Ülkemizin en saygın ve herkes tarafından sevilen ve saygı duyulan bilim insanlarından biri olan Prof. Dr. Üstün DÖKMEN’e atfedilen bir söz Türkiye’de evlilikleri fazlasıyla özetliyor;
“Avrupa'da evlilik tangoya benzer, iki kişi ile yapılır.
Türkiye'de evlilik halay gibidir, iki aile arasında yapılır.”
Türkiye’de evlilikler çiftlerin dışında anne-babalar, kardeşler ve daha da ötesinde teyze,hala,amca ve dayılarla birlikte yapılmaktadır. Şöyle ki; düğün öncesi alışverişe dahi tarafların annelerinin dışında teyze ve halalarında katıldığı düşünüldüğünde ve yine örf ve adetlerimiz uyarınca özellikle Anadolu’da halen çeyiz serme geleneklerine bağlı kalındığı, gelinin çeyizinde nelerinin olduğu tüm akraba ve komşulara bir nevi reklam edildiği düşünüldüğünde maalesef ülkemizde evlilikler iki kişi arasında kalamamaktadır.
Yazımızda özellikle ailelerin evlilik öncesi sürece ve yine evliliklere müdahalesi neticesinde ise bu müdahalelerin sonuçlarına dikkat çekeceğiz.
Eşlerin birbirlerinden farklı aile ortamlarında büyümeleri, kültür ve mizaç uyumsuzluğu bunların yanında özellikle evlilik öncesi tarafların aileleri arasında yaşananlar neticesinde başlamış bulunan evlilik en ufak bir sorunda ailelerinde devreye girmesi sonucunda kısa sürede boşanma davası açılması ile sonuçlanmaktadır.
Öyle ki yasa koyucu tarafından kutsal evlilik birlikteliğinin devamına önem verilmiş olması sebebiyle TMK 166/3 uyarınca; “Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.”
Anlaşılacağı üzere ki çiftlerin en ufak bir kavgasında boşanma kararı almamaları ve yine bu süreç içerisinde birbirlerine şans vermeleri bir süre ayrı kalmalarına mevcut yasal düzenleme neticesinde sebep olunmakta ve bu şekilde bir çok evlilik devam etmektedir.
Ailelerin taraflar arasındaki evliliğe müdahalesi ve buna dair Yargıtay kararlarından birkaç örnek vermek gerekirse konuya dair mahkeme kararlarının şekillenmesine sebep olan Yargıtay’ın bakışını da görmüş olacağız.
Yargıtay aslında bakış açısı olarak ailelerin evliliğe müdahalesinden öte eşin buna müdahale etmemesine ve sessiz kalmasını ağır kusur olarak görmektedir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/21181 E. - 2018/8614 K.
“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı erkeğin, bağımsız konut temin etmediği, aile müdahalesine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/15308 E. - 2013/1490 K.
“Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalı-davacı kocanın kardeşinin eşine fiziksel şiddet uygulaması ve hakaretlerine sessiz kaldığı, eşinin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, bağımsız konut temin etmediği, davacı-davalı kadının ise babasının kocasına hakaretlerine ve ailesinin evliliğe müdahalesine sessiz kaldığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalı-davacı kocanın daha ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında taraflar dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, her iki davanın da kabulüne karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davaların reddi doğru bulunmamıştır.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2009/4635 E. - 2010/8124 K.
“Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davalının ortak konut teminine yanaşmadığı, ailesinin davacı kadın ve ailesine karşı hakaretleri ile davacıyı kovmalarına sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır.” şeklindedir.
Yargıtay kararları uyarınca anlaşıldığı üzere ailelerin evliliğe müdahalesi evliliklerin bitmesinde büyük rol almaktadır.
Boşanma davası öncesi ve süreç itibariyle özellikle ülkemizde kadına yönelik şiddet kaynaklı bir çok soruşturma ve ceza dosyası doğmaktadır. Yine eşler arasında olan şiddet ayrılık sürecinde eşlerden çıkarak aileler arasında yaşanmaya başlamaktadır. Çok kez haberlerde gördüğümüz üzere boşanma davası duruşmasından çıkan aile bireylerinin adliye önlerinde birbirlerine karşı küfür ve hakaret ettikleri bununla da kalmayarak fiziksel olarak müdahale ettikleri görülmektedir.
Boşanma süreci eşler ve en önemlisi çocuklar için fazla yıpratıcı bir süreç olmasının yanında ailelerinde buna müdahil olmasıyla birlikte süreç daha ağır sonuçlar doğurmaktadır.
Parçalanmış bir ailenin dışında çocukların süreçte gördüğü zarar ileride telafisi imkansız ağır yaralara sebep olmaktadır.
Hiçbir anne,baba ve kardeş çocuğunun kardeşinin kötü bir evliliği olsun mutsuz bir yaşamı olsun istemez. Yine bu mutsuz yaşamın sebebinin kendisi olmasını asla istemez. Buna rağmen aileler maalesef ki istemeseler de geçmişten gelen alışkanlıklar, örf ve adetler uyarınca çocuklarının evliliklerine müdahalelerde bulunmaktalar. Bu müdahaleler kimi zaman sınırın ötesine geçmekte ve bu sınır ihlali eşler arasında bir nevi boşanma sürecinin ilk kıvılcımları olmaya sebep olmaktadır. Bir çok anne ve baba halen çocuklarının bir yetişkin olduğunu manevi olarak kabul edememekte ve çocuğunun bir şeyleri kendi başına halledebileceğini halen kabul edememektedir. Yine anne ve babalar evlilik zamanına kadar çocukları üzerinde kurdukları otoritenin bir anda kalkmasını istemedikleri için birazda çocuklarını kıskandıkları için tarafların evliliklerine çok kez müdahale etmektedirler. Bazı müdahalelerin sonuçlarını ön görmeyerek sonucu boşanmaya sebep olabilecek ve her iki tarafın ailelerine sıçramasıyla birlikte özellikle dünürlerin arasının bozulmasına ve nihayetinde eşlerinde huzursuzlukları ve mutsuzluğuna sebep olunmaktadır.
Ailelerin tarafların evliliklerine ilişkin olarak müdahalesine eşlerin sessiz kalması ve buna engel olmaması boşanma sürecinin başlamasına ve yine buna sebep olan tarafın ağır kusurlu olmasına sebep olmaktadır.
Bu duruma ilişkin olarak eşlerin ailelerinin bu şekilde evliliklerine müdahale etmesinin olumsuz etkilerinden korunma yollarını sıralamak gerekirse;
- Her ilişkinin sağlıklı yürüyebilmesi için kişilerin aileleri ile konulan sınırlar çok önemlidir. Açık ve net bir şekilde çizilen sınırlar, kişilerin birbirlerini tanımaları ve birbirlerine yaklaşımları için önemli bir yol göstericidir.
- Bu belirttiğimiz sınırlar konusunda dikkat etmeniz gereken en önemli nokta; bu koyacağımız sınırlar sadece karşı tarafın ailesi için değil kendi aileniz için de geçerli olmalıdır. Çünkü taraflar evlenerek ailelerinden bağımsız yeni bir hayat kurduğunun farkında olmalıdırlar.
- Tabi ki ne olursa olsun bulunduğunuz konum ne kadar karmaşık olursa olsun öncelikle mutlaka eşinizi dinlemelisiniz. Her zaman başka kişilerin düşünceleri ya da sözleri sizi daha da karmaşık bir duruma sürükleyebilir.
- Eşlerin kendi aile, anne ve babalarıyla olan ilişkisi, onlara karşı sevgisi hayatlarında çok büyük bir yer kaplasa da artık yeni ailesi üzerinde onların otoritesini hissetmemelidir. Çünkü kurulan yeni ailenizin asıl karar mercii sizsiniz.
- Kendi ailenizi evliliğinize müdahale ettirmemenizin yanında karşı tarafın da ailesiyle olan ilişkinize dikkat etmelisiniz. Onlarla girdiğiniz tartışmaların, evliliğinize zarar verdiğini unutmayınız. Çünkü böyle bir durumda eşiniz , sizin ve kendi ailesi arasında seçim yapmak zorunda kalabilir.Bu nedenle sorunları çözüm yolları arayın.
- Son Olarak her zaman eşinizle olan ilişkinize öncelik ve önem veriniz. Hepimizin de bildiği gibi anne ve babalarımızın hayatlarımızdaki önemi asla yadsınamaz. Fakat bu yeni kurduğumuz düzende ilişkimizi olası tehditlerden ve olumsuzluklardan korumak, eşinizi de kendinizi de arada kalmaktan kurtaracaktır.
Tüm bunların yanında bu süreçte işin birde avukat yönü öne çıkacak olup, eşlerin sadece hukuki desteğe değil aynı zamanda psikolojik desteğe de ihtiyaçları vardır, bu aşamada boşanma avukatı aynı zamanda tarafların penceresinden bakabilmeli ve tarafların hassasiyetlerine önem vermelidir.
Tarafların boşanma avukatının sadece aile hukuku alanında çalışmasının yanında aynı zamanda maalesef ki yaşanan gerek çiftler gerekse aileler arasında yaşanan ve yaşanması ihtimali olan şiddet olaylarından dolayı ceza hukuku alanında da çalışması gerekmektedir.
Boşanma davası aşamalarında tarafların avukatları, ailelerinde eşlerin boşanmasına müdahil olduğu bu süreçte eşlerin ve ailelerin birbirleriyle kavga ve husumetlerinde olayın tarafı değil, sadece vekili olmalıdır. Tarafların avukatları boşanma sürecinde toplumun geleceği ve temeli olan çocukların hak ve menfaatlerini velayet hususlarında çocuğun anne yada baba ile kalması yönünde müvekkilini doğru olarak yönlendirmesi hakkaniyete uygun olarak davranması çocukların kişisel gelişimleri açısından son derece önemlidir.
Tarafların avukatları eşlerin kin ve nefretlerinin bulunduğu ortamda çocuk velayeti konusunda son derece dikkatli davranmalı, çocukları eşlerin bu kavga ortamına dahil etmemeye özen göstermelidir.
Meslek yaşantımız boyunca sonuçlandırdığımız ve devam eden boşanma davalarına baktığımızda hiçbir boşanma davasında müvekkillerin anlatımına istinaden hazırlanan boşanma davası dilekçesinde karşı eşin ailesi ile yaşanan sorunların olmadığı olmamıştır. Öyle ki bir çok özellikle kadın müvekkilimiz eşimle hiçbir sorunum yok sorun kayınvalidemle, görümcemle onlar olmasa, onlar karışmasa boşanmazdık şeklinde yüzlerce kez bu sözleri duymuşuzdur.
Bu nedenlerle eşlere bizim tavsiyemiz ailelerini evliliklerinize karıştırmayın, bunun içinde yine görev eşlere düşmekte olup iyi kötü her yaşadığınızı ailenize anlatmayın. Sıcağı sıcağına yaşadığınız bir tartışma kısa süre sonra aranızda çözülse dahi artık aileler bu işe müdahil olduğu için çok ufak bir tartışma evliliğin çatırdamasına yol açabilecektir. Tabiî ki burada söylemek istediğimiz şiddet değildir. Buna dair ailelerden öte kolluk görevlilerine başvuruda bulunmanız ve acilen 6284 sayılı yasa uyarınca tedbir taleplerinde bulunmanız gerekmektedir.
Bu nedenlerle eşiniz tarafından size karşı şiddet olmadığı ,basit ve kısa sürede çözülebilecek sorunlardan dolayı olayı ailelere aksettirmemek ve “Kol kırılır yen içinde kalır” atasözünü asla unutmamanız gereklidir. Sorunların çözülemediği noktada ise öncelikle bir aile terapistine başvurmak ve sonuç alınamaması halinde boşanmayı düşünmek daha doğru olacaktır.
- Severek ve istemeyerek “Eyvah BoşanıyoruZ!” demek istemiyorsanız mutlak surette eşinizi dinleyin ve sizi bu zamana kadar getirmiş uğur böcekleriniz olan aile bireylerinizi kırmadan uyararak eşinize ve evliliğinize müdahalelerine ASLA İZİN VERMEYİN!
Makalemize son verirken Çok büyük sorunlar olmaması halinde öncelikle kimsenin boşanmaması toplumun çekirdeğini oluşturan Ailenin dağılmaması temennisiyle herkesin boşanma davası açmadan iyi düşünmesi, maddi ve manevi sonuçlarını çok iyi değerlendirerek hareket etmesini diliyorum.
Av. Aytaç ER
İş bu “Eyvah BoşanıyoruZ!” adlı makale Adana Barosuna kayıtlı Av.Aytaç ER tarafından https://www.hukukihaber.net/ sitesinde yayınlanmak üzere 10.06.2020 tarihinde kaleme alınmıştır.
Yazılı iznim alınmadan ve kaynak gösterilmeden makale bir başka internet sitesinde ya da bir başka mecrada yayınlanamaz, kopyalanamaz ve çoğaltılamaz. İzinsiz şekilde kopyalama, çoğaltma veya yayın yapanlar hakkında hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.