ÖZ
“Sonradan Delil Gösterilmesi” Başlıklı HMK m. 145 düzenlemesi şöyledir: “(1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” Bu makalede bu maddedeki “veya” kelimesinin “ve” şeklinde değiştirilmesi gerektiğine yönelik tezimi savunacağım.
ABSTRACT
Article 145 of the Code of Civil Procedure, titled “Presentation of Evidence at a Later Stage” is as follows: “(1) The parties may not present evidence after the period specified by law. However, if the submission of such evidence at a later stage is not intended to delay the proceedings or if the failure to present it on time is not due to the fault of the relevant party, the court may allow the evidence to be presented later.” In this article, I will argue that the conjunction “or” in this provision should be replaced with “and”.
I. DELİLLER NORMALDE EN SON HANGİ AŞAMAYA KADAR GÖSTERİLEBİLİR?
Delil gösterme faaliyeti ilk derece yargılamasında olur. Burada dilekçeler safhasında ileri sürülmesi gerekir. Ancak yargılamayı geciktirme amacı yoksa veya zamanında ileri sürülememesi tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa tahkikat aşamasının sonuna kadar ileri sürülebilir. Tahkikattan sonra ileri sürülemez, çünkü tahkikattan sonra yeni bir delil incelenemez[1].
Kanun yolu aşamasında da sonradan delil gösterilebilir. Ama orda sonradan delil gösterilmesinin şartları farklıdır. HMK m. 357/3' e göre “İlk derece mahkemesinde usulüne uygun olarak gösterildiği hâlde incelenmeden reddedilen veya mücbir bir sebeple gösterilmesine olanak bulunmayan deliller bölge adliye mahkemesince incelenebilir.”.
II. SONRADAN DELİL GÖSTERİLMESİNİN ŞARTLARI VE BU ŞARTLARIN NASIL ARANMASI GEREKTİĞİNE YÖNELİK ÖNERİLER
HMK' nin 145. maddesinde sonradan delil gösterilebilmesi için iki şart aranmaktadır. Ya yargılamayı geciktirme amacı taşımamalı ya da zamanında ileri sürülememesi kusurdan kaynaklanmamalıdır. Görüldüğü gibi bu iki şart “veya” bağlacından dolayı alternatif olarak aranmaktadır. Yani ikisinden biri olsa yeterlidir. Ama bu durum kanımca hakkaniyete ters düşmektedir. Çünkü sonradan delil ileri süren taraf, yargılamayı geciktirme amacı taşımıyor olabilir ama kusuru olabilir ya da tam tersi. Onun için ben bu iki şartın alternatif olarak değil, birlikte aranması gerektiğini düşünmekteyim. Yani tarafın hem yargılamayı geciktirme amacı olmamalı hem de kusuru olmamalıdır. Dolayısıyla da maddedeki “veya” bağlacı “ve” şeklinde değiştirilmelidir.
III. YARGILAMAYI GECİKTİRME AMACI VEYA KUSURA ÖRNEKLER
Örneğin tarafların sırf davayı uzatmak için uzak mesafelerde oturan veya meçhul sayılan kişileri tanık olarak göstermeleri olabilir. Söz konusu durumda mahkeme, anılan kişilerin tanık olarak dinlenilmemesine karar vermelidir[2].
Karşı tarafın delil göstermesini önlemeye çalışmak da bu kapsama girer. Mesela karşı taraf, ispat yükü üstünde olan tarafın iddiasını dayandırdığı vakıaların doğruluğunu ispat için kullanacağı senedi ortadan kaldırıp iddianın tanıkla ispat edilemeyeceğini, yalnızca senetle ispatlanabileceğini ileri sürebilir. Bu durumda delil gösterme yükü yer değiştirmeli ve kötü niyetli tarafa geçmelidir[3].
Görüldüğü üzere hukuk davalarında delil gösterilmesi, dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılmamasıyla bağlantılıdır.
IV. DOKTRİNDE BU KONUYLA İLGİLİ GÖRÜŞLER
BOLAYIR, bu konuyla ilgili şu ifadeleri kullanarak benimle aynı görüşte olduğunu belirtmiştir: “Kanaatimizce, Kanun’un 145. maddesinde sözü geçen ‘bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa’ ifadesi uygulamada anlam karışıklıklarına yol açabilecektir. Tarafların, delillerini göstermede kusurlu olsunlar veya olmasınlar, yargılamayı geciktirme amacı taşımadıkları sürece tüm delillerini davanın daha sonraki aşamalarında gösterme fırsatına sahip olacaklarına dair bir yorumda bulunulabilecek; bu durumda tarafların zamanında kusurları olmaksızın gösteremedikleri delillerini sonradan göstermelerine imkân veren diğer istisnanın hiçbir mânâsı kalmayacaktır. Ortaya çıkabilecek anlam karışıklıklarını engelleyebilmek için madde metninde öngörülen ‘yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa’ ifadesi tümüyle çıkarılmalı ya da daha sonraki ifadeye ‘veya’ yerine ‘ve’ bağlacıyla bağlanmalıdır. 145. maddede ‘bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa ve süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa’ şeklinde bir değişiklik yapılması, yargılamanın gerek dürüstlük kuralına uygun şekilde, gerekse makul süre içinde sürdürülebilmesinin vurgulanması bakımından çok daha isabetli olacaktır.”[4].
ULUKAPI ve YARDIMCI da benim tezimi desteklemektedir: “HMK m. 145’in lafzına göre bu şartların alternatif olduğu sonucuna ulaşılabilir. Yani sadece bir şartın gerçekleşmesinin delil göstermek için yeterli olduğu söylenebilir. Oysa her iki şart birbirini tamamlamaya yöneliktir ve her ikisinin gerçekleşmiş olması HMK m. 145’in uygulanabilmesi için mutlaka aranmalıdır.”[5].
UMAR ise “veya” dan öncesinin kanundan atılması gerektiğini yani yargılamayı geciktirme amacının taşınmaması şartının gereksiz olduğunu, sadece kusursuzluk şartını aramanın yeterli olduğunu ifade ederek daha farklı bir görüş ortaya atmıştır: “Orada veya denerek iki istisna yaratılmasını doğru bulmuyorum; sırf yeni delil öne sürülmesinin yargılamayı geciktirme amacı taşımaması bu geç öne sürmenin caiz olduğunu kabul nedeni sayılamaz, sayılmamalıdır; aksi takdirde yani bu mantığa bağlı kalırsak, yapılan her bir usul hukuku kuralı ihlalini, ihlalde bulunan kişi davayı sürüncemeye sokmak amacı gütmüyor idiyse, bağışlayıvermek gerekecekti. Bu da şu sonuca yol açacaktı ki davacının kendi davasını sürüncemeye sokmak istemiş olamayacağı besbellidir ve onun bütün usul hukuku ihlallerini, aklına estiği zaman bir yeni delil öne sürmelerini, caiz ama davalının bu gibi davranışlarını kabul edilemez saymalı idik. Doğrusu, m.150 cümle 2' de, veya sözcüğünün ve ondan önceki sözcüklerin atılması, şöyle denmesidir: ‘Ancak yeni delilin süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.’”[6].
SONUÇ
Sonuç olarak; HMK m. 145' teki “veya” kelimesinin “ve” şeklinde revize edilmesinin daha yerinde olacağını ve somut olay adaletini daha iyi sağlayacağına inanmaktayım.
Stj. Av. Ahmet Cem KARACAOĞLU
------------------
[1] ULUKAPI, Ömer/ YARDIMCI, Taner Emre: “6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Çerçevesinde Sonradan Delil Gösterilmesi” Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Prof. Dr. Hakan PEKCANITEZ’ e Armağan, C. 16, Özel Sayı 2014, s. 504.
[2] BOLAYIR, Nur: “Hukuk Yargılamasında Delillerin Toplanmasında Tarafların ve Hakimin Rolü” (Doktora Tezi), Galatasaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, 2013, s. 178.
[3] BOLAYIR, Nur, s. 181.
[4] BOLAYIR, Nur, s. 201-202.
[5] ULUKAPI, Ömer/ YARDIMCI, Taner Emre, s. 484.
[6] UMAR, Bilge: “Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı’na Katkı” (Tebliğ), Medeni Usul ve İcra-İflas Hukukçuları Toplantısı- V, Ankara, 2006, s. 101.






