Ulusal değerlerimiz yıpratılıyor ve yabancılaştırılıyor.
   Nasıl yıpratılıyor ?
   “19 Mayıs Törenleri” nin genel kutlanımı kaldırılıyor,
   Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”si, Okullarda okutulan “And” kaldırılmak isteniyor
   “Ne Mutlu Türküm Diyene” ibaresi taşlanıyor...
   Nasıl yabancılaştırılıyor ?
   Tarihsel bir Türk geleneği olan “Nevruz” sanki başka kökten gelenlerin günü gibi tanıtılmak isteniyor.
   Türk ve Türkmen renkleri olan; yeşil, kırmızı, sarı başka amaçlarla kullanılıyor.
   Bir Türk Destanı olan “Ergenekon” adı, mahkemesi görülen bir dava ile anılarak, kafa karışıklığı yaratılıyor. Kaldıki bu davada uzun süren tutukluluk süreleri vicdanları sızlatıyor.
   Bilgi noksanlığı ve bir takım kasıtlı yanıltmalar nedeni ile değişik ve yanlış bir boyut kazandırılmak istenen bu ve benzeri tarihi ve geleneksel değerlerimiz çarpıtılıyor.
   Nevruz ve Ergenekon, Türklerin ortak bayramıdır. Tamamen Türklere özgüdür. Türk adet ve geleneklerinden kaynaklanmıştır. Tarih boyunca gelmiş geçmiş bütün Türk Devletlerinde kutlanmış ve kutsanmıştır.
   “Nevruz Kutlamaları”nın bir diğer adı “Ergenekon Bayramı” dır.
   Kelime olarak; yeni gün, toprağın ve hayatın canlanışı, baharın başlangıcı, yeni bir doğuş anlamına gelmektedir.
   Türkiye’de bir gelenek olarak devam etmekte olan Nevruz;  altı Türk Cumhuriyeti (Azerbeycan, Türkmenistan, Tataristan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan) ile dokuz Özerk Türk Cumhuriyetinde “Milli Bayram” olarak kutlanmakta ve “Genel Tatil” günü olarak kabul edilmektedir.
  Yeryüzündeki Türkler’de ve Türk kökenli tüm topluluklarda, bu günler birbirine benzer büyük şenliklerle kutlanır. Kutlamaların birbirine benzer olması, ortak kökenli olduğunun bir göstergesidir. 
  Yapılan tören ve eğlencelerin bir ortak ritüeli de; demir dövülmesi ve ateş üzerinden atlanmasıdır. Bu “Ergenekon Destanı”nda yer alan ve Türklerin Ergenekon’dan çıkışını yansıtan bir gelenektir. Destan’a göre; Ergenekon vadisinden çıkmak isteyen Türkler, önlerine çıkan ve geçit vermeyen bir dağın, demirden oluşan bölümünü, yaktıkları büyük bir ateşle eriterek çıkış yolunu açmışlardır. Türklerin çıkışını ve yeniden doğuşunu simgeleyen bu olay “büyük ateşler yakarak üzerinden atlamak ve demir dövmek” şeklinde devam etmektedir.
   Nevruz ve diğer kutlamalarda genellikle kullanılan; “yeşil, kırmızı, sarı” renkleri geleneksel Türk renkleridir. Türkmenlerin giysi ve çadırlarında en çok kullanılan renklerdir.
   Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügati’t Türk isimli eserinde “Türklerde yılın başlangıcı Nevruz’dur. Oniki hayvan isimli Türk Takvimi’nin başlangıcı da 21 Mart Nevruz günüdür” demektedir.
   Türk Takviminde bir gün 12 bölüme ayrılırdı. Her bölüme “çağ” adı verilirdi. Her çağ iki saat olduğundan, aynen bugün olduğu gibi, bir gün 24 saat olarak kabul edilmekteydi. Gece ile gündüz eşitliğinin sağlandığı 21 Mart Nevruz günü, yılbaşı olarak kutlanırdı.
   Bilim adamları; bu kutlamaların, yeryüzündeki Türk asıllı ve Türkler’den etkilenen bir çok topluluklarda benzer şekillerde yapıldığını ortaya koymuşlardır. 
   İlk Türk topluluk ve devletlerinde olduğu gibi M.Ö. 3.Yüzyılda Mete Han zamanında da bu kutlamaların büyük şenliklerle yapıldığına ilişkin bulgular mevcuttur.
   Güney Amerika’da ki eski medeniyetlerde olduğu gibi, Avrupa’nın yerli halkı ve Amerika’da kızılderilerin kültürlerinde de bu gelenek ve kutlamalar yer almaktadır.
   Eski Türk topluluklarında ve devletlerinde olduğu üzere Selçuklu’larda ve Osmanlı’da da Nevruz kutlamaları yapılmaktaydı. 
   Türk edebiyatı ve musikisinde Nevruz, 700 yıllık geçmişe sahip olan ve bir çok türü olan bir “musiki makamı”dır.
   Atatürk de, 22 Mart 1922 günü Ankara Keçiören’de Nevruz Şenlikleri düzenletmiş ve bizzat katılmıştır.
   “Nevruz” kutlamalarına ve “Ergenekon” adına bilerek veya bilmeyerek başka anlamlar yüklenmesi, bunu yapanlar adına büyük bir talihsizliktir. Çünkü tarih boyunca süregelen bu isimler ve büyük anlamları hiç bir şeyden etkilenmeyecek kadar saf ve güçlüdür.


Av.A.Erdem Akyüz

Hukukun Egemenliği Derneği
Genel Başkanı


(Bu köşe yazısı, sayın Av. Erdem AKYÜZ tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)