I. GENEL OLARAK DELİL BAŞLANGICI VE UNSURLARI
HMK m.202 hükmüne göre,“(1) Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir.
(2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir”.
Madde, senetle ispat kuralının istisnalarından biri kabul edilen, delil başlangıcının bulunmasını düzenlemektedir. İlgili düzenleme mucibince bir belgenin delil başlangıcı sayılabilmesi için, öncelikle belge bulunmalı, bu belge aleyhine kullanılacak kişi ya da temsilcisinden sadır olmalı ve belge vakıayı gerçeğe yakın olarak ispat etmelidir. Ancak belge demek, kategorik olarak yazılı olunan şeye delalet etmez. Zira HUMUK’tan farklı olarak HMK, “yazılı delil başlangıcı” ifadesi yerine “delil başlangıcı” ifadesini tercih etmiştir. Bu ise delil başlangıcı kavramı genişleterek birçok ispat vasıtasının delil başlangıcı olabileceğini göstermektedir[1].
Yargıtay, Whatsap, Mail, Facebook, Fax gibi her tür sosyal medyaya ilişkin yazışmaların delil olabileceğine hükmetmektedir[2]. Ancak bunların delil başlangıcı olarak kabul edilebilmesi için bunların aleyhine kullanılacak kişi ya da temsilcisinden sadır olduğunun teknik olarak ihtilafsız bulunması ve hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş olması gerekir.
Bununla birlikte, temsilci ifadesinin geniş yorumlanması gerektiği kanaatindeyiz. Bir kimsenin benzer işlemleri mütemadiyen yapması söz gelimi, şirket personelinin belge ihdas etmesi gibi durumlarda, ilgili personel şirketin yasal temsilcisi olmasa dahi belge delil başlangıcı olarak kabul edilmelidir. Aksi durumda şirket açısından hakkın kötüye kullanılması söz konusu olacaktır[3].
Üçüncü kişiler tarafından oluşturulan belgeler kural olarak delil başlangıcı olmamakla beraber, ilgili belge aleyhine delil olan kişi tarafından açık olarak tanınıp kabul edilmişse bu belgenin delil başlangıcı kabul edilmesinin önünde engel yoktur[4].
Bu meyanda, elektronik ortamdaki mesajlar Yargıtay tarafından delil başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesi, 12.07.2018 Tarih ve E. 2018/406, K. 2018/7889 Sayılı Facebook Kararı’na göre:
“Davacının internet ortamında kendisine gönderdiği mesajda evin kalan borcunun 5.000,00 TL olduğunu bildirdiğini ve bu miktarı kendisinden istediğini beyan etmiştir. Yerel mahkemece, resmi senette satış bedelinin tamemen ve nakden ödenmiş olduğunun yazılı olduğu, resmi senetteki bu beyanın aksinin aynı güçte başka bir delil ile ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; davacının istinaf talebi üzerine BAM ilgili dairesince "alıcının bedelden doğan borcunun tümüyle yerine getirmemiş olması resmi sözleşme ile doğan hukuki sonucu değiştiremez. Adi yızılı senetteki gerçek bedelden bir kısmının ödenmemesi satıcıya, bedelin ödenmeyen bölümünün tahsilini isteme hakkı verecektir. Bu bedeli ödediğini kanıtlama külfeti ise davalıya ait olup, bakiye satış bedelinin ödendiğini yasal kanıtlarla kanıtlayamamıştır." gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, harici satış sözleşmesi ile satışı yapılıp, bilahare tapu devri yapılan taşınmazın ödenmeyen bakiye bedelinin tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali isteğine ilişkin olup, davalı taraf, görevli mahkemeye sunduğu 01.02.2017 havale tarihli dilekçesinde, davacının 07.04.2016 tarihli sosyla medya (Facebook) üzerinden gönderdiği mesajda "... bey daireyi satmışsın. 105 bin lira verdin halen bana 5 bin lira borcun var. Ödemezsen elimdeki evrağı avukata verecem. Telefonum 0532 ... " şeklinde mesaj gönderdiğini bildirmiş, dilekçesinin ekinde de anılan mesaj içeriklerini dosyaya sunmuştur.
Dosya kapsamından gerek ilk derece mahkemesince, gerekse istinaf mahkemesince sunulan bu mesajlar üzerinde durulmadığı, diğer deliller kapsamında dosyanın ele alınıp sonuçlandırıldığı anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK'nun 199.maddesinde belge kavramı ''Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film,görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.'' şeklinde düzenlenmiştir. Bu halde davacı yanca delil olarak dayanılan facebook kayıtlarının 6100 sayılı HMK'nun 199. maddesi anlamında belge niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. HMK'nun 202.maddesinde de (1)Senetle ispat zorunluluğu bulunan hâllerde delil başlangıcı bulunursa tanık dinlenebilir. (2) Delil başlangıcı, iddia konusu hukuki işlemin tamamen ispatına yeterli olmamakla birlikte, söz konusu hukuki işlemi muhtemel gösteren ve kendisine karşı ileri sürülen kimse veya temsilcisi tarafından verilmiş veya gönderilmiş belgedir.”şeklinde düzenleme getirilerek bu tür belgeler delil başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Davalı delil olarak davacı tarafından internet ortamından gönderilen mesajlara da dayandığından, az yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir”.
Bununla birlikte Yargıtay, bilirkişi tarafından sıhhati doğrulanmak kaydıyla ses veya video kaydı gibi elektronik delilleri de delil başlangıcı saymaktadır.
II. DELİL BAŞLANGICININ HUKUKİ SONUÇLARI
Delil başlangıcınım en önemli sonucu, ilgili vakıa halinde tanık dinletilebilmesidir. Ancak kanun, “tanık dinlenebilir” demekle salt tanık delili değil diğer takdiri delillerden de yararlanılabileceğine cevaz vermektedir[5]. Buna koşut olarak, delil başlangıcının bulunması halinde senetle ispat kuralı ortadan kalkacak olup hâkim delilleri serbestçe değerlendirebilecektir.
Yargıtay’a göre delil başlangıcı tek başına ispata elverişli olmayıp yan delillerle desteklenmedikçe tek başına hükme esas alınamayacaktır[6].
Kesin delille ispatı gereken vakıalarda kişi kesin delil sunduğunu düşünebilir ancak daha sonra sunduğu senedin delil başlangıcı olduğuna karar verilebilir. Bu durumda ön inceleme duruşmasından sonra verilen 2 haftalık delilleri sunma süresi de geçmiş olabilir. Bu nedenle, HMK m.145 hükmü işletilmelidir. Hükme göre, “taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir”. Yargıtay’da belgenin “yazılı delil başlangıcı olup olmadığının değerlendirilmesi, yazılı delil başlangıcı olduğuna karar verilirse davacıya tanık listesini bildirmesi için süre verilip, bildirilen tanıkların dinlenmesi, toplanan ve toplanacak delillerin tümüyle değerlendirilmesi” ne karar vermektedir[7].
Sonuç olarak, delil başlangıcı ve diğer takdiri deliller hâkim tarafından serbestçe değerlendirilir ve hâkim, vicdani kanaatine göre karar verir.
Bununla beraber, gelişen ve değişen teknolojik koşullar dikkate alınarak delil başlangıcının artık daha esnek değerlendirilmesinde ve buna uygun düzenlemelerin ihdasında fayda olacağı kanaatindeyiz.
Av. Mehmet Talha IŞIK
----------------------
[1] Murat Yavaş, Senetle İspat ve Senede Karşı Senetle İspat Kuralları ile Bu Kuralların İstisnaları, Ankara 2009, s.388.
[2] İlk Derece Mahkemesi kararıyla; davacının dosyaya ibraz ettiği whatsapp mesajları asılları ile karşılaştırıldığı, aralarında fark bulunup bulunmadığı bilirkişi raporu ile kontrol edildiği, mesaj kayıtlarının yazılı delil başlangıcı olarak kabul edildiği, davacı beyanları ile aracın satıcısı olan …‘ın beyanlarının birbiriyle tutarlı olduğu, davacının araç satış bedelini banka yoluyla dava konusu aracın plakasını belirterek açıklamalı olarak havale ettiği, dinlenen tüm tanık beyanlarından satış sözleşmesinin dava dışı satıcı olan … ile davacı arasında kurulduğunun anlaşıldığı, davalı ile dava dışı olan … arasındaki uyuşmazlığın başka bir davaya konu olabileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı adına aracın kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 199 uncu maddesine göre belge niteliğinde bulunan whatsapp yazışmalarının aynı Kanunu’nun 202 nci maddesi uyarınca yazılı delil başlangıcı olarak kabulünün gerektiği, bu kapsamda dinlenen tanık ve araç satıcısının beyanlarına göre de aracın davacı adına alındığının ifade edildiği, ilk derece mahkemesinin 17.03.2021 tarihli ilk kararını istinaf etmeyen davacı taraf yönünden hükmedilen vekalet ücretinin davalı yönünden usuli kazanılmış hak teşkil ettiğinin anlaşılmasına göre tarafların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas : 2018/406 Karar : 2018/7889 Tarih : 12.07.2018)
[3] Elif Futtu, Delil Başlangıcı ve Elektronik Belgelerin Delil Başlangıcı Niteliği, Seçkin Yayınları, Ankara, 2021, s.85.
[4] Futtu, s.87.
[5] Futtu, s.152.
[6] Yargıtay 13.HD, 18.01.2017 Tarih ve E.2015/11900, K.2017/228.
[7] Yargıtay Birinci Hukuk Dairesi, 13.03.2017 tarih ve E.2014/20268, K.2017/1185 sayılı kararı.