Suç uydurma suçu Adliyeye Karşı Suçlar Başlığı altında Türk Ceza Kanunu’nun 271. maddesinde “İşlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar eden ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uyduran kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
           
Bir suç şüphesinin öğrenilmesi ile birlikte başlayan soruşturma evresi, yeterli şüpheye ulaşılması durumunda düzenlenen iddianamenin kabul edilmesi ile birlikte yerini kovuşturma evresine bırakmaktadır. Bununla birlikte şüphesiz ki işlenmemiş suçların araştırılması ile hem boşa zaman ve emek harcanacağı gibi, boşa maddi kayıplar da ortaya çıkacaktır.[1] Dolayısıyla korunan hukuki değer, adliyenin işleyişinin amacından saptırılmamasıdır.
           
Suç uydurma suçunun oluşabilmesi için, kişinin işlenmediğini bildiği bir suçu, yetkili makamlara işlenmiş gibi ihbar etmesi ya da işlenmeyen bir suçun delil veya emarelerini soruşturma yapılmasını sağlayacak biçimde uydurması gerekmektedir.[2] Buradan da görüleceği üzere işlenmemiş bir suçun işlenmiş gibi ihbar edilmesi şekli uydurma, suçun delil ve emarelerinin soruşturma yapılacak biçimde uydurulması durumu ise maddi uydurma olarak nitelendirilmektedir.[3]
           
İlk harekette fail işlenmemiş bir suçu işlenmiş gibi yetkili makamlara ihbar etmektedir. Buradaki yetkili makam kavramı CMK m. 158’de düzenlenen yetkili makamlardır.[4] Ceza Muhakemesi m. 158 bu hususu “Suça ilişkin ihbar veya şikâyet, Cumhuriyet Başsavcılığına veya kolluk makamlarına yapılabilir.” şeklinde ifade etmektedir. Önemle belirtmek gerekir ki ihbarın konusunun bir suç olduğu dikkate alındığında yalnızca disiplin cezası gerektiren bir eylemin yetkili makamlara bildirilmesi bu suçu oluşturmaz.[5]
           
Gerçekte işlenmeyen bir suçun ihbar edilmesinin ardından ihbarda bulunulan suç gerçekten işlenirse suç oluşmayacağı gibi, işlenmiş bir suçun hukuki niteliğinin değiştirilmesi suretiyle ihbarda bulunulması bu suçu oluşturacaktır.[6] Yine bunun yanında şekli uydurma açısından “Suç uydurma” suçu soyut tehlike suçu niteliğinde olup fiilin herhangi bir zarara neden olması gerekmez. İşlenmemiş bir suçun işlenmiş gibi ihbar edilmesi üzerine soruşturmanın başlatılması zorunlu olmayıp, ihbarın objektif olarak soruşturma başlatmaya elverişli içerikte bulunması suçun oluşumu için yeterlidir.”[7] Maddi uydurma açısından da uydurulan maddi delil ya da emarelerin soruşturma başlatılmasını sağlayacak nitelikte olması gerekmektedir.[8]
           
Yargıtay da bu hususta “Maaş hesabından kendisi para çektiği halde Cumhuriyet savcılığına şikayette bulunarak rızası dışında hesabından para çekildiğini iddia edip bilgi ve isteği dışında hesabından para çeken şahıslardan şikayetçi olduğunu belirten sanığın, sübuta eren ve unsurları yönünden oluşan yüklenen suçtan mahkumiyetine karar verilmelidir.”[9] şeklinde hüküm kurarak suçun oluşacağını belirtmiştir.

Yine benzer şekilde “satması için mağdura verdiği cep telefonunu geri iade etmemesi sebebiyle mağdurun ismini vermeden, çalındığından bahisle Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunan sanığın eyleminin suç uydurmak suçunu oluşturacağı gözetilmelidir.”[10]
           
Bir başka kararında ise “Sanığın noterde resmi satış sözleşmesi ile satın aldığı ancak fiilen teslim almadığı aracın kendisine teslimini sağlamak amacıyla katılanın ismini belirtmeden soyut olarak aracın çalındığından bahisle kolluk birimlerine müracaat etmesinden ibaret eylemin suç uydurmak suçunu oluşturacağı gözetilmelidir.”[11] şeklinde hüküm kurmuştur.
           
Bu suç ile benzer özellikler gösteren suç üstlenme ve iftira suçlarının farkları üzerinde de kısaca durmak gerekmektedir. “TCK'nın 271. maddesinde tanımlanan suç uydurma suçunun, kişinin işlenmemiş olan bir suçu işlenmiş gibi, aynı kanunun 270. maddesinde düzenlenen suç üstlenme suçunun ise başkası tarafından işlenmiş olan bir suçu kendisinin işlediğinden bahisle yetkili makamlara bildirimde bulunmasıyla oluşacaktır.”[12] Görüldüğü üzere işlenmemiş olan bir suçun işlenmiş gibi ihbarda bulunulması suç uydurma, başkası tarafından işlenmiş olan bir suçu kendisinin işlediğinden bahisle yetkili makamlara bildirimde bulunmak eylemi ise suç üstlenme suçunu oluşturacaktır.
           
Şayet fail, mağdurların isimlerini vermek suretiyle müracaatta bulunarak işlemediklerini bildiği halde hukuka aykırı fiil isnat ediyor ise bu durumda eylemin TCK'nın 267. maddesinde düzenlenen iftira suçunu oluşturacağı kabul edilir.[13]
Görüldüğü üzere isnat edilen eylem belirli bir kişiye yönelik olarak muhakeme başlatmak amacıyla yapılmış ise bu durumda iftira suçu oluşacaktır. Suç uydurma ile iftira arasındaki bir diğer fark ise iftira suçuna konu eylemin disiplin cezası içermesi durumunda dahi iftira suçunu oluşturacağıdır.[14]
           
Sonuç olarak; bu suç ancak kasten işlenebilen bir suç olmakla beraber taksirle işlenemez. Suçun faili açısından da herhangi bir özellik aranmadığında suçun faili herkes olabilir. Suç şikayete bağlı bir suç olmaması nedeniyle resen soruşturulup kovuşturulur. Konu ile ilgili olarak kısa bilgilendirme yapılmış olup, yararlı olmasını diliyorum. Herkese saygı ve sevgilerimle.
 

---------------------------------------------------
​[1] ARTUK / GÖKCEN / YENİDÜNYA, Türk Ceza Kanunu Şerhi, 2. Baskı, Md. 234 – 345, 5. Cilt, s. 7800.
[2] Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2015/7916E., 2016/464K., 21.01.2016 T.
[3] TOROSLU / Haluk, Suç Uydurma Suçu, Ankara Barosu Dergisi, 2013/1, s. 324.
[4] TEZCAN / Durmuş, ERDEM / Mustafa Ruhan, ÖNOK / R. Murat, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, 12. Baskı, s. 1077.
[5] ARTUK / GÖKCEN / YENİDÜNYA, a.g.e, s. 7802.
[6] ARTUK / GÖKCEN / YENİDÜNYA, a.g.e, s. 7802.
[7] Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2008/15541E., 2010/13050K., 05.07.2010 T.
[8] ÖZBEK / Veli Özer, KANBUR / Mehmet Nihat, DOĞAN / Koray, BACAKSIZ / Pınar, TEPE / İlker, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 3. Baskı, s. 1042.
[9] Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2014/7675E., 2015/41K.,13.01.2015 T.
[10] Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2013/15288E., 2014/5811K., 06.05.2014 T.
[11] Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2012/9273E., 2013/864K., 16.01.2013 T.
[12] Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2016/716E., 2016/2738K., 27.04.2016 T.
[13] Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 2015/6778E., 2016/1586K., 11.03.2016 T.
[14] TOROSLU / Haluk, a.g.e., s. 325.