Elbette meslek mensubunun yaptığı işlemlerden dolayı sorumluluğunun olması kaçınılmazdır. Ancak burada önemli olan, birinci kural; meslek mensubuna yüklenen bu sorumluluğun yasal dayanağının net, anlaşılabilir ve sınırlarının iyi çizilmiş olması gerekir. (bu husus suçta ve ceza da kanunilik ilkesinin doğal bir sonucudur.) ayrıca bu hukuk devleti olmamızın gereğidir. O nedenle kişi ya da kişilere atfedilen suçların yasal dayanağının olması zorunludur. Bir diğer ikinci kural ise; meslek mensubuna yüklenen sorumluluğun, yasaların kendisine verdiği yetkiyle mütenasip olması yani yasaların meslek mensubuna verdiği yetkiyle orantılı bir sorumluluk olması gerekir.

Bu konudaki yargı kararlarını incelediğimizde de ağırlıklı olarak kararların temelini oluşturan yukarıda bahsettiğimiz bu iki husus karşımıza çıkıyor.

Vergi Usul Kanununun Vergi Beyannamelerinin İmzalanması ve Yeminli Malî Müşavir Tasdik Raporları başlıklı mükerrer 227. maddesinde meslek mensuplarına bazı sorumluluklar getirilmiştir.

Buna göre, vergi beyannamelerini 3568 sayılı Yasaya göre yetki almış Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya YMM’ler tarafından da imzalanmasını zorunluluğu getirilmeye, bu mecburiyeti beyanname türleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibari ile ayrı ayrı uygulamaya Bakanlık yetkisine verilmiştir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı bu yetkisine dayanarak muhtelif genel tebliğler ile meslek mensuplarına sorumluluklar getirmiştir.

Meslek mensuplarının ilgili yasa hükmüne göre; imzaladıkları vergi beyannamelerinde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekir.

İlgili yasa hükmü gereği meslek mensupları aşağıda belirtilen hususlarla sınırlı olarak sorumlu tutulabilirler;

1- Vergi beyannamelerinde yer alan bilgiler deftere uygun olmalıdır. Bu hükümle, vergi beyannamelerinin imzalanmasında meslek mensubunun yüklendiği görev ve sorumluluk yalnız defterlere dayanan bilgilerle sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlamaya defterlerin onayları ile ilgili bilgiler gibi şekli olanlarda dahil olmak üzere muhasebe kayıtlarına uygun olarak hazırlanan vergi beyannamelerinin ekindeki finansal tablolar ile hesap özetleri de dahildir.

2- Söz konusu defterlerdeki kayıtlar, dayanaklarını oluşturan belgelere uygun olmalıdır. Bundan meslek mensubunun VUK’un (vergi usul kanunu) mükerrer 227. maddesinde belirtilen hükümler çerçevesinde yapacağı kaydi inceleme anlaşılmalıdır.

Burada belgelere uygunluk dışında, defter kayıtlarının genel kabul görmüş muhasebe ilke ve kuralları ile vergi mevzuatına uygunluğu da Serbest Muhasebeci ve türevleri sorumluluk sahibidir. Zira Mükellefin bu konuya dair ilke ve esasları bilmesi mümkün olmadığı gibi, bilmesini de beklemek Hukuk ile bağdaşmayacaktır.

Sorumluluğu gerektiren bu durumlar nedeniyle vergi beyannamelerinin imzalanması öncesi meslek mensuplarının sınırlı uygunluk denetimi yapmaları gerekir. Bu uygunluk denetimi gerçekleştirilirken, kendisine ibraz edilmemiş belgeler nedeniyle ya da vergi kanunlarına göre tutulması zorunlu olmayan belgelerden hareketle tespit edilmiş hususlardan kaynaklanan cezalı işlemlerden dolayı meslek mensubunun sorumlu tutulması hukuken mümkün değildir.

Ancak yasal düzenleme böyleyken, Hazine ve Maliye Bakanlığı yayımladığı, 4 Sıra No.lu Vergi Beyannamelerinin Serbest Muhasebeci ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerce İmzalanması Hakkında Genel Tebliğiyle, VUK’ nun mükerrer 227. maddesinde belirtilen sorumluluk sınırlarını epeyce genişletmeye çalışmaktadır.

İlgili Genel Tebliğde, “bilerek kullandıkları veya harici araştırmayı gerektirmeden sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerin meslek mensuplarının sorumluluğunda olduğu” belirtilmiştir.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı olduğu anlaşılabilen belgelerin meslek mensuplarının sorumluluğunda olduğu bir sorumluluğu mali müşavirlere yükleyerek, Mükellefleri böylesi teknik bilgi gerektiren ağır bir sorumluluktan bağışık tutmuştur. Bu düzenlemenin hem mükellef ile muhasebeciyi, hem de vergi dairesi ile mükellefi karşı karşıya getirmemek bakımından yerinde bir düzenleme olduğu kanaatindeyiz.

Av. Abdullah ALABOĞA