T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2023/60
K. 2023/937
T. 7.2.2023

RÜCUAN TAZMİNAT İSTEMİ ( Davacı Kurumun Meydana Gelen İş Kazası Nedeniyle Bağlanan Gelirler ve Yapılan Masraflar Nedeniyle Oluşan Kurum Zararının Tazmini Amaçlı Açtığı Davada Mahkemece Yapılan Araştırmanın Hüküm Kurmaya Yeterli ve Elverişli Olmadığı/Hazırlık Şefi Olarak Görevli Kişinin Dolu Vagonun Desteklerini Çekerek Zeminin Meyilli Olduğunu Bilebilecek Durumda Olup Çalışanların Uyarılarını Dikkate Almaksızın Vagonu Hareket Ettirmesi Nedeni ile Olayın Meydana Gelmesinde Baskın Kusurlu Olduğunun Gözetilmesi Gerektiği )

VAGON DOLUMU ( Yapan Sigortalının Dolu Vagonun Gelip Gelmediğini Görüp Görmediği Hususunun Yeterince Araştırılarak Görebilecek Konumda ise Şahsi Güvenliğini Sağlayabilecek Tedbirleri Alıp Almadığına Dair Belirleme Yapılması Gerektiği )

BİLİRKİŞİ RAPORU ( Vagon Dolumunu Yapan Sigortalının Dolu Vagonun Gelip Gelmediğini Görüp Görmediği Hususu Yeterince Araştırılarak Görebilecek Konumda ise Şahsi Güvenliğini Sağlayabilecek Tedbirleri Alıp Almadığına Dair Belirleme Yapılarak Tüm Belirtilenleri Değerlendiren Alanında Uzman Bilirkişi Heyetinden Yeniden Oluşa Uygun Kusur Raporu Alınması Gerektiği Göz Önünde Bulundurulmaksızın Karar Tesisinin Usul ve Yasaya Aykırı Olduğu )

5510/m.13,16,21

6331/m.4,5

ÖZET : Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

Davacı Kurumun meydana gelen iş kazası nedeniyle bağlanan gelirler ve yapılan masraflar nedeniyle oluşan Kurum zararının tazmini amaçlı açtığı eldeki davada davanın yasal dayanağı 5510 Sayılı Kanun'un 21. maddesi olup, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.

Hazırlık şefi olarak görevli olan kişi dolu vagonun desteklerini çekmek suretiyle, zeminin meyilli olduğunu bilebilecek durumda olup çalışanların uyarılarını dikkate almaksızın; vagonu hareket ettirmesi nedeni ile olayın meydana gelmesinde baskın kusurludur. Vagon dolumunu yapan sigortalının dolu vagonun gelip gelmediğini görüp görmediği hususu yeterince araştırılarak; görebilecek konumda ise şahsi güvenliğini sağlayabilecek tedbirleri alıp almadığına dair belirleme yapılarak; tüm belirtilenleri değerlendiren alanında uzman bilirkişi heyetinden yeniden oluşa uygun kusur raporu alınmalıdır. Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

DAVA : Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR :

I.DAVA

Davacı vekili, sigortalı ...'nun davalıya ait işyerinde 16.02.2017 tarihinde iş kazası geçirmesi nedeni ile sigortalıya kurum tarafından 151.879,59 TL peşin değerli geliri bağlandığını, 23.698,83 TL geçici iş göremezlik ödeneği ve 5.651,16 TL tedavi masrafı ödendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000,00 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili, kurum tarafından tek taraflı olarak düzenlenen belgelerin müvekkili kurumu bağlamayacağını, hak sahibi dosyasında alınan kusur raporunun bu dosya için bağlayıcı olmadığını, tavan hesabı yönünden sigortalının 50 yaşına kadar iş yerinde fiilen çalışacağı, 50 ile 60 yaş arasında asgari ücretle çalışacağının dikkate alınması gerektiğini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararı ile davanın kabulüne, işverenin %75 dava dışı üçüncü kişi ...'ın %25 kusurlu olduğu yönündeki rapora itibar ederek; davacının ilk peşin sermaye değerinden kaynaklı alacak miktarının 132.894,63 TL, geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı alacak miktarının 23.698,83 TL ve tedavi masraflarından kaynaklı alacak miktarının 5.651,16 TL olduğu anlaşılmakla; davacının davasının kabulü ile, davalının % 75 kusurlu, 3.kişi ...'ın %25 kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacının davalıdan sigortalıya bağlanan gelirden kaynaklı isteyebileceği alacağının 132.894,63 TL, sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı isteyebileceği alacağının 23698,83 TL ve yapılan tedavi masraflarından kaynaklı isteyebileceği alacağının 5.651,16 TL olduğu anlaşılmakla birlikte taleple bağlı kalınarak;sigortalıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinden kaynaklı alacak olarak 2.000,00 TL'nin gelirin onay tarihinden itibaren,sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödemesinden kaynaklı alacak olarak 500,00 TL'nin ödeme tarihinden itibaren,kurum tarafından yapılan tedavi masraflarından kaynaklı alacak olarak 500,00 TL'nin sarf tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı vekili,davalıya % 100 kusur atfedilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı yanında üçüncü kişi olarak davalı işyeri işçilerinden ...'a % 25 oranında kusur verilmişse de davanın teselsül sorumluluk ilkesine göre açıldığı göz önünde bulundurulduğunda, davalı ve üçüncü kişinin müşterek ve müteselsil sorumluluk doğrultusunda % 100 kusurlu kabul edilmesi gerektiğini belirterek; istinaf isteminde bulunmuştur.

2.Davalı vekili, atfedilen kusurun yerinde olmadığını ve 50 ile 60 yaşındaki kişinin düzenli, sabit bir işte ücretli olarak çalışabileceğinin kabulü ve bu dönem için bu şekilde hesap yapılmasının hatalı olduğunu, geleceğe yönelik varsayımsal olarak hesap yapılmasının hatalı olduğunu, davacının emeklilik nedeniyle işten ayrıldığında kendisine SGK'ca yaşlılık aylığı bağlanacağını, davacının bu tarihten sonra çalışma varsayımının kabul edilemeyeceğini belirterek; istinaf talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kusur oranının olaya uygun olmasından hareketle mahkeme kararı yerinde bulunarak taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri, 5510 Sayılı Kanun'un 13, 16 ve 21. maddeleri ile 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun'un 4. maddesi.

3. Değerlendirme

1. Davacı Kurumun 16.02.2017 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle bağlanan gelirler ve yapılan masraflar nedeniyle oluşan Kurum zararının tazmini amaçlı açtığı eldeki davada davanın yasal dayanağı 5510 Sayılı Kanun'un 21. maddesi olup, Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.

5510 Sayılı Kanun'un “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21. maddesine göre; İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile işveren davalının, Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.

Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller takdir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir.

Kusur raporlarının, 5510 Sayılı Kanun'un 21. maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Anılan kanunlarda; İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar, denilmekte, böylece, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır;

6331 Sayılı Kanun'un "Risklerden korunma ilkeleri" başlıklı 5. maddesinde, İşverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde; "a)Risklerden kaçınmak. b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c)Risklerle kaynağında mücadele etmek. ç)İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f)Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g)Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ)Çalışanlara uygun talimatlar vermek." ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilirken, Anılan Kanunun "Çalışanların yükümlülükleri" başlıklı 19. maddesinde, "Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü oldukları ve çalışanların işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda; a)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b)Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c)İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç)Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d)Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak" yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir.

2. Eldeki davada; hazırlık şefi olarak görevli olan B. dolu vagonun desteklerini çekmek suretiyle, zeminin meyilli olduğunu bilebilecek durumda olup çalışanların uyarılarını dikkate almaksızın; vagonu hareket ettirmesi nedeni ile olayın meydana gelmesinde baskın kusurludur. Vagon dolumunu yapan sigortalının dolu vagonun gelip gelmediğini görüp görmediği hususu yeterince araştırılarak; görebilecek konumda ise şahsi güvenliğini sağlayabilecek tedbirleri alıp almadığına dair belirleme yapılarak; tüm belirtilenleri değerlendiren alanında uzman bilirkişi heyetinden yeniden oluşa uygun kusur raporu alınmalıdır.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 07.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kazancı Elektronik ve Basılı Yay. A.Ş.ne ait Kazancı Hukuk Otomasyon veritabanından alınmıştır. © Tüm Hakları Saklıdır