Evliliklerde taraflar eşlerinin doğum günü, evlilik yıldönümü, tanışma yıldönümü, sevgililer günü gibi özel günleri unutabilmekte veya düğün, bayram, gezi gibi sosyal ortamlarda yalnız bırakabilmekte olduğunu görmekteyiz. Toplumda bu gibi özel günler, çiftlerin birbirlerine olan bağlarını daha da pekiştiren, eşler tarafından hatırlanması beklenen manevi olarak önemli anlardır.

Özellikle bu günlerin unutulması eşler tarafından süreklilik arz ediyor ise, diğer eş açısından gurur kırıcı bir durum olmakta olup hukuken de evliliği çekilmez hale getirebilmektedir. Peki özel günleri unutmak aynı zamanda bir boşanma sebebi olabilir mi?

Öncelikle bu soruyu yanıtlamadan önce boşanmanın genel sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hususunu kısaca açıklamak gerekir.

Ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek ölçüde evlilik birliğinin temelden sarsılması halinde, eşlerden her biri diğer tarafa çekişmeli boşanma davası açabilecektir (TMK 166/1). Eğer eşler arasında artık evliliği sürdürme konusunda bir istek ve gayret kalmamışsa ve bu anlaşmazlıklar uzun zamandır devam ediyorsa, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve çekilmez hale geldiği mahkemece kabul edilir ve mahkemece evlilik sona erdirilir. Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdüremeyecek derecede çekilmez hale gelmesinde farklı sosyo-ekonomik, kültürel, kişisel, dini gibi birçok neden bulunduğundan ve sonucunda her evliliğin kendine has bir dinamiği bulunduğundan genel boşanma sebepleri oldukça geniştir. Buna çeşitli örnekler verilebilir;

Eş tarafından aşırı kıskançlık,

Cinsel birlikteliğin kurulamaması veya iktidarsızlık,

Eşi doğal olmayan yoldan cinsel birleşmeye zorlama,

​​​​​​​- Eşin ailesi ile görüşmesine izin verilmemesi,

​​​​​​​- Eşin kredi kartını kapattırmak,

​​​​​​​- Sürekli alkol alınması

​​​​​​​- Aşırı borçlanılması ve bu nedenle gelen icra takipleri,

​​​​​​​- Agresif ve saygısız davranışlar sergilemek, gibi anlaşmazlıklar evlilik birliğinin devamını imkansız hale getirebilecek boşanma sebeplerinden bir kısmıdır.

Yargıtay 2016 yılında konumuzla ilgili bir kararında ise eşin, özel günleri unutması ve onu sosyal ortamlarda sürekli yalnız bırakmasını da geçerli bir genel boşanma sebebi olarak saymış ve bu nedenle evlilik birliğinin temel sarsıldığını kabul etmiştir.

 Yargıtay 2. HD E. 2015/20218 K. 2016/13513, 04.10.2016 tarihli ilgili kararında;

‘‘Mahkemece, evlilik birliğinin sarsılmasına yol açan olaylarda, davalı-karşı davacı kadının tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek, kadının davasının reddine, erkeğin davasının kabulü ile boşanmalarına karar verilmiş ise de; davalı-karşı davacı kadının mahkemece kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışları yanında, davacı-karşı davalı erkeğin de eşine karşı ilgisiz olduğu, eşini sürekli özel günlerde ve sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylar karşısında, davalı-karşı davacı kadın da dava açmakta haklı olup, Türk Medeni Kanununun 166. maddesi koşulları kadının davası yönünden gerçekleşmiştir. O halde, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden karar verilmesi gerekli hale gelen davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası ve fer’ilerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı davasına yönelik temyiz itirazlarının ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. (04.10.2016)’’

Ayrıca kararı duyuran Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan konuya ilişkin açıklamalarında; özel günlerde eşini yalnız bırakan tarafın kusurlu olacağını belirtmiş ve kusurlu tarafın diğer eşe manevi tazminat ödemek zorunda kalacağını belirtmiştir. Karardaki ‘özel günler’ ifadesi ile; evlilik yıldönümü, doğum günü, yılbaşı, bayram vb. gibi günlerin, ‘sosyal ortamlar’ ifadesi ile de; düğünler, yurtiçi ve dışı geziler, konserler, açılışlar, kermesler vb. günler olarak anlaşılması gerektiğini de ifade etmiştir.

Karara İlişkin Görüşümüz;

Eşe Karşı İlgisizliğin Sürekli Olması Önemli

Yargıtay kararında da belirtildiği üzere, eşin özel günlerde ve sosyal ortamlarda sürekli olarak olarak yalnız bırakılması ve bu günlerin unutulması boşanma nedeni olarak kabul edilmektedir. Eşlerin özel günlerde birbirinden ilgi görmek gibi duygusal beklentileri olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Ancak ne var ki, günümüzde eşlerin uzun saatler çalışabildiği, mental ve fiziksel olarak yorgun ve hasta hissedebileceği zamanlar göz önünde bulundurulduğunda dikkatsizlik ile doğum günü, evlilik yıldönümü veya sevgililer günü gibi günlerin bir kez unutulmuş olması kanaatimizce evlilik birliğinin çekilmez hale geldiğini ispatlamaya yeterli değildir. Bu noktada bu davranışın süreklilik arz etmesi önemlidir. Ancak eş tarafından bu davranışlar alışkanlık haline gelmiş ise ve sonucunda diğer eşin duygusal beklentilerini karşılayamadığı takdirde boşanma sebebi olarak kabul edilebilecektir. Ayrıca özel günleri unutan ve eşini sürekli yalnız bırakan taraf boşanma davası sonunda kusurlu olacak ve manevi tazminat ödemek durumunda kalabilecektir. Bu nedenle, her boşanma davasının somut olayın özelliklerine göre değerlendirilmesi gerektiğini de belirtmek isteriz.

Av. Cansu KATMIŞ

Kaynakça:

Yargıtay 2. HD E. 2015/20218 K. 2016/13513, 04.10.2016 tarihli kararı