Karşılıksız çek keşide etme suçu, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun (“ÇK”) 5/1 maddesinde (“m”) düzenlenmiştir. ÇK m. 5/1’e göre;

“Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur.”

COVID-19 salgını nedeniyle ÇK’ne Geçici Madde 5 eklenmiştir. Geçici Madde 5, karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin sanık aleyhine yürütülen yargılama neticesinde verilen cezaların infazının ertelenmesini konu almaktadır. Hüküm şu şekildedir:

“(1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.

(3) Bu madde uyarınca infazı durdurulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

(4) Bu madde uyarınca verilecek kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.

(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.

(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”

Konkordato başvurusunda bulunan gerçek ya da tüzel kişi tarafından keşide edilen çeklerin karşılıksızdır işlemine tabi tutulmuş olması durumunda ceza yargılamalarının akıbetinin ne olacağı tartışmalıydı. Bu tartışmanın kaynağını, ilk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin farklı kararları oluşturmaktaydı.

İlk derece mahkemeleri ile bölge adliye mahkemelerinin kararları Yargıtay 19. Ceza Dairesi'nin 10 Haziran 2019'da verdiği 2019/23974 Esas ve 2019/9339 Karar sayılı ilâmı ile yeknesak hâle gelmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

“Yukarıda izah edilen kanun maddeleri, gerekçeler ve bilimsel görüşler birlikte değerlendirildiğinde;

2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun, gerek 7101 Sayılı Kanunla yapılan değişikliklerle düzeltilen gerekse değişiklik öncesi konkordato hükümlerine göre,

"Mahkeme içi - Adi konkordato" sürecine başvuran bir borçlunun, konkordato talebinde bulunmadan önce ileri tarihli çek düzenleyebileceği, ileri tarihli düzenlenen bu çeklerin tüzel kişi şirket hesaplarında ve tutmakla yükümlü olacakları defterlerinde, borçlu tarafından mahkemeye verilecek olan bilanço ve projede sunulmasının zorunlu olacağı, sunulmasa dahi konkordato yargılaması sürecinde gerek konkordato komiseri gerekse alacaklılar tarafından kayıtlara ve muhasebe hesaplarına gireceği,

Şayet suça konu edilen ileri tarihli çek borçlu tarafından kötüniyetli olarak konkordato sürecine dahil edilmemiş, gizlenmiş veya bir şekilde kayıt dışı kalmışsa, bunun alacaklı tarafından bir fesih nedeni olarak ileri sürülebileceği, keza bu durumun yukarıda belirtilen karar uyuşmazlığının kapsamı dışında kaldığı,

Geçici mühlet ( mühlet ) kararından sonra başlayan ve konkordatonun tasdiki veya reddiyle ile sonuçlanan "konkordato ( tasdiki ) yargılaması" dönemi içinde bu çeklerin süresinde bankaya ibraz edilebileceği,

Mahkemece verilecek ilk karar olan geçici mühlet kararıyla birlikte bir konkordato komiseri ataması yapılacağı, ancak şirketin yönetiminin, mahkemece tüzel kişinin çeklerinin ve çek hesaplarının yönetimi hususunda ayrıntılı bir karar alınmamış ise çekin ibraz tarihinde de tüzel kişilerin yetkililerinde olacağı, konkordato komiserinin görev ve yetkisinin kural olarak borçlu tüzel kişi yöneticilerine sadece "nezaret etmekle" ve mahkemeye bu süreçte yapılacak olan ödemelerle ilgili bilgi vermekle sınırlı olacağı,

Konkordato ( tasdiki ) yargılaması sürecinde; borçlu tarafından vadesi geldiği halde ödenemeyen veya ödenemeyeceği anlaşılan, konkordato talebi öncesinde doğmuş olan borçların ödenmesinin amaçlandığı, borçlunun geçici mühlet kararı öncesinde doğmuş borçlarının belirli bir vade veya indirimle ödenmesinin planlandığı, bu nedenle geçici mühletten önce doğmuş olan herhangi bir borcun konkordato sürecinde ödenmemesinin ana kural olarak kabul edilmesi gerekeceği,

Konkordato sürecine girilmeden önce ileri tarihli olarak yazıldığı tespit edilen çeklerin de Türk Ticaret Kanunu ve Çek Kanunu hükümlerine göre sadece bir ödeme aracı olarak değil, bir nevi ileri tarihli ( vadeli ) borç senedi benzeri şeklinde düzenlenebileceği göz önüne alındığında, bu tür borç senetlerinin konkordato ( tasdiki ) yargılaması süreci içinde müzakere konusu edilebilecek bir borç kalemi olarak değerlendirilmesi gerektiği,

Konkordato ( tasdiki ) yargılaması süreci içinde bankaya kanuni ibraz süresinde ibraz edilen bu çeklerin karşılıksız çıkması halinde; borçlu tarafından ileri tarihli olarak keşide edildiği anlaşılan, tüzel kişinin defter ve kayıtlarında gösterilen ve konkordato projesine dahil edilen bu çeklerle ilgili olarak 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 3. maddesine göre "karşılıksızdır" işlemi yapmalarının ve her yaprak için ödemekle yükümlü oldukları miktarı ödemelerinin zorunlu olduğu, aksi halde aynı Kanun'un 7. maddesi gereği cezai müeyyide ile karşılaşacakları,

Konkordato ( tasdiki ) yargılaması sırasında karşılıksız çıkan çeklere ilgili olarak mağdur olan alacaklıların, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanununda yazılı hak düşürücü süreler içinde icra ceza mahkemelerine şikayette bulunmalarının bir diğer zorunluluk olduğu, nihayet tüzel kişilerin yetkili temsilcileri aleyhine, henüz konkordato ( tasdiki ) yargılaması devam ederken, karşılıksız çıkan çeklerle ilgili olarak 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi gereği bir ceza davası açılabileceği görülmektedir.

Tam da bu noktada; açılan ceza davasına bakmakla görevli ve yetkili icra ceza mahkemelerinin;

Açılan ceza davasında sanık olarak yargıladıkları tüzel kişi şirket yetkililerinin, şikayetçi olarak gelen alacaklılarla, suça konu çekin miktarı ve ödeme tarihi ( vadesi ) hususunda anlaşma müzakerelerini yürüttükleri, çekin karşılığını ödemek veya ödememek hususunda özel hukuk mahkemesince verilecek konkordato tasdiki kararını bekledikleri, suçun sübutu halinde verilecek cezanın miktarını belirleyecek olan çek bedelinin, karşılıksız çıkan miktarın veya suçun işlendiği tarihi belirleyecek olan keşide / ( vadeli çekte ) ödeme süresinin dahi başka bir mahkeme huzurunda henüz muarazalı olduğu, konkordato tasdik edilecek olursa; çekin karşılığının ne zaman ve ne miktarda ödeneceğinin bir hukuk mahkemesi kararıyla yeniden belirleneceği, dolayısıyla bankaya ibrazında karşılıksızdır kaşesi vurulduğu ( suçun işlendiği ) tarihten sonra belki de suçun konusunun dahi ortada kalmayacağı değerlendirilmek suretiyle 5271 Sayılı CMK'nin 218/1. maddesi gereği, bekletici sorun kararı vermeleri gerekeceği,

Özel hukuk mahkemelerinde devam eden "Konkordato ( tasdiki ) yargılaması" sürecinin sonunda;

a- ) Şayet çek hesabı sahibi tüzel kişi hakkında "konkordatonun tasdikine" karar verilirse;

Bu süreçte yukarıda ana hatlarıyla yazılı olan borçlunun iyiniyetinin kesinleşmesi, alacaklıların tamamıyla anlaşma hükümlerine göre alacaklarını mahkemeye bildirmiş olmaları, bu alacak kalemleri arasında ileri tarihli çekin de yer alacak olması, borçlunun konkordato projesinin alacaklıların çoğunluğu ve mahkemece kabul görmesi, konkordatonun tasdikinin mühlet öncesinde keşide edilen çekin alacaklıları dahil tüm alacaklıları bağlaması ve konkordatonun kollektif bir tasfiye şekli olması gibi ilke ve sonuçlar karşısında;

Konkordato tasdiki kararında, 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesinde unsurları yazılı suça konu çekin ödeme tarihi ve karşılıksız kalan bedelin, çek alacaklısını da bağlayacak şekilde yeniden belirlenecek olması, dolayısıyla açılan ceza davasında yargılanan kişilerin hukuki durumlarının kesinleşecek konkordato hükümlerine değerlendirilmesi gerekeceği,

Konkordatonun tasdiki kararıyla birlikte kesinleşen konkordato anlaşmasına göre hüküm ve sonuçları yeniden belirlenen suça konu çekin, ibraz tarihinden sonra suçun konusunu oluşturan zorunlu unsurları sahip bir çek olmaktan çıkması, dolayısıyla tüzel kişi yetkilisi olan sanıkların cezai sorumluluğundan söz edilemeyeceği,

b- ) Şayet çek hesabı tüzel kişi hakkında herhangi bir nedenle "konkordatonun reddine" karar verilirse;

Bu sefer bekletici sorun kararının kaldırılmasıyla ceza yargılamasına devam edilerek 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 297. maddesine göre, konkordato komiseri atanmasıyla birlikte tüzel kişinin yetkili temsilcilerinin şirketi yönetim ve temsil yetkisinin kendiliğinden ortadan kalkmayacağı, bununla beraber mahkemenin hangi işlerin şirket yöneticileri tarafından hangi işlerin komiser tarafından yapılacağına dair karar verme yetkisinin bulunduğu gözetilerek,

b- ) 1- ) Konkordato ( tasdiki ) yargılamasını yapan mahkemece, konkordatonun reddi kararına kadarki süreçte, şayet çek hesabını yönetimi, bu hesaba para aktarma, çek hesabı üzerinde tasarruf etme gibi yetkilerin şirket yönetim organından alınıp komisere verilmesi yönünde bir karar verilmişse ve bankaya ibraz edilen çek, komiserin yetkili olduğu dönemde karşılıksız çıkmışsa; bu durumda şirket yetkilisi gerçek kişilerin 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi gereği cezai sorumluluklarının devam etmeyeceği,

b- ) 2- ) Konkordato ( tasdiki ) yargılamasını yapan mahkemece, konkordatonun reddi kararına kadarki süreçte, şayet çek hesabını yönetimi, bu hesaba para aktarma, çek hesabı üzerinde tasarruf etme gibi yetkilerin şirket yönetim organından alınıp komisere verilmesi yönünde açık bir karar verilmemişse; bu konudaki tüm yetkiler şirket yöneticilerinde olacağından, söz konusu kişilerin bu süreçte bankaya ibraz edilen ve karşılıksız çıkan çekten dolayı 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi gereği cezai sorumluluklarının devam edeceği değerlendirilmektedir.

SONUÇ : 7101 Sayılı Kanun'un yürürlük tarihi öncesi veya sonrasında; adi ( mahkeme içi ) konkordato ( tasdiki ) yargılamasını yapacak olan mahkemeye başvuran borçlu tüzel kişilerin yetkili temsilcilerinin, henüz konkordato talebi ile mahkemeye başvurmadan keşide ettikleri veya geçici mühlet kararı öncesinde keşide ederek alacaklıya teslim ettikleri, gerek ticari defter ve kayıtlarında gerekse konkordato projesinde yer alacak olan ileri tarihli ( postdate ) çeklerin, geçici mühlet kararı ile başlayıp konkordatonun tasdiki veya reddi ile sonuçlanan konkordato ( tasdiki ) yargılaması süreci içinde, bankaya ibrazında karşılıksız çıkması halinde, 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5/1. maddesi kapsamında cezai sorumluluklarının devam edip etmeyeceğinin tespiti açısından;

Açılan ceza davasına bakmakla görevli ve yetkili icra ceza mahkemelerince; devam eden konkordato ( tasdiki ) yargılaması süreci, 5271 Sayılı CMK'nin 218/1. maddesi gereği "bekletici sorun" yapılmak suretiyle, konkordato ( tasdiki ) yargılamasını yapan hukuk mahkemesince verilecek kararın sonucuna göre;

a- ) Şayet çek hesabı sahibi tüzel kişi hakkında konkordatonun tasdikine karar verilirse;

Bu süreçte yukarıda ana hatlarıyla yazılı olan borçlunun iyiniyetinin kesinleşmesi, alacaklıların tamamıyla anlaşma hükümlerine göre alacaklarını mahkemeye bildirmiş olmaları, bu alacak kalemleri arasında ileri tarihli çekin de yer alacak olması, borçlunun konkordato projesinin alacaklıların çoğunluğu ve mahkemece kabul görmesi, konkordatonun tasdikinin mühlet öncesinde keşide edilen çekin alacaklıları dahil tüm alacaklıları bağlaması ve konkordatonun kollektif bir tasfiye şekli olması gibi ilke ve sonuçlar karşısında;

Konkordato tasdiki kararında, 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesinde unsurları yazılı suça konu çekin ödeme tarihi ve karşılıksız kalan bedelin, çek alacaklısını da bağlayacak şekilde yeniden belirlenecek olması, dolayısıyla açılan ceza davasında yargılanan kişilerin hukuki durumlarının kesinleşecek konkordato hükümlerine değerlendirilmesi gerekeceği,

Konkordatonun tasdiki kararıyla birlikte kesinleşen konkordato anlaşmasına göre hüküm ve sonuçları yeniden belirlenen suça konu çekin, ibraz tarihinden sonra suçun konusunu oluşturan zorunlu unsurları sahip bir çek olmaktan çıkması, dolayısıyla tüzel kişi yetkilisi olan sanıkların cezai sorumluluğundan söz edilemeyeceği,

b- ) Şayet çek hesabı tüzel kişi hakkında konkordatonun herhangi bir nedenle reddine karar verilirse;

Bu sefer bekletici sorun kararının kaldırılmasıyla ceza yargılamasına devam edilerek 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 297. maddesine göre, konkordato komiseri atanmasıyla birlikte tüzel kişinin yetkili temsilcilerinin şirketi yönetim ve temsil yetkisinin kendiliğinden ortadan kalkmayacağı, bununla beraber mahkemenin hangi işlerin şirket yöneticileri tarafından hangi işlerin komiser tarafından yapılacağına dair karar verme yetkisinin bulunduğu gözetilerek,

b- ) 1- ) Konkordato ( tasdiki ) yargılamasını yapan mahkemece, konkordatonun reddi kararına kadarki süreçte, şayet çek hesabını yönetimi, bu hesaba para aktarma, çek hesabı üzerinde tasarruf etme gibi yetkilerin şirket yönetim organından alınıp komisere verilmesi yönünde bir karar verilmişse ve bankaya ibraz edilen çek, komiserin yetkili olduğu dönemde karşılıksız çıkmışsa; bu durumda şirket yetkilisi gerçek kişilerin 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi gereği cezai sorumluluklarının devam etmeyeceğine,

b- ) 2- ) Konkordato ( tasdiki ) yargılamasını yapan mahkemece, konkordatonun reddi kararına kadarki süreçte, şayet çek hesabını yönetimi, bu hesaba para aktarma, çek hesabı üzerinde tasarruf etme gibi yetkilerin şirket yönetim organından alınıp komisere verilmesi yönünde açık bir karar verilmemişse; bu konudaki tüm yetkiler şirket yöneticilerinde olacağından, söz konusu kişilerin bu süreçte bankaya ibraz edilen ve karşılıksız çıkan çekten dolayı 5941 Sayılı Çek Kanunu'nun 5. maddesi gereği cezai sorumluluklarının devam edeceğine, 10.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi."

Yargıtay kararında karşılıksız çek keşide etme suçu açısından iki aşamalı değerlendirme yapıldığı görülmektedir. Birinci aşama, karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çekin konkordato sürecinden önce tanzim edilmiş olmasıdır. Bu durumda, Yargıtay'a göre, karşılıksızdır işlemine tabi tutulan çek konkordato projesi kapsamında kalacağından konkordato süreci bitene değin ceza yargılamasının ertelenmesi gerekmektedir. İkinci aşama, konkordato başvurusunun yapılarak geçici mühletin alınmasını takiben karşılıksız çıkan çeklere ilişkindir. Bu durumda, şirketin yönetimine ilişkin yetkilerin komiser heyetine verilmesi hâlinde karşılıksız çıkan çeklerden şirket yöneticilerinin sorumlu olmayacağı ifade edilmiştir.

Sonuç itibarıyla, karşılıksız çek keşide etme suçuna ilişkin ceza yargılamasının, konkordato başvurusuna ilişkin dosyanın neticelenmesini beklemesi gerekmektedir.

Av. Doğukan Algan