1. Giriş

“Suça sürüklenen çocuk” kavramı, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nda çocuğun ceza hukuku süreci içerisindeki konumunu koruyucu bir amaçla tanımlanmıştır. Ancak, uygulamada bu kavramın asli hedefinden saparak, kimi durumlarda cezasızlık veya suç örgütlerinin lehine bir zemin oluşturduğu gözlemlenmektedir.

Son yıllarda kamuoyuna yansıyan Daltonlar, Redkitler, Casperler, Barış Boyun Grubu çetesi gibi uzayıp giden mafyatik yapılar, bu hukuki koruma alanını adeta “suçun kılıfı” haline getirmiştir. Suç örgütleri, 15–17 yaş grubundaki gençleri “ceza indirimi garantili failler” olarak kullanmakta, bu gençler hem fail hem mağdur olarak sisteme dâhil edilmektedir.

2. Mevcut Hukuki Düzenleme ve Uygulama

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31. maddesi, cezai ehliyeti yaş küçüklüğüne göre belirlemektedir.

- 12 yaşını doldurmamış çocuklar hakkında ceza sorumluluğu bulunmamakta, sadece güvenlik tedbiri uygulanmaktadır.

- 12–15 yaş arasındaki çocuklar için algılama ve yönlendirme yeteneğine göre indirim uygulanmakta,

- 15–18 yaş grubundakiler için ise cezada 1/3 oranında indirim öngörülmektedir.

Ayrıca Çocuk Koruma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca sosyal inceleme raporu alınması zorunludur. Ancak uygulamada bu raporlar çoğu kez biçimsel düzeyde kalmakta, çocuğun fiili iradesi ve bilinç durumu somut olarak incelenmemektedir.

Bu nedenle, özellikle kasten öldürme, müessir fiil, tehdit, örgüt üyeliği gibi kasıt yoğunluğu yüksek suçlarda yaş indiriminin “otomatik” uygulanması, adalet duygusunu zedelemekte ve caydırıcılığı ortadan kaldırmaktadır.

3. Sorunun Güncel Boyutu: “Suça Sürüklenme” Değil, “Suça Yönelme”

Bugün artık çocukların suça sürüklenmesinden değil, suça özendirilmesinden ve yönelmesinden söz etmek gerekir.
Birçok olayda çocuklar, bilinçli tercihle suç işlemekte, organize yapılarla bağ kurmakta ve “yaş küçüklüğü” perdesi altında ağır suçlara karışmaktadır.

Sosyal medya, ekonomik eşitsizlik ve aidiyet arayışı; suç örgütleri tarafından ustalıkla istismar edilmektedir. Çocuk artık “suçun aleti” değil, “failin parçası” haline gelmiştir.
Bu nedenle mevcut kavram, hem hukuki hem sosyolojik açıdan reform ihtiyacını açıkça ortaya koymaktadır.

4. Hukuki Eleştiri: Kavramsal ve Normatif Sorunlar

“Suça sürüklenen çocuk” kavramının mevcut hali, üç temel problem doğurmaktadır:

1. Cezasızlık Algısı ve Toplumsal Adalet Bozulması:
Yaş indirimi, suçu hafifleten değil, suçu teşvik eden bir araç haline gelmiştir. Bu durum, toplumun adalet algısını zedelemekte ve mağdurun devlete olan güvenini sarsmaktadır.

2. Suç Örgütlerinin Sistematik İstismarı:
Suç örgütleri, cezai indirimden yararlanmak amacıyla çocukları suç işlemeye yönlendirmekte; bu çocukları hem eylemde hem savunmada “zırh” olarak kullanmaktadır.

3. Rehabilitasyonun Gerçekleşmemesi:
Çocuk cezaevleri, rehabilitasyon kurumu olmaktan çıkmış; aksine suçun yeniden üretildiği “okullar” haline gelmiştir. Bu durum, ceza hukukunun koruma amacını fiilen ortadan kaldırmaktadır.

5. Çözüm ve Reform Önerileri

Bu sorunların giderilmesi için hem mevzuatta hem uygulamada yapısal değişiklik gerekmektedir:

5.1. Suça Sürüklenme Kavramının Yeniden Tanımlanması

- Kasıtlı ve organize suçlarda “suça sürüklenme” değil, “suça katılım” kavramı esas alınmalı, indirim sistematik olarak uygulanmamalıdır.

- Fiilin ağırlığı, çocuğun bilinç düzeyi ve örgüt bağlantısı birlikte değerlendirilmelidir.

5.2. Yaş İndirimi Sisteminin Sınırlandırılması

- TCK m.31 yeniden düzenlenerek; kasten öldürme, örgüt üyeliği, müessir fiil, tehdit gibi suçlarda yaş indirimi kaldırılmalıdır.

- Sadece ihmale dayalı veya düşük kastlı suçlarda indirim uygulanmalıdır.

5.3. Çocukları Suçta Kullananlara Ağırlaştırılmış Cezalar

- Suç örgütlerinin çocukları “maşa” olarak kullanması özel bir suç tipi haline getirilmeli, bu fiile artırılmış ceza öngörülmelidir.

- “Azmettiren veya yararlanan yetişkin”in sorumluluğu çocuğun cezası ile birlikte değerlendirilmelidir.

5.4. Rehabilitasyon ve Cezaevi Politikası Reformu

- Çocuk hükümlüler, yetişkin suçlulardan kesin biçimde ayrılmalı, eğitim ve psikolojik destek merkezlerinde tutulmalıdır.

- Cezaevleri “ıslah evi” değil, “yeniden suç eğitimi alanı” olmaktan çıkarılmalıdır.

6. Sonuç

Çocuk adaletinin amacı, suçu meşrulaştırmak değil, toplumu korumaktır.

Bugün “suça sürüklenen çocuk” tanımı, amacını aşmış; suç örgütlerinin çıkarına hizmet eden bir hukuki boşluğa dönüşmüştür.Gerçek adalet, somut olayın iradesine, kastına ve tehlikeliliğine göre şekillenmelidir.

Bu nedenle, yaş küçüklüğü indirimi; sadece failin bilinç gelişiminin gerçekten yetersiz olduğu hallerde uygulanmalı, örgütlü, kasıtlı ve vahim suçlarda tamamen kaldırılmalıdır.

Aksi takdirde, hukuk düzeni farkında olmadan suçu koruyan, mağduru yalnız bırakan bir sistem haline gelir.

Av. Sefer GÖK