Bilindiği gibi, vergi daireleri 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine göre  işi bırakma bildiriminde bulunmayan  bir mükellefin işi bıraktığı konusunda  tespitler yapması halinde mükellefiyet kayıtlarını resen silebilmektedir.  Yine aynı şekilde mükellefin adresinde yapılan yoklama işlemleri sonucunda  adresinde bulunmadığı tespit  edilmesi durumunda  vergi daireleri resen mükelleflerin  mükellefiyet kayıtlarını silebilmektedirler.[1]
 
Mükelleflerle ilgili vergi dairelerinin resen mükellefiyet kaydını silmeleri konusunda  213 sayılı VUK’nunda 5228 sayılı yasanın 6. md hükmü ile önemli düzenlemeler yapılmıştır.  Buna göre vergi daireleri adresinde bulunamayan mükelleflerle ilgili olarak resen vergi kayıtlarını silebilmektedir.  Aynı mükellefin bir başka adreste faaliyette bulunması durumunda  bu takdirde mükellefiyet kaydı yeni adreste devam ettirilecektir.[2]
 
Uygulamada, daha çok sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge düzenleyen mükellefler konusundan vergi daireleri bu durumu önlemek amacıyla bir dizi yetkiler almış bulunmaktadır.  Şu halde 213 sayılı VUK’nun 160. maddesine 5228 sayılı yasa ile eklenen hüküm gereğince;
 
1. Sahte belge düzenlemek amacıyla mükellefiyet kaydı açtıran mükelleflerle ilgili vergi daireleri resen  bu mükellefiyeti sonlandırabilmeleri için mutlak surette bir vergi inceleme raporu ile bu mükellefiyet kaydını ancak  terkin edebileceklerdir. 

2. Yine adresinde bulunmayan veya bir başka adrese nakil olduğu halde  bu durumu vergi dairesine bildirmeyen mükelleflerle ilgili resen terk işlemi yapılabilir. 

3. Anonim veya limited şirketlerde şirket tüzel kişiliğinin adresinde bulunmaması durumunda  veyahutta şirket ortak veya müdürlerine ulaşılmaması halinde  bu şirketler vergi daireleri tarafından mükellefiyet kayıtları resen silinebilir. 

4. Adresinde bulunmayan şirketlerle ilgili olarak sahte fatura düzenlediği konusunda somut tespitlerin olması durumunda bu şirketlerin mükellefiyet kayıtları ancak vergi incelemesi sonucunda inceleme elemanları tarafından düzenlenecek raporlarla mükellefiyet kayıtları ancak sonlandırılabilir.[3] 

5. Ortada vergi incelemesi yokken hiçbir şekilde hiçbir şirketin  vergi  kaydı sonlandırılamaz. 

Uygulamada vergi daireleri adresinde bulunmayan ya da o anda yoklama memurları tarafından yoklama sırasında bulunmayan  mükelleflerin  bu yoklama  işlemlerinin  en az 2 kez farklı tarihlerde takip edilmesi gerekmektedir.  Buna rağmen, adresinde bulunmayan  mükelleflerle ilgili sahte belge düzenlediği konusunda vergi inceleme raporu bulunmayan mükelleflerin mükellefiyetleri resen silinemeyecektir.   Gayrifaal ve adresinde bulunamayan şirketler ise  geçici olarak mükellefiyet kayıtları kapatılabilir. Bu mükelleflerin herhangi bir şekilde  ortaya çıkması halinde düzenlenecek yoklama fişleri ile tekrar mükellefiyet kayıtları açılacaktır.

Öte yandan, uzun zamandan beri çalışmayan içi boş gayrifaal şirketler bir şekilde fesh ve tasfiye hükümlerine göre tasfiye edilmeleri halinde  mükellefiyet kayıtları yeniden açılacaktır.  Vergi daireleri uygulamada adresinde bulunmayan şirketler  için vergi incelemesine sevk işlemi yapmak suretiyle aynı anda da  mükellefiyet kayıtlarını kapatmaktadırlar.  Bu aşamada mükellefin bağlı olduğu meslek kuruluşuna hiçbir şekilde bilgi verilmemekte ve  ilgili oda ile yazışma yapılmamaktadır.

Oysaki,  213 sayılı VUK’nun 160. maddesinin 3. fıkrası değiştirilmiş olup, maddenin sonuna eklenen yeni fıkra ile adresinde bulunmayan şirketler hakkında  sahte fatura düzenlediği konusunda somut bir tespit bulunması halinde durum bir vergi inceleme elemanı raporu ile bu mükelleflerin vergi kayıtları  terkin olunmaktadır.  Uygulamada  bu madde hükmü vergi daireleri tarafından yanlış tatbik edilerek pek çok iyi niyetli mükellef hakkında yanlış kanaatler nedeniyle bu mükelleflerin vergi kayıtları sonlandırılarak çeşitli mağduriyetlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ortada herhangi bir vergi  inceleme raporu bulunmazken  mükelleflerin  sahte fatura düzenledikleri iddiasıyla mükellefiyet kayıtların tek taraflı silinmesi hukuka uyarlı bir uygulama olamaz.

Diğer yandan, 213 sayılı VUK’nun 160/3 md hükmüne göre esasen vergi mükellefiyet kayıtlarının  silinebilmesi için kesinleşmiş bir mahkeme kararının da aranması gerektiği bilinmektedir. Aksi  takdirde idarenin  vergi mükellefiyetini kapatma konusunda genişletilmiş somut bir yetkisi yoktur.  Böyle bir yetkinin idarelere verilmesi  durumunda  keyfi bir uygulama olup, idare  bu yetkiyi gelişi  güzel kullanabilir. Mükellefiyet hakkı anayasal  bir haktır. Böyle bir anayasal  temel  hakkın kullanımı idarenin inisiyatifine bırakılmamalıdır. 


-----------------------------------------
[1] 213 sayılı VUK md. 160
 
[2] Bu konuda Maliye Bakanlığı tarafından yayınlanan iç genelgeler için bkz.  2000/12 iç genelge, yayım tarihi 29/10/2000’dır.  Yine aynı şekilde 2004/13 sayılı ve  2009/3 sayılı iç genelgeler incelenmelidir.
 
[3] Vergi Daireleri Uygulama İç Genelgesi 2009/3. bu genelgeye göre daha önce mükellefiyet kaydı  terkin edilen mükelleflerden tasfiyeye girdikleri öğrenilenlerin mükellefiyet kayıtları tasfiyeye  girilen tarih olarak tesis edilmesi yolunda işlem yapılması  uygulamada  sorunlara neden olmaktadır. Özellikle, geçmiş 5 yılla ilgili beyanname verilmediği iddiasıyla e-beyan özel usulsüzlük cezaları ve takdire dayalı  KDV, gelir, kurumlar ve stopaj tarhiyatları mükellefleri cezalandırmaktadır.