Adli tatil veya diğer ismi ile “çalışmaya ara verme” uygulaması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usul Kanunun 61. maddesinde yer almaktadır. Bu hüküm, 5229 sayılı yasa ile yapılan düzenleme neticesinde 1.1.2005 tarihinde yürürlüğe giren yasa ile değişikliğe uğramıştır. Adli tatil, Ağustos ayının birinci günü başlayarak ve Eylül ayının beşinci gününe kadar devam edecektir. Adli tatilde genel olarak  süreler  uzayabilmektedir. Vergi hukuku uygulamasında da adli tatil süreleri uzatıcı bir etkiye sahip olmaktadır. Adli tatil uygulaması 2005 yılından önce 21 Temmuzda başlayıp, 5 Eylülde sona ermekte idi. Bu defa, Adli Tatil 20 Temmuzda başlayıp, 31 Ağustos tarihinde son bulmaktadır. (Bakınız, IYUK Md. 61 Çalışmaya Ara Verme)

2577 sayılı yasanın 8/3. madde hükmüne göre bu yasada yer alan sürelerin adli tatile veya çalışmaya ara vermeye tarihlerine rastlaması durumunda bu süreler adli tatilden sonra 7 gün uzamış sayılmaktadır. Böylece, İYUK’da yer alan bütün süreler ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzatılmış olacaktır. Bu süreler dava açma süreleri dahil olmak üzere ve  idarenin savunmalarına cevap, itiraz veya temyiz süreleri ve tashihi karar süreleri de aynı şekilde uzamaktadır.

2577 sayılı yasanın 8/3 madde hükmünde yer alan ve adli tatil nedeni ile uzaması öngörülen süreler 2577 sayılı İYUK’da yazılı olan süreleri içermektedir. Diğer  ilgili yasalarda süreler konusunda mevzuatımızda kafi izahatlar bulunmamaktadır. Mükelleflerin 1 Ağustos ila 5 Eylül tarihleri diliminde yer alan sürelerde dikkatli davranmaları ve kendilerine tebliğ edilen belgelerin işlem tarihlerinin bu dilim aralığına denk gelmesi halinde 5 Eylülden itibaren 7 gün daha süreler otomatik olarak kendiliğinden işleyecektir(1).

Adli tatilde, adli yargıda tüm mahkemeler adli tatil dolayısıyla tatil yapmak durumunda değillerdir. Örneğin, sulh hukuk mahkemeleri, iş mahkemeleri, kadastro mahkemeleri, icra daireleri, mesailerine devam etmektedirler. Ve hatta adli tatilde de bu mahkemeler mesailerine devam ettikleri gibi adli tatil bu mahkemelerle ilgili olarak önemli bir fonksiyon icra etmemektedir. Örneğin, basit yargılama usulüne tabi olan davalar adli tatilde de çalışmaktadırlar. Adli yargıda olduğu gibi idari yargılama alanında da tüm mahkemeler tatil yapmamaktadır. Örneğin İYUK md. 61 hükmüne göre yargı mıntıkasının dahil olduğu bölge idare mahkemesinin bulunduğu il merkezi haricinde kalan idare ve   vergi mahkemeleri adli tatilden istifade edemezler. Bunlar adli tatilde çalışmaya devam edeceklerdir(2). 

Adli tatili yapan idare ve vergi mahkemelerinde ise, Bölge İdare Mahkemesi Başkanının  teklifi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca  bölge idare mahkemesi görev alanı içerisinde çalışmak üzere İdare ve Vergi Mahkemesi Başkan ve Üyeleri arasından seçilen üyelerle 3 üyeli nöbetçi mahkemeler oluşturulmaktadır. Böylece bu nöbetçi mahkemeler yalnızca adli tatilde (çalışmaya ara vermede)  görev yaparlar ve yürütmenin durdurulması taleplerinin değerlendirilmesi ve delillerin tespiti gibi işlerle  kanunun belli süreleri içerisinde yapılmasını istediği işleri ile meşgul olurlar.

Aynı geçici uygulama ise Danıştay içinde geçerlidir. Danıştay’da da başkanlık kurulu tarafından seçilen 1 başkan, 4 üye ve 1 de yedek üyeden oluşan “nöbetçi daire”  kurulmaktadır. Bu dairenin görevleri ise, Danıştay kanununda, hükümetçe verilecek acil işler ile  yasaların belli zamanlarda  yapmasını istediği işleri karara bağlamak ve tehir-i icra taleplerini değerlendirip karara bağlamak, kanıtların saptanmasına ilişkin işleri yapmak, tutuklu memurların yargılanmaları talepleri hakkında karar vermek gibi işleri yapacaktır.  5 Eylül’den sonra ise her şey eski uygulamaya dönecektir. (Açılan bir davada Danıştay 3. Dairesi mükellefe 8.8.1997 tarihinde tebliğ edilen bir ihbarname için dava açma süresinin 7.9.1997 Pazar gününe rastlaması dolayısıyla 10.9.1997 gün dava açılmış bu davayı süre aşımı yönünden reddeden yerel vergi mahkemesinin kararını Danıştay 3.  Dairesi bozmuştur. Danıştay 3. Dairesi mükellefçe açılan davanın süresinde açılmış olduğunu kabul etmiştir. Dnş. 3.  3.12.1998 gün ve E:1997/4686-K:1998/4397  sayılı kararları.)

Adli tatilde (1 Ağustos - 5 Eylül) tarihleri arasında kendisine vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilen mükellefler bu konuda 11 Eylüle kadar vergi mahkemesinde dava açabilirler. Yine aynı şekilde bu tarihler arasında kendilerine ödeme emri tebliğ edilen mükellefler de aynı şekilde dava açma olanağına sahip olacaklardır.  SGK  tarafında  kendilerine ödeme emri tebliğ edilen işverenler ise  adli tatil konusunda süre uzatıcı bir  durum yoktur. Bunlar için normal kendi yasalarında yer alan süreye göre işlem yapmaları gerekmektedir. Buralarda sürelerin  kaçırılmaması önem taşımaktadır.

Adli tatilin uzlaşma talep sürelerinin uzatıp uzatmayacağı hakkında çeşitli görüşler ileri sürülmektedir(3). Kanımızca, İYUK’nun 8. maddesinin 3. bendinde yer alan “bu kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme  (adli tatil) zamanlarına rastlarsa bu süreler ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren 7 gün uzamış sayılır” hükmünün uzlaşma içinde geçerli olup olmayacağı uygulamada tereddütlere neden olabilmektedir. Bir kısım vergi hukuku yazarları uzlaşma talep süresinin adli tatilde  uzamayacağı konusunda fikirleri bulunmaktadır. Bize göre  kendisine vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilen bir mükellef adli tatile denk gelen bir tarihte anılan vergi ve ceza ihbarnamelerini tebellüğ etmiş ise  uzlaşma ve dava açma dahil bütün süreler 5 Eylülden itibaren 7 gün uzayacaktır.  

Diğer taraftan, ilk kez 1-20 Temmuz tarihlerinde uygulamaya konulan mali tatil uygulaması 5604 sayılı yasa ile yürürlüğe girmiştir. İlki geçen yıl uygulanan mali tatil her sene 1-20 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirilmektedir. Mali tatilde de süreler işlememektedir. Sürelerin son günü mali tatilin son gününe denk gelmesi halinde süreler 7 gün uzamaktadır(4).

Mali tatilin, vergi yargısında  süre uzatıcı  bir etkisi bulunmamaktadır. Şöyle ki, kendisine vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ edilen kimseler bu süreler içerisinde ancak vergi ile ilgili süreler bakımından 1-20 Temmuz tarihlerine denk düşen  son günlü evraklar 20 temmuzdan sonra 7 gün ancak uzayabilmektedirler. Bu süreler de açılması gereken vergi davaları, temyiz başvuruları veya bölge idare mahkemesine yapılacak olan  itiraz taleplerinde süreler uzamaz. Başka bir ifade ile, mali tatilde yapılması gereken  bütün dava açma, itiraz, temyiz, karar düzeltme talepleri mutlaka bu süreler içerisinde yerine getirilmelidir. (5).

--------------------

(1)    DOĞRUSÖZ  A. Bumin, “Adli tatilin yarattığı süre karmaşası”, Referans Gazetesi, 31.7.2008

(2)    İYUK md. 8/3.

(3)    Sn. Şükrü Kızılot ve Zuhal Kızılot’un Vergi İhtilafları ve Çözüm Yolları isimli çalışmasının Güncelleştirilmiş 14. Baskısının 252. sayfasında “adli tatilin”  uzlaşma süresini uzatmayacağı  şeklindeki değerlendirmeleri bulunmaktadır. biz bu görüşe katılmıyoruz. Zira, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan çeşitli buröşürlere ve en önemlisi vergi ve  ceza ihbarnamelerinin arka kısımlarında yer alan açıklamalarda bu konu ayrıntılı olarak belirtilmektedir.

(4)    Bkz.  ALPASLAN  Mustafa – SAKAL Mustafa, “Vergi Hukuku Uygulaması – I” Makale, İnceleme ve  Yorumlar, İzmir, Ocak, 2008, s. 401-408

(5)    Dnş. 3. D. nin, 30.09.2009 gün ve E:2009/4122-K:2009/2814 sayılı kararları.