Mevcut Yasaya Göre Durum
01.10.2008 tarihi sonrası için artık koca veya babası aynı Kurumdan (SSK, BAĞKUR vb.) emekli olmuş ve her ikisi de vefat etmiş olan kadınların, hem kocasından hem de babasından aylık alma hakkı yoktur. Sadece fazla olan aylık kadına ödenebilecektir. [1]
Mevcut yürürlükte olan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 54. Maddesinin 1. Fıkrasının a bendi: ‘’hem eşinden, hem de ana ve/veya babasından ölüm aylığına hak kazananlara, tercihine göre eşinden ya da ana ve/veya babasından sadece birisinin aylığının bağlanacağını belirtmiştir. Yani şu anda yürürlükte bulunan mevcut yasanın uygulanacağı uyuşmazlıklar bakımından artık kocası veya babası aynı kurumdan emekli olmuş kişinin hem eşinden hem de babasından olmak üzere çift aylık alabilmesi mümkün değildir.
Fakat yukarıda altını çizerek belirtmiş olduğumuz durum sadece mevcut yasanın kendisine uygulanacağı uyuşmazlıklar için geçerlidir ve eşi yahut ana ve/veya babası 06.08.2003 tarihinden önce vefat eden insanlar için ölen ana/babası yahut eşi aynı kurumdan emekli olmuş olsalar dahi çift aylık bağlanması durumu mevcudiyetini korumaktadır.
Her Uyuşmazlığın Dayandığı İşlem Veya Olayların Meydana Geldiği Tarihte Yürürlükte Olan Yasal Kurallara Göre Çözümlenmesi Gerektiği İlkesi:
Şunu açık bir şekilde belirtmek gerekir ki ‘’her uyuşmazlığın dayandığı işlem veya olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasal kurallara göre çözümlenmesi’’ ilkesine bu olay bakımından da riayet edilmelidir. [2]
Bu nedenle eğer uyuşmazlığın dayandığı işlem veya olayın tarihi 5510 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önceki bir döneme denk geliyorsa artık 5510 sayılı Kanundan önceki 506 sayılı Kanun’un ilgili hükümlerine göre karar vermek gerekir.
506 sayılı Yasa’nın konumuzu ilgilendiren 65, 66 ve 68.maddelerine göre aylık bağlama koşulları bulunduğu takdirde ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına ölüm sigortasından aylık bağlanacağı hüküm altına alınmıştır. Bu Yasa’nın 68. Maddesinin VI. bendi 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa’nın 35. Maddesi ile değiştirilmiş ve ölüm aylığı almak için ’SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kapsamında -kendi çalışmalarından dolayı olsun ya da olmasın- gelir veya aylık almama’’ şartı getirilmiştir.
Fakat bilinmektedir ki 506 sayılı yasanın 68 inci maddesinde 06.08.2003 tarihine dek kız çocuklarına aylık bağlanma şartları arasında, ‘’SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kapsamında -kendi çalışmalarından dolayı olsun ya da olmasın-gelir veya aylık almama’’ gibi bir şart yoktur. [3]
Bu nedenle 06.08.2003 tarihinden önce eşi yahut babası ölmüş olan kişilere bu düzenleme uygulanamayacak bu kişiler babası ve eşi aynı kurumdan emekli olmuş iseler dahi her iki ölüm aylığını da alabileceklerdir.
Ölüm Aylığı Alma Şartları
‘’Yasal ismi ölüm aylığı olan bu aylıkların, kocadan gelenine dul aylığı, ana-babadan gelenin de yetim aylığı denilmektedir. Kadın-erkek ayrımı olmadan vefat eşlerden aylık alabilmek için evli olmamak yeter şarttır. Evli olmadığı sürece kadın-erkek vefat etmiş emekli eşten dul aylığı alabilir. Evlenirse dul aylığı kesilir, evlilik son bulunca da yeniden dul aylığı alınabilir.
Vefat etmiş babası veya annesi SSK’lı olan kadınların SSK veya Bağ-Kur’dan yetim aylığı almasının ön koşulu, evli olmaması, çalışmaması ve emekli olmamasıdır. Bu üç şarttan herhangi biri yoksa baba veya anadan yetim aylığı alınamaz. Ancak, vefat etmiş ana veya babası memur ise bu durumda, iki şart vardır, memur olmamak ve evli olmamak.’’
(Ali Tezel, SGK Yargıtay Kararına Uygun Ama Eksik Düzenleme Yaptı, http://www.alitezel.com/index.php?sid=yazi&id=5348)
Konu ile ilgili olarak Yargıtay 21. Hukuk Daire’sinin 29.03.2011 gün ve 2010/1954 Esas, 2011/2938 Kararı mevcuttur. Kararda “her uyuşmazlığın dayandığı işlem veya olayların meydana geldiği tarihte yürürlükte olan yasal kurallara göre çözümlenmesi gerektiği” ilkesinden hareketle konu değerlendirilmiş ve kız çocuklarına SSK mevzuatına göre yetim aylığı bağlanabilmesi için SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı kapsamından gelir veya aylık almama şartının ilk olarak 06.08.2003 tarihinde SSK mevzuatına getirildiği, bu hükmün ancak 06.08.2003′ten sonraki olaylara uygulanabileceği, dolaysıyla baba veya kocadan herhangi birisinin ölüm tarihi 06.08.2003 tarihinden önce ise, bir kadının hem SSK’lı babasından hem de SSK’lı kocasından ölüm aylığı alabileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu Durumda Olan İnsanlar Ne Yapmalılar ?
Tespiti gerekli ilk şey vefat eden baba veya eşin kurumlarının aynı olup olmadığıdır. Kurumlar aynı ise eş yahut babadan herhangi birinin 06.08.2003 yılından evvel mi yoksa daha sonra mı öldüğünün tespitidir. Eğer 2003 yılından evvel baba yahut eşten biri hayatını kaybetmiş ise bu durumda yekili İş Mahkemesinde Sosyal Sigortalar Kurumu’na karşı dava açılılıp ilgili Yargıtay kararı da emsal gösterilerek talepte bulunulmalıdır. Emsal teşkil edecek karar aşağıda bilgilerinize sunulmuştur.
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E. 2012/21-21 K. 2012/223 T. 21.3.2012
ÖZET : Uyuşmazlık, ölen eşinden dolayı ölüm aylığı almakta olan davacının babasından da ölüm aylığına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı, ölen eşinden ölüm aylığı almaktadır. Davacı, ölen babasından dolayı ölüm aylığı talebini 04.01.2008 tarihinde dile getirmiştir. Davacının evli olması nedeniyle eşinin ölüm tarihinden önce ölüm aylığı talep etmesi mümkün değildir. Ancak 02.07.2005 tarih 5386 Sayılı Yasa’nın 2. Maddesi ile 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa eklenen Geçici 91. Madde ile getirilen düzenlemeye göre 06.08.2003 tarihinden önce ölen babası nedeniyle hak sahibi olan davacı, eşinden ölüm aylığı almakta olsa dahi evliliğinin ölüm nedeniyle son bulmasından sonra babasından da ölüm aylığı talep etme hakkına sahiptir. Davanın kabulü gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki “tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 13.İş Mahkemesince davanın reddine dair verilen 17.12.2009 gün ve 2008/264 E., 2009/968 K. sayılı kararın incelenmesi davacı ve davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 29.03.2011 gün ve 2010/1954 E., 2011/2938 K. sayılı ilamı ile;
( … 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, 27.08.2003 tarihinde ölen eşinden dolayı 01.10.2003 tarihinden itibaren ölüm aylığı almakta olan davacının 01.04.1996 tarihinde ölen sigortalı babası A. D.’dan da ölüm aylığına hak kazandığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, davanın reddine karar vermiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı alan davacının babası A. D.’ın 01.04.1996 tarihinde, eşi M. A. Y.’in 27.08.2003 tarihinde vefat ettiği, davacının ölen eşinden dolayı 01.10.2003 tarihinden itibaren ölüm aylığı aldığı, davacının 04.01.2008 tarihli dilekçesi ile ölen babasından ölüm aylığı bağlanmasını talep ettiği, Kurumun 28.02.2008 gün ve 156450 sayılı yazı ile 506 sayılı Yasa’nın 23 ve 68.maddelerine göre anadan veya babadan veya eşinden gelir/aylık almaya hak kazanan kız çocuklarına bu aylıklardan sadece yüksek olanın ödeneceğini, davacının eşinin aylığının yüksek olması nedeniyle babasından dolayı aylık alamayacağını belirterek talebi reddettiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, ölen eşinden dolayı ölüm aylığı almakta olan davacının babasından da ölüm aylığına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasa’nın 65, 66 ve 68.maddelerine göre aylık bağlama koşulları bulunduğu takdirde ölen sigortalının eşine, çocuklarına, ana ve babasına ölüm sigortasından aylık bağlanır. Davacıya, eşi M. A. Y.’in 27.08.2003 tarihinde vefat etmesi üzerine 01.10.2003 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanmıştır. Davacı, bu davada, eşi yanında babasından da ölüm aylığı bağlanmasını talep etmektedir.
506 sayılı Yasa’nın 68. maddesinin 06.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4958 sayılı Yasa’nın 35. maddesi ile değişik VI. bendine göre, sigortalının kız çocuklarına bağlanan aylıklar, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi işlerde çalışmaya buralardan gelir veya aylık almaya başladıkları veya evlendikleri tarihi takip eden devre başından itibaren kesilir. Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde I. bölümün ( C ) fıkrası hükmü saklı kalmak şartıyla, bu tarihten başlanarak yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin son bulması ile kocasından da aylık almağa hak kazanan kimseye bu aylıklardan fazla olanı ödenir.
02.07.2005 tarih ve 5386 sayılı Yasa’nın 2. maddesi ile 506 sayılı Yasa’ya eklenen Geçici 91. maddesinin 1. ve 2. fıkralarına göre, 06.08.2003 tarihinden önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıklar, bunların evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz. Bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıkları, kesme veya durdurma tarihi itibariyle talep şartı aranmaksızın yeniden başlatılır. Gelir ve aylığın kesilmesi nedeniyle diğer hak sahiplerine önceki hisselerinden fazla ödenen tutarlar, gelir ve aylığı tekrar başlatılacak hak sahibine yapılacak ödemeden mahsup edilir. Gelir veya aylığı kesilenlerden tahsil edilmiş olan tutarlar aynen iade edilir.
Somut olayda, davacı, 01.10.2003 tarihinden itibaren ölen eşinden ölüm aylığı almaktadır. Davacı, 01.04.1996 tarihinde ölen babasından dolayı ölüm aylığı talebini 04.01.2008 tarihinde dile getirmiştir. Davacının evli olması nedeniyle eşinin ölüm tarihi olan 27.08.2003 tarihinden önce ölüm aylığı talep etmesi mümkün değildir. Ancak 02.07.2005 tarih 5386 Sayılı Yasa’nın 2. Maddesi ile 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa eklenen Geçici 91. Madde ile getirilen düzenlemeye göre 06.08.2003 tarihinden önce ölen babası nedeniyle hak sahibi olan davacı, eşinden ölüm aylığı almakta olsa dahi evliliğinin ölüm nedeniyle son bulmasından sonra babasından da ölüm aylığı talep etme hakkına sahiptir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır… ),
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
(Bu köşe yazısı, sayın Mehmet Fatih YAŞAR tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)
SSK’lı Vefat Eden Eşinden Dul Aylığı Alan Bir Kişinin Aynı Anda SSK’lı Babasından da Emekli Maaşı Alması Mümkün Müdür?
Av. Mehmet Fatih YAŞAR
Yorumlar (1)
Trend Haberler
Adliye önünde silahlı kavga: 1'i avukat 4 kişi yaralandı
HSK Birinci Dairesinin 1589 ve 1590 Sayılı Adli ve İdari Yargı Kararnameleri
ELEKTRİK DİREĞİ, YÜKSEK GERİLİM HATTI VE ENERJİ NAKİL HATTI GEÇEN ARAZİYE İLİŞKİN TAZMİNAT HAKKI
ANAYASA MAHKEMESİNİN TANIK ADRESİNİN BİLDİRİLMESİNE İLİŞKİN (HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU MADDE 240, III) OLARAK VERDİĞİ BİR KARAR ÜZERİNE
AVUKATIN KUSURLU EYLEMİ OLMASAYDI DAHİ TAKİP EDİLEN İŞ AYNI ŞEKİLDE SONUÇLANACAK NİTELİKTEYSE AVUKATIN EYLEMİNE BAĞLI OLARAK DOĞMUŞ BİR ZARARIN VARLIĞINDAN BAHSEDİLEMEYECEKTİR
MALPRAKTİS DAVALARINDA DOKTOR SAVUNMASI