektir.
Ölüm hali vergi kanunları açısından işi terk sayılmaktadır. Gerçek kişi bir tüccarın ölümü halinde varislerine düşen görevler yasada belirtilmiştir. Öncelikle ölen kişinin varisleri tarafından “veraset ilamını” süresi içerisinde alınması gerekecektir. Veraset ilamının alınmasına müteakiben bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesi lazımdır.
Diğer yandan, meslek mensubunun ölüm tarihi itibariyle mirasını kabul etmiş varisleri tarafından gelir vergisi beyannamesi 4 ay içerisinde ilgili vergi dairesine beyannamesini verilecektir. KDV beyannameleri ise 3 ay içerisinde verilmelidir.
Meslek mensubunun mirası varisler tarafından reddedilmiş ise yapılabilecek herhangi bir şey yoktur.
Meslek mensubunun sağlığında sigorta yaptırmışsa ölüm nedeniyle varisleri tazminat alabilir.
Ölüm müteakip verilecek beyannamelerin artık murisin almış olduğu şifreden verilmesi söz konusu değildir. Bu müşterilerin beyannamelerinin yeni bir meslek mensubu tarafından ya da ölen meslek mensubunun bağlı olduğu serbest muhasebeci mali müşavirler odası tarafından görevlendirilecek bir meslek mensubu tarafından bu görevlerin yerine getirilmesi gerekecektir.
Meslek mensubunun ölümü halinde ilgili odaya bu durumun bildirilmesi gerektiği tabiidir. Bunun üzerine ilgili oda meslek mensubunun varisleri ile temasa geçerek gerekli işlemleri yerine getirecektir.
Ölen meslek mensubunun kendi işini sürdürebilecek varislerinin bulunması durumunda bu işi varislerin yerine getirebilmesi için 3568 sayılı yasaya göre ruhsatlarının bulunması zorunluluğu vardır.
Ölüm dolayısıyla meslek mensubunun kaşe, şifre, parola, ruhsatname vs. belgelerinin ilgili meslek odasına iadesi gerekecektir.
Meslek mensubunun vergi beyannamelerini imzalama işini veya defter tutma, danışmanlık vb. işlerini müşteri ile yapacağı sözleşme ile yerine getirmesi zorunludur. Meslek mensubunun yaptığı sözleşme dönemi ve kapsamı içerisinde ölüm ya da meslekten çıkartılma veya mesleki faaliyetinin süresiz men edilmesi vs. sebeplerden dolayı faaliyetini terk etmesi durumunda vergi beyannameleri, danışmanlık veya diğer muhasebe hizmetleri bir başka meslek mensubu tarafından yerine getirilir.
Ölen meslek mensubunun şifresi, parolası ve kullanıcı kodu artık kullanılamaz. Bu durumda sorumluluklar belli bir dönem için eski meslek mensubuna ait olacaktır. Yeni meslek mensubu görevi devraldığı tarihten itibaren de sorumluluğu başlayacaktır.
Ancak, meslek mensubu ile müşteriler arasındaki iş sözleşmesinin sona erdirilmesi durumunda tarafların gerekçe göstermesi gerekir. gerekçe gösterilmediği ve ilk sözleşmeyi imzalamış meslek mensubu vazgeçmedikçe vergi beyannamesi birlikte imzalanır. Sözleşme vergi beyannamesinin verilme süresinden 4 ay öncesine kadar sona erdirebilir. Bundan sonraki işlemlerde birlikte imza koşulu zorunludur.
3568 sayılı meslek kanunu daha çok bireyleri kapsayan özel bir yasadır. Bu yasaya göre mesleğin ifası meslek mensubunun sağlıklı olarak çalışmasına bağlıdır. Meslek mensubunun ölümü halinde durum ilgili vergi dairesi ilgili odalara bildirilmesi zorunludur. Meslek mensubunun ölümü halinde elindeki mühür, TURMOB kaşesi, ruhsat, oda faaliyet belgeleri ilgili odalara veya bu mührü veren Maliye Bakanlığına iade edilmesi zorunludur. Dolayısıyla odadaki çalışanlar listesindeki adının silinmesi gerekir. ölen meslek mensubunun çalışmayanlar listesinde bulunması durumunda ise ölümü dolayısıyla yine bu listeden çıkartılması gerekir.
Meslek mensubu hakkında varsa açılmış disiplin koğuşturmaları ölüm dolayısıyla sonlanır. Veya hakkında kesinleşmiş bir hüküm olsa da ölüm dolayısıyla bu karar uygulanamaz hale gelecektir.
Kaçakçılık fiilleri nedeniyle hükmolunacak hürriyeti bağlayıcı cezalar ise 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun “Sanığın veya hükümlünün ölümü” başlıklı 64. maddesine istinaden kalkmaktadır.
Söz konusu madde “Sanığın ölümü halinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibariyle müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir. Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.” hükmünü ihtiva etmektedir. Bu durumda kaçakçılık fiili işleyen kişi adına hükmolunan cezanın adli para cezasına çevrilmesi halinde ölümü ile bu para cezası da kalkmaktadır.
VUK md. 16 hükmüne göre, vergi yasalarında hüküm olmayan durumlarda ölüm dolayısıyla mirası reddetmemiş kanuni mirasçılara geçen ödevlerin yerine getirilmesinde bildirim ve beyanname verme sürelerine “üç ay” ilave edilmektedir.
Aynı şekilde, 6183 sayılı AATUHK’nun 7. maddesi hükmü uyarınca borçlunun ölümü durumunda mirası reddetmeyen varisler hakkında da yukarıda yer alan hükümler aynen uygulanacaktır. Dolayısıyla, Türk Medeni Kanununa göre murisin mirası üç ay içinde reddedilebilir. Yasal süre içinde mirası reddetmek için sulh mahkemelerine başvurmayan mirasçılar ise mirası kayıtsız şartsız üstlenmek ve kabul etmek zorunda kalacaktır. Reddedilmeyen miras için ise, alacaklı kurum ve kuruluşlar yasal takibata geçebilir.
Diğer taraftan, mirası reddeden kanuni ve mansup mirasçılar hakkında, murisin vergi borcu dolayısıyla takip yapılamayacağına ilişkin yüksek mahkeme tarafından verilmiş bir kararda bulunmaktadır.