İnsanın her sabah umutlarla gidebileceği bir işinin, her akşam huzurla dönebileceği bir evinin, o evde kendisini sevgiyle bekleyenlerin olması ve o eve kazasız belasız dönebilmesi en büyük mutluluktur diye düşünenlerdenim. Kısacası iş, aş, huzur, sağlık ve aşk olarak özetleyebileceğimiz bu durumun tesisi öyle çok da kolay değildir.

Hayatın bunca zorluğuna karşın; Her şeye rağmen ayakta durmak ve tüm yaşadıklarına gülüp geçmekte gerekir. Çünkü; Kendini de, dünyayı da çok ciddiye almayacaksın, arada bir evrende kapladığın yere bakacaksın. Bir başka bakış açısıyla; Hayat bir yelkenli ve kader ona yön veren rüzgardır. Sizin rotanız kadar önemli olan rüzgarın sizi nerelere sürükleyip götüreceğidir. Önemli olan tüm karmaşaya rağmen hayatta hiçbir zaman dekoratif bir unsur olmamaktır. Düşüncelerinle, duygularınla yani insanı insan yapan değerlerle varlığını ortaya koyabilmektir. Bireysel gayret önemlidir, ancak insanlar çoğu zaman içinde bulundukları topluma göre şekillenirler

Böylesi karmaşık hatta kaotik bir toplumsal yaşamda insan hakları ve hukuk toplumsal barış ve huzur için ön plana çıkar. Toplumda evrensel hukukun hakim olup gerçekten adaletli bir toplumsal yaşamın tesisi toplumu oluşturan bireylerin algıları ve anlayışlarıyla doğru orantılıdır.                 

Kimileri vardır küçücük menfaatleri için hep güçlünün yanındadır, kimileri vardır en zor şartlarda bile haklıdan yanadır ve haklıdan bile çok haklının hakkını çekinmeden korkmadan savunur. 

Adalete inananlar gücünü iktidarlardan değil Hak'tan alır. Asıl olan vicdan sahibi olup vicdanına hesap verebilmektir. Bazen öyle günler olur ki; haklılar sesini çıkarttığında korku imparatorlarının baskısıyla haklının sesini duymaktan bile korkanlar olur. Esasen haklıysan ve sesini çıkartamıyorsan bile haklı sesi duymaktan korkmamalısın.

Zaten gündelik mevzuatı  yasama faaliyetiyle oluşturan siyasi temsilciler bir toplumun aynasıdır, onlara günah keçisi muamelesi yapılması kolaycılıktır, sorumsuzluktur. Laf sokmanın beceri, ayrıştırmanın rant aracı, uzlaşmazlığın mücadele adamlığı olarak algılandığı ve anlatıldığı bir toplumsal yaşamda siyasi temsilcilerden farklı bir beklenti içerisinde olmakta ne derece doğrudur tartışılır.  

Açıkçası; Hukuk ve hukuki bir anlayış varsa ve yürürlükteyse adalet yerini buldu mu diye tartışılır, hukuki hiçbir yanı olmayan olaylarda hukuki tartışma da olmaz, adalet de aranmaz. Bu noktada da hukuk ayaklar altındadır ve  Adalet sadece  insan ismidir. 

Şimdi bu yazıyı okuyanlardan bazıları kendince diyecek ki; “Bu adam ne anlatmaya çalışıyor, hatta kendince bir sürü önemli laf da etmiş ama varmak istediği ne?”

KARDEŞİM; İŞTE BÜTÜN MESELE BU HAYATI ANLAMAK VE ANLAMLANDIRMAK… İşin, aşın, huzurun, sağlığın  ve aşkın olması,  ama mutlu bireyler ve mutlu bir toplum için sadece onda, bunda şunda değil, herkes de olması, yani insanca paylaşmanın ve  adaletin olması… Bugün yaşamın bu kadar zor olması, her şeyim olsun ve hepsi benim olsun diyenlerin yaşattığı kaostandır.

Avukat HALİL SARI

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Halil SARI tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)