T.C.

Yargıtay

11. Hukuk Dairesi

2023/4280 E., 2024/6129 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI :2020/1024 Esas, 2022/1711 Karar

HÜKÜM :İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ :Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI :2017/1420 E., 2020/298 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili aleyhine başlatılan takibe konu iki adet çekteki imzaların müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, şirket hesaplarına haciz konulması üzerine durumun farkına varıldığını, nitekim yapılan tebligatın usulsüz olduğunu ileri sürerek haksız ve kötü niyetli takibin iptali ile davalının % 20 oranında iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın haksız olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen hususların gerçeği yansıtmadığını, dava konusu edilen çeklerin müvekkiline alacağına karşılık olarak Emircan Reklam Yapı Ürünleri İnş. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile davacının Adana 12. İcra Dairesinin 2016/14822 E. sayılı takip dosyasına konu 70.000,00'er TL bedelli iki adet çek nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının dava konu çekleri ciro yolu ile aldığı, davalının kötü niyetli takip yaptığı ve imzaların davacı şirket yetkilisine ait olduğunu bilebilecek durumda olduğunun ispat edilemediği bu nedenle davacının tazminat talebinin reddine, şartları oluşmadığından bahisle davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, menfi tespit istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, hukukumuzda 6098 sayılı Kanun'un "Ceza hukuku ile ilişkisinde" başlıklı 74 üncü maddesinde düzenlenmiş olup hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Anılan Kanun maddesinde yer alan "Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz." şeklindeki açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararının, kusur ve derecesinin, zarar tutarının, temyiz gücünün ve yükletilme yeterliğinin, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Ancak Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı konusuyla hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Yani, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliği taşıyacak, maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması söz konusu olmayacaktır.

Dava, kambiyo senetlerine özgü başlatılan icra takibine konu çeklerdeki imzaların davacı şirket yetkilisine ait olmadığı, dolayısıyla icra takibine konu alacak nedeni ile borçlu olunmadığına ilişkin menfi tespit davası olup, davalı tarafın suç duyurusu üzerine aynı konuya ilişkin olarak Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/4098 E. sayılı soruşturma dosyasının bulunduğu hususunun dosya kapsamından sabit olduğu, davalı yanca istinaf ve temyiz dilekçelerinde bu dosyanın halen derdest olduğunun bildirildiği, ancak mahkemece bu dosya getirtilip incelenmeden eksik inceleme ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

Bu durumda, yukarıda yapılan tespitler ve ilkesel değerlendirmeler çerçevesinde İlk Derece Mahkemesince Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/4098 E. sayılı soruşturma dosyası getirtilerek dava konusu çeklerle ilgili iş bu davadaki iddia ve savunmalar yönünde sonuca etkileri değerlendirilip, gerektiğinde sonucunun beklenilmesi, sonuca etkili olmadığının anlaşılması durumunda esasa ilişkin karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmediğinden Bölge Adliyesi Mahkemesi kararının kaldırılıp İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

2.Bozma sebebine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.