Türkiye’de vergi mevzuatı  açısından  zamanaşımı 5 yıl olup,  213 sayılı VUK’nun 114. maddesinde   zamanaşımı  5 yıl olarak  belirlenmiştir.   Şu kadar ki, vergi dairesi tarafından  matrah takdiri için  takdir komisyonuna gidilmesi halinde zamanaşımı  durmaktadır.  Duran  zamanaşımı  takdir komisyonu tarafından  vergi dairesine  kararın  gelmesinden  sonra  işlemeye devam edecektir.[1]   Örneğin,  bir mükellefin 2008 yılı  defterleri 2014 yılında talep  edilemez.  2010 yılı  defter  ve belgeleri  15 Aralık 2015 tarihine  kadar  talep  edilmelidir. 

Tarh zamanaşımı dolduktan sonra  vergi müfettişleri   zamanaşımı  içinde olan  yılla ilgili  defter, kayıt ve belgeleri  isteyemez.   Tarh zamanaşımı içerisinde kalan yıllarla ilgili   sahte fatura kullanımı nedeniyle vergi suçuna konu bir fiil olsa bile  yine de  bu konuda defter ve belge talep edilemez.  Dolayısıyla  tarh zamanaşımı içerisinde  vergi suçu  nedeniyle bir fiil  işlense dahi   zamanaşımı nedeniyle  bu suç geçmişte  kalacaktır.   Mükelleflerin, yürürlüğe girmiş olan  6111 sayılı kanunun   7,8, ve 9. maddelerine göre matrah artırımında bulundukları yıllarla ilgili   artırdıkları vergi türleri nedeniyle  vergi incelemesi yapılmaz.[2]

Matrah  artırımı yapmayan  mükelleflerle ilgili  vergi incelemesi riski 5 yıl  devam edecektir.  Matrah artırımının  yapılmış olması  artırıma konu  yıllarla ilgili  tarhiyat riskini ortadan kaldırır ancak defter  kayıt  ve belgelerin ibraz yükümünü saklı  tutar.[3]

213 sayılı VUK’nun 113. maddesine göre, zamanaşımı, süre geçmesi nedeniyle vergi alacağının  ortadan kalkması olarak tanımlanabilir.  Zamanaşımı,  mükellefin  bu konuda bir  başvurusu olup olmadığına bakılmaksızın   hüküm ifade edecektir. [4]

Bazı hallerde, zamanaşımı  5 yılla sınırlı olmayan  işlemlerde tarhiyat  VUK 114. maddeye göre yapılır.   Koşula bağlı  istisna veya muafiyet  uygulamaları  sonucu  kısmen  veya tamamen  alınmayan vergilere ilişkin zamanaşımı  süresi, istisna veya muafiyet koşullarının ihlal edildiği  tarihi takip eden  takvim yılı  başından  itibaren  başlayacaktır.[5]  

213 sayılı  VUK’nun  256. maddesine göre  gerçek  ve tüzel kişiler ile mükerrer  257. madde de getirilen  zorunluluğa tabi olanlar saklama ve ibraz etme yükümü her türlü defter, belge ve karneler ile  vermek zorunda oldukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik  teyp, disket vb. ortamlardaki kayıtlarını ve bu  kayıtlara erişim veya  kayıtları okunabilir duruma getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri   saklama ve ibraz süresi içerisinde yetkili  makam  ve müfettişlerin talebi üzerine ibraz ve inceleme için  sunmak  zorundadırlar.[6]

213 sayılı VUK’nun  253. maddesine göre, ilgili  defter ve belgeleri  bunların  ait oldukları takvim yılını izleyen yıldan  itibaren  5 yıl süre ile saklamak zorundadırlar. [7]     

Tutulması ve kullanılması  zorunlu olan  defter, kayıt ve belgelerin   bir kısmı veya tamamının  tasdik  ettirilmemiş olması  veya vergi incelemesine yetkili olan kimselere herhangi bir nedenle ibraz edilmemesi  resen  takdir nedenidir.[8]

Öte yandan, defter  kayıt ve belgelerin vergi incelemesine yetkili olanlara ibraz edilmemesi  fiili VUK md. 359  md hükmüne göre 18 aydan 3 yıla kadar  hapis cezasını  gerektirir.[9]  Bu zorunluluk 5 yıllık  tarh zamanaşımı içerisindeki defter kayıt ve belgeler için  geçerlidir.  Örneğin, 2009 yılı defter kayıt ve belgeleri 31.12.2014 tarihinden sonra vergi incelemesi için  ibrazı talep edilemez.  
---------------
[1] Örneğin, 1998 yılı   gelir vergisi beyannamesini vermeyen mükellef için zamanaşımı  31.12.2003 tarihinde dolmaktadır.   Vergi dairesi  25.12.2003 tarihinde takdir komisyonuna gitmiştir. Takdir komisyonu  gerekli takdiri yapmış. 1.2.2004  tarihinde kararı vergi dairesine göndermiştir. Burada, zamanaşımının  bitmesine 6 gün kalmıştır. 25.12.2003 tarihinden   31.12.2003 tarihine kadar  6 günlük süre  1.2.2004 tarihinden sonra devam eder. Yani, en son 7.2.2004 tarihinde zamanaşımı  bitecektir.
[2] 6111 sayılı torba yasa md. 7,8,9
[3] 6111 sayılı yasaya bağlı olarak yürürlüğe giren 1 seri nolu genel tebliğ VI/6. bu genel tebliğ 12.3.2011 gün ve ve 27872 sayılı mük. RG’de yayınlanmıştır.  Ayrıntılı açıklamalar için bkz.  ALPASLAN Mustafa – KAYA Eda,  “Sahte ve Muhteviyatı İtibariyle Yanıltıcı  Belge Düzenleyenler Ve Kullananlar Açısından 6111 Sayılı Yasa Hükümlerine Göre Matrah Artırımı Uygulamalarının  İrdelenmesi”, Vergi Dünyası Dergisi,  Nisan 2011, Sayı:356, s.190-194.
[4] ÜREL Gürol, Vergi Usul Kanunu Uygulaması, Maliye ve Hukuk Yayınları, Mart 2007, s.237
[5] Bkz. TUNCER Selahattin, Vergi Hukuku  ve Uygulaması, Yaklaşım Yayınları, Mart 2003, s.135.
[6] Bkz. GÜNDÜZ Fatih, Defter ve Belge İbraz Süresinde Özellikli Bir Durum, Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, Ekim 2012, s.78.
[7] Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 11.6.2011 gün ve E:2001/5999-K:2001/6685  sayılı kararı, Onur Temizyürek “Defter Ve Belge İbraz Etmeme Fiilinin  Kaçakçılık Suçu Olarak Değerlendirilebilmesi İçin  Gerekli Şartlar” Yaklaşım, Nisan 2009.
[8] Vergi dairesi müdür yardımcılarının  vergi incelemesi yoktur.  Bunlar,  ancak  vergi dairesi müdürü adına defter kayıt ve belge incelemesini talep edebilirler.  Sigorta müfettişlerinin vergi konusunda inceleme yetkileri yoktur.   İş müfettişlerinin   vergi inceleme yetkileri  bulunmadığı için  ancak  iş  ve sosyal güvenlik konuları ile ilgili defter ve kayıt talep edebilirler.  Vergi müfettişleri ve muavinlerinin   vergi inceleme yetkileri  her halükarda bulunmaktadır.
[9] Bkz. KIZILOT Şükrü – KIZILOT Zuhal, Vergi İhtilafları ve Çözüm  Yolları, Yaklaşım Yayıncılık,  2009, s.721