Bize göre, 213 sayılı VUK’nun 34. maddesine göre ihbarnameler ekinde yine VUK’nun 35. maddesine göre vergi inceleme raporlarının veya vergi tekniği raporlarının veya varsa takdir komisyonu kararlarının tebliği zorunludur. Aksi takdirde tarhiyat dayanaksız ve geçersiz olacaktır.[3] Anayasanın 36 ve 125. Md ile 213 sayılı VUK’nun 35. Maddesinin son cümlesine atıfla, vergilendirme ile ilgili olup tebliği zorunlu bulunmayan tek istisnai işlemin tahakkuk fişi düzenlenmesi olduğu, sonucuna varılarak ilgili hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunun tebliğ edilmemesini davacı hakkında tesis edilen işlemi hükümsüz kılacak nitelikte esası etkili bir şekil hatası olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Anayasamıza göre, savunma hakkı kişinin hakları ve ödevlerini belirleyen ikinci bölümünde yer alan temel haklardandır. Evrensel konumu sebebiyle, insanlığın ortak değerlerinden sayılmaktadır. Felsefi ve hukuksal nitelikleri ve içerikleri ile adalet kavramı ve yargılama işlevi, bir birini tümleyen, birbirinden ayrılmaz nitelikteki “sav-savunma-karar” üçlüsünden oluşan yargı ile yaşama geçmektedir.[4]
Anayasamıza göre, savunma hakkı kişinin hakları ve ödevlerini belirleyen ikinci bölümünde yer alan temel haklardandır. Evrensel konumu sebebiyle, insanlığın ortak değerlerinden sayılmaktadır. Felsefi ve hukuksal nitelikleri ve içerikleri ile adalet kavramı ve yargılama işlevi, bir birini tümleyen, birbirinden ayrılmaz nitelikteki “sav-savunma-karar” üçlüsünden oluşan yargı ile yaşama geçmektedir.[4]
Yüksek mahkeme Danıştay tarafından verilen bir kararda resen takdiri içeren vergi inceleme raporunun mükellefe bir örneğinin tebliğ edilmek üzere ihbarnameye eklenmesini zorunlu kılmaktadır.[5]
Tarhiyatın dayanağı olan VTR’lerin ihbarname ekinde mükellefe tebliğ edilmeyişi VUK’nun 35. ve Anayasamızın 36. maddesine göre zorunludur. Zira, Anayasanın 36. maddesi ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğü ile raporun tebliğ edilmeyişi bu madde ile bağdaşmaz.[6]
Diğer yandan, son yıllarda VTR’lerin tarhiyatta sıkça esas alındığı ve buna göre tarhiyat yapıldığı görülmektedir. vergi/ceza ihbarnamesinin tebliği sırasında bunların eklerinin, dayanaklarının ihbarnameye eklenerek mükellefe tebliğ edilmesi zorunludur.[7]
Öte yandan, ihbarnamede yer alacak bilgi veya eklerin bulundurulmayışı ihbarnameyi hükümsüz kılmaktadır. VUK’nun “hatalı tebligat” başlıklı 108. maddesine göre, noksanlığı ihbarnameyi hükümsüz kılan faktörler aşağıdaki gibidir:
a) Mükellefin adı, varsa unvanı,
b) Verginin nevi veya miktarı,
c) Vergi mahkemesinde dava açma sürelerinin hiç yazılmamış olması,
d) Varsa uzlaşma mercii,
e) Tarhiyatın dayanağı olan rapor, takdir kararı, yoklama fişi, resmi yazılar vs.,
f) Vergi dairesinin adres ve telefon bilgileri
g) İhbarnamenin tarha yetkili bir makam tarafından tanzim edilmemiş olması,
İhbarnameyi geçersiz kılar.[8]
Nitekim, danıştay 4. Dairesi tarafından verilen bir kararda davacının savunma hakkının engellendiği tartışmasız olduğu gibi kendisine ait bilgilerin verilmemesi VUK md. 5 kapsamında değerlendirilmeyeceğinden, vergi tekniği raporu tebliğ edilmeksizin sadece ihbarname ile vergi inceleme raporu tebliğ edilmek suretiyle davacıya bildirilen tarhiyatın kaldırılması gerekmektedir.[9]
Sonuç olarak, ihbarnameler ve ekleri yasanın aradığı koşulları içermediği takdirde ihbarname kapsamındaki tarhiyat adil yargılama hakkı, savunma hakkı, silahların eşitliği prensipleri, vergi mahremiyeti, hukuka aykırılıklar, vs konularda somut olarak hukuka aykırılıklar teşkil edeceğinden dolayı tarhiyat başından sonuna kadar kanuna uygun bir tarhiyat sayılamaz.
(Bu köşe yazısı, sayın Av. N. Gaye ALPASLAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
-------------------
[1] 213 sayılı VUK md. 35
[2] BOZDOĞANOĞLU Burçin, “Vergi İnceleme Raporunun Mükellefe Tebliğ Edilmemesi ve Hukuki Sonuçları”, 4.3.2011, Yaklaşım Dergisi. Yine benzeri bir konuda Vergi Dünyası Dergisinin , Aralık 2011 sayısında “İhbarname Esası” adlı Nedim Tolga Süer’in çalışması incelenmelidir.
[3] Yine aynı yönde verilmiş DVDDK’nun 18.6.2014 gün ve E:2014/304-K:2014/563 sayılı kararları.
[4] Bkz. Anayasa Mahkemesi kararı, 14.7.1998 gün ve E:1997/41-K:1998/47
[5] Bkz. VUK md. 22, 35 ve 108.
[6] Bkz. DOĞRUSÖZ Bumin, “Atıf Yolu İle Hazırlanan Raporlar”, Referans Gazetesi, 19.06.2008.
[7] Dnş. 3. D. kararı, E:1999/2862-K:2000/1628 sayılı karar. Karar tarihi:27.4.2000
[8] Dnş. 3. D.nin, 5.7.2001 gün ve E:2000/1150-K:2001/2696 sayılı kararları.
[9] Dnş.4.D.nin, 12.9.2013 gün ve E:2013/2833-K:2013/5862 sayılı kararları.