T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2025/617

Karar Numarası: 2025/1082

Karar Tarihi: 24.02.2025

TAKİP TALEBİ

YABANCI PARA ALACAĞININ TÜRK LİRASI KARŞILIĞI

KAMU DÜZENİ

ÖZETİ: Somut olayda, takip dosyalarının incelenmesinde; takip talebinde yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığı gösterilmeden takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmesinin takip talebinde bulunması gerekli zorunlu unsur olduğu (Dairenin 09.09.2024 tarihli ve 2021/8111 E., 2021/13025 K. sayılı ilamı ve 31.05.2022 tarihli ve 2021/5981 E., 2022/5251 K. sayılı ilamı ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10.12.2024 tarihli ve 2024/6501 E., 2024/10385 K. sayılı ilamı ve 03.12.2024 tarihli ve 2024/5364 E., 2024/10157 K. sayılı ilamı), bu konuda Adalet Bakanlığının yazı cevabına göre sistemsel bir sorunun da olmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmektedir.

SAYISI : 2024/19 E.

I. BAŞVURU

Başvurucu davacı vekili, yabancı para cinsinden açılan icra takibinde "USD" seçilmesi halinde, sisteme müdahale imkanı olmadan, 14. basamakta sistemin doğrudan Merkez Bankası kayıtlarından aldığı "TL" rakamı üzerinden belirlediği harç miktarını doğrudan tahsil ettiğini, yine UYAP sisteminin hazırladığı takip talebinin dosyasına aktarılması, takip talebine göre ödeme emri düzenleyerek, tebliğ edilmesi işlemi de UYAP üzerinden İcra Müdürlüğü tarafından yapıldığını, UYAP sisteminin başvurucuya, yabancı para birimi ile ilgili yapılacak takibe ekleme veya açıklama yapabilme imkanı vermediğini, döviz talepli takiplerde UYAP sistemi kullanılarak yapılacak icra takip taleplerinde, dava konusu takipte UYAP sisteminin adım adım izlenmesi, takipte ekleme, değiştirme yapılamaması veya hiçbir şekilde sisteme müdahale imkanının bulunmaması nedeniyle icra takibinde yabancı para cinsinden alacağın TL karşılığının gösterilmemesi durumunun farklı kararlara yol açtığını belirtilerek İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığının giderilmesini talep etmiştir.

II. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 28.06.2024 tarihli ve 2024/839 E., 2024/1143 K. sayılı Kararı

Davacı vekilinin müvekkilinin gayrimenkul alımı için davalının hesabına 505.000,00 TL ve 30.000,00 USD tutarında para gönderdiğini, ancak gayrimenkulün verilmediğini, davalının şirketten pay verileceği iddiasıyla müvekkilini oyaladığını 505.000,00 TL ve 30.000,00 USD'nin tahsili için takip başlattığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla borçlunun icra takibine yaptığı itirazın iptalini, İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2023/30228 E. sayılı icra dosyasının kaldığı yerden devamını, borçlunun takip konusu borcu mevduata uygulanacak en yüksek reeskont avans faizi ile ödemesini, borçlunun kötü niyetli ve haksız itirazından dolayı likit olan asıl alacak üzerinden %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiği davada İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.02.2024 tarihli ve 2023/611 E., 2024/114 K.sayılı kararı ile takip talebinde ve ödeme emrinde yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığı gösterilmediği gerekçesiyle davanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114/2. ve 115/2. maddeleri uyarınca usulden reddine dair verilen kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 13. Hukuk Dairesince "...Mahkeme kararında yer verilen Hukuk Genel Kurul Kararı ve sonrasında bu doğrultuda verilen Yargıtay Daire kararlarından sonra TBK'nın 99. maddesi ile getirilen düzenleme dikkate alındığında, döviz alacağının aynen ödenmesinin talep edilebileceği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı, fatura ve sözleşmedeki kayıt nedeniyle aynen ödeme talep edebilir. İİK'nın 58. maddesindeki düzenleme, icra takip harcın belirlenmesine ilişkin olup UYAP ortamında başlatılan takiplerde harcın sistem tarafından otomatik olarak hesaplanıp tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Takip bu nedenle geçerli olduğundan, Mahkemece işin esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken dava şartı yanlış değerlendirilerek yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Kaldı ki; davaya konu takip talebinde ve ödeme emrinde 30.532,60 USD yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığı gösterilmemiş ise de takip talebi ve ödeme emrinde yabancı para (30.532,60 USD) talebi yanında 516.264,79 TL alacak talebinin de bulunduğu, TL alacak talebine de borçlunun itirazı üzerine 516.264,79 TL ile 30.532,60 USD alacak yönünden takibin devamına karar verilmesi talebiyle eldeki itirazın iptali davasının açıldığı, Mahkemece, takip talebi ve ödeme emrinde bulunması zorunlu olan yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığının bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş ise de, davacı tarafın icra takip talebinde talep edilen ve davaya konu edilen TL alacağı yönünden değerlendirme yapılıp olumlu/olumsuz karar verilmemesi yerinde görülmemiştir. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesinde re'sen nazara alınmak durumundadır.

Yukarıda izah edilen gerekçelerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nın 355, 297, 353/1-a-4 maddeleri uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine iadesine..." dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.

B. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 15.02.2024 tarihli ve 2023/265 E., 2024/315 K. sayılı Kararı

Davacı vekilinin müvekkilinin elinde bulunan parasını değerlendirme/yatırım amacı ile taşınmazı satın almaya karar verdiğini, bu amaçla davalı adına olan banka hesabına ilk ödeme/peşinat olarak 148.300 USD ödeme yapıldığını, taşınmazın devrinin yapılmadığını, ancak ödemelerin iade edilmediğini, davalı hakkında takip başlatıldığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamı ve itirazın iptaline karar verilen tutarın %20'sindan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı talebiyle açılan davada Bursa 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.09.2022 tarihli ve 2023/265 E., 2024/315 K. sayılı kararı ile geçersiz takip gerekçesiyle davanın reddine dair verilen kararının davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bursa Bölge Adliye Mahkemesinin 13. Hukuk Dairesince "...2004 sayılı İİK 58/3. maddesinde (17/07/2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 4949 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile değişik), alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizinin takip talebinde gösterilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Aynı durum, 2004 sayılı İİK 60/1. maddesi gereği ödeme emri için de geçerlidir. Bursa 6. İcra Müdürlüğü 2021/4356 E. sayılı dosyası takip talebi ve ödeme emrinin incelenmesinde, yabancı para alacağı ile takip başlatılıp fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsilinin talep edildiği, ancak takip talebinde yabancı para alacağının Türk Lirası (TL) karşılığı gösterilmemiştir. Yabancı para alacağın karşılığı TL'nin, takip talebi ve ödeme emrinde gösterilmesi kanuni zorunluluk olup, kamu düzenindendir. Bu yönüyle Mahkemece resen dikkate alınacaktır (Yargıtay 11 HD. 2022/1883 E., 2023/5748 K. sayılı ilam). 6100 sayılı HMK 114/1. maddesinde dava şartları sayılmış, 114/2 maddesinde özel kanunlara atıf yapılmıştır. İtirazın iptali davasının görülebilmesi için geçerli bir takibin varlığı şarttır, başka bir ifade ile geçerli bir takibin bulunmaması halinde itirazın iptali davasının dinlenilmesine olanak yoktur. Somut olayda, takip talebinde ve ödeme emrinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmemiş olup, davalı hakkında usulüne uygun açılmış geçerli bir takip olmadığı, bu hususun da itirazın iptali davası bakımından dava şartı olduğu anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik yoktur (Yargıtay 19. HD. 2014/12593 E., 2015/9366 K. sayılı ilam). Davacı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. HMK 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, İlk Derece Mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine..." dair kesin olmak üzere karar verilmiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 03.01.2025 tarihli ve 2024/19 E. sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kesin nitelikteki kararı arasında; takip talebinde talep olunan yabancı para alacağın Türk parası ile tutarı ve yabancı para alacaklarında alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin gösterilmesinin gerekip gerekmediği, UYAP üzerinden hazırlanan evraklarda bu hususa yer verilip verilmediği konusunda Daireler arasındaki uyuşmazlığın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 2023/265 E., 2024/315 K. sayılı kararı doğrultusunda giderilmesi yönündeki görüşüyle, 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un (5235 sayılı Kanun) 35. maddesi uyarınca uyuşmazlığın giderilmesi talep edilmiştir.

IV. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

Uyuşmazlık, yabancı para üzerinden başlatılan icra takibinde takip talebinde yabancı para alacağının TL üzerinden değerinin gösterilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Bölge Adliye Mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 35. maddesinde yer alan düzenlemedir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) Takip talebi ve muhtevası başlıklı 58. maddesinde; "(Değişik birinci fıkra: 2/7/2012-6352/9 md.) Takip talebi icra dairesine yazılı veya sözlü olarak ya da elektronik ortamda yapılır.

Talepte şunlar gösterilir:

1. (Değişik: 2/7/2012-6352/9 md.) Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı; alacaklı veya vekili adına ödemenin yapılacağı banka adı ile hesap bilgileri; varsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası; şöhret ve yerleşim yeri; alacaklı yabancı memlekette oturuyorsa Türkiye’de göstereceği yerleşim yeri (Yerleşim yeri gösteremezse icra dairesinin bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır.);

2. (Değişik: 2/7/2012-6352/9 md.) Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, alacaklı tarafından biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yeri;

Bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, biliniyorsa Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası veya vergi kimlik numarası, şöhret ve yerleşim yerleri;

3. (Değişik: 17/7/2003-4949/12 md.) Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi;

4. Senet, senet yoksa borcun sebebi;

5. Takip yollarından hangisinin seçildiği;

Alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdii mecburidir.

Alacaklıya takip talebinde bulunduğuna ve verdiği belgelere, talep ve takip masraflarına dair bedava ve pulsuz bir makbuz verilir." ve İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin İcra tutanağı ve takip talebi başlıklı 20. maddesinde; "İlâmların ve ilâm niteliğindeki belgelerin icrasına ilişkin işlemler, icra tutanağına tarih sırası ile düzenli olarak geçirilir.

Bu tutanağın ilk sayfası takip talebini içerir. Bu sayfaya ilâmın veya belgenin tarih ve numarası; hangi mahkeme veya makamdan verildiği; alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı; yerleşim yerindeki adresi, vergi kimlik numarası; (Değişik:RG-16/4/2013-28620) , ödemenin yapılacağı banka adı ve hesap bilgisi borçlu ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı; alacaklı tarafından biliniyorsa vergi kimlik numarası ve yerleşim yerindeki adresi; alacaklı yabancı ülkede oturuyorsa Türkiye'de göstereceği yerleşim yerindeki adresi (yerleşim yeri göstermezse icra dairesinin bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır) ve hükmün veya belgenin özeti; bir terekeye karşı açılan takiplerde kendilerine tebligat yapılacak olan mirasçıların adı ve soyadı; yerleşim yerindeki adresleri; alacağın veya talep olunan teminatın cins ve Türk parası ile tutarı, faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün; alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi; alacaklının takip yollarından hangisini seçtiği geçirilir.

İlâmsız takibe ilişkin bütün işlemler, icra tutanağına tarih sırası ile kaydedilir. Bu tutanağın ilk sayfasını teşkil eden takip talebinde birinci fıkrada yazılı hususlara ek olarak, talep senede dayanıyorsa senedin tarih ve özeti ve senet yoksa borcun sebebi de gösterilir." düzenlenmelerine yer verilmiştir.

Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğünün 23.12.2024 tarihli yazı cevabında; "Avukat Portal üzerinden icra takibi oluşturma işlemleri yapılırken yabancı para cinsinden olan alacağın Türk Lirası karşılığının, takip talebinde açıkça gösterilmesine engel olan sistemsel bir hata bulunmamaktadır.

İlgi (b) ve (d) sayılı yazılarımızda Avukat Portal üzerinden icra takibi oluşturma işlemine ilişkin "takip türü, takip yolu, takip şekli, taraf, alacak kalemi ve faiz bilgileri, takip tarihi veya fiili ödeme tarihi" takibi başlatan avukat tarafından girilmekte olduğu, avukatlar tarafından girilen veriler doğrultusunda İcra İflas Kanunun 58. maddesinde takip talebinde bulunması gerekli unsurlar gereği takip talebi oluşturularak avukatın onayına sunulmakta ve veri girişi sonrasında düzenlenen bu belge üzerinde değişiklik yapılamadığı,

Avukat Portal'da takip açılış aşamalarının birinci adımı olan "Dosya/Takip Bilgileri" ekranında "1/4 Açıklaması" alanına Avukat tarafından istenilen bilgilerin girilmesi gerektiği, söz konusu alana girilmesi gereken bilgilere dair EK-1'de gönderilen ekran görüntüsünden de anlaşılacağı üzere "Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi yazılır." ifadesinin yer aldığı,

Döviz takibi başlatan alacaklı vekilince, 1/4 açıklama alanına harca esas tutarın (yabancı para cinsinden olan alacağın) Türk lirası cinsinden yazması halinde bu bilginin takip talebine yansıtıldığı,

Yine EK-2'de görüleceği üzere takip açılış aşamalarının üçüncü adımı olan "İlamlı/İlamsız Bilgileri" ekranında ise (1/4 açıklama alınana girilen veriye bakılmaksızın) girilen alacak kalemlerinin Türk Lirası cinsinden hesaplanan değeri "Takibe Esas Tutar" alanında gösterildiği..." açıklanmıştır.

Tüm bu açıklamalar sonrasında uyuşmazlık konusu dava dosyalarının incelenmesinde; İİK'nın 58/3. maddesinde; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun'un 60/1-1. maddesinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12.05.1999 tarih ve 1999/12-271 E. - 99/301 K. sayılı kararı).

Somut olayda, takip dosyalarının incelenmesinde; takip talebinde yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığı gösterilmeden takip başlatıldığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmesinin takip talebinde bulunması gerekli zorunlu unsur olduğu (Dairemizin 09.09.2024 tarihli ve 2021/8111 E., 2021/13025 K. sayılı ilamı ve 31.05.2022 tarihli ve 2021/5981 E., 2022/5251 K. sayılı ilamı ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10.12.2024 tarihli ve 2024/6501 E., 2024/10385 K. sayılı ilamı ve 03.12.2024 tarihli ve 2024/5364 E., 2024/10157 K. sayılı ilamı), bu konuda Adalet Bakanlığının yazı cevabına göre sistemsel bir sorunun da olmadığı anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Açıklanan sebeplerle uyuşmazlığın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin 15.02.2024 tarihli ve 2023/265 E., 2024/315 K. sayılı kararının gerekçesi açısından genel hatları ile Dairemiz emsal kararlarına da uygun olduğu anlaşıldığından uyuşmazlığın yukarıda ayrıntılı şekilde açıklanan doğrultuda giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR

1. Yabancı para üzerinden başlatılan icra takiplerine TL karşılığı değerinin yazılmasının zorunlu olduğu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin ve Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesinin kesin nitelikteki kararları arasındaki görüş ve uygulama uyuşmazlığının bu şekilde giderilmesine,

2. Dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine, 24.02.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

----

T.C.

Yargıtay

3. Hukuk Dairesi

2021/8111 E., 2021/13025 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : TRABZON TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın dava şartı yokluğundan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı şirket tarafından inşa edilecek olan binada yer alan G blok 23 ve 24 nolu daireleri harici satış sözleşmesi uyarınca satın aldığını, satış sözleşmesi uyarınca davalıya ait hesaba 29/04/2015 tarihli yurt dışı telgraf havalesi ile 100.000 USD gönderdiğini; satın alınan dairelere ilişkin inşaat ruhsatının alınamadığı gibi halihazırda yapımına dahi başlanılmadığını, ne zaman teslim edileceğinin de bilinmediğini, bu nedenle, davalıya yapılan ödemenin iadesi için icra takibi başlattığını, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; icra takibine itirazın iptali ile lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; dava konusu havalenin ne amaçla gönderildiğinin açık olmadığını, satın alınan daire bedellerine karşılık gönderildiğinin ispatlanması gerektiğini, davacının daha önce bir çok daire satın aldığını, gönderilen havalenin bu taşınmaz için olmayıp önceki dairelere ilişkin olduğunu, davacının sözleşme uyarınca edimlerini yerine getirmediği için sözleşmenin ifa edilemediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunu, aksinin kabulü halinde dahi sözleşmenin Türk Lirası üzerinden yapılmış olması nedeniyle borcunun Türk Lirası olacağını, bu haliyle borç miktarının 237.000 TL üzerinden hesaplanması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; davacının sözleşme gereği 30/04/2015 tarihinde davalının hesabına havale kesintisi sonrası toplamda 99.952 USD ödeme yaptığı, davalının ise taahhüt ettiği taşınmaz devrini yapmadığı, bu şekilde davalının yapılan ön ödeme karşılığında sebepsiz zenginleştiği gerekçesiyle itirazın iptali ile takibin 99.952,00 USD üzerinden kaldığı yerden devamına, alacak miktarı likit olmadığından icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesi bulunduğu, ibraz edilen havale evraklarında açıkça sözleşmeye konu dairelere ilişkin ödeme yapıldığına dair kayıt bulunduğu görülmekle havalenin sözleşmeye konu satış bedelinin ifası için yapıldığı, sözleşmeye konu taşınmazların inşa edilmediği, bu durum karşısında davacının haklı nedenlere binaen sözleşmenin feshiyle birlikte ödediği bedeli davacıdan sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca talep etme hakkı bulunduğu; taraflar arasındaki sözleşmede satış bedelinin Türk Lirası üzerinden kararlaştırıldığı, buna göre, sözleşmenin feshi halinde iadesi gereken bedelin, döviz cinsinden yapılan havale tarihindeki kur üzerinden hesaplanacak Türk Lirası karşılığı olabileceği, taraflar arasında yabancı para borcu ihtiva eden bir sözleşme ilişkisi bulunmadığı, itirazın iptali davasının takip hukukuyla sıkı sıkıya bağlı olduğu, davanın dayanağı icra takibinin ise yabancı para borcunun tahsiline yönelik olduğu, bu durumda usule uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin varlığından söz edilemeyeceği gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, dava şartı yokluğundan davanın reddine, talep olmadığından kötü niyet tazminatı yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1) Dava; daire satış sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelin iadesine ilişkin yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi (818 sayılı BK’nın 83. maddesi) uyarınca yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 58. maddesinin üçüncü fıkrasında ise; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12/05/1999 tarih ve 1999/12-271 E. - 99/301 K.sayılı kararı).

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; taraflar arasında düzenlenen 07/04/2015 tarihli satış sözleşmesi ile, davalı müteahhidin inşa edeceği binadan G blok 23 ve 24 numaralı dairelerin toplam 410.000 TL karşılığında davacıya satıldığı, bir kısım peşin alındığı, diğer ödemelerin tarihlerinin belirlendiği, dairelerin ise 30/04/2017 tarihinde teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmeye istinaden, davacı tarafından iki ayrı havale ile toplamda 100.000 USD gönderildiği, dairelerin süresinde teslim edilmediği ileri sürülerek; ödenen bedelin iadesi için icra takibi başlatıldığı, takip talebi ve ödeme emrinde 100.000 USD toplam alacağın takip tarihindeki kur karşılığı 579.210 Türk Lirası harca esas değer gösterilerek, fiili ödeme günündeki kur üzerinden tahsilinin istendiği görülmektedir.

Bu kapsamda; sözleşmede belirtilen dairelerin teslim edilmemesi nedeniyle, davacı tarafından gönderilen döviz cinsinden ödemeyi kabul eden ve uhdesinde bulunduran davalının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, aldıklarını iade etmesi gerektiği, davacı tarafından başlatılan icra takibinde de, İcra İflas Kanunu'na uygun olarak yabancı paranın Türk Lirası karşılığının harca esas değer olarak gösterildiği anlaşılmaktadır.

O halde; bölge adliye mahkemesince; davacı tarafından takip talebi ve ödeme emrinde talep edilen yabancı paranın Türk Lirası karşılığı gösterilmekle, usulüne uygun icra takibi başlatıldığına göre, işin esası yönünden inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

2)Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının HMK'nın 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, hükmü temyiz eden davacı taraf harçtan muaf olduğundan peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde iadesine, HMK'nın 373/2 maddesi uyarınca dosyanın kararı veren bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 15/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

----

T.C.

Yargıtay

3. Hukuk Dairesi

2021/5981 E., 2022/5251 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 3. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ :

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen itirazın iptali davasının kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; tarafların istinaf başvurularının reddine yönelik olarak verilen karar, davalı vekili tarafından duruşmalı, davacı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 31/05/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; 23/05/2014 tarihli sözleşme uyarınca İstanbul İli Beyoğlu İlçesi Kocatepe Mahallesinde kain 517 ada 80 parsel numaralı taşınmazın 3.400.000 USD bedelle satışı hususunda davalı ile anlaşmaya vardığını, davalıya kapora (peşinat) olarak 340.000 USD ödediğini ancak tapuda devir işleminin gerçekleşmediğini, paranın iade edilmemesi üzerine davalı aleyhine takip başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, takip öncesi işlemiş faiz alacaklarından feragat ettiklerini ileri sürerek; takibe vaki itirazının iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren usd mevduata kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık değişen oranlardaki faiz ile birlikte fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden takibin devamına, lehine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı; takip dosyasına yapılan itirazın haklı ve somut delillerle desteklendiğini, borçlu olmadığının tespiti amacıyla menfi tespit davası açtığını, soruşturma dosyasının ve menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İlk derece mahkemesince; savcılık soruşturması kapsamında alınan bilirkişi raporu ile takibe dayanak yapılan 23/05/2014 tarihli davalının kaşesi ve imzasını içeren ‘Beyoğlu İlçesi 517 ada, 80 parselde yer alan taşınmazın davacıya 3.400.000,00 Dolara satıldığı ve 340.000,00 TL kapora alındığı’ ikrarını içerir, borçlu elinden sadır olmuş yazılı belge ve belge altındaki imzanın davalı borçluya ait olduğu tespitini içerir bilirkişi raporu doğrultusunda borcun varlığı ve miktarının ispat edildiği, satıldığı söylenen taşınmazın tapu kayıtlarında halen davalı adına kayıtlı olması karşısında kapora alınmasına karşın satışın yapılmadığı, borç ikrarı içeren belgede alınan kaporanın açıkça cezai şart olarak alındığı yazılı olmadığından sözleşmenin ifa edilmesi halinde peşinata sayılması gerektiği, aksi halde iadesi gerektiği, somut olayda taşınmaz satışı gerçekleşmediğinden ve kapora cezai şart niteliği taşımadığından davacıya iadesinin gerektiğinden bahisle; davanın kabulüne, takibe yönelik itirazın iptaline ve takibin 1.275.000 TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden devamına, takip tarihinden önce işlemiş faiz alacağından feragat edildiğinden, takip ile talep edilen 31.439,65 USD tutarındaki faiz talebi yönünden takibin devam etmemesine, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince kurulan hükümde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.

1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2) TBK'nın 99 uncu maddesinin üçüncü fıkrası; "Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir." hükmünü içermektedir.

Yine 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 58 nci maddesinin üçüncü fıkrasında ise; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12/05/1999 tarih ve 1999/12-271 E. - 99/301 K.sayılı kararı).

Yapılan tüm bu yasal açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davacı tarafından 23/05/2014 tarihli belgeye istinaden, kapora olarak vermiş olduğu 340.000 USD ve faizi ile birlikte 371.439,65 USD’nin tahsili için davalı aleyhine icra takibi yapıldığı, davalının takibe itirazı üzerine eldeki itirazın iptali davasının açıldığı; icra takibinin dayanağı belgedeki borcun USD döviz cinsinden olduğu, davacı alacaklının takip talebinde asıl alacak ve işlemiş faiz miktarını USD cinsinden gösterdiği, yine dava dilekçesinde açıkça 340.000 USD’nin talep edildiği, sadece harca esas değerin belirlenmesi için takip tarihindeki kur üzerinden TL olarak belirtildiği (takip dayanağı belgedeki borç USD döviz cinsinde, takip talebinde asıl alacak ve işlemiş faiz USD cinsinden gösterilmiş ve yanında harca esas değer TL karşılığı yazılmış, takip talebinde yapılan talepte özellikle, fiili ödeme günündeki %3,3 oranında faizi ile borçludan tahsili) görülmektedir.

Buna göre; davacının, TBK’nın 99 uncu maddesi uyarınca seçimlik hakkını, yabancı para alacağının fiili ödeme günündeki Türk Lirası karşılığı olarak tahsil edilmesi yönünde kullandığı gözetilerek hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava dilekçesinde belirtilen TL üzerinden takibin devamına karar verilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.

3) 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme tarafından, hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde karar verilmesi gerekmektedir.

3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun'un ''Yabancı para borcunda faiz'' başlıklı 4/a. maddesinde ise; sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı belirtilmiştir.

Eldeki davada davacı talebini, fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden ödeme yapılması yönünde kullandığından, artık dava konusu alacak tahsil tarihine kadar yabancı para alacağı olarak değerlendirileceğinden, bu alacağa 3095 Sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca (icra takibinde belirtilen orandan fazlasına hükmedilmemek kaydıyla) faize hükmedilmesi gerekirken, bu talebe ilişkin hüküm kurulmamış olması usul ve kanuna aykırıdır.

4) İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince, alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için; diğer yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın çözümü kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.

Somut olayda; alacağın belirlenebilir ve likit olduğu anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, takip konusu bedelin belirlenebilir, likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi, usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Ne var ki, yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılması ve ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının;

(1) numaralı bendinde yer alan “...ve takibin 1.275.000,00 TL asıl alacak üzerinden ve...” ifadesinin çıkarılarak, yerine “...takibin asıl alacak olan 340.000 USD üzerinden...” ifadesinin;

(2) numaralı bendine “…Asıl alacak tutarı olan 340.000 USD’nin takip tarihinden itibaren, yıllık %3.3 oranı aşılmamak kaydıyla, 3095 sayılı Kanunu'nun 4/a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının USD ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan tahsiline” ifadesinin,

(3) numaralı bendinde yer alan “Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine” ifadesinin çıkartılarak yerine “Davacının icra inkar tazminatı talebinin kabulü ile takip konusu 340.000 USD'nin takip tarihi itibariyle T.C. Merkez Bankası döviz kurlarına göre harca esas değer olarak belirlenen 1.275.000 TL'nin %20'si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadelerinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 3.815 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 65.321,45 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 31/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

---

T.C.

Yargıtay

12. Hukuk Dairesi

2024/6501 E., 2024/10385 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan ilamsız icra takibinde borçlunun, yabancı para alacağının TL karşılığının takip talebinde gösterilmediği iddiası ile takibin iptali talepli şikayet ile icra mahkemesine başvurduğu, İlk Derece Mahkemesince takip talebinde yabancı para alacağının TL karşılığının gösterilmediği gerekçesi ile şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verildiği, alacaklı tarafından bu karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, her ne kadar e imzalı hazırlanan takip talebinde yabancı para alacağının TL karşılığı mevcut değil ise de dosya açıldıktan sonra sisteme katılan takip talebi ve ekleri sekmesi altında icra dosyasına sunulan fiziki takip talebinin taranarak dosya içine aktarıldığı, bu belgede yabancı para alacağının TL karşılığının gösterildiği gerekçesi ile istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verildiği, karara karşı borçlu tarafından temyiz yoluna başvurulduğu görülmektedir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu' nun 58. maddesinin 3. fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58. maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının TL karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nın 12.05.1999 tarih ve 1999/12-271 E. - 99/301 K.sayılı kararı).

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 8/a maddesinin 2.fıkrasında; “Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmündedir. Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı ispat gücüne haizdir. Güvenli elektronik imza, kanunlarda güvenli elektronik imza ile yapılamayacağı açıkça belirtilmiş olan işlemler dışında, elle atılan imza yerine kullanılabilir. Güvenli elektronik imzayla oluşturulan belge ve kararlarda, kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesi ve mühürleme işlemini öngören hükümler uygulanmaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Somut olayda, elektronik imza ile imzalanan ilk takip talebinin uyaptan sisteme kaydedilme tarihi 08.02.2022 olup ilk takip talebinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmemiştir. Sonradan 09.02.2022 tarihinde UYAP sistemine aktarılan ve alacaklı imzası taşımayan takip talebinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmiş ise de, ilk takip talebi iptal edilmeden ikinci bir takip talebi düzenlenemez. İİK nın 8/a maddesi gereğince ikinci takip talebinin sonuca etkisi bulunmayıp, UYAP sisteminde elektronik yolla oluşturulan 08.02.2022 tarihli takip talebinde yabancı para alacağının TL karşılığının gösterilmediği anlaşılmaktadır.

O halde İlk Derece Mahkemesince, takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden takibin iptaline karar verilmesi yerinde olup, Bölge Adliye Mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kararın kaldırılması isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ:

Borçlunun temyiz isteminin, kamu düzeni nedeniyle re'sen kabulü ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesinin 12.06.2024 tarih ve 2024/539 E.-2024/2075 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/2. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10.12.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.


---

T.C.

Yargıtay

12. Hukuk Dairesi

2024/5364 E., 2024/10157 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, borçlunun yasal süresinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, takibe konu bonoda "TL" ibaresinin üstü çizilerek "USD" ifadeleri yazılmak suretiyle tahrifat yapıldığını ileri sürerek borca itiraz ettiği İlk Derece Mahkemesince, itirazın reddine karar verildiği, borçlunun istinaf yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İcra ve İflas Kanunu'nun 58 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarının ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı günün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiğinin ve faizinin, takip talebinde belirtilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine aynı Kanun'un 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının birinci bendinde; alacaklının veya vekilinin banka hesap numarası hariç olmak üzere, 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtların ödeme emrinde bulunması gerektiği belirtilmiştir.

Buna göre; alacaklı, yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığını, takip talebinde göstermek zorunda olup, buna bağlı olarak bu zorunluluğun ödeme emrinde de yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu noksanlık kamu düzeni ile ilgili olup, takibin her safhasında re'sen göz önünde tutulmalıdır (HGK'nun 12.05.1999 tarih ve 1999/12-271 E. - 99/301 K. sayılı kararı).

Somut olayda, takip dosyasının Uyap üzerinden incelenmesinde; takip talebinde yabancı para alacağının Türk Lirası karşılığı gösterilmeden takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.

O halde; mahkemece, takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi ve borçlunun istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddi isabetsiz olup Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nun 364/2. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nun 373/1. maddesi uyarınca, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nin 06.05.2024 tarih ve 2023/1855 E. - 2024/1392 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, Bodrum 2. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.05.2023 tarih ve 2023/150 E. - 2023/277 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, 03/12/2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.