I. GENEL OLARAK
30.05.2019 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde açıklanan yeni yargı reformu strateji planı, 24.10.2019 tarihinde resmi gazetede yayınlanarak yasalaştı. İlk açıklandığı gün bütün dikkati üzerine çeken yargı reformu ile en merak edilen husus, tutuklama süreleri ve temyiz yolu açılacak suçlar olmuştu.
Ülkemizde tutukluluk sürelerinin çok uzun olması, herkesçe bilinen bir gerçektir. Bu durumun birçok soruna yol açtığı da uygulamada görülmektedir. Yıllarca tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılan veya hakkında beraat kararı verilen kişiler toplum vicdanında yara olarak kalmaktadır. Yayınlanan 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile tutukluluk sürelerinin ciddi anlamda azaltıldığını görmekteyiz.
5271 Sayılı CMK’nın 286/2-a maddesine göre; 5 yıl (dahil) veya daha az hapis cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi kararları temyiz edilemez. Aynı durum miktarı ne olursa olsun, adli para cezasına hükmedildiği haller için de geçerlidir. 7188 sayılı Kanunun getirdiği bir diğer yenilik ise, bu duruma istisna oluşturacak katalog suçların ilgili kanun maddesine eklenmesidir.
1- Yeni Tutukluluk Süreleri
24.10.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan, 7188 sayılı Kanunun 18’inci maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, 102’inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklendiği, buna göre maddenin dördüncü fıkrasında;
(4) “Soruşturma evresinde tutukluluk süresi, ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işler bakımından altı ayı, ağır ceza mahkemesinin görevine giren işler bakımından ise bir yılı geçemez. Ancak, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından bu süre en çok bir yıl altı ay olup, gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.” Hükmüne yer verildiği, beşinci fıkrasında ise;
(5) “Bu maddede öngörülen tutukluluk süreleri, fiili işlediği sırada on beş yaşını doldurmamış çocuklar bakımından yarı oranında, on sekiz yaşını doldurmamış çocuklar bakımından ise dörtte üç oranında uygulanır.” Hükmünün getirilmiş olduğu görülmektedir. Buna göre;
- Ağır Ceza mahkemesi görevine girmeyen suçlar için, en fazla 6 ay,
- Ağır Ceza Mahkemesi görevine giren suçlar için, en fazla 1 yıl süre ile tutuklamaya hükmedilebilir.
İlgili maddenin devamına bakıldığında, tutukluluk sürelerinde bir istisnaya gidildiği görülecektir. Buna göre; Türk Ceza Kanunundaki İkinci Kitap Dördüncü kısım, Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde (Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar, Anayasal Düzene Ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar, Milli Savunmaya Karşı Suçlar, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar Ve Casusluk, kısaca TCK 302-339 maddeleri arasındaki suçlar) tanımlanan suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve toplu olarak işlenen suçlar bakımından, tutuklama süresi en çok bir yıl altı ay olup, gerekçe gösterilerek altı ay daha uzatılabilir. Bu durumda da tutuklama süresi en çok iki yıl olabilir.
Değişen maddenin beşinci fıkrası ise, yaş küçüklüğü sebebiyle ayrı bir indirim sebebi öngörmektedir. Buna göre, kanunda sayılan tutukluluk süreleri;
- 15 yaşından küçükler için, yarı oranında
- 15 – 18 yaş arasındakiler için ise, dörtte üçü oranında uygulanır.
Yaş küçüklüğünün cezai indirim sebebine, bu düzenleme ile tutuklulukta da süre indirimi eklenmiştir.
Usul ve yasa gereği, yeni yürürlüğe girmiş olan kanun maddeleri derhal uygulanmalıdır. Sayılan sürelerden daha fazla süre tutuklu bulunan, şüpheli veya sanıkların hak kaybına uğramaması için tutukluluklarının gözden geçirilerek serbest bırakılmaları gerekir. Uygulamada yerel mahkemelerin bu yönde hareket ederek, tahliye kararları verdiğini görmekteyiz.
Unutulmamalıdır ki, tutukluluğu yeni kanun hükümleri sebebiyle sonlandırılan kişiler hakkında, adli kontrol hükümleri verilebilecektir.
2- Temyiz Yolu Açılan Suçlar
24.10.2019 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan, 7188 sayılı Kanunun 29’unci maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, 286’ıncı maddesine üçüncü bir fıkra eklenmiştir. Eklenen üçüncü fıkraya göre;
İkinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairelerinin kararları temyiz edilebilir:
a) Türk Ceza Kanununda yer alan;
1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),
2. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213),
3. Suç işlemeye tahrik (madde 214), 4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),
5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216),
6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),
7. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),
8. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300),
9. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),
10. Silâhlı örgüt (madde 314),
11. Halkı askerlikten soğutma (madde 318), suçları.
b) Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.
c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesi ve 32 nci maddesinde yer alan suçlar.
7188 sayılı Kanun ile 5271 sayılı Kanuna eklenen söz konusu fıkra ile, temyiz edilemeyecek haller açısından istisna katalog suçlar oluşturulduğu görülmektedir. Söz konusu katalog suçlar bakımından, Yargıtay tarafından temyiz incelemesi yapılması mümkün hale gelmiştir. Daha önce bu suçlardan verilmiş ve kesinleşmiş hükümler açısından da temyiz yolu açılmıştır. Buna göre söz konusu kanunun yürürlüğe girdiği 24.10.2019 tarihinden itibaren 15 gün içinde başvurulması halinde, kesinleşen hükümler de temyiz incelemesine gönderilebilecektir. Söz konusu süre hak düşürücü süredir. Hak kaybına uğramamak için derhal harekete geçilmelidir.
Katalog suçlara bakıldığında, birçoğunun doğrudan veya dolaylı olarak düşünce hürriyeti ile alakalı olduğunu görmek mümkündür. Bu açıdan düşünce hürriyetinin güvence altına alınması bakımından, güzel bir adım atıldığını söyleyebiliriz. Bu düzenlemenin bir önemli sonucu da, temyiz mercii Yargıtay’ın katalogdaki suç türlerinde içtihat yaratmasıdır. Bu şekilde katalog suçlar bakımından da yeni içtihatlar getirilerek, ilk derece mahkemelerine örnek teşkil edilecek daha çok karar çıkartılmış olacaktır.