KARARLAR

YAZLIK İHTİYACI, YAŞAM BİÇİMİ OLARAK KONUT İHTİYACININ DEVAMI NİTELİĞİNDE OLUP İHTİYAÇ NEDENİYLE TAHLİYE DAVASINA HAKLI SEBEP TEŞKİL EDER

Abone Ol

T.C.

Yargıtay

6. Hukuk Dairesi

2014/13336 E., 2015/39 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Şile Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/07/2014
NUMARASI : 2014/191-2014/362

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, iktisap ve yazlık ihtiyacı için kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde taşınmazı 09.07.2013 tarihinde iktisap ettiğini önceki malik ile davalı arasında 01.10.2012 başlangıç tarihli bir yıl süreli sözleşme bulunduğunu,taşınmaza, ihtiyacı bulunduğunu ve sözleşmeyi yenilemeyeceklerini ihtarla bildirdiklerini,kendisi ve eşinin İstanbul da çalıştıklarını 3 çocuklarının bulunduğunu, İstanbul’un çalışma stresinden kurtulmak ve çocuklarının dinlenmeleri için hafta sonları ve yaz aylarında yaşamak için taşınmazı satın aldıklarını, zaten kiralananın davalı tarafından da yazlık olarak kiralandığını belirterek kiralananın tahliyesini talep etmiştir. Davalı vekili ise davacının davasında samimi olmadığını,davacının taşınmazı kredi ile satın aldığı için kış döneminde de öğrencilere aylık 1.000 TL den kiraya vereceğini ifade ettiğini, ihtarın bir aylık sürede tebliğ edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.10.2012 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı kira sözleşmesine dayanarak iktisap ve ihtiyaç nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Davanın TBK. 350/1.maddesi hükmüne göre eski malikle yapılan kira sözleşmesine göre süresinde açıldığının kabulü gerekir TBK, kiraya verene kiralananı kendisi, eşi, alt soyu, üst soyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut ihtiyacı için tahliye isteme hakkı tanımıştır. Yasada öngörülen ihtiyaç devamlılık arz eden bir ihtiyaç olup, geçici ihtiyaç tahliye nedeni olarak kabul edilmemiştir. Ancak uygulamada yazlık ihtiyacı yaşam biçimi olarak sürekli konut ihtiyacının bir devamı olarak nitelendirilmiştir. Bu ilkeden hareketle davacı yazlık ihtiyacına yönelik delillerinin ibraz etmiş bu konuda tanıklar dinlenmiştir. Dinlenilen davalı tanıkları davacının iddiasını doğrular mahiyettedir. Öte yandan tahliye davasında kiralananın muvazaalı iktisap edildiğine ilişkin savunmaya itibar edilemez. Açıklanan bu nedenlerle kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 12.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

6. Hukuk Dairesi

2014/11405 E., 2014/11609 K.

"İçtihat Metni"


MAHKEMESİ : Erdek Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/07/2014
NUMARASI : 2013/212-2014/300

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, akde aykırılık ve ihtiyaç nedeniyle tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazın mesken olarak kiralanmasına rağmen davalı tarafından işyeri olarak kullanıldığını bu nedenle akde aykırılık nedeniyle, kiralanan taşınmaza müvekkilinin yazlık olarak kullanmak üzere ihtiyacı bulunduğunu bu nedenle de ihtiyaç nedeniyle kiralanan taşınmazın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili,kiralanan taşınmazın işyeri olarak kullanılmadığını,yazlık ihtiyacı nedeniyle de tahliye davası açılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.

1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Davacı vekilinin ihtiyaç nedeniyle tahliye istemine yönelik temyiz itirazlarına gelince ; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 01.06.2010 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı yazlık konut ihtiyacına dayanarak kiralanan taşınmazın tahliyesini talep etmiş,Mahkemece yazlık konut ihtiyacının gerçek anlamda konut ihtiyacı olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyaç nedeniyle tahliye davasının reddine karar verilmiştir.TBK, kiraya verene kiralananı kendisi, eşi, alt soyu, üst soyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişilerin konut ihtiyacı için tahliye isteme hakkı tanımıştır. Yasada öngörülen ihtiyaç devamlılık arz eden bir ihtiyaç olup, geçici ihtiyaç tahliye nedeni olarak kabul edilmemiştir. Ancak uygulamada yazlık ihtiyacı yaşam biçimi olarak sürekli konut ihtiyacının bir devamı olarak nitelendirilmiştir. Bu ilkeden hareketle taraflara yazlık ihtiyacına yönelik delillerinin ibrazı için imkan tanınarak dava konusu taşınmazın bulunduğu yer ve mimari yapısı itibariyle yazlık nitelikte olup olmadığı hususunun araştırılması gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

6. Hukuk Dairesi

2014/8982 E., 2014/9676 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/05/2014
NUMARASI : 2013/662-2014/470

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı tahliye davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, yeni iktisap ve konut ihtiyacı nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyaç iddiası samimi olmadığından tahliye isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili, dava dilekçesinde; Davacının İzmir ilinde ikamet ettiğini, Çeşme’de bulunan taşınmazı konut olarak oturmak üzere kendisi ve ailesinin ihtiyacı için satın aldığını, süresinde davalıya ihtarname gönderilmesine rağmen tahliye edilmediğini belirterek kiralananın tahliyesine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili 12.05.2014 tarihli beyan dilekçesi ile ve yargılama sırasında ise; Davacının emekli olduğunu, kiralananı hafta sonları ve yazın, yazlık ev olarak kullanacağını belirtmiştir. Davalı vekili, davanın süresinde açılmadığını, ihtiyaç iddiasının samimi olmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Olayımıza gelince; Davada dayanılan ve hükme esas alınan 15.01.2012 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı taşınmazı 23.03.2012 tarihinde satın almış, 19.04.2012 keşide ve 20.04.2012 tebliğ tarihli ihtarname ile satın alma iradesini ve ihtiyaç iddiasını davalıya bildirmiş, dava ise 17.07.2013 tarihinde süresinde açılmıştır. Mahkemece; Konut ihtiyacı nedeniyle açılan davada dava nedeninin yazlık konut ihtiyacı olarak ön inceleme duruşmasından sonra değiştirildiğini, bunun ise HMK 141/1-2. maddelerine aykırı olduğunu, davacının konut ihtiyacının ise dava konusu taşınmaz dışında İzmir ilinde üzerine kayıtlı başkaca taşınmazları bulunması nedeniyle samimi olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Dava, konut ihtiyacı nedenine dayalı olarak açılmış olup, daha sonra yargılama sırasında konutun yazlık olarak kullanılacağının belirtilmesi HMK 141. Maddesine aykırılık olarak değerlendirilemez. Dinlenen davacı tanıklarının; davacının emekli olup Çeşme’de çocukları ile birlikte oturmak için taşınmazı yazlık amaçlı kullanmak için satın aldığına yönelik beyanlarına göre ihtiyacın gerçek ve samimi olduğu anlaşılmaktadır.Dosyada mevcut deliller karşısında davacının yazlık konut ihtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
---

T.C.

Yargıtay

3. Hukuk Dairesi

2018/1057 E., 2018/1859 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, halen eşi adına kayıtlı taşınmazda oturduğunu, bu taşınmazın riskli yapı kabul edildiğini ve yıkım aşamasında olduğunu, kiralanan konuta ihtiyaçları bulunduğunu belirterek davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, ihtiyacın samimi olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, ihtiyacın samimi ve zorunlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Somut olayda; hükme esas alınan 01.04.2014 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının halen oturduğu ve eşi adına kayıtlı olan taşınmaz hakkında 6306 sayılı yasa kapsamında yıkım kararı alınmış olduğu, davacı tanıklarının anlatımından ise davacının eşyalarını bir depoya bıraktığı ve...' da bulunan 1+1 yazlık eve geçici olarak taşındıkları anlaşılmaktadır. Bu durumda toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının ihtiyacının gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece bu nedenle davanın kabulü ile davalının kiralanandan tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın 6100 sayılı ...ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.