BÖLÜM 2: ASIL ALACAK VE FAİZ ALACAĞI
Bir önceki yazımızda, takip talebinde taraf teşkilinin nasıl sağlanacağına değinmiş idik. Şimdi ise takip talebinin 4 numaralı başlığı olan alacak miktarı hakkındaki malumatımızı paylaşacağız. Yine, meselenin takip hukuku boyutunda kalmaya gayret edeceğiz.
A) GENEL OLARAK
İİK'nin 58. Maddesinin 2. Fıkrasının 3. Bendine göre takip talebinde;
"Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi" gösterilir. 58. Madde, İİK'nin "İlamsız takip" başlıklı 3. Babında yer aldığından yalnızca para/teminat alacağına yönelik kaleme alınmıştır. Zira ilamsız takiplerin konusunu yalnızca para ve teminat alacakları teşkil edebilir. Bu nedenle "Takibe konu alacağın ilamsız icra yolu ile tahsilinin gerekip gerekmediği hususu icra müdürlüğünce re’sen gözetilir.” (YHGK 2017/12-3011 E. 2021/1425 K.) Örneğin idari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip yoluna başvurulması mümkün değildir.
Her ne kadar maddenin lafzı bu yönde olsa da alacak kavramının kapsamı çok daha geniştir. Gerçekten para/teminat alacağının yanı sıra tahliye, teslim, müdahalenin meni gibi farklı edim türleri de cebri icrada "alacak" konusunu teşkil edebilmektedir. Haliyle diğer icra takiplerinde de takip talebinin bu başlığının, alacak konusu edim belirtilmek suretiyle doldurulması uygun düşecektir.
İlamsız takiplere ait takip talebinde gösterilecek alacak miktarı ve faiz oranının ne olduğu hususunda İcra Müdürlüğünün denetim yetkisi bulunmamaktadır. İcra Müdürlüğünün dar yetkili olması nedeniyle yapacağı inceleme, alacak miktarının Türk Lirası üzerinden talep edilip edilmediği ile sınırlı kalacaktır. Düzenlenecek ödeme emri, mutlak surette takip talebine uygun olmalıdır. Aksi halde şikâyet üzerine mahkemece ödeme emrinin kısmen veya tamamen iptaline karar verilebilecektir. Takip talebi ile ödeme emrinde farklılık söz konusu olan hallerde ise Yargıtay 12. HD'nin 20.05.1985 T. 14656/4850 (www.e-uyar.com) sayılı kararı uyarınca ödeme emrine üstünlük tanınarak buradaki kayıtlara itibar edilecektir. Takip talebinin usul ve yasalara aykırılığı “takibin iptali” ödeme emrinin usul, yasa veya takip talebine aykırılığı ise “ödeme emrinin iptali” neticesini doğuracaktır.
Takip talebi tanzim edilirken alacak kalemlerinin itina ile belirtilmesi gerekmektedir. Zira alacaklı, takip talebinde gösterdiği alacak miktarı ile bağlıdır. Nitekim Yargıtay’ın bu husustaki görüşü de "Takip dosyasında bu miktardan fazla talepte bulunulamayacağı, takip talebinde istenmeyen alacak için ayrı bir takip yapılması gerektiği, ek icra emrinin bu nedenle iptalinin gerekeceği" şeklindedir. (8. HD 2013/21422 E. 2014/12748 K.) Bu noktada, sadece maddi hatadan kaynaklı rakamsal düzeltmelerin yapılabileceği, bu düzeltmelerin ise takibin iptaline sebebiyet vermeyeceği de belirtilmelidir. Bakınız "..borç aslının 15.435,91 TL olduğunun, takip talebi ve ödeme emrinde asıl alacak olarak 1.543.591,00 TL'nin yazılmasının ise rakamlar arasına konulan nokta işaretinin yanlış konulması nedeniyle maddi hatadan kaynaklandığının, bu durumun düzeltilmesinin her zaman mümkün olup, alacaklının şikayete konu talebinin alacağın bir kısmından feragat niteliğinde olmadığının kabulü gerekir." (12. HD 2016/17842 E. 2016/25416 K.)
"Takip talebindeki alacak miktarı ile bağlılık" ilkesi ödeme emrinin iptali halinde dahi varlığını sürdürmektedir. Nitekim ödeme emrinin mahkemece iptaline karar verilmesi durumunda hazırlanacak yeni takip talebinde alacak tutarının artırılması mümkün değildir. Zira alacak tutarının artırılması icra vekâlet ücreti ve tahsil harcının artmasına sebep olacağından usul ekonomisi ilkesi ve dürüstlük kuralı ile bağdaşmayacaktır. Bakınız; "..ödeme emrinin iptaline karar verildiği, bu karardan sonra alacaklının yeniden 10.5.2008 tarihinde daha önce talep ettiği alacak miktarını artırarak yeni bir takip talebinde bulunduğu ve bu talebe uygun olarak da borçlu adına yeni ödeme emri çıkarıldığı görülmektedir. İlk takip iptal edilmediği sürece, yeni bir takip yapılamayacağı" (12. HD 2009/10952 E. 2009/19817 K.)
TBK’nin 100. Maddesi uyarınca, yapılacak kısmi ödemelerin öncelikle faiz ve masraflara mahsubu mümkün olmakla uygulamada, takip taleplerine “TBK 100. Madde gereği mahsup edilecek kaydı” konulmaktadır. Her ne kadar bu kayıt düşülse de "Anılan maddenin uygulanması için takip talebinde bu yönde ayrıca talepte bulunulması gerekli olmayıp, istek olmasa da memurlukça bu husus re'sen dikkate alınmalıdır" (YHGK 2002/12-709 E. 2002/781 K.) içtihadı gereğince bu kaydın eksikliği hak kaybına sebebiyet vermeyecektir.
Bilhassa UYAP sistemine tam entegrasyon sağlanmadan önce karşılaştığımız bir noktaya daha değinmek gerekirse; bazı takip taleplerinde "masraflarla birlikte ödenecek tutar" adı altında dosya hesabına yer verildiği, aynı bildirimin ödeme emrinde de yer aldığı görülebilmektedir. Buna ilişkin de mevcut içtihatlar "icra emrinin alt kısmında "masraflarla birlikte ödenecek tutar" başlığı ile yeni bir hesaplama ve farklı takip toplamı gösterilerek, neticeten 40.915,73 TL toplam borç hesabı yapılmıştır. Yapılan bu hesaplamanın İcra İflas Kanunu'nda yeri yoktur. Ancak bu durum icra emrinin ya da takip talebinin iptalini gerektirmeyeceği" şeklindedir. (8. HD 2015/6211 E. 2017/7248 K.) Haliyle kaynağını kanundan almayan bu ve benzeri ibarelere yer verilen ödeme emrinin iptaline karar verilmeyecek sadece bu ibarelerin ödeme emrinden çıkartılması ile yetinilecektir.
B) KAMBİYO TAKİPLERİNDEKİ DURUM
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde ise asıl alacak tutarı, senet bedelini aşamaz. Asıl alacağa ilişkin üst sınır; çeklere dayalı takiplerde çek yaprak bedelinin veya kısmi tutarın bankaca ödendiğine dair şerhin mevcudiyeti halinde işbu ödeme mahsup edilerek belirlenir.
Bu takip türünde, asıl alacak ile işlemiş faizin yanı sıra alacaklının protesto masrafı, çek tazminatı ve komisyon gibi kalemleri de talep etme yetkisi mevcuttur. TTK’nin 783. Maddesi uyarınca çek tazminatından senedi düzenleyen kişi sorumludur. Bu nedenle takip talebinde çek tazminatı talep edileceği zaman bu tutardan yalnızca keşidecinin sorumlu olduğu belirtilmelidir. Aksi takdirde cirantaların ödeme emrinin kısmen iptalini sağlama imkânı doğabilecektir.
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde, ihtiyati haciz kararından doğan vekâlet ücreti ve yargılama giderinin de takip talebinde yer verildiği görülebilmektedir. Yargıtay 8. HD'nin 2015/1677 E. 2017/1694 K. Sayılı içtihadı uyarınca ihtiyati haciz kararı, ilam niteliğinde olmadığından bu alacak kalemlerinin ilamlı takibe konu edilmesi mümkün değildir. Haliyle bu kalemler için ayrı bir ilamsız takip yapılması yerine kambiyo takibi ile birlikte tahsilinin talep edilmesi usul ekonomisinin ilkelerine uygundur. Kanımızca bu kalemlerin kambiyo dosyasından tahsilinin istenebilmesi için ihtiyati haciz kararının infazının da aynı dosyadan istenilmiş olması münasip olacaktır.
C) İLAMLI İCRAYA DAİR
İİK’nin 35. Maddesinde "Takip, ilamın icra dairesine tevdii ile başlar." denilmişse de İİK Md. 41 delaleti ve atfı ile ilamların icrası da takip talebiyle başlar. Takip talebinin ilama uygun şekilde tanzim edilmesi zorunludur. Alacaklının tasarruf ilkesi kapsamında, ilamda hükmedilen alacak kalemlerini aşmamak koşulu ile talepte bulunma hakkı mevcuttur. İlamlı takiplerde İcra Müdürlüğü, takip talebinin ilama uygunluğunu denetlemek ve icra emrini takip talebi ile takip dayanağı ilama uygun şekilde tanzim etmek zorundadır.
"İlamların infaz edilecek kısmı, hüküm bölümü olup, hükmün içeriğinin aynen infazı zorunludur. Gerek icra dairesi ve gerekse sınırlı yetkili icra mahkemesi ilamın infaz edilecek kısmını yorum yolu ile belirleme yetkisine sahip değildir" (YHGK 1997/12-517 E. -1997/776 K.) Bu nedenle ilamların cebri icraya elverişli şekilde kaleme alınması ve infaz mercii olan İcra Müdürlüğüne yorum alanı bırakılmaması gerekir. Örneğin bir nafaka alacağına hükmedileceği zaman, nafaka artırımının hangi nisaba göre yapılacağı ve hangi aydan itibaren geçerli olacağı açıkça belirtilmelidir. Aynı şekilde bir menkulün teslimine karar verilecekse "dava konusu malın teslimi" ibaresi yerine açıkça teslim edilecek taşınır eşyanın niteliklerine hükümde yer verilmelidir. Örnek içtihat: "Somut olayda müşterek çocuk için her ay okul masrafı yapılıp yapılmadığı, yapıldıysa ne kadar olduğu ve miktarının 1.500,00 TL’yi aşıp aşmadığı belli olmayıp alacağın varlığı ve miktarı yargılamayı gerektirdiğinden ilamlı icra takibine konu edilemeyeceği" (12. HD 2021/12423 E. 2022/4812 K.)
İlamlı icraya konu edilebilecek ilamlar yalnızca eda hükümleridir. Tespite ilişkin ve inşai ilamların ilamlı icra yolu ile infazı istenemez. Yalnızca, bu ilamlardan doğan vekâlet ücreti ve yargılama gideri gibi feri alacaklar ilamın kesinleşmesi halinde ilamlı icraya konu edilebilir.
"Takip dayanağı ilamda faizin başlangıcı konusunda bir hüküm bulunmaması halinde karar tarihinden itibaren faiz istenebilir. Ancak hükmün infazı için kesinleşmesi gereken hallerde ise ilamda yer alan eklentiler de ilam kesinleştiği tarihte istenebilir hale geleceğinden faizin de kesinleşme tarihinden itibaren hesaplanması gerekir." (İBK 24.11.1995 T. 1994/2 E. 95/2 K. www.e-uyar.com)
İlamda birden fazla kişi aleyhine hükmedilen alacak kalemlerinde, sorumluluğun müşterek ve müteselsil olduğuna dair ibare yer almaması halinde borçtan eşit sorumluluk söz konusu olmaktadır. (Bakınız: 12. HD 2018/4294 E. 2018/9756 K.) Bu tarz durumlarda yapılacak takipte, sorumluluk tutarının kısmi şekilde dağıtılması gerekmektedir. Haliyle müşterek müteselsil borçluluk söz konusu değilse borçluların, borcun tümü üzerinden borçlandırıldığı bir takip talebini İcra Müdürü işleme almaktan imtina etmelidir.
D) DÖVİZ ALACAKLARI
İcra takibinde, döviz alacaklarının aynen tahsilinin istenmesi mümkün değildir. Haliyle yabancı para alacağının Türk Lirası cinsinden karşılığı gösterilmek suretiyle takip talebi hazırlanmalıdır. "Yabancı para alacağı üzerinden ödeme emri düzenlenemeyeceğinden bu husus kamu düzeni ve devletin hükümranlık haklarıyla ilgili olup, takibin her safhasında resen göz önünde tutularak ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekir." (YHGK 2023/12-957 E. 2024/281 K.) Döviz alacağının Türk Lirası karşılığının yanı sıra o döviz türüne ait takip tarihindeki kur bilgisinin de takip talebinde gösterilmesi zorunludur.
Takip talebinde yabancı para alacağı aynen istenmiş ise icra müdürünün kendiliğinden (resen) takip talebini reddetmesi gerekir (Kuru, s.208, 209; Postacıoğlu, s.162). Alacaklı yabancı para alacağını takip talebinde Türk parası olarak göstermiş olmasına rağmen ödeme emrinde alacak yabancı para olarak gösterilmişse süresiz şikâyet yoluna başvurulması mümkündür (İbrahim Aşık vd., İcra ve İflas Hukuku, Ankara, 2022, s. 96).
Yargıtay 12. HD 2021/3848 E. 2021/6018 K. Sayılı içtihadına göre "yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden bu alacak kalemi yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekir" Haliyle takip talebinde hem Türk Lirası hem de döviz cinsi alacak mevcut ise takibin kısmen iptaline karar verilir.
Yabancı para üzerinden ikame edilen takip talebinin İcra Müdürlüğünce reddedilmesi halinde dosyaya sunulacak yeni takip talebi ile bu eksiklik düzeltilebilir. Ancak bu durumda ilk sunulan takip talebinin iptali istemiyle İcra Mahkemesine başvurulması mümkündür. Bu nedenle aynı icra dosyasına yeni takip talebi sunulurken işbu husus alacaklı tarafça göz önünde bulundurulmalıdır. Buna ilişkin olarak Yargıtay'ın görüşü "Somut olayda, Uyapta kayıtlı olan takip talebi ve ödeme emrinin ikişer tane olduğunun görüldüğü, Uyapta kayıtlı ve önceki tarihli takip talebi ve ödeme emrinin içeriğinde yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmediği gibi, harca esas değerinin de Türk Lirası olarak yazılı olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, Uyapta kayıtlı ve daha önceki tarihli takip talebinde yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği" (12. HD 2023/5350 E. 2024/4894 K. ) şeklindedir.
Yabancı para alacaklarının tahsiline ilişkin takiplerde alacaklı, "takip günündeki rayice" veya "fiili ödeme günündeki rayice göre" Türk parası karşılığı üzerinden tahsilat isteyebilir. "Alacaklının kur farkından doğan haklarını saklı tuttuğunu takip talebinde belirtmiş olması halinde fiili ödeme tarihine kadar, yabancı para faizinin hesaplanması gerekir" (12. HD 03/11/1994 T. 13230/13566 (www.e-uyar.com) Fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesine ilişkin seçimlik hakkını saklı tutmamış ise artık yabancı para alacağı üzerinden faiz yürütülemeyeceği HGK 18/12/2002 T. 12-1058/1064 (www.e-uyar.com) sayılı kararında belirtilmiştir.
E) FAİZ
İlama müstenit alacaklar hariç, takip talebinde gösterilecek faiz oranı hakkında İcra Müdürlüğünün denetim yetkisi bulunmamaktadır. İlamlı takiplerde ise tasarruf ilkesi kapsamında, hükmedilen faiz oranını aşmamak şartı ile faiz talebinde bulunulması mümkündür.
Bilindiği üzere faize faiz yürütülmesi 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 3. Maddesi gereğince mümkün değildir. Ancak madde hükmünde "konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır" denilmekle istisnaların mevcut olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle alacaklı tarafça faize faiz talep edilmesi halinde de kanımızca İcra Müdürünün bu talebi reddetme yetkisi bulunmamaktadır. Zira bu talebin reddi halinde, İcra Müdürlüğünce taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mahiyeti hakkında bir değerlendirme yapılmış olacağından şekli inceleme yetkisinin ötesine geçilerek maddi hukuka dair bir denetim mekanizması işletilmiş olacaktır ki bu da yetki aşımı neticesini doğuracaktır.
Avans faizi veya mevduat faizi gibi ticari hayatın hareketliliğinin tesiri ile nispeti değişen faiz türlerindeki değişikliklerden faydalanılabilmesi için bu faiz türlerinin ismen belirtilmiş olması yeterlidir. Faizin ismen değil de oransal olarak takip talebinde gösterilmesi halinde ise "takip tarihinden sonrası için değişen oranlarda faiz uygulanabilmesi için, talep edilen faiz oranının, takip tarihi itibariyle, nitelik olarak kanuni, ticari faiz gibi belirli bir faiz oranına denk olması gerektiği" (12. HD 2022/92533 E. 2023/2106 K.) Yargıtay içtihatlarında istikrarlı olarak belirtilmektedir.
58. Madde, faiz başlangıç tarihinin takip talebinde gösterilmesi gerektiği yönünde olsa da Yargıtay 8. HD 2014/9719 E. 2015/8360 K. Sayılı kararı uyarınca faizin bitiş tarihlerinin belirtilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Faiz başlangıç tarihinin takip talebinde yer almaması halinde buna ilişkin şikâyetin 7 günlük süre içinde yapılması gerekmektedir. Faiz başlangıcının tespit edilebilir nitelikte olduğu dosyalarda, işbu hususun eksikliği takip talebinin iptaline sebebiyet vermez. Örneğin ilam vekâlet ücreti alacağına ilişkin faizin karar tarihinden başlayacağı bariz olduğundan bu alacağın faiz başlangıç tarihine takip talebinde yer verilmemesi hukuki sakınca doğurmayacaktır. Bir başka emsalde ise; bonodaki faiz başlangıcının vade ile gerçekleşeceğinin tartışmasız olduğundan bahisle bu eksikliğin her zaman tamamlatılabilir nitelikte olduğu belirtilmiştir. (Yargıtay 12. HD 2008/8351 E. 2008/10782 K)
Bazı icra dosyalarında unutma veya hatalı hesaplama sonucu takip talebinde gösterilmeyen faiz farkının aynı icra dosyasından tahsili talep edilse de Yargıtay 12. HD 03/10/2005 T. 16846/18697 sayılı kararına göre aynı takip dosyasından "faiz farkı" talep edilmesi mümkün değildir. Benzer içtihatlar da şu şekildedir:
"Alacaklı ilk takip dosyasında işlemiş faiz miktarını açıkça sınırlandırmıştır. Bu nedenlerle bakiye faiz alacağı için aynı takip dosyasından takibini sürdürmesi mümkün değildir. Alacak ilama dayandığından bu alacak için ayrı bir takip yapmasında takip hukuku ilkelerine uymayan herhangi bir usulsüzlük yoktur." (12. HD 2007/12433 E. 2007/14692 K.) Alacağın aslı için yapılan takip sırasında "faiz" istenmemiş olması halinde asıl alacak tahsil edilinceye kadar faizin ayrı bir takip konusu yapılabilmesi mümkündür. (HGK 15/11/1961 T. 36/38 (www.e-uyar.com)
Çok daha teferruatlı incelenmesi gereken alacak miktarı bahsine de bu şekilde değinmiş olduk. Üç parçadan oluşacak incelememize takip dayanağı belge ve takip yolu başlıkları ile nokta koyacağımızı bildirir, işbu yazının ise tüm okuyanlara fayda sağlamasını dileriz.
“Akıllılar hep şüphe içerisindeyken, aptallar küstahça kendilerinden emindirler” (Bertrand RUSSEL)
Uğur AKSAN
İcra Müdür Yardımcısı